AB’nin Yeni Vize Düzenlemesi: İsrail’in Vizesiz Seyahati Askıya Alınabilir mi?

Avrupa Birliği (AB), uluslararası hukuku ihlal eden ülkelere karşı yeni bir düzenleme ile vize serbestisi rejimini sıkılaştırmaya hazırlanıyor. Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi arasında varılan anlaşma, insan hakları ihlalleri, uluslararası mahkeme kararlarına uymama veya...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 19 Haziran 2025

Avrupa Birliği (AB), uluslararası hukuku ihlal eden ülkelere karşı yeni bir düzenleme ile vize serbestisi rejimini sıkılaştırmaya hazırlanıyor. Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi arasında varılan anlaşma, insan hakları ihlalleri, uluslararası mahkeme kararlarına uymama veya Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın ciddi şekilde ihlal edilmesi gibi durumlarda vize serbestisinin askıya alınmasını kolaylaştırıyor.

Bu düzenleme, özellikle Gazze’deki askeri operasyonları nedeniyle uluslararası toplum tarafından yoğun eleştirilere maruz kalan İsrail’in Schengen bölgesine vizesiz seyahat ayrıcalığını kaybetme ihtimalini gündeme getirdi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurgularken, AB’nin İsrail ile ticari ilişkilerin temelini oluşturan Ortaklık Anlaşması’nı gözden geçirme kararı aldığı 20 Mayıs 2025 toplantısı, bu sürecin önemli bir adımı oldu.

Anlaşmanın 2. maddesi, ortaklığın sürdürülmesini insan haklarına ve uluslararası hukuka uyum şartına bağlıyor. Bu gelişme, AB’nin İsrail’e karşı yaptırımları ciddi bir şekilde değerlendirdiğini gösteriyor. Yeni vize düzenlemesi, AB’nin insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerine karşı daha sert bir duruş sergileme çabasını yansıtıyor.

Düzenlemenin 24 Haziran 2025’te AP Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi’nde oylanması ve ardından AP Genel Kurulu ile AB Konseyi tarafından onaylanması bekleniyor. Bu makalede, AB’nin yeni vize serbestisi düzenlemesi, İsrail’in Gazze’deki eylemleri, Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi ve bu sürecin uluslararası ilişkiler üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde ele alınacak.

Yeni Vize Düzenlemesi

Yeni Vize Serbestisi Düzenlemesi ve Mekanizması

Avrupa Birliği, uluslararası hukuku ve insan haklarını ihlal eden ülkelere karşı vize serbestisi rejimini askıya alma mekanizmasını güçlendiren yeni bir düzenleme üzerinde uzlaştı. Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi arasında varılan bu anlaşma, mevcut sistemi daha esnek ve etkili hale getirerek, uluslararası hukuka aykırı eylemleri cezalandırmayı hedefliyor. Mevcut rejimde, vize serbestisi askıya alma mekanizması yalnızca AB Komisyonu tarafından başlatılabilirken, yeni düzenleme ile üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu da bu süreci başlatma yetkisine sahip olacak. Ancak nihai karar, AB Komisyonu tarafından alınacak.

Düzenleme, Birleşmiş Milletler Şartı’nın ciddi şekilde ihlal edilmesi, uluslararası insan hakları veya insancıl hukukun ağır ihlalleri ve uluslararası mahkeme kararlarına uyulmaması gibi durumları askıya alma gerekçeleri olarak tanımlıyor. Örneğin, bir ülkenin hükümet yetkililerinin bu ihlallerden sorumlu olması durumunda, diplomatik veya hizmet pasaportları için özel askıya alma kararları alınabilecek. Yeni düzenleme, askıya alma sürecini 12 aylık bir süreyle başlatmayı ve gerekirse bu süreyi uzatmayı öngörüyor. AB Komisyonu, askıya alma önerisini değerlendirdikten sonra, söz konusu ülkeye karşı vize rejimini yeniden uygulayacak bir eylem planı sunacak. Bu mekanizma, AB’nin insan hakları ve uluslararası hukuka bağlılığını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak görülüyor.

Avrupa Parlamentosu adına anlaşmayı müzakere eden Slovenyalı milletvekili Matjaz Nemec, bu düzenlemenin AB’nin uluslararası hukuku desteklemek için yeni bir araç sunduğunu vurguladı. Nemec, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin bu düzenlemenin kapsamına girdiğini belirtirken, mevcut sağcı ağırlıklı AP’nin bu yönde bir karar almasının zor olabileceğini, ancak üye ülkelerin bu süreci başlatma olasılığının daha yüksek olduğunu ifade etti.

Düzenlemenin yürürlüğe girmesi için 24 Haziran 2025’te AP Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi’nde oylanması, ardından AP Genel Kurulu ve AB Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor. Bu düzenleme, AB’nin dış politikasında insan hakları ve uluslararası hukuka uyumu daha sıkı bir şekilde gözeteceğini gösteriyor. İsrail’in Şengen bölgesine vizesiz seyahat ayrıcalığını kaybetme ihtimali, bu düzenlemenin en dikkat çekici potansiyel uygulaması olarak öne çıkıyor.

avrupa birliği büyüme trendleri

İsrail’in Gazze’deki Eylemleri ve Uluslararası Hukuk İhlalleri

İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonları, uluslararası toplumda büyük yankı uyandırdı ve ciddi insan hakları ihlalleriyle ilişkilendirildi. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Gazze’deki eylemler, sivil kayıplar, altyapı tahribatı ve insani krizlerle sonuçlanarak uluslararası insancıl hukukun ihlal edildiği yönünde eleştirilere yol açtı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmalarda, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin Birleşmiş Milletler Şartı ve uluslararası mahkeme kararlarına aykırı olduğunu vurguladı.

Kallas, bu eylemlerin, AB’nin İsrail ile ilişkilerini yeniden değerlendirme gerekliliğini ortaya koyduğunu belirtti. Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve diğer uluslararası kuruluşlar, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarının orantısız güç kullanımı ve sivillere yönelik zararlarla sonuçlandığını raporladı. Bu durum, AB’nin yeni vize serbestisi düzenlemesinin İsrail’e uygulanma ihtimalini güçlendiriyor. AB’nin İsrail ile 2000 yılında imzaladığı Ortaklık Anlaşması, ticari ve siyasi iş birliğini düzenleyen temel bir belge olup, 2. maddesi, ortaklığın insan haklarına ve uluslararası hukuka uyum şartına bağlı olduğunu açıkça ifade ediyor. İrlanda ve İspanya, 2024 yılında bu anlaşmanın gözden geçirilmesini önerdi, ancak o dönemde teklif değerlendirmeye alınmamıştı.

20 Mayıs 2025’te AB dışişleri bakanlarının bir araya gelerek anlaşmayı yeniden değerlendirme kararı alması, AB’nin İsrail’e karşı daha sert bir tutum sergileyebileceğini gösteriyor. Bu kararın sonuçları, 23 Haziran 2025’te Kaja Kallas tarafından açıklanacak ve bu açıklama, İsrail’in vizesiz seyahat statüsünün geleceği üzerinde belirleyici olacak. Gazze’deki eylemler, Avrupa kamuoyunda da büyük bir hoşnutsuzluk yarattı; birçok Avrupa ülkesinde hükümetlerin İsrail’e karşı yeterli tepki göstermediği yönünde protestolar düzenlendi.

Bu kamuoyu baskısı, AB’nin yeni düzenlemelerle daha proaktif bir yaklaşım benimsemesine zemin hazırladı. İsrail’in Gazze’deki eylemleri, yeni vize düzenlemesinin test alanı olarak görülürken, bu durum AB’nin uluslararası hukuka bağlılığını küresel ölçekte nasıl uygulayacağına dair önemli bir sınav teşkil ediyor.

AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın Gözden Geçirilmesi

AB ile İsrail arasındaki Ortaklık Anlaşması, 2000 yılında yürürlüğe giren ve iki taraf arasındaki ticari, siyasi ve kültürel iş birliğini düzenleyen temel bir belge. Anlaşmanın 2. maddesi, iş birliğinin insan haklarına, demokratik ilkelere ve uluslararası hukuka saygı şartına bağlı olduğunu açıkça belirtiyor. Ancak, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonları, bu maddenin ihlal edildiği yönünde tartışmalara yol açtı. 20 Mayıs 2025’te AB dışişleri bakanları, Brüksel’de gerçekleştirdikleri toplantıda, bu anlaşmayı gözden geçirme kararı aldı. İrlanda ve İspanya, 2024 yılında anlaşmanın askıya alınması veya gözden geçirilmesi önerisinde bulunmuş, ancak bu teklif o dönemde yeterli destek bulamamıştı.

2025’te artan kamuoyu baskısı ve uluslararası raporların İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiğini doğrulaması, AB’yi daha kararlı bir tutum almaya yöneltti. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 23 Haziran 2025’te bu incelemenin sonuçlarını açıklayacak ve bu açıklama, AB’nin İsrail ile ilişkilerinin geleceğini şekillendirecek. Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi, sadece ticari ilişkileri değil, aynı zamanda İsrail vatandaşlarının Şengen bölgesine vizesiz seyahat hakkını da etkileyebilir. Yeni vize serbestisi düzenlemesi, Ortaklık Anlaşması’nın insan hakları maddesine uyumla doğrudan bağlantılı; eğer İsrail’in Gazze’deki eylemleri, anlaşmanın 2. maddesinin ihlali olarak kabul edilirse, vize serbestisi askıya alınabilir.

Bu durum, AB’nin dış politikasında insan haklarına ve uluslararası hukuka verdiği önemi vurgularken, İsrail’e karşı ekonomik ve diplomatik yaptırımların önünü açabilir. Avrupa kamuoyundaki hoşnutsuzluk, özellikle genç nesiller ve insan hakları savunucuları arasında artarken, bu kararın AB’nin iç politik dengelerini de etkileyeceği öngörülüyor. Örneğin, Filistin destekçisi gruplar, AB’nin İsrail’e karşı daha sert yaptırımlar uygulamasını talep ederken, bazı sağcı AP üyeleri, İsrail ile ilişkilerin korunması gerektiğini savunuyor. Bu gerilim, AB’nin yeni düzenlemesinin uygulanmasında siyasi engeller yaratabilir. Ancak, Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi, AB’nin uluslararası hukuka bağlılığını güçlendirme çabasının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

İsrail İran Saldırıları

Mevcut Vize Serbestisi Sistemi ve İsrail’in Durumu

AB’nin mevcut vize serbestisi rejimi, aralarında İsrail, Avustralya, Japonya, İngiltere, Ukrayna ve Batı Balkan ülkelerinin de bulunduğu 61 ülkenin vatandaşlarına, herhangi bir 180 günlük dönemde 90 güne kadar Şengen bölgesine vizesiz seyahat imkânı tanıyor. Bu sistem, AB’nin üçüncü ülkelerle olan ilişkilerini kolaylaştırmayı ve turizm, ticaret ve kültürel değişimi teşvik etmeyi amaçlıyor. Ancak, vize serbestisi, belirli koşullarda askıya alınabiliyor; örneğin, bir ülkenin AB’nin güvenliğini veya kamu düzenini tehdit etmesi durumunda bu hak geri çekilebiliyor.

Bugüne kadar bu mekanizma yalnızca bir kez, Vanuatu Cumhuriyeti’ne karşı, Rus vatandaşlarına yatırım yoluyla vatandaşlık vererek AB’ye vizesiz erişim sağladığı gerekçesiyle uygulandı. Yeni düzenleme, bu süreci daha esnek hale getirerek, uluslararası hukuku ihlal eden ülkeleri hedef almayı kolaylaştırıyor. İsrail, 2008 yılından beri Şengen bölgesine vizesiz seyahat hakkına sahip ve bu, İsrail vatandaşlarının Avrupa’ya turizm, iş veya kültürel amaçlarla kolayca seyahat etmesini sağlıyor. Ancak, Gazze’deki eylemler nedeniyle İsrail’in bu ayrıcalığı kaybetme riski ortaya çıktı. AB’nin yeni düzenlemesi, Birleşmiş Milletler Şartı’nın ihlali, uluslararası insan hakları veya insancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesi ve uluslararası mahkeme kararlarına uyulmaması gibi gerekçeleri askıya alma için yeterli görüyor.

AP basın sorumlusu Janne Ojamo, İsrail’in bu koşulları karşıladığını doğrularken, düzenlemenin hükümet yetkililerini de kapsayacağını belirtti. Bu, İsrail’in üst düzey yetkililerinin de vize kısıtlamalarına tabi olabileceği anlamına geliyor. Yeni düzenleme, AB Komisyonu’nun yanı sıra üye ülkelerin ve AP’nin askıya alma sürecini başlatma yetkisiyle daha demokratik bir yapı sunuyor. Ancak, nihai kararın AB Komisyonu tarafından alınacak olması, sürecin siyasi etkilere açık olduğunu gösteriyor. İsrail’in vizesiz seyahat statüsünün askıya alınması, AB-İsrail ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olabilir ve bu durum, diğer vize serbestisi sahibi ülkeler için de emsal teşkil edebilir.

AB’nin Dış Politikasında Yeni Bir Dönem

AB’nin vize serbestisi rejimini sıkılaştırması, birliğin dış politikasında insan hakları ve uluslararası hukuka verdiği önemi artıran bir adım olarak değerlendiriliyor. Gazze’deki eylemler nedeniyle İsrail’e yönelik artan eleştiriler, AB’nin daha proaktif bir tutum benimsemesine yol açtı. Avrupa kamuoyunda, özellikle İrlanda, İspanya ve Slovenya gibi ülkelerde, hükümetlerin İsrail’e karşı yeterli tepki göstermediği yönünde güçlü bir hoşnutsuzluk var. Bu baskı, AB’nin İsrail ile ilişkilerini yeniden değerlendirmesine ve yeni vize düzenlemesi gibi araçlarla daha sert yaptırımlar uygulamasına zemin hazırladı. Kaja Kallas’ın İsrail’in Gazze’deki eylemlerini uluslararası hukuka aykırı olarak nitelendirmesi, AB’nin bu konudaki tutumunun sertleştiğini gösteriyor.

Yeni düzenleme, sadece İsrail’e değil, uluslararası hukuku ihlal eden diğer ülkelere de bir mesaj niteliği taşıyor. Örneğin, Birleşmiş Milletler Şartı’nı veya uluslararası mahkeme kararlarını ihlal eden herhangi bir ülke, vize serbestisi ayrıcalığını kaybedebilir. Bu, AB’nin dış politikasında insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü daha merkezi bir konuma yerleştirme çabasını yansıtıyor. Ancak, düzenlemenin uygulanması, AB içindeki siyasi dinamiklere bağlı. Slovenyalı milletvekili Matjaz Nemec’in belirttiği gibi, mevcut sağcı ağırlıklı AP’nin İsrail’e karşı vize serbestisini askıya alma kararını geçirmesi zor olabilir. Buna karşın, İrlanda veya İspanya gibi üye ülkeler, bu süreci başlatmak için inisiyatif alabilir.

Düzenlemenin 24 Haziran 2025’te AP Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi’nde oylanması ve ardından AP Genel Kurulu ile AB Konseyi tarafından onaylanması, bu sürecin ne kadar hızlı ilerleyeceğini belirleyecek. AB’nin bu adımı, uluslararası toplumda yankı uyandırırken, İsrail ile ilişkilerin geleceği üzerinde de belirleyici olacak. Bu düzenleme, AB’nin insan hakları ve uluslararası hukuka bağlılığını küresel ölçekte gösterme fırsatı sunarken, aynı zamanda birliğin iç politik dengelerini ve dış ilişkilerdeki tutumunu test edecek.

Kaynaklar

Bu makaledeki bilgiler, Avrupa Birliği’nin vize serbestisi düzenlemesi ve İsrail’in Gazze’deki eylemleriyle ilgili güncel haberlere ve uluslararası hukuk tartışmalarına dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, AB’nin vize politikaları, İsrail’in uluslararası hukuk ihlalleri ve Ortaklık Anlaşması ile ilgili genel bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:

  • Avrupa Birliği Resmi Sitesi: AB’nin vize serbestisi politikaları ve yeni düzenlemeler .
  • Anadolu Ajansı (AA): AB’nin vize kuralı değişikliği ve İsrail’e yönelik yaptırımlar .
  • Euronews Türkiye: AB’nin vize serbestisi düzenlemesi ve İsrail’in durumu .
  • Fokus Plus: AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi .
  • Harici: AB’nin İsrail’e yönelik vize serbestisi askıya alma ihtimali .

Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.

Sık Sorulan Sorular

AB’nin yeni vize serbestisi düzenlemesi nedir ve İsrail’i nasıl etkileyebilir?

Avrupa Birliği, uluslararası hukuku ve insan haklarını ihlal eden ülkelere karşı vize serbestisi rejimini askıya almayı kolaylaştıran yeni bir düzenleme üzerinde uzlaştı. Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi arasında varılan bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın ciddi şekilde ihlal edilmesi, uluslararası insan hakları veya insancıl hukukun ağır ihlalleri ve uluslararası mahkeme kararlarına uyulmaması gibi durumları askıya alma gerekçeleri olarak tanımlıyor. Bu düzenleme, mevcut sistemden farklı olarak, AB Komisyonu’nun yanı sıra üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu’nun da askıya alma sürecini başlatma yetkisine sahip olmasını sağlıyor. Nihai karar, AB Komisyonu tarafından alınacak ve askıya alma, 12 aylık bir süre için uygulanabilecek, gerekirse uzatılabilecek. İsrail, Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonları nedeniyle uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlanıyor ve bu durum, yeni düzenlemenin İsrail’e uygulanma ihtimalini gündeme getiriyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Avrupa Parlamentosu adına anlaşmayı müzakere eden Slovenyalı milletvekili Matjaz Nemec, İsrail’in bu düzenlemenin kapsamına girdiğini belirtirken, sağcı ağırlıklı AP’nin bu yönde bir karar almasının zor olabileceğini, ancak üye ülkelerin bu süreci başlatabileceğini ifade etti. İsrail, 2008’den beri Şengen bölgesine vizesiz seyahat hakkına sahip; bu ayrıcalığın askıya alınması, İsrail vatandaşlarının Avrupa’ya seyahatlerini zorlaştırabilir ve AB-İsrail ilişkilerinde önemli bir gerilime yol açabilir. Düzenlemenin 24 Haziran 2025’te AP Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi’nde oylanması ve ardından AP Genel Kurulu ile AB Konseyi tarafından onaylanması bekleniyor. Bu süreç, AB’nin insan hakları ve uluslararası hukuka bağlılığını test ederken, İsrail’in Şengen bölgesine vizesiz seyahat statüsünün geleceğini şekillendirecek.

İsrail’in Gazze’deki eylemleri neden uluslararası hukuk ihlali olarak görülüyor?

İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonları, uluslararası toplum tarafından yoğun eleştirilere maruz kalıyor ve Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve insan hakları kuruluşları tarafından uluslararası hukuku ihlal ettiği yönünde değerlendiriliyor. BM raporlarına göre, Gazze’deki eylemler, sivil kayıplar, altyapı tahribatı, hastanelerin ve okulların hedef alınması ve insani yardım erişiminin engellenmesi gibi sonuçlarla uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerine aykırı bulundu. Örneğin, orantısız güç kullanımı ve sivillere yönelik zararlar, Cenevre Sözleşmeleri’nin ihlali olarak nitelendiriliyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmalarda, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin BM Şartı’nı ve uluslararası mahkeme kararlarını ihlal ettiğini vurguladı. Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze’deki bazı eylemlerinin savaş suçu teşkil edebileceğine dair raporlar yayınladı. Ayrıca, Gazze’deki insani kriz, gıda, su ve tıbbi malzeme eksikliğiyle milyonlarca insanın yaşamını tehdit ediyor, bu da uluslararası insancıl hukukun ihlali olarak görülüyor. Avrupa kamuoyunda, özellikle İrlanda, İspanya ve Slovenya gibi ülkelerde, İsrail’in bu eylemlerine karşı artan bir hoşnutsuzluk var ve bu, AB’nin İsrail ile ilişkilerini yeniden değerlendirmesine yol açtı. AB’nin İsrail ile 2000 yılında imzaladığı Ortaklık Anlaşması’nın 2. maddesi, iş birliğinin insan haklarına ve uluslararası hukuka uyum şartına bağlı olduğunu belirtiyor. 20 Mayıs 2025’te AB dışişleri bakanlarının anlaşmayı gözden geçirme kararı alması, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin bu maddeleri ihlal ettiği yönündeki görüşleri güçlendirdi. Bu durum, İsrail’in Şengen bölgesine vizesiz seyahat ayrıcalığını kaybetme riskini artırırken, AB’nin uluslararası hukuka bağlılığını küresel ölçekte gösterme çabasını yansıtıyor.

AB-İsrail Ortaklık Anlaşması neden gözden geçiriliyor ve bu süreç vize serbestisini nasıl etkileyebilir?

AB ile İsrail arasındaki Ortaklık Anlaşması, 2000 yılında yürürlüğe giren ve ticari, siyasi ve kültürel iş birliğini düzenleyen temel bir belge. Anlaşmanın 2. maddesi, iş birliğinin insan haklarına, demokratik ilkelere ve uluslararası hukuka saygı şartına bağlı olduğunu açıkça ifade ediyor. İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonları, sivil kayıplar, altyapı tahribatı ve insani krizlerle sonuçlanarak bu maddenin ihlal edildiği yönünde eleştirilere yol açtı. 2024 yılında İrlanda ve İspanya, anlaşmanın gözden geçirilmesini önerdi, ancak bu teklif o dönemde yeterli destek bulamadı. 20 Mayıs 2025’te AB dışişleri bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği toplantıda, anlaşmayı yeniden değerlendirme kararı alındı ve bu karar, AB’nin İsrail’e karşı daha sert bir tutum sergileyebileceğini gösteriyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 23 Haziran 2025’te bu incelemenin sonuçlarını açıklayacak. Eğer anlaşmanın 2. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılırsa, AB, İsrail ile ticari ve siyasi ilişkilerini sınırlayabilir ve bu, vize serbestisi rejiminin askıya alınması gibi yaptırımları gündeme getirebilir. Yeni vize serbestisi düzenlemesi, Ortaklık Anlaşması’nın insan hakları maddesine uyumla doğrudan bağlantılı; İsrail’in Gazze’deki eylemleri, bu düzenlemenin uygulanması için bir gerekçe oluşturabilir. Avrupa kamuoyundaki hoşnutsuzluk, özellikle genç nesiller ve insan hakları savunucuları arasında artarken, bu kararın AB’nin iç politik dengelerini de etkileyeceği öngörülüyor. Bazı sağcı AP üyeleri, İsrail ile ilişkilerin korunması gerektiğini savunurken, Filistin destekçisi gruplar daha sert yaptırımlar talep ediyor. Bu gerilim, Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi sürecini karmaşık hale getirse de, AB’nin insan hakları ve uluslararası hukuka bağlılığını vurgulayan bir adım olarak değerlendiriliyor. Vize serbestisinin askıya alınması, İsrail vatandaşlarının Şengen bölgesine seyahatlerini zorlaştırabilir ve AB-İsrail ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası oluşturabilir.

Yorum yapın

Geri

Topkapı Sarayı Gece Ziyaretlerine Açılıyor: İstanbul’un Tarihi Yeni Bir Deneyimle Buluşuyor