Makale İçerikleri
Türkiye turizm taşımacılığı için Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, 22 Mayıs 2025 tarihinde TÜRSAB TV’de düzenlenen “Firuz Bağlıkaya ile TÜRSAB Gündemi” programında, turizm sektöründe köklü değişiklikler getiren yeni düzenlemeleri ve TÜRSAB’ın gündemini kamuoyuyla paylaştı. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişiklikleri, sağlık turizmi, hac ve umre organizasyonları ile TÜRSAB’ın mali yapısında önemli dönüşümler içeriyor.
Bağlıkaya, 27 Mayıs 2025’te düzenlenecek Olağanüstü Genel Kurul’da, TÜRSAB Merkez Binası ve icradaki varlıkların geri alınmasının oylanacağını duyurdu. Türkiye, 2024’te 29 milyondan fazla turisti ağırlayarak turizmde rekor kırdı; yeni düzenlemeler, bu başarıyı sürdürmeyi ve sektörel sorunları çözmeyi hedefliyor. Bu makalede, Resmi Gazete’de yayımlanan yeni düzenlemeler, TÜRSAB’ın stratejik girişimleri ve turizm sektörüne etkileri ayrıntılı bir şekilde ele alınacak.

TÜRSAB Yönetmeliği ve Hukuki Süreçlerdeki Son Durum
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, mevcut TÜRSAB yönetmeliğinin bazı maddelerinin iptal edildiği iddialarına açıklık getirdi. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, 2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan ve TÜRSAB’ın katkıda bulunduğu yönetmelik, değişen maddeleriyle ilgili açılan bir davayı kazandı; ancak Bakanlık, davayı istinaf mahkemesine taşıdı. Bağlıkaya, istinaf sürecinin ardından davanın Danıştay’a taşınabileceğini, ancak kesinleşmemiş bir karar olduğu için mevcut yönetmeliğin hâlâ yürürlükte olduğunu vurguladı.
Eski yönetmeliğin devreye girmesi mümkün değil; zira yeni yönetmelik, seyahat acentalarının operasyonel süreçlerini düzenleyen geçerli çerçeve sunuyor. Bağlıkaya, Bakanlık ile TÜRSAB’ın bu davada aynı tarafta olduğunu, itiraz eden tarafın üçüncü bir grup olduğunu ifade etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024’te Türkiye’nin turizm geliri 61 milyar doları aştı; bu, seyahat acentalarının ekonomideki kritik rolünü ortaya koyuyor.
Yönetmelik tartışmaları, TÜRSAB’ın sektörel liderliğini ve acentaların haklarını koruma çabasını yansıtıyor. Bağlıkaya, herhangi bir hata durumunda Bakanlık’ın TÜRSAB’ı uyaracağını, ancak böyle bir durum yaşanmadığını belirtti. Mevcut yönetmelik, acentaların lisanslama, faaliyet izni ve denetim süreçlerini standartlaştırarak sektörde adil rekabeti destekliyor. Hukuki süreçlerin uzaması, bazı acentalar arasında belirsizlik yaratabilir; ancak Bağlıkaya, üyeleri düzenli bilgilendirerek bu belirsizliği azaltmaya çalışıyor. Yönetmelik, sektörel büyümeyi desteklerken, acentaların yasal haklarını koruma ve modern turizm taleplerine uyum sağlama hedefini taşıyor.
İstinaf ve Danıştay süreçleri, yönetmeliğin nihai şeklini belirleyecek; bu, sektör temsilcileri tarafından yakından takip ediliyor. TÜRSAB’ın hukuki mücadeleleri, sektörün uzun vadeli istikrarını sağlama ve turizmde küresel rekabet gücünü artırma çabasının bir parçası. Bağlıkaya’nın açıklamaları, TÜRSAB’ın proaktif bir rol oynadığını ve üyelerinin çıkarlarını savunduğunu gösteriyor. Yönetmelik, seyahat acentalarının operasyonel süreçlerini düzenleyen temel bir çerçeve sunarak sektörde istikrarı sağlamayı amaçlıyor.
Hukuki süreçler, TÜRSAB’ın idari yapısını ve sektörel dinamiklerini doğrudan etkiliyor. Mevcut yönetmelik, acentaların faaliyetlerini şeffaf ve düzenli bir şekilde yürütmesini sağlıyor; bu, özellikle küçük ve orta ölçekli acentalar için önemli. Bağlıkaya, Bakanlık ile iş birliği içinde olduklarını ve dava süreçlerinin sektörel istikrara zarar vermeyeceğini vurguladı. Yönetmelik tartışmaları, acentaların modern turizm trendlerine uyum sağlaması için kuralların netleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Örneğin, dijital platformlar üzerinden rezervasyon ve tur organizasyonları gibi yeni trendler, yönetmelikte daha net düzenlemeler gerektiriyor. TÜRSAB, bu tür yeniliklere uyum sağlarken, üyelerinin haklarını korumak için hukuki süreçlerde aktif rol oynuyor. Yönetmelik, sektörün küresel standartlara uygunluğunu artırarak Türkiye’yi turizmde daha rekabetçi bir destinasyon haline getirmeyi destekliyor. Bağlıkaya’nın şeffaf iletişim politikası, üyeler arasında güveni güçlendirirken, TÜRSAB’ın sektörel liderliğini pekiştiriyor.
Sağlık Turizmi Yönetmeliği ve TÜRSAB’ın Hukuki Mücadelesi
Sağlık turizmi, Türkiye’nin turizm sektöründe en hızlı büyüyen alanlardan biri; ancak, Resmi Gazete’de yayımlanan yeni Sağlık Turizmi Yönetmeliği, seyahat acentalarının hak kaybına yol açabileceği endişesiyle tartışma yarattı. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Firuz Bağlıkaya, yönetmelikteki bazı maddelerin seyahat acentalarını dışlayan bir yorum sunduğunu belirtti ve TÜRSAB olarak bu maddelerin iptali için dava açtıklarını duyurdu.
Bağlıkaya, özellikle Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı A.Ş. (USHAŞ) gibi kurumların varlığını sorgulayan bir hukuki süreç başlattıklarını ifade etti. Yönetmelik, sağlık kuruluşlarının tur, transfer ve otel rezervasyonu gibi hizmetleri doğrudan sunabileceği izlenimini veriyor; bu, acentaların rolünü zayıflatabilir. TÜİK verilerine göre, 2024’te Türkiye’ye sağlık turizmi için gelen ziyaretçi sayısı 1,5 milyonu aştı; bu, sektörün ekonomik potansiyelini gösteriyor.
Bağlıkaya, sağlık turizminde seyahat acentalarının vazgeçilmez olduğunu vurguladı; 1200’den fazla acenta, Sağlık Turizmi Yetki Belgesi alarak bu alanda faaliyet gösteriyor. Yeni yönetmelik, sağlık kuruluşlarını acentalarla iş birliği yapmaya zorlasa da, bazı maddeler acentaların haklarını koruma açısından yetersiz. Bağlıkaya, Sağlık Bakanlığı ile yakın iş birliği içinde olduklarını, Bakan’ın itirazlarını makul bulacağını ve yönetmeliğin kısa sürede düzeltileceğini düşündüğünü belirtti.
Sağlık Bakanlığı ile yapılan onlarca toplantı ve bölgesel çalıştaylar, TÜRSAB’ın sektörel iş birliğini güçlendirdiğini gösteriyor. Yönetmelik, mevcut haliyle uygulansa bile, acentaların tur ve konaklama hizmetlerinde faaliyet gösterebileceği belirtiliyor; ancak, TÜRSAB, daha net ve koruyucu bir çerçeve için hukuki mücadelesini sürdürüyor. Bağlıkaya, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu süreçte daha aktif bir rol oynaması gerektiğini savundu; turizmle ilgili bir alanda sadece Sağlık Bakanlığı’nın yetkili olması, sektörde dengesizlik yaratabilir.
TÜRSAB’ın dava süreci, sağlık turizminde adil bir rekabet ortamı yaratma çabasını yansıtıyor. Acentalar, tur, transfer ve konaklama gibi hizmetlerde uzmanlıklarıyla sağlık turizmine değer katıyor; yönetmeliğin bu uzmanlığı göz ardı etmesi, sektörel büyümeyi tehdit edebilir. Sağlık turizmi, Türkiye’nin küresel sağlık destinasyonu olma hedefini destekliyor; bu nedenle, yönetmelik tartışmaları, sektörün uzun vadeli başarısı için kritik bir dönüm noktası. Bağlıkaya, Sağlık Bakanlığı’nın makul bir yaklaşım sergileyeceğini ve yönetmeliğin acentaların lehine revize edileceğini öngörüyor.
TÜRSAB’ın proaktif yaklaşımı, acentaların haklarını korurken, sağlık turizminin sürdürülebilir büyümesini sağlamayı hedefliyor. Yönetmelik, acentaların operasyonel süreçlerini netleştirerek sektörel istikrarı artırabilir; ancak, bu, Bakanlıkların iş birliği ve hukuki süreçlerin sonucuna bağlı. Sağlık turizmi, Türkiye’nin turizm gelirlerine milyarlarca dolar katkı sağlarken, TÜRSAB’ın mücadelesi, sektörün küresel rekabet gücünü artırmayı destekliyor.

Hac ve Umre Organizasyonlarında Adalet Arayışı
Hac ve umre organizasyonları, Türkiye’nin dini turizm sektöründe önemli bir yer tutuyor; ancak, mevcut düzenlemeler, bu alanda faaliyet gösteren seyahat acentaları arasında ciddi sorunlara yol açıyor. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Firuz Bağlıkaya, hac kotasının yalnızca 170 civarında acentanın tekelinde olduğunu ve bu acentaların rekabet koşullarını belirlediğini belirtti. Bakanlıklar arası Hac ve Umre Üst Kurulu’nda, hac organizasyonları için kriterleri belirleyen temsilcinin kendisi de hac acentası sahibi; bu, rekabetin adil olmadığını gösteriyor.
Bağlıkaya, umre turları düzenleyen tüm acentaların hac organizasyonu yapabilmesi gerektiğini savundu; mevcut sistem, fiyatların fahiş seviyelere ulaşmasına ve rekabetin kısıtlanmasına neden oluyor. TÜİK verilerine göre, 2024’te Türkiye’den hac ve umre için yurtdışına gidenlerin sayısı 1 milyona yaklaştı; bu, dini turizmin ekonomik potansiyelini ortaya koyuyor.
TÜRSAB, bu sorunu çözmek için hukuki ve idari girişimlerde bulunuyor. Bağlıkaya, gerekli mercilere başvurduklarını ve açtıkları davalarla sorunun takipçisi olduklarını ifade etti. Umre turları düzenleyen acentaların hac organizasyonlarına katılmasıyla rekabetin artacağını, fiyatların düşeceğini ve hizmet kalitesinin yükseleceğini belirtti. Mevcut sistem, hacı adaylarının daha yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalmasına neden oluyor; bu, hem acentaları hem de tüketicileri olumsuz etkiliyor.
Bağlıkaya, daha kapsayıcı bir düzenleme için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile iş birliğini artırmayı planladıklarını vurguladı. Hac kotasının sınırlı sayıda acentaya verilmesi, sektörel büyümeyi kısıtlarken, umre acentalarının dışlanması, adil rekabeti engelliyor. TÜRSAB’ın önerdiği çözüm, umre acentalarının hac organizasyonlarına katılabilmesi için kriterlerin yeniden düzenlenmesi; bu, hem acentaların hem de hacı adaylarının çıkarlarını koruyacak.
Dini turizm, Türkiye’nin turizm gelirlerine katkı sağlarken, bu alandaki düzenlemeler, sektörün küresel ölçekte rekabet gücünü artırabilir. Bağlıkaya, mevcut sistemin rekabet koşullarını ortadan kaldırdığını ve hac seyahati fiyatlarının fahiş seviyelere ulaşmasına yol açtığını belirtti. TÜRSAB’ın hukuki mücadeleleri, dini turizmde daha adil ve şeffaf bir sistem oluşturmayı hedefliyor. Hac ve umre organizasyonlarındaki sorunlar, sadece acentaları değil, hacı adaylarının erişim ve maliyet sorunlarını da etkiliyor.
Bağlıkaya, tüm umre acentalarının hac organizasyonlarına katılabilmesiyle sektörde daha dinamik bir yapı oluşacağını savundu. TÜRSAB’ın bu alandaki girişimleri, sektörel adaleti sağlama ve dini turizmi büyütme çabasını yansıtıyor. Yeni düzenlemeler, hac ve umre turlarını daha erişilebilir ve ekonomik hale getirerek Türkiye’nin dini turizmdeki liderliğini güçlendirebilir.
Olağanüstü Genel Kurul ve TÜRSAB’ın Mali Disiplini
TÜRSAB, 27 Mayıs 2025’te Olağanüstü Genel Kurul düzenleyerek Merkez Binası ve icradaki varlıkların geri alınmasını oylayacak. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Firuz Bağlıkaya, 2022 Genel Kurulu’nda kürsü işgali nedeniyle bu gündem maddesinin onaylanamadığını, ancak Merkez Binası’nın son taksitinin Haziran 2025’te ödeneceğini ve ipoteğin kaldırılması için genel kurul onayının gerektiğini belirtti. TÜRSAB Limited’in iflas masası, bazı Bölge Temsil Kurulu (BTK) binalarının icradan satışı için kıymet takdirlerine başladı; bu, TÜRSAB’ın varlıklarını korumak için hızlı hareket etmesi gerektiğini gösteriyor. Bağlıkaya, genel kuruldan satın alma yetkisi talep ederek, icradaki malların ihaleye katılarak geri alınmasını planladıklarını ifade etti. Bu adım, TÜRSAB’ın mali gücünü koruma ve üyelerine daha iyi hizmet sunma çabasını yansıtıyor.
TÜRSAB’ın mali stratejisi, şeffaflık ve disiplin üzerine kurulu. Bağlıkaya, finansal bilançoların üç ayda bir yayınlandığını ve tüm harcamaların raporlandığını belirtti. Yönetime geldiklerinde Birlik’in 123 milyon dolar borcu vardı; ancak, mevcut mali disiplinle esas faaliyet gelirinin yarısı banka hesaplarında tutuluyor. Bu, TÜRSAB’ın varlıklarını koruma ve yeni yatırımlar yapma kapasitesini artırıyor. Bağlıkaya, icradaki malların geri alınmasının, Birlik’in uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlayacağını vurguladı. Genel Kurul, TÜRSAB’ın varlıklarını kurtarma ve sektörel liderliğini pekiştirme açısından bir dönüm noktası olacak. Bağlıkaya, Bakanlık denetçilerinin TÜRSAB’ı son dönemde 10 kez denetlediğini ve müfettiş raporlarının yayınlandığını belirtti; mallarla ilgili tüm listeler üyelerle paylaşıldı. Bu şeffaflık, üyeler arasında güveni güçlendiriyor.
Olağanüstü Genel Kurul, TÜRSAB’ın demokratik yönetim anlayışını da ortaya koyuyor. Bağlıkaya, üyeleri Genel Kurul’a davet ederek, varlıkların alınması veya alınmaması yönünde oy kullanmalarını istedi; bu, karar alma sürecinin şeffaf ve katılımcı olduğunu gösteriyor. TÜRSAB’ın mali stratejisi, sadece mevcut varlıkları korumakla sınırlı değil; aynı zamanda, yeni projeler ve sektörel girişimler için kaynak yaratmayı hedefliyor. Örneğin, Turizm Yüzyılı projesi gibi girişimler, TÜRSAB’ın mali gücüne dayanarak bölgesel kalkınmayı destekliyor. Genel Kurul, TÜRSAB’ın üyeleriyle birlikte geleceğini şekillendirme ve sektörel sorunlara çözüm üretme kararlılığını yansıtıyor. Bağlıkaya, varlıkların geri alınmasının, Birlik’in maddi gücünü artırarak acentalara daha iyi hizmet sunmasını sağlayacağını belirtti. Bu süreç, TÜRSAB’ın sektörel liderliğini güçlendirme ve turizm sektöründe yeni bir dönem başlatma çabasının bir parçası.
TÜRSAB’ın Sektörel Girişimleri ve Eleştirilere Yanıt
TÜRSAB, Turizm Yüzyılı projesi ve yurtdışı fuarlarla sektörel farkındalığı artırmayı hedefliyor. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Bağlıkaya, Burdur’da gerçekleştirilen Turizm Yüzyılı projesinin, destinasyonun potansiyelini ortaya koyduğunu; lavanta bahçeleri, Salda Gölü ve Sagalassos gibi varlıkların tanıtıldığını belirtti. Proje, Antalya’ya gelen 15 milyon turistin Burdur’a yönlendirilmesi için farkındalık yarattı; ancak, destinasyonun sürdürülebilirliği yerel yönetimlere bağlı. Bağlıkaya, Kars’ın bir sonraki destinasyon olduğunu duyurdu; bu, Türkiye’nin turizmini 5 şehirle sınırlı olmaktan kurtarma çabasını yansıtıyor. Valilikler, TÜRSAB’dan kendi şehirlerinde benzer projeler yapmasını talep ediyor; bu, projenin sektörel etkisini gösteriyor.
Yurtdışı fuarları ve bilgilendirme gezileri, bazı kesimlerden eleştiri alsa da, Bağlıkaya, bu kararların Yönetim Kurulu tarafından alındığını vurguladı. Dubai, Moskova, Berlin ve Londra fuarlarına katılım, Türkiye’nin ana pazarlarında tanıtımı güçlendiriyor; TÜRSAB, üyelerine ücretsiz stant imkanı sunuyor. Bağlıkaya, info gezilerinin kriterlerini ilk kez kendi döneminde belirlediklerini; aidat borcu olmaması ve disiplin cezası almamış olmak gibi şartlarla şeffaflığı sağladıklarını belirtti. Kuzey Kıbrıs gibi destinasyonlara yapılan geziler, bölgesel farkındalığı artırıyor; eleştirilerin çoğu ise muhalefet amaçlı. Bağlıkaya, kruvaziyer yolcuları için planlanan tramvay durağı projesinin stratejik olduğunu; Sultanahmet’in trafiğe kapanması durumunda bu projenin değer kazanacağını ifade etti. TÜRSAB’ın projeleri, sektörel büyümeyi ve bölgesel kalkınmayı desteklerken, eleştirilere karşı şeffaf bir iletişim politikası izleniyor.
TÜRSAB’ın seçim sistemi ve BTK kapatılmaları gibi konular da tartışma yarattı. Bağlıkaya, seçim sisteminin değişmesi gerektiğini kabul ederek, üyelerin bulundukları şehirlerde oy kullanabileceği bir model önerdi. Mevcut sistem, üyelerin Genel Kurul’a katılımını zorlaştırıyor; bu, demokratik temsiliyeti sınırlayabilir. BTK kapatılmaları, Birlik’in bölünmesini savunan bazı kurulların tutumuna tepki olarak gerçekleşti; Bağlıkaya, bu kararın bugün de alınabileceğini belirtti. TÜRSAB’ın projeleri ve yönetim anlayışı, sektörel liderliğini güçlendirmeyi ve üyelerinin çıkarlarını korumayı hedefliyor. Bağlıkaya, eleştirilere açık olduklarını, ancak hakaret ve karalama kampanyalarına tolerans göstermeyeceklerini vurguladı. Bu yaklaşım, TÜRSAB’ın sektörel sorunlara çözüm üretme ve turizmi büyütme kararlılığını ortaya koyuyor. Projeler, Türkiye’nin turizm potansiyelini çeşitlendirerek bölgesel kalkınmayı destekliyor.
Sonuç: Türkiye Turizminde Yeni Bir Çağ
Resmi Gazete’de yayımlanan yeni düzenlemeler, Türkiye’nin turizm sektöründe tarihi bir dönüşüm başlatıyor. TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, 27 Mayıs 2025’teki Olağanüstü Genel Kurul’da Merkez Binası ve icradaki varlıkların geri alınmasının oylanacağını duyurdu; bu, Birlik’in mali gücünü koruma çabasını yansıtıyor. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Sağlık Turizmi Yönetmeliği’ne karşı açılan dava ve hac-umre organizasyonlarındaki sorunlara yönelik girişimler, seyahat acentalarının haklarını savunma kararlılığını gösteriyor.
TÜRSAB, Turizm Yüzyılı projesi ve yurtdışı fuarlarla sektörel farkındalığı artırıyor; bu, Türkiye’nin turizm gelirlerini 2025’te 64 milyar dolara taşıma hedefini destekliyor. TÜİK verilerine göre, 2024’te 29 milyon turisti ağırlayan Türkiye, yeni düzenlemelerle sektörel büyümeyi sürdürmeyi planlıyor. TÜRSAB’ın şeffaf ve proaktif yaklaşımı, sağlık turizmi, dini turizm ve destinasyon tanıtımı gibi alanlarda sektörü modernize ederken, hukuki ve idari mücadelelerle acentaların çıkarlarını koruyor. Bu değişiklikler, Türkiye turizminde yeni bir çağın başlangıcı olarak değerlendiriliyor.

Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, Resmi Gazete’de yayımlanan yeni düzenlemeler, TÜRSAB’ın 27 Mayıs 2025 Olağanüstü Genel Kurul gündemi ve turizm sektöründeki gelişmelerle ilgili güncel haberlere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, turizm taşımacılığı, sağlık turizmi, hac ve umre organizasyonları ile TÜRSAB’ın faaliyetleri hakkında bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
Turizm ve Yönetmelik Haberleri:
- Anadolu Ajansı (AA): https://www.aa.com.tr (TÜRSAB yönetmelik değişiklikleri ve Genel Kurul haberleri).
- T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı: https://www.ktb.gov.tr (Turizm yönetmelikleri ve sektörel düzenlemeler).
- Resmi Gazete: https://www.resmigazete.gov.tr (Sağlık Turizmi Yönetmeliği ve diğer düzenlemeler).
Sektörel Raporlar ve İstatistikler:
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK): https://data.tuik.gov.tr (Turizm gelirleri ve ziyaretçi istatistikleri).
- T.C. Sağlık Bakanlığı: https://www.saglik.gov.tr (Sağlık turizmi verileri ve USHAŞ faaliyetleri).
- Dünya Turizm Örgütü (UNWTO): https://www.unwto.org (Küresel turizm trendleri).
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
Resmi Gazete’de Yayımlanan Yeni Düzenlemeler Nelerdir ve TÜRSAB’ın Olağanüstü Genel Kurul’unun Amacı Nedir?
esmi Gazete’de yayımlanan yeni düzenlemeler, sağlık turizmi, hac ve umre organizasyonları ile TÜRSAB’ın mali ve idari yapısında önemli değişiklikler getiriyor. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, 27 Mayıs 2025’te düzenlenecek Olağanüstü Genel Kurul’da, TÜRSAB Merkez Binası ve icradaki varlıkların geri alınmasının oylanacağını duyurdu. 2022 Genel Kurul’unda kürsü işgali nedeniyle bu gündem maddesi onaylanamamıştı; ancak, Merkez Binası’nın son taksitinin Haziran 2025’te ödeneceği ve ipoteğin kaldırılması için genel kurul onayının gerektiği belirtildi. TÜRSAB Limited’in iflas masası, bazı Bölge Temsil Kurulu (BTK) binalarının icradan satışı için kıymet takdirlerine başladı; bu nedenle, TÜRSAB, icradaki malları ihaleye katılarak geri almak için üyelerden yetki talep ediyor. TÜİK verilerine göre, 2024’te Türkiye’nin turizm geliri 61 milyar doları aştı; bu düzenlemeler, sektörel büyümeyi desteklerken TÜRSAB’ın mali gücünü koruma çabasını yansıtıyor. Genel Kurul, TÜRSAB’ın varlıklarını kurtarma ve sektörel liderliğini pekiştirme açısından kritik bir adım olarak görülüyor.
Sağlık Turizmi Yönetmeliği’nde Hangi Değişiklikler Yapıldı ve TÜRSAB’ın Tepkisi Nedir?
Yeni Sağlık Turizmi Yönetmeliği, seyahat acentalarının sağlık turizmindeki rolünü tartışmaya açtı. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Firuz Bağlıkaya, yönetmelikteki bazı maddelerin seyahat acentalarını dışlayan bir yorum sunduğunu ve bu durumun acentaların hak kaybına yol açabileceğini belirtti. TÜRSAB, yönetmelikteki tartışmalı maddelerin iptali ve Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı A.Ş. (USHAŞ) gibi kurumların varlığını sorgulayan bir dava süreci başlattı. Yönetmelik, sağlık kuruluşlarının tur, transfer ve otel rezervasyonu gibi hizmetleri doğrudan sunabileceği izlenimini veriyor; ancak, acentalarla iş birliği zorunluluğu devam ediyor. Bağlıkaya, 1200’den fazla acentanın Sağlık Turizmi Yetki Belgesi aldığını ve bu belgelerin boşa gitmeyeceğini vurguladı. TÜİK verilerine göre, 2024’te sağlık turizmi için Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı 1,5 milyonu aştı; bu, sektörün ekonomik potansiyelini gösteriyor. Bağlıkaya, Sağlık Bakanlığı ile yakın iş birliği içinde olduklarını ve yönetmeliğin kısa sürede acentaların lehine revize edileceğini öngördüğünü ifade etti. TÜRSAB’ın hukuki mücadelesi, sağlık turizminde adil rekabeti sağlama ve acentaların uzmanlıklarını koruma çabasını yansıtıyor.
Hac ve Umre Organizasyonlarındaki Sorunlar Nelerdir ve TÜRSAB’ın Çözüm Önerileri Nelerdir?
Hac ve umre organizasyonları, Türkiye’nin dini turizm sektöründe önemli bir yer tutuyor; ancak, mevcut düzenlemeler ciddi sorunlara yol açıyor. Anadolu Ajansı’na (AA) göre, Firuz Bağlıkaya, hac kotasının yalnızca 170 civarında acentanın tekelinde olduğunu ve bu acentaların rekabet koşullarını belirlediğini belirtti. Bakanlıklar arası Hac ve Umre Üst Kurulu’nda, hac organizasyonları için kriterleri belirleyen temsilcinin kendisi de hac acentası sahibi; bu, rekabetin adil olmadığını gösteriyor. Bağlıkaya, umre turları düzenleyen tüm acentaların hac organizasyonu yapabilmesi gerektiğini savundu; mevcut sistem, fiyatların fahiş seviyelere ulaşmasına ve rekabetin kısıtlanmasına neden oluyor. TÜİK verilerine göre, 2024’te Türkiye’den hac ve umre için yurtdışına gidenlerin sayısı 1 milyona yaklaştı. TÜRSAB, bu sorunu çözmek için hukuki süreçler başlattı ve gerekli mercilere başvurdu. Bağlıkaya, umre acentalarının hac organizasyonlarına katılmasıyla rekabetin artacağını, fiyatların düşeceğini ve hizmet kalitesinin yükseleceğini belirtti. TÜRSAB’ın önerileri, dini turizmde daha adil ve şeffaf bir sistem oluşturmayı hedefliyor.