Makale İçerikleri
Dini Tur Operatörlerine Yönelik Şikayetlerde Patlama
Umre ve hac turları, Müslümanlar için manevi açıdan büyük önem taşıyan ibadet yolculuklarıdır ve her yıl binlerce Türk vatandaşı bu kutsal görevleri yerine getirmek için dini tur operatörleriyle anlaşmaktadır. Ancak, 2025 yılında umre ve hac turları düzenleyen firmalara yönelik şikayetler, Çözüm Platformu Şikayetvar’ın verilerine göre bir önceki yıla kıyasla %182 oranında artarak rekor bir seviyeye ulaşmıştır. Bu dramatik artış, dini tur sektöründe ciddi bir dolandırıcılık krizinin yaşandığını ve vatandaşların hem maddi hem de manevi olarak büyük zarar gördüğünü ortaya koymaktadır.
Vatandaşlar, kutsal topraklara gitme hayaliyle ödedikleri yüksek meblağların karşılığında firmalara ulaşamama, turların iptal edilmesi veya vaat edilen hizmetlerin sunulmaması gibi sorunlarla karşılaşmaktadır. Örneğin, Kayseri’de bir vatandaş, 38 bin TL ödediği umre turu için firmaya ulaşamadığını ve dolandırıldığını belirtirken, başka bir mağdur, 6 kişilik bir grup için 189 bin TL ödeyerek umre ziyareti planladığını, ancak firmanın ortadan kaybolduğunu ifade etmiştir.
Şikayetvar, bu tür mağduriyetlerin önüne geçmek için vatandaşlara sadece Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) onaylı firmalarla anlaşmaları, IBAN üzerinden şahıslara değil şirket hesaplarına ödeme yapmaları ve yazılı sözleşme talep etmeleri gibi kritik uyarılarda bulunmuştur. Sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, mağdurların paylaşımları ve haber kaynaklarının raporları, bu sorunun geniş bir kitleyi etkilediğini ve kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdığını göstermektedir. Bu durum, hem bireysel vatandaşların güvenini sarsmakta hem de dini tur sektörünün itibarını ciddi şekilde zedelemektedir.
Yetkililer, dolandırıcılık vakalarının artmasıyla birlikte denetimlerin sıkılaştırılması gerektiğini vurgularken, mağdurların Diyanet ve TÜRSAB’a şikayetlerini bildirmeleri gerektiği belirtilmektedir. Umre ve hac turlarındaki bu dolandırıcılık krizi, sektörde daha şeffaf ve güvenilir bir yapının oluşturulması için acil önlemler alınmasını zorunlu kılmaktadır.

Dolandırıcılık Yöntemleri ve Mağduriyet Hikayeleri
Umre ve hac turlarında dolandırıcılık, genellikle vatandaşların iyi niyetini ve dini duygularını istismar eden organize bir sistemle gerçekleşmektedir. Şikayetvar’a yansıyan şikayetler, dolandırıcıların sıkça kullandığı yöntemleri açıkça ortaya koymaktadır. En yaygın yöntemlerden biri, vatandaşlardan düşük fiyatlı “kampanyalı umre” veya “erken rezervasyon” vaadiyle IBAN üzerinden ödeme talep edilmesidir. Örneğin, bir mağdur, 4 kişilik bir umre turu için 38 bin TL’yi H.D. adlı bir şahsa gönderdiğini, ancak ödeme sonrası şahsın telefonlara yanıt vermediğini ve ortadan kaybolduğunu belirtmiştir. Başka bir olayda, 6 kişilik bir grup için 189 bin TL ödeyen bir vatandaş, firmanın erken rezervasyon fırsatıyla düşük fiyat sunduğunu iddia ettiğini, ancak ödemenin ardından şahsın iletişim kurmayı kestiğini ifade etmiştir.
Bu tür durumlarda, dolandırıcılar genellikle resmi bir sözleşme sunmamakta, banka dekontunu yeterli bir belge olarak göstermeye çalışmakta ve yazılı bir tur programı sağlamamaktadır. Şikayetvar, bu tür dolandırıcılıkların önlenmesi için vatandaşların ödeme yapmadan önce firmaların TÜRSAB kaydını kontrol etmelerini ve şahıs hesaplarına değil, şirket hesaplarına ödeme yapmalarını önermektedir. Mağduriyet hikayeleri, sadece maddi kayıplarla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda manevi açıdan da derin yaralar açmaktadır.
Bir vatandaş, annesi, anneannesi ve yengesi için umre kaydı yaptırdığını, ancak firmanın ortadan kaybolmasıyla aile üyelerinin kutsal topraklara gitme hayallerinin yıkıldığını ifade ederek, “Allah yoluna giden insanların hayalleriyle oynamak yazık değil mi?” demiştir. Sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, benzer hikayeler paylaşılmakta ve mağdurlar, hem maddi zararlarını geri alma hem de dolandırıcıların cezalandırılması için yetkililerden yardım talep etmektedir. Bu hikayeler, dolandırıcılık vakalarının sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun haline geldiğini ve dini tur sektöründe güvenilir bir denetim mekanizmasının eksikliğini gözler önüne sermektedir.
Şikayetvar’ın Önerdiği Güvenlik Önlemleri
Şikayetvar, umre ve hac turlarında dolandırıcılık mağduriyetlerini azaltmak için vatandaşlara bir dizi kritik öneride bulunmaktadır. İlk olarak, vatandaşların sadece Diyanet İşleri Başkanlığı veya TÜRSAB tarafından yetkilendirilmiş firmalarla anlaşmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Diyanet, hac ve umre turları için resmi organizasyonlar düzenlemekte ve güvenilir bir alternatif sunmaktadır, ancak özel firmalarla çalışmayı tercih edenlerin TÜRSAB kaydını kontrol etmeleri şarttır. İkinci olarak, ödemelerin IBAN üzerinden şahıs hesaplarına değil, şirket adına kayıtlı hesaplara yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Dolandırıcılar, genellikle şahsi IBAN numaraları üzerinden ödeme talep ederek izlerini kaybettirmektedir. Üçüncü olarak, vatandaşların katılım sözleşmesi, ödeme makbuzu ve detaylı bir tur programı gibi yazılı belgeleri mutlaka talep etmeleri önerilmektedir. Bu belgeler, olası bir anlaşmazlıkta hukuki hakların korunması için kritik öneme sahiptir. Dördüncü olarak, firma hakkında ön araştırma yapılması gerektiği vurgulanmaktadır; internet üzerinden firmanın geçmiş organizasyonları, şikayet geçmişi ve kullanıcı yorumları incelenerek güvenilirliği değerlendirilmelidir. Son olarak, şüpheli bir işlem veya dolandırıcılık girişimiyle karşılaşan vatandaşların derhal Diyanet İşleri Başkanlığı, TÜRSAB veya ilgili makamlara bildirimde bulunmaları tavsiye edilmektedir.
Sosyal medya platformlarında, bu önerilere destek veren kullanıcılar, özellikle TÜRSAB’ın denetimlerini artırması ve sahte firmalara karşı daha sıkı yaptırımlar uygulaması gerektiğini savunmaktadır. Şikayetvar’ın bu önerileri, vatandaşların bilinçlenmesini ve dolandırıcılık riskini azaltmasını amaçlarken, sektörde daha şeffaf bir yapı oluşturulması için önemli bir rehber sunmaktadır. Ancak, bu önlemlerin etkinliği, yetkililerin denetim mekanizmalarını güçlendirmesine ve vatandaşların bu önerilere uymasına bağlıdır. Umre ve hac turlarında yaşanan dolandırıcılık vakaları, bu önerilerin hayata geçirilmesinin aciliyetini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Yetkililerin Tepkisi ve Denetim Eksikliği
Umre ve hac turlarında dolandırıcılık şikayetlerindeki %182’lik artış, yetkililerin bu konuya daha ciddi bir şekilde eğilmesi gerektiğini göstermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, hac ve umre turları için resmi organizasyonlar düzenleyerek vatandaşlara güvenilir bir alternatif sunmaktadır, ancak özel tur şirketlerinin sayısındaki artış ve denetim eksikliği, dolandırıcılık vakalarının artmasına zemin hazırlamaktadır. TÜRSAB, yetkili acentelerin listesini kamuoyuyla paylaşmakta ve vatandaşları sahte firmalara karşı uyarmaktadır, ancak sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, kullanıcılar TÜRSAB’ın denetimlerinin yetersiz olduğunu ve sahte firmaların kolayca faaliyet gösterebildiğini iddia etmektedir.
Örneğin, bir X kullanıcısı, dolandırıcı firmaların TÜRSAB logosunu izinsiz kullandığını ve bu durumun tespit edilmesinde gecikmeler yaşandığını belirtmiştir. Ayrıca, geçmiş yıllarda yaşanan benzer dolandırıcılık vakalarında, bazı acentaların sahte dilekçelerle hacı adaylarının haklarını gasp ettiği ve bu konuda yeterli hukuki yaptırım uygulanmadığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır. 2022 yılında, bir dolandırıcılık operasyonunda 10 kişinin gözaltına alındığı bildirilmiş, ancak bu tür davaların çoğunda yeterli cezai işlem uygulanmadığı öne sürülmüştür.
Şikayetvar, dolandırıcılık vakalarının artmasıyla birlikte, yetkililerin denetimlerini sıkılaştırması ve sahte firmalara karşı daha etkin bir mücadele yürütmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Vatandaşlar, özellikle Diyanet’in özel firmalar üzerindeki denetimlerini artırmasını ve dolandırıcılara caydırıcı cezalar uygulanmasını talep etmektedir. Bu durum, hem dini tur sektörünün itibarını koruma hem de vatandaşların kutsal ibadetlerini güven içinde gerçekleştirebilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Yetkililerin bu konudaki adımları, dolandırıcılık krizinin çözümü için belirleyici olacaktır.

Manevi Zarar ve Toplumsal Etkiler
Umre ve hac turlarında dolandırıcılık, sadece maddi kayıplarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda derin manevi zararlara yol açmaktadır. Kutsal topraklara gitme hayali, birçok Müslüman için ömür boyu biriktirilen paralar ve büyük bir manevi hazırlık gerektirmektedir. Ancak, dolandırıcı firmalar, bu hayalleri istismar ederek vatandaşları hem maddi hem de manevi bir yıkıma sürüklemektedir. Şikayetvar’a yansıyan bir şikayette, bir vatandaş, annesi, anneannesi ve yengesi için umre kaydı yaptırdığını, ancak firmanın ortadan kaybolmasıyla aile üyelerinin hayallerinin yıkıldığını belirtmiş ve “Allah yoluna giden insanların hayalleriyle oynamak yazık değil mi?” diyerek manevi zararını ifade etmiştir.
Bu tür hikayeler, dolandırıcılık vakalarının sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir travma yarattığını göstermektedir. Sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, mağdurlar, dolandırıcıların dini duyguları istismar ettiğini ve bu durumun toplumda güven kaybına yol açtığını sıkça dile getirmektedir. Örneğin, bir X kullanıcısı, dolandırıcılık vakalarının dini tur sektörüne olan güveni sarstığını ve bu durumun ibadet etmek isteyen vatandaşları caydırabileceğini belirtmiştir.
Manevi zarar, özellikle yaşlı vatandaşlar için daha yıkıcı olabilmekte, çünkü bu kişiler genellikle birikimlerini bu kutsal yolculuk için harcamakta ve dolandırıldıklarında hem maddi hem de duygusal olarak çöküntü yaşamaktadır. Ayrıca, dolandırıcılık vakaları, dini tur sektörünün itibarını zedeleyerek, güvenilir firmaların da müşteri kaybına uğramasına neden olmaktadır. Bu durum, sektörde daha sıkı düzenlemeler ve denetimler yapılması gerektiğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Umre ve hac turlarında yaşanan dolandırıcılık krizi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve manevi bir sorun olarak ele alınmalı ve çözümü için kapsamlı bir strateji geliştirilmelidir.
Çözüm Önerileri ve Gelecek Perspektifi
Umre ve hac turlarında dolandırıcılık krizinin çözümü, hem vatandaşların bilinçlenmesi hem de yetkililerin daha etkin önlemler almasıyla mümkün olacaktır. Şikayetvar’ın önerdiği güvenlik önlemleri, vatandaşların dolandırıcılık riskini azaltması için önemli bir rehber sunarken, uzun vadeli çözümler için sektörel reformlar gerekmektedir. İlk olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TÜRSAB’ın özel tur şirketleri üzerindeki denetimlerini artırması ve sahte firmaların faaliyetlerini engellemek için daha sıkı yaptırımlar uygulaması gerekmektedir.
Örneğin, TÜRSAB’ın yetkili acente listesini daha erişilebilir hale getirmesi ve sahte firmaların tespitine yönelik dijital bir doğrulama sistemi kurması, vatandaşların güvenilir firmaları kolayca bulmasını sağlayabilir. İkinci olarak, dolandırıcılık vakalarına karşı caydırıcı cezalar getirilmesi ve bu tür suçlara karışanların hızlı bir şekilde yargılanması, sektördeki güveni yeniden tesis edebilir. Üçüncü olarak, vatandaşların bilinçlendirilmesi için kamu spotları, bilgilendirme kampanyaları ve sosyal medya aracılığıyla düzenli uyarılar yapılması önemlidir.
Sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, vatandaşlar, dolandırıcılık vakalarına karşı daha fazla bilgilendirme talep etmektedir. Ayrıca, dini tur sektöründe dijital bir rezervasyon ve ödeme platformu oluşturularak, tüm işlemlerin şeffaf bir şekilde kaydedilmesi ve denetlenmesi sağlanabilir. Bu tür bir sistem, IBAN üzerinden şahsi ödemelerin önüne geçerek dolandırıcılık riskini azaltabilir. Gelecekte, umre ve hac turlarında güvenilir bir ekosistem oluşturulması, hem vatandaşların kutsal ibadetlerini huzur içinde gerçekleştirmesini hem de dini tur sektörünün itibarını korumasını sağlayacaktır.
2025’teki %182’lik şikayet artışı, bu sorunun aciliyetini bir kez daha ortaya koymuş ve sektörde köklü değişiklikler yapılması gerektiğini göstermiştir. Türkiye’nin turizm sektöründeki küresel başarısı, dini turizmde de güvenilir bir yapı oluşturularak desteklenmelidir.

Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, 2025 yılında umre ve hac turlarında dolandırıcılık şikayetlerindeki %182’lik artışla ilgili güncel haberlere ve Çözüm Platformu Şikayetvar’ın verilerine dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, umre ve hac turları, dolandırıcılık vakaları ve dini turizm sektörüyle ilgili genel bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
- Umre ve Hac Turları ile İlgili Resmi Bilgiler:
- Dolandırıcılık Şikayetleri ve Haberler:
- Medya ve Analizler:
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
Umre ve hac turlarında dolandırıcılık şikayetleri neden %182 arttı?
2025 yılında umre ve hac turlarında dolandırıcılık şikayetlerinin %182 oranında artması, Çözüm Platformu Şikayetvar’ın verilerine göre, dini tur sektöründe artan sahte firmaların ve denetim eksikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Vatandaşların dini duygularını istismar eden dolandırıcılar, düşük fiyatlı “kampanyalı umre” veya “erken rezervasyon” gibi vaatlerle yüksek meblağlar talep etmekte, ancak ödemelerin ardından ortadan kaybolmaktadır. Örneğin, Kayseri’de bir vatandaş, 38 bin TL ödediği umre turu için firmaya ulaşamadığını belirtirken, başka bir mağdur, 6 kişilik bir grup için 189 bin TL ödeyerek dolandırıldığını ifade etmiştir. Bu tür vakaların artmasının temel nedenleri arasında, vatandaşların yeterince araştırma yapmadan güvenilir olmayan firmalarla anlaşması, IBAN üzerinden şahıslara ödeme yapılması ve yazılı sözleşme gibi resmi belgelerin talep edilmemesi yer alıyor. Ayrıca, sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, kullanıcılar, sahte firmaların TÜRSAB logosunu izinsiz kullandığını ve bu durumun tespitinde gecikmeler yaşandığını belirtmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve TÜRSAB’ın denetimlerinin yetersiz kalması, dolandırıcıların rahatça faaliyet göstermesine olanak tanıyor. Pandemi sonrası dini tur talebinin artması ve özel tur şirketlerinin sayısındaki yükseliş, bu sorunu daha da derinleştirmiştir. Şikayetvar, bu artışın önüne geçmek için vatandaşların sadece yetkilendirilmiş firmalarla çalışması gerektiğini vurgularken, yetkililerin denetimleri sıkılaştırması gerektiği belirtiliyor. Bu durum, hem bireysel mağduriyetleri hem de dini tur sektörünün itibarını ciddi şekilde etkileyerek, acil önlem alınmasını zorunlu kılıyor.
Dolandırıcı firmalar hangi yöntemleri kullanıyor ve vatandaşlar nasıl mağdur oluyor?
Umre ve hac turlarında dolandırıcılık, genellikle vatandaşların iyi niyetini ve dini duygularını istismar eden organize yöntemlerle gerçekleşiyor. Şikayetvar’a yansıyan şikayetler, dolandırıcıların en sık kullandığı yöntemleri ortaya koyuyor. İlk olarak, dolandırıcılar, “kampanyalı umre” veya “erken rezervasyon” gibi düşük fiyatlı tekliflerle vatandaşları cezbetmekte ve IBAN üzerinden şahıs hesaplarına ödeme talep etmektedir. Örneğin, bir mağdur, 4 kişilik bir umre turu için 38 bin TL’yi H.D. adlı bir şahsa gönderdiğini, ancak ödeme sonrası şahsın ortadan kaybolduğunu ifade etmiştir. İkinci olarak, dolandırıcılar resmi bir sözleşme sunmamakta, banka dekontunu yeterli bir belge olarak göstermeye çalışmakta ve detaylı bir tur programı sağlamamaktadır. Bir başka vakada, 6 kişilik bir grup için 189 bin TL ödeyen bir vatandaş, firmanın erken rezervasyon fırsatıyla düşük fiyat sunduğunu iddia ettiğini, ancak ödemenin ardından iletişim kurmayı kestiğini belirtmiştir. Üçüncü olarak, bazı firmalar, sahte TÜRSAB belgeleri veya logoları kullanarak güvenilir oldukları izlenimini yaratmaktadır. Mağduriyetler, sadece maddi kayıplarla sınırlı kalmıyor; vatandaşlar, kutsal topraklara gitme hayallerinin yıkılmasıyla manevi olarak da derin bir zarar görüyor. Örneğin, bir vatandaş, annesi, anneannesi ve yengesi için umre kaydı yaptırdığını, ancak firmanın kaybolmasıyla aile üyelerinin hayallerinin çalındığını ifade etmiştir. Sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, mağdurlar, bu tür dolandırıcılıkların hem maddi hem de duygusal bir yıkım yarattığını paylaşmaktadır. Bu yöntemler, dini tur sektöründe güvenilir bir denetim mekanizmasının eksikliğini ve vatandaşların bilinçlendirilmesi gerektiğini açıkça gösteriyor.
Şikayetvar’ın dolandırıcılık önlemek için önerdiği güvenlik önlemleri nelerdir?
Şikayetvar, umre ve hac turlarında dolandırıcılık mağduriyetlerini azaltmak için vatandaşlara kapsamlı güvenlik önlemleri sunmaktadır. İlk olarak, vatandaşların sadece Diyanet İşleri Başkanlığı veya Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) tarafından yetkilendirilmiş firmalarla anlaşmaları gerektiği vurgulanıyor. Diyanet, hac ve umre turları için resmi organizasyonlar düzenlerken, özel firmalarla çalışmayı tercih edenlerin TÜRSAB kaydını kontrol etmeleri şart. İkinci olarak, ödemelerin IBAN üzerinden şahıs hesaplarına değil, şirket adına kayıtlı hesaplara yapılması öneriliyor. Dolandırıcılar, genellikle şahsi IBAN numaraları üzerinden ödeme talep ederek izlerini kaybettiriyor. Üçüncü olarak, vatandaşların katılım sözleşmesi, ödeme makbuzu ve detaylı bir tur programı gibi yazılı belgeleri mutlaka talep etmeleri gerektiği belirtiliyor. Bu belgeler, olası bir anlaşmazlıkta hukuki hakların korunması için kritik önem taşıyor. Dördüncü olarak, firma hakkında ön araştırma yapılması gerektiği vurgulanıyor; internet üzerinden firmanın geçmiş organizasyonları, şikayet geçmişi ve kullanıcı yorumları incelenerek güvenilirliği değerlendirilmeli. Son olarak, şüpheli bir işlem veya dolandırıcılık girişimiyle karşılaşan vatandaşların derhal Diyanet İşleri Başkanlığı, TÜRSAB veya ilgili makamlara bildirimde bulunmaları tavsiye ediliyor. Sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, kullanıcılar bu önerilere destek verirken, TÜRSAB’ın sahte firmalara karşı daha sıkı denetimler yapması gerektiğini savunuyor. Örneğin, bir X kullanıcısı, TÜRSAB’ın yetkili acente listesini daha erişilebilir hale getirmesi gerektiğini belirtmiştir. Şikayetvar’ın bu önerileri, vatandaşların bilinçlenmesini ve dolandırıcılık riskini azaltmasını amaçlarken, sektörde daha şeffaf bir yapı oluşturulması için önemli bir rehber sunuyor. Ancak, bu önlemlerin etkinliği, yetkililerin denetim mekanizmalarını güçlendirmesine ve vatandaşların bu önerilere uymasına bağlıdır.
Yetkililer dolandırıcılık vakalarına karşı ne gibi önlemler alıyor?
Yetkililer, umre ve hac turlarında dolandırıcılık şikayetlerindeki %182’lik artış karşısında çeşitli önlemler almaya çalışsa da, mevcut çabalar yetersiz kalmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, hac ve umre turları için resmi organizasyonlar düzenleyerek vatandaşlara güvenilir bir alternatif sunuyor. Diyanet’in düzenlediği turlar, hem şeffaf bir süreç sunmakta hem de kutsal ibadetlerin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Ancak, özel tur şirketlerinin sayısındaki artış ve denetim eksikliği, dolandırıcılık vakalarının artmasına zemin hazırlıyor. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), yetkili acentelerin listesini kamuoyuyla paylaşarak vatandaşları sahte firmalara karşı uyarıyor, ancak sosyal medya platformlarında, özellikle X’te, kullanıcılar TÜRSAB’ın denetimlerinin yetersiz olduğunu ve sahte firmaların kolayca faaliyet gösterebildiğini iddia ediyor. Örneğin, bir X kullanıcısı, dolandırıcı firmaların TÜRSAB logosunu izinsiz kullandığını ve bu durumun tespitinde gecikmeler yaşandığını belirtmiştir. Geçmiş yıllarda, örneğin 2022’de, bir dolandırıcılık operasyonunda 10 kişinin gözaltına alındığı bildirilmiş, ancak bu tür davalarda yeterli cezai işlem uygulanmadığı eleştirileri devam etmektedir. Şikayetvar, yetkililerin denetimlerini sıkılaştırması ve sahte firmalara karşı daha etkin bir mücadele yürütmesi gerektiğini vurguluyor. Vatandaşlar, özellikle Diyanet’in özel firmalar üzerindeki denetimlerini artırmasını ve dolandırıcılara caydırıcı cezalar uygulanmasını talep ediyor. Ayrıca, dolandırıcılık vakalarına karşı hukuki süreçlerin hızlandırılması ve mağdurların zararlarının telafi edilmesi için daha etkili mekanizmalar geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor. Yetkililerin bu konudaki adımları, hem dini tur sektörünün itibarını koruma hem de vatandaşların kutsal ibadetlerini güven içinde gerçekleştirebilmesi açısından belirleyici olacaktır.