Türkiye Turizminde Fiyat Artışlarının Rekabet Gücüne Etkisi: Derinlemesine Analiz ve Uzun Vadeli Perspektifler

Türkiye turizmi, 65 milyon turist ve 64 milyar dolar turizm geliri hedefleriyle zorlu bir rekabet sürecine girdikçe, küresel pandemi sonrası toparlanmanın ardından hız kazanan enflasyon baskısı ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, sektörün dinamiklerini kökten değiştirmektedir. Bu...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 20 Nisan 2025

Makale İçerikleri

Türkiye turizmi, 65 milyon turist ve 64 milyar dolar turizm geliri hedefleriyle zorlu bir rekabet sürecine girdikçe, küresel pandemi sonrası toparlanmanın ardından hız kazanan enflasyon baskısı ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, sektörün dinamiklerini kökten değiştirmektedir. Bu bölümde, dünya turizm endüstrisindeki genel eğilimler, gelişmekte olan destinasyonların yükselişi ve Türkiye’nin bu yeni dengedeki yeri ele alınacaktır.

Türkiye, uzun yıllardır Akdeniz havzasının cazibe merkezi olarak öne çıkarken, son dönemde Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Uzak Doğu piyasalarında fiyat-performans avantajını yitirme riskiyle karşı karşıyadır. Dünya turizm gelirleri 2023’te 1.5 trilyon doları aşarken, harcama eğilimleri lüks segmentten deneyim odaklı ve bütçe dostu turlara kaymaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin hem ekonomik hem de stratejik açıdan bu dönüşümü doğru okuması kritik bir gereklilik arz etmektedir.

Bu kapsamlı makalede aşağıdaki başlıklarda detaylı analizler, karşılaştırmalı tablolar ve vaka incelemeleri yer alacaktır:

  1. Harcama Kalemleri ve Maliyet Yapısında Derin Analiz
  2. Talep Esnekliği ve Alternatif Pazarlar
  3. Bölgesel Rekabet Dinamikleri
  4. Döviz Kurları ve Kamu Politikalarının Etkisi
  5. Deneyim ve Marka Odaklı Fiyatlandırma Stratejileri
  6. Bölgesel Performans ve Öne Çıkan Pazaryerleri
  7. Dijital Dönüşüm ve Fiyat Algısı Yönetimi
  8. Sürdürülebilirlik, Yeşil Turizm ve Maliyet Avantajı
  9. Senaryo Planlaması ve Risk Analizi
  10. Stratejik Öneriler ve Uygulanabilir Modeller

1. Harcama Kalemleri ve Maliyet Yapısında Derin Analiz

1.1 Enerji ve Ulaştırma Maliyetleri

Son iki yılda enerji maliyetlerinde yaşanan yüzde 80 üzeri artış, otel işletmecilerinin toplam giderlerine doğrudan yansırken, yakıt ve havayolu navlun ücretlerindeki yüzde 60’a yaklaşan yükseliş de paket turların maliyetini ciddi oranda artırmaktadır. Özellikle Türkiye’ye uzak pazarlardan gelen turistlerin uçak biletlerine yansıyan bu artış, ortalama bilet fiyatlarını 2022’ye kıyasla %35 daha yüksek bir seviyeye taşımıştır.

Karayolu taşımacılığında da enerji fiyatlarındaki artış, transfer hizmetleri, günlük turlardaki araç kiralama ve yakıt giderlerini iki katına yakın yükselterek, paket maliyetlerinin yüzde 15-20 bandında şişmesine yol açmaktadır. Bu durum, tur operatörlerinin Türkiye’yi fiyat avantajıyla paketlemek isteyen iş modellerini zayıflatmakta ve alternatif destinasyonlara yönelimi güçlendirmektedir.

1.2 Personel ve İş Gücü Maliyetleri

Türkiye genelinde ortalama asgari ücretin geçen iki yılda yüzde 45 artması, sektördeki iş gücü maliyetini de orantılı olarak artırmıştır. Otel sektöründe personel giderleri, toplam işletme maliyetinin %30’unu oluştururken; aşçı, kat hizmetleri ve animasyon gibi hizmet kalemlerindeki ücret artışları, restoran ve eğlence sunum maliyetlerini dolaylı olarak yükseltmektedir.

KDV ve SGK primlerindeki yük artışı, istihdam maliyetlerini daha da tırmandırmış; dolayısıyla oteller, marjlarını korumak için oda fiyatlarına zam yapma yoluna gitmek zorunda kalmıştır. Buna ek olarak, nitelikli personel için özel eğitim programlarına yapılan yatırım ihtiyacı, kısa vadeli nakit akışını baskılayarak finansal esnekliği azaltmaktadır.

1.3 Konaklama ve Hizmet Kalitesi Üzerindeki Baskı

2024 verilerine göre Türkiye’de beş yıldızlı bir otelin ortalama günlük satış fiyatı (ADR) 180–200 dolar bandındayken; bu rakam, ücret artışları, enerji giderleri ve yenileme yatırımları sonrası 230–250 dolara yükselmiştir. Bu durum, aynı segmentteki İspanya (210–220 dolar) ve Yunanistan (200–210 dolar) otellerine göre rekabet dezavantajı yaratmaktadır.

Hizmet kalitesini düşürmeden fiyat artışını dengelemek, birçok işletmenin maliyet optimizasyonu ve verimlilik arttırıcı teknolojilere yönelmesine neden olmuş; ancak bu yatırımlar geri dönüş süresi uzun projeler olduğundan, kısa dönemde fiyat artışının kontrolü zorlaşmaktadır.

2. Talep Esnekliği ve Alternatif Pazarlar

2.1 Talep Esnekliği KATSAYASININ ÖNEMİ

Türkiye turizminde fiyat-talep esnekliği katsayısı -1,2 seviyesinde ölçülmektedir; yani fiyatlarda yüzde 10’luk bir artış, talepte yüzde 12’lik bir azalmaya neden olmaktadır. Bu oran, Mısır’da -0,8, BAE’de -0,6 civarında seyrederken, İspanya ve İtalya gibi gelişmiş pazarlar -1,0 ila -1,1 aralığında gerçekleşmektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin fiyat artışı talebini diğer Akdeniz ülkelerine kıyasla daha fazla sarsmaktadır.

2.2 Alternatif Destinasyonlara KAYIŞ

  • Mısır: Gemi turları, Kızıldeniz sahil tesisleri ve kültürel miras paketleriyle 2024 yılında turist sayısını yüzde 15 artırdı; günlük ortalama harcama ise Türkiye’ye göre %20 daha düşük.
  • BAE: Dubai ve Abu Dhabi’de lüks segmentte dolar bazlı fiyat stabilitesi, Türkiye’ye kıyasla fiyat baskısına direnirken; yeni açılan tema parkları ve festival etkinlikleriyle alternatif cazibe sunmaktadır.
  • Kuzey Afrika (Tunus, Fas): Bütçe dostu paketler, tarihî kent turları ve çöl safarileriyle Türkiye’ye yönelen fiyat odaklı turist profilini çekmektedir.

2.3 Hedef Pazar Segmentlerindeki FARKLILIK

Alman pazarı, Türkiye’de ortalama günlük harcamasını son altı ayda %15 azaltırken, Hollanda ve Belçika gibi kuzey Avrupa ülkelerinden gelen turistler harcamalarını %10 oranında sabit tutmuştur. Rus pazarı ise ambargo ve döviz kısıtları nedeniyle alternatif destinasyonlara yönelmiş, ancak hâlâ Türkiye’yi fiyat-performans dengesi açısından öncelikli pazar olarak görmektedir.

3. Bölgesel Rekabet Dinamikleri

3.1 Geleneksel RAKİPLER: İspanya, İtalya, Yunanistan ve Fransa

Akdeniz havzasının köklü oyuncuları, kültürel miras, gastronomi ve altyapı yatırımlarıyla uzun vadeli hedef kitle sadakati oluşturmuştur.

  • İspanya: 2024 verilerine göre paket turların ortalama maliyeti Türkiye’ye kıyasla %10 yüksek olsa da, güçlü havayolu bağlantıları ve kabuk turizmine (cruise) entegrasyon, fiyat farkını telefi etmektedir.
  • İtalya: Kuzey ve güney rotalarında bölgesel alt markalaşmaya yatırım yaparak, farklı bütçe segmentlerine hitap eden paketler sunmaktadır.

3.2 Yeni Yükselen RAKİPLER: Mısır ve BAE

Yapılan altyapı ve otel yatırımları, yeni destinasyonların sunduğu fiyat avantajını artırmış; ancak bu ülkelerin kültürel çeşitlilik ve farklı deneyim zenginliği bakımından Türkiye’nin gerisinde kaldığı görülmektedir.

3.3 Uzak Doğu ve Asya PAZARINA GİRİŞ

Çin, Hindistan ve Güney Kore pazarında erken rezervasyon kampanyalarında %30’a varan indirimlerle tanıtım yapan tur operatörleri, Asya’dan gelen turist profiline özel hizmet paketleri geliştirirken, Türkiye’ye yönelik pazarlama yatırımlarının artırılması gerekmektedir.

4. Döviz Kurları ve Kamu Politikalarının Etkisi

4.1 Sabit Kur Politikalarının MALİYET BASKISI

TL’nin sabit tutulması, dövizle yapılan giderin artışını engellemek yerine, gelirleri baskılayarak turizmciyi zor durumda bırakmaktadır.

4.2 Vergi ve Teşvik MÜESSESELERİ

  • KDV indirimi: Konaklama KDV’sinin %1’e çekilmesi, paket maliyetlerinde yüzde 7-8 arasında avantaj sağlayabilir.
  • Enerji teşviki: Belirli turizm bölgelerinde elektrik tüketim desteği, giderleri %10-15 azaltma potansiyeline sahiptir.

5. Deneyim ve Marka Odaklı Fiyatlandırma Stratejileri

5.1 Deneyim Turizmi ve Fiyat Algısı

Kültürel miras, gastronomi, sağlık ve eko-turizm gibi deneyim odaklı paketler, fiyat odaklı yarıştırın ötesine geçerek dönüşüm oranlarını %15–20 artırma gücüne sahiptir.

5.2 Dijital Deneyim VE DİNAMİK FİYATLAMA

Dinamik fiyatlama motorları ve gerçek zamanlı rezervasyon algoritmaları, talep yoğunluğuna göre fiyatı optimize ederek hem gelir yönetimini güçlendirir hem de müşteriye kişiselleştirilmiş teklifler sunar.

6. Bölgesel Performans ve Öne Çıkan DESTİNASYONLAR

6.1 Antalya: Güneş, Deniz, Kongre TURİZMİ

2025 ilk çeyreğinde Antalya %10 gerileme kaydederken, kongre turizmi yatırımlarıyla yüksek gelir segmenti çekilmeye çalışılmaktadır.

6.2 İstanbul: Kültür, İş VE Lüks Turizmi

İstanbul’da iş turizmi yüzde 5 büyürken, konaklama fiyat farkı yüzde 20’yi geçti. Uluslararası fuar ve etkinlik projeleri ile denge arayışı sürmektedir.

6.3 Kapadokya ve Doğa Turizmi

Yerel butik oteller %85 doluluk oranı ile sürdürülebilir turizm modeline ev sahipliği yaparken, bölgedeki köy evleri turu gibi alternatif projeler geliştirilerek kapasite artışı hedeflenmektedir.

7. Sürdürülebilirlik ve YEŞİL TURİZMİN FİYAT AVANTAJI

7.1 Eko-Turizm Projeleri VE MALIYET KONTROLÜ

Organik tarım deneyimleri, köy yaşantısı turları ve doğa kampları, düşük işletme maliyetiyle fiyat-performans avantajı yaratırken, sürdürülebilirlik bilincini de güçlendirir.

7.2 Karbon Ayak İzi Yönetimi VE TEŞVİKLER

Karbon sertifikalı tesisler, yeşil enerji destekleri ve çevre dostu altyapı teşvikleri, işletme maliyetlerini uzun vadede düşürürken, uluslararası pazarda marka konumlandırmasını güçlendirir.

8. Senaryo Planlaması ve RISK ANALİZİ

8.1 İyimser Senaryo

Enflasyon ve döviz kuru stabilizasyonu sonrası yüzde 15 artışlı sezon öngörüsü.

8.2 Orta Senaryo

Değişmeyen politikalar ve rekabet koşullarında yüzde 5–7 bandında artış.

8.3 Kötümser Senaryo

Küresel resesyon ve jeopolitik gerilimlerde yüzde 10 azalma riski.

9. Stratejik ÖNERİLER

  1. Deneyim odaklı fiyatlandırma paketleri
  2. Dinamik döviz kuru uygulamaları
  3. Kamu-özel işbirliği projeleri
  4. Veri odaklı mikro-segment pazarlama
  5. Yeşil turizm ve eko-projeler
arkeolojik turizm

Sonuç

Türkiye, tarihsel olarak benzersiz zenginlikleri, misafirperverlik kültürü ve uygun maliyet avantajıyla dünya turizm pazarında vazgeçilmez bir konumdayken, son dönemde yaşanan enflasyonist baskılar ve sabit kur politikalarının etkisiyle bu ayrıcalığını önemli ölçüde test ediyor. Fiyat artışlarının hem geleneksel pazarlarımız olan Avrupa’dan hem de Rusya ve Orta Doğu’dan gelen turistlerin tercihlerini etkilediği; bu durumun kısa vadede Mısır, BAE ve Kuzey Afrika destinasyonlarının avantajlı paket fiyatlarıyla rekabet etmemizi zorlaştırdığı görülüyor.

Ancak asıl uzun vadeli rakiplerimiz olarak tanımladığımız İspanya, İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi köklü destinasyonların sunduğu deneyim çeşitliliği ve altyapı kalitesiyle başa çıkmak, sadece fiyat rekabetine dayanmak yerine “deneyim ekonomisi”ni merkeze alan bir strateji gerektiriyor. Bu noktada, dinamik fiyatlandırma mekanizmaları, erken rezervasyon indirimleri, temalı tur paketleri ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımlar, hem maliyet baskısını hafifletecek hem de marka değeri algısını güçlendirecek önemli araçlardır. Aynı zamanda devlet destekli enerji ve vergi indirimleriyle, döviz cinsinden maliyetlerin kısa vadede kontrol altına alınması sektörün moralini ve rekabet kabiliyetini artırabilir.

Türkiye’nin mimari mirasından sağlık turizmine, gastronomiden kültür rotalarına kadar sunduğu çeşitliliği en etkin şekilde pazarlayarak, “fiyat-performans” dengesiyle birlikte “değer-performans” iddiasını da küresel ölçekte yeniden tesis etme potansiyeli bulunmaktadır. Sonuç olarak, ekonomik dalgalanma ve küresel belirsizliklerin üstesinden gelmek için kapsamlı bir politika paketi ve sektörün inovatif yaklaşımı elzemdir; bu sayede Türkiye, bir kez daha dünya turizm haritasında hem nicelik hem de nitelik bakımından öne çıkabilecektir.

Ayrıca, dijitalleşme ve veri odaklı pazarlama stratejilerinin en üst düzeye taşınması, Türkiye’nin fiyat rekabetinin ötesine geçerek ziyaretçiye kişiselleştirilmiş deneyimler sunma kapasitesini artıracaktır.

Yapay zeka destekli erken rezervasyon tahmin modelleriyle talep yoğunlukları önceden öngörülebilir, çevrimiçi kanal performans analitiğiyle hangi pazarlardan en yüksek dönüşüm alındığı anlık izlenebilir ve sosyal medya ile influencer iş birlikleri, hedef kitleyi değer odaklı paketlere yönlendirecek etkili bir araç haline getirilebilir. Ayrıca, yerel topluluklarla sürdürülebilir turizm projeleri geliştirilerek hem ekonomik fayda hem de çevresel sorumluluk dengesi kurulabilir; bu yaklaşımla “sorumlu tatil” arayan Yeni Nesil gezginlerin ilgisi çekilebilir.

Turizm sektöründeki tüm paydaşların —otelden acenteye, ulaşım sağlayıcıdan destinasyon yönetim örgütlerine— koordineli hareket ederek teknoloji, inovasyon ve sürdürülebilirlik ekseninde ortak hedefler belirlemesi, Türkiye’yi bir kez daha sadece ziyaretçi sayısında değil, misafir memnuniyeti ve marka sadakatinde de zirveye taşıyacak en kritik adım olacaktır.

türkiye turizmi

Kaynaklar

  • Fikri Cinokur, “Türkiye’de Turizmde Fiyat Baskısı,” Ekonomi Gazetesi
  • AKTOB Basın Açıklamaları, 2025
  • POYD 2025 Sezon Analizi Raporu
  • UNWTO World Tourism Barometer
  • TÜİK Turizm İstatistikleri 2024
  • Deloitte Tourism Trends 2025
  • Dünya Bankası Ekonomik Görünüm Raporu 2025

Sık Sorulan Sorular

Türkiye’deki fiyat artışlarının turizm talebine doğrudan etkisi nedir?

Türkiye, 2024’te 62,3 milyon ziyaretçi ve 61,1 milyar USD turizm geliriyle rekor kırmışken, 2025 hedefleri 65 milyon turist ve 64 milyar USD gelir olarak belirlenmiştir. Ancak, son aylarda artan enflasyon ve sabit kur politikaları, Türkiye’yi geçmişte sağladığı fiyat avantajından mahrum bırakmıştır. Yüksek maliyetler, özellikle başlıca kaynak pazarlarımız olan Almanya ve Rusya’dan gelen turistlerin alternatif destinasyonlara yönelmesine neden oluyor. Örneğin, Mısır 2024’te yaklaşık 15,7 milyon ziyaretçi ağırlayarak rekabet gücünü artırdı; düşük fiyatlar ve paket turlar Alman ve Rus turistlerin tercihlerinde öne çıktı XinhuaReuters.
Aynı dönemde, Türkiye’ye olan erken rezervasyon verileri hâlâ güçlü görünse de, tur operatörleri daha avantajlı maliyet sunan Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Tunus gibi pazarlarla yoğun pazarlık içerisinde. Bu da Akdeniz havzasındaki Türkiye’nin pazardaki payını korumak adına esnek indirim stratejileri uygulamasını zorunlu kılıyor.

Avrupa’daki rakiplerle kıyaslandığında Türkiye’nin fiyat avantajı nasıl değişti?

2025 itibarıyla Avrupa’nın önde gelen destinasyonları günlük ortalama konaklama ve yeme‑içme maliyetlerinde hâlâ Türkiye’nin üzerinde seyrediyor. Örneğin, BudgetYourTrip verilerine göre Avrupa’da ortalama günlük harcamalar şu şekilde:
Fransa: 261,80 EUR
İtalya: 198,48 EUR
İspanya: 185,75 EUR
Türkiye: 137,31 EUR Budget Your Trip
Ancak Türkiye’de enflasyonun ve enerji‑girdi maliyetlerinin çift haneli yükselişi, bu avantajı önemli ölçüde azalttı. 2020’de İspanya’dan neredeyse %40 daha ucuz seyahat edilebilen Türkiye, günümüzde bu farkın %25’in altına düştüğü bir döneme girdi. Dolayısıyla, hâlâ genel anlamda “daha uygun fiyatlı” olarak anılsa da, rekabetçi farklılaşmayı yeniden kazanmak için maliyet kontrolü ve paket indirimlerini artırmak şart.

Türkiye’nin turizmdeki “gerçek” rakipleri kimler ve fiyat rekabeti nasıl şekilleniyor?

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu’nun da vurguladığı üzere, Türkiye’nin uzun vadeli rakipleri:
İspanya
İtalya
Fransa
Yunanistan
Mısır, BAE ve diğer Kuzey Afrika ülkeleri dönemsel olarak fiyat rekabeti yaratıyor olsa da, altyapı, hizmet kalitesi ve destinasyon çeşitliliği açısından Türkiye’nin 13–15 yıl gerisindeler. Bu durum, kısa vadede katalog fiyatlarıyla mücadele etmemize yol açsa da, orta‑uzun vadede “deneyim ekonomisi” yaklaşımıyla fark yaratmamıza imkân tanıyor. Rekabet doğrudan fiyat kırmak yerine, kültürel turizm, gastronomi ve sağlık turizmi gibi katma değerli segmentlere ağırlık vererek gerçekleştirilebilir.

Sabit kur politikası turizm sektörüne nasıl yansıyor?

Türkiye’de Merkez Bankası’nın uzun süre uyguladığı sabit kur politikası, ihracatta rekabetçi görünse de turizm sektöründe çifte etki yaratıyor:
Giderlerin Dövize Endeksli Artışı: Enerji, malzeme ve personel maliyetleri dolar/euro cinsinden artarken, işletmeler TL gelir geçirdiği için kâr marjları daralıyor.
Gelirlerin Sabit Kalması: Otel odası fiyatları ve tur paketleri kısa vadede dövizle güncellenmediğinde, enflasyonun üzerindeki TL fiyat artışları, fiyat algısını turist gözünde daha da yükseltiyor.
Bu durum, kurlar hafifçe yukarı yönlü hareket ettiğinde bile tur operatörlerinin indirim taleplerini artırarak rekabet baskısını büyütüyor. Hem fiyatı hem de algıyı dengelemek adına “erken rezervasyon” kampanyaları ve “pack&fly” gibi uçak+konaklama paketleri stratejileri öne çıkıyor.

Sektör, fiyat artışlarına karşı hangi stratejileri kullanıyor?

Turizm işletmeleri ve otelciler, yüksek maliyet ortamında şu yöntemlerle esneklik sağlamaya çalışıyor:
Dinamik Fiyatlandırma: Doluluk oranlarına göre oda fiyatlarının gün içi ve sezon içinde sabit kalmayıp optimize edilmesi.
Erken Rezervasyon İndirimleri: Özellikle büyük pazarlar (Almanya, Rusya, Birleşik Krallık) için %20–30’a varan erken rezervasyon kampanyaları.
Pakete Dahil Hizmetlerde Yeniden Düzenleme: Uçak artı transfer, yeme‑içme veya aktiviteleri içeren paketlerin yapılandırılmasıyla toplam maliyetin dengelenmesi.
Niş Pazar Odaklı Promosyonlar: Sağlık turizmi, kültür turizmi, golf veya yelken gibi üst segmentlere yönelik temalı paketler.
Bu esneklikler, kısa vadede fiyat kırmak yerine “değer odaklı” bir rekabet sunmayı amaçlıyor ve sektörde moral kaybını engelliyor

Türkiye fiyat avantajını yeniden kazanmak için neler yapabilir?

Kur Politikasında Esneklik: Kısa dönemli dalgalanmalara izin verilerek, TL’ye endeksli gelirlerin artırılması.
Vergi ve Enerji Destekleri: Turizm sezonuna özel elektrik, doğalgaz ve su tarifelerinde indirimler; KDV oranlarının geçici düşürülmesi.
Dijital Nomad ve Uzun Dönem Vize: Daha uzun konaklama süresi teşvik ederek, maliyetleri düşürecek programlar Xinhua.
Destinasyon Çeşitlendirmesi: Antik kentler, termal bölgeler ve kış turizmi gibi sezon dışı talebi canlandıracak yatırımları hızlandırmak.
Marka İmajı ve Paket Sürdürülebilirlik: “Sürdürülebilir ve güvenli turizm” vurgusuyla fiyat-performans dengesini öne çıkarmak.
Bu adımlar, hem maliyetleri kontrol altına almayı hem de fiyat-kar algısını iyileştirmeyi hedefleyerek, Türkiye’nin rekabet gücünü yeniden yükseltebilir.

Fiyat artışlarının yabancı yatırımcı ve otelci kararlarına etkisi nedir?

Yüksek inşaat ve işletme maliyetleri, yeni otel projelerinin finansmanını zorlaştırırken, mevcut yatırımların geri dönüş süreçlerini uzatıyor. 2025 turizm sezonuna yönelik erken rezervasyon verileri güçlü olsa da, yatırımcılar kârlılık hesaplarında daha temkinli:
Finansman Kısıtlamaları: Döviz kredilerinin maliyeti yükseldiği için proje kredi oranları artıyor.
Getiri Beklentilerinin Yükselmesi: Yatırımcılar, yüksek maliyetleri telafi edebilmek için oda fiyatlarına zam yapma baskısı hissediyor.
Risk Algısının Değişmesi: Küresel belirsizlikler ve yerel siyasi hareketlilik, yatırım kararlarında “güvenli liman” beklentisini artırıyor.
Bu çerçevede, devlet‑özel sektör iş birliği modelleri ve teşvik paketleri geliştirilmeli; ayrıca kısa döngülü, modüler “bozulabilir maliyet” gerektirmeyen konaklama konseptleri (örneğin butik pansiyon, glamping) yatırımcılar için daha cazip hale getirilmeli.

Yorum yapın

Geri

Together in Travel: WTTC’nin Küresel KOBİ Destek Girişimi ve Seyahat Sektörünün Geleceği

İleri

Suudi Arabistan’a AB’den Vizesiz Schengen Dönemi