Türkiye Turizm Sektöründe İstihdam Artışı: 2025 Şubat Analizi

Türkiye Turizm Sektöründe İstihdamın Yükselişi Türkiye turizm sektörü, ülkenin ekonomik büyümesinde kilit bir rol oynayan ve milyonlarca insana istihdam sağlayan dinamik bir endüstri olarak öne çıkıyor. 2025 yılının Şubat ayı itibarıyla, turizm sektöründe ücretli çalışan...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 21 Nisan 2025

Türkiye Turizm Sektöründe İstihdamın Yükselişi

Türkiye turizm sektörü, ülkenin ekonomik büyümesinde kilit bir rol oynayan ve milyonlarca insana istihdam sağlayan dinamik bir endüstri olarak öne çıkıyor. 2025 yılının Şubat ayı itibarıyla, turizm sektöründe ücretli çalışan sayısında kaydedilen %6,2’lik artış, sektörün gücünü ve toparlanma kapasitesini bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığı analize göre, bu dönemde ücretli çalışan sayısı 1,28 milyona ulaşarak Türkiye’nin toplam istihdamındaki payını %8,4’e yükseltti.

Bu artış, oteller, seyahat acenteleri, yiyecek-içecek (F&B) hizmetleri ve havayolları gibi turizm sektörünün temel alt dallarında gözlemlendi. Özellikle pandemi sonrası dönemde yaşanan toparlanma ve küresel turizm talebindeki artış, Türkiye’nin turizm istihdamındaki bu büyümeyi destekleyen ana faktörler arasında yer alıyor. Ancak, sektörün bu başarısına rağmen, nitelikli eleman açığı, yurt dışına iş gücü göçü ve mevcut iş kanunlarının sektörel ihtiyaçlara yeterince uyum sağlayamaması gibi zorluklar, istihdamın sürdürülebilir büyümesi önünde engel oluşturuyor. Bu makalede, 2025 Şubat ayı turizm istihdam verilerini detaylı bir şekilde ele alarak, sektördeki büyümenin dinamiklerini, alt sektörlerdeki gelişmeleri ve gelecekteki potansiyel fırsatlarla birlikte mevcut zorlukları kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz.

Turizm sektörü, Türkiye ekonomisi için yalnızca gelir kaynağı değil, aynı zamanda istihdam yaratma kapasitesiyle de kritik bir öneme sahip. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, 2024 yılının Haziran ayında turizm sektöründe çalışan sayısı 1,5 milyonu aşarak tarihi bir rekor kırmıştı.

Bu rakam, 2025 Şubat ayındaki 1,28 milyonluk istihdamla karşılaştırıldığında mevsimsel etkiler nedeniyle bir miktar düşüş gösterse de, yıllık bazda %6,2’lik artış, sektörün istikrarlı bir büyüme trendinde olduğunu kanıtlıyor. Analizine göre, bu artışın dağılımı alt sektörler arasında farklılık gösteriyor: otellerde %3,8, seyahat acentelerinde %0,6, yiyecek-içecek hizmetlerinde %7,6 ve havayollarında %4,4. Bu veriler, özellikle F&B sektörünün istihdam yaratma kapasitesindeki güçlü performansı ve otellerin istikrarlı büyümesini yansıtıyor.

Ancak, acentelerdeki düşük artış oranı, bu alt sektörün dijitalleşme ve küresel rekabet gibi faktörlerden daha fazla etkilendiğini gösteriyor. Türkiye’nin turizm istihdamındaki bu büyüme, yalnızca ekonomik bir başarı öyküsü değil, aynı zamanda milyonlarca çalışanın geçim kaynağı olan bir sektörün dayanıklılığını da ortaya koyuyor. Öte yandan, sektör temsilcilerinin sıkça dile getirdiği nitelikli eleman açığı ve yabancı personel istihdamına olan bağımlılık, bu büyümenin sürdürülebilirliği konusunda önemli soru işaretleri yaratıyor.

Türkiye Turizm Sektörü

Otellerde İstihdam: İstikrarlı Büyüme ve Nitelikli Eleman Sorunu

Oteller, Türkiye turizm sektörünün belkemiğini oluşturan en büyük alt sektörlerden biri. 2025 Şubat ayı itibarıyla otellerdeki ücretli çalışan sayısında %3,8’lik bir artış kaydedildi ve bu, sektörün istihdam yaratma kapasitesindeki istikrarı gözler önüne seriyor. TÜİK verilerine göre, 2024 yılında konaklama sektöründe çalışan sayısı 532 bin civarındaydı ve bu rakamın 2025’te daha da artması bekleniyor. Türkiye genelinde her yıl yaklaşık 50 yeni otel açılırken, bu tesislerin personel ihtiyacı da giderek büyüyor.

Ancak, sektörün bu büyümesine rağmen, nitelikli eleman açığı otel işletmeleri için en büyük zorluklardan biri olmaya devam ediyor. Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) tarafından yapılan açıklamalara göre, otellerde 30 bin garson, 18 bin aşçı, 12 bin 500 komi, 7 bin 500 ön büro çalışanı ve 5 bin 500 kat görevlisi gibi pozisyonlarda toplamda 100 bin yeni çalışana ihtiyaç duyuluyor. Bu açık, özellikle pandemi döneminde turizm sektöründen diğer sektörlere ya da yurt dışına yönelen çalışanların geri dönmemesiyle daha da derinleşti.

Otellerdeki istihdam artışının arkasında birkaç temel faktör yatıyor. İlk olarak, Türkiye’ye gelen turist sayısındaki artış, konaklama talebini doğrudan etkiliyor. TÜİK’in 2023 verilerine göre, Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turist sayısı 57 milyonu aşarak pandemi öncesi seviyeleri geride bıraktı ve bu trend 2024 ve 2025’te de devam ediyor. Antalya, İstanbul, Muğla ve İzmir gibi turizm merkezlerinde otel doluluk oranlarının artması, yeni personel alımlarını zorunlu kılıyor. İkinci olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizm yatırımlarını teşvik eden politikaları, yeni otel projelerinin hayata geçmesini hızlandırıyor.

2023 Nisan itibarıyla Türkiye genelinde Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli otel yatağı sayısı 1,77 milyona ulaştı ve yatırım aşamasındaki tesislerle bu rakam 1,94 milyona yaklaştı. Ancak, bu büyüme aynı zamanda nitelikli iş gücü bulma sorununu da beraberinde getiriyor. Sektör temsilcileri, özellikle Arap Yarımadası gibi yüksek ücret sunan bölgelere yönelen Türk çalışanların, Türkiye’deki otellerde istihdam açığını büyüttüğünü belirtiyor. Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Filipinler gibi ülkelerden yabancı personel getirilmesi, bu açığı kapatmak için bir çözüm olarak görülse de, yabancı çalışanların Türk misafirperverlik standartlarına uyum sağlaması ve kültürel farklar nedeniyle yaşanan zorluklar, sektörün geleneksel hizmet kalitesini etkileyebiliyor.

Otellerdeki istihdam artışını sürdürülebilir kılmak için sektör temsilcileri, eğitim ve sertifikasyon programlarına daha fazla yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, mevcut İş Kanunu’nun turizm sektörünün ihtiyaçlarına uygun esnek çalışma modellerini desteklemediğini ve bu durumun özellikle gençler ve kadınlar için istihdam fırsatlarını kısıtladığını ifade ediyor. Eresin’e göre, İş Kanunu’nda yapılacak düzenlemeler ve denetimlerdeki yorum farklılıklarının giderilmesi, otellerdeki istihdamın artmasına katkı sağlayabilir.

Ayrıca, turizm meslek liseleri ve üniversitelerdeki turizm eğitim programlarının sektörün ihtiyaçlarına göre güncellenmesi, nitelikli eleman açığını kapatmak için kritik bir adım olarak görülüyor. POYD’un önerdiği gibi, sivil toplum kuruluşlarının (STK) ve devletin iş birliğiyle düzenlenecek eğitim programları, gençleri turizm sektörüne çekerek hem istihdamı artırabilir hem de sektörün küresel rekabet gücünü yükseltebilir. Otellerdeki %3,8’lik istihdam artışı, sektörün sağlam bir temelde büyüdüğünü gösterse de, bu büyümenin uzun vadeli başarısı, nitelikli iş gücüne erişim ve sektörel politikaların etkinliğine bağlı olacak.

Seyahat Acentelerinde İstihdam: Yavaş Ama Sürekli Büyüme

Seyahat acenteleri, turizm sektörünün organizasyon ve planlama ayağını oluşturan önemli bir alt sektör. Ancak, 2025 Şubat ayı verilerine göre, seyahat acentelerindeki ücretli çalışan sayısında yalnızca %0,6’lık bir artış kaydedildi. Bu, oteller ve F&B sektörüne kıyasla daha yavaş bir büyüme oranı ve acentelerin karşılaştığı yapısal zorlukların bir göstergesi.

Analizine göre, 2024 yılında seyahat acentelerinde çalışan sayısı 78 bin civarındaydı ve bu rakamın 2025’te sınırlı bir artışla 80 bine yaklaşması bekleniyor. Seyahat acentelerindeki bu düşük büyüme oranı, dijitalleşme, çevrimiçi rezervasyon platformlarının yükselişi ve küresel tur operatörleriyle rekabet gibi faktörlerden kaynaklanıyor. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) verilerine göre, acenteler pandemi döneminde ciddi bir daralma yaşadı ve 2020 yılında istihdam %21 oranında azalarak 49,5 bine geriledi. 2025’teki %0,6’lık artış, toparlanma sürecinin devam ettiğini gösterse de, acentelerin istihdam yaratma kapasitesi diğer alt sektörlerin gerisinde kalıyor.

Seyahat acentelerindeki istihdamın yavaş büyümesinin temel nedenlerinden biri, teknolojinin sektörü dönüştürmesi. Çevrimiçi rezervasyon platformları, bireylerin tatil planlarını doğrudan yapabilmesine olanak tanıyarak geleneksel acentelerin pazar payını daraltıyor. Ayrıca, Booking.com ve Expedia gibi küresel oyuncuların Türkiye pazarındaki güçlü varlığı, yerel acentelerin rekabet gücünü zorluyor.

Bununla birlikte, acenteler hala kültür turları, özel grup seyahatleri ve kurumsal organizasyonlar gibi niş alanlarda önemli bir rol oynuyor. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, acentelerin dijitalleşmeye ayak uydurması gerektiğini ve bu süreçte nitelikli personel istihdamının kritik olduğunu vurguluyor. Ancak, acentelerdeki düşük ücretler ve sınırlı kariyer fırsatları, gençlerin bu sektöre ilgisini azaltıyor. Raporlara göre, acentelerde çalışanların çoğu düşük maaşlı pozisyonlarda görev yapıyor ve bu durum, sektörün yetkin personel çekme kapasitesini zayıflatıyor.

Seyahat acentelerindeki istihdamın artırılması için birkaç stratejik adım öne çıkıyor. İlk olarak, acentelerin dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırması gerekiyor. Çevrimiçi platformlarla entegre çalışan hibrit modeller, acentelerin hem bireysel müşterilere hem de kurumsal firmalara hitap etmesini sağlayabilir. İkinci olarak, acente çalışanlarına yönelik eğitim programları, özellikle yabancı dil ve dijital pazarlama becerilerini geliştirmeye odaklanmalı. Türkiye’nin sağlık turizmi ve kültür turizmi gibi alanlarda büyüyen potansiyeli, acenteler için yeni istihdam fırsatları yaratabilir.

Örneğin, Türkiye-İtalya arasında sağlık turizmi köprüsü kurma girişimleri, acentelerin bu alanda uzmanlaşmış personel istihdam etmesini gerektirebilir. Son olarak, acentelerin devlet desteklerinden daha fazla yararlanması, istihdam teşvikleriyle yeni personel alımlarını kolaylaştırabilir. 2025’teki %0,6’lık artış, acentelerin toparlanma yolunda olduğunu gösterse de, bu alt sektörün potansiyelini tam anlamıyla realize etmesi için yapısal reformlara ve yenilikçi yaklaşımlara ihtiyaç var.

Turizmle Güçlenen Kadın İstihdamı

Yiyecek-İçecek (F&B) Sektöründe İstihdam: Güçlü Performans

Yiyecek-içecek (F&B) hizmetleri, turizm sektörünün en dinamik ve istihdam yaratma kapasitesi yüksek alt sektörlerinden biri. 2025 Şubat ayı itibarıyla F&B sektöründe ücretli çalışan sayısında %7,6’lık bir artış kaydedildi ve bu, turizm sektöründeki tüm alt dallar arasında en yüksek büyüme oranı oldu.

TÜİK verilerine dayandırdığı analizine göre, 2024 yılında F&B sektöründe çalışan sayısı 850 bin civarındaydı ve 2025’te bu rakamın 900 bine yaklaşması bekleniyor. F&B sektöründeki bu güçlü performans, restoranlar, kafeler, catering hizmetleri ve otel bünyesindeki yemek servislerinin artan talebe yanıt vermesiyle açıklanıyor. Türkiye’ye gelen turist sayısındaki artış, özellikle yeme-içme harcamalarını olumlu yönde etkiliyor. TÜİK’in 2023 verilerine göre, yabancı turistlerin yeme-içme harcamaları %33,2 oranında arttı ve bu trendin 2024 ve 2025’te de devam ettiği görülüyor.

F&B sektöründeki istihdam artışının ardında yatan faktörler arasında, Türkiye’nin gastronomi turizmindeki yükselişi önemli bir yer tutuyor. İstanbul, Antalya ve Bodrum gibi destinasyonlar, dünya çapında tanınan restoranları ve yerel lezzetleriyle turistlerin ilgisini çekiyor. Ayrıca, otellerdeki all-inclusive konseptlerin yaygınlaşması, F&B personel ihtiyacını artırıyor. Ancak, bu sektör de nitelikli eleman açığından nasibini alıyor.

Aşçılar, garsonlar ve baristalar gibi pozisyonlarda deneyimli personel bulmak, restoran işletmeleri için giderek zorlaşıyor. POYD’un raporlarına göre, F&B sektöründe 18 bin aşçı ve 30 bin garson açığı bulunuyor. Pandemi döneminde birçok F&B çalışanı, daha istikrarlı gelir sunan sektörlere ya da yurt dışına yöneldi ve bu durum, sektörün toparlanma sürecini yavaşlatıyor. Yabancı personel istihdamı, özellikle Orta Asya ve Güneydoğu Asya ülkelerinden gelen çalışanlarla bu açığı kapatmaya çalışsa da, dil bariyerleri ve kültürel uyum sorunları hizmet kalitesini etkileyebiliyor.

F&B sektöründeki istihdamın sürdürülebilir büyümesi için eğitim ve teşvik programları kritik önem taşıyor. Gastronomi okulları ve meslek liselerindeki mutfak sanatları programlarının sektör ihtiyaçlarına göre güncellenmesi, yeni nesil aşçı ve servis personeli yetiştirmek için bir fırsat sunuyor. Ayrıca, F&B çalışanlarının maaşlarının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sektörü gençler için daha cazip hale getirebilir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın gastronomi turizmini destekleyen projeleri, F&B sektöründeki istihdamı artırmak için önemli bir katalizör olabilir. Örneğin, Türkiye’nin Michelin Rehberi’ne giren restoranlarının sayısındaki artış, F&B sektörünün prestijini yükselterek nitelikli personel talebini güçlendiriyor. 2025’teki %7,6’lık istihdam artışı, F&B sektörünün turizm ekonomisindeki stratejik rolünü bir kez daha ortaya koyuyor ve bu büyümenin devamı, sektörel yatırımlara ve eğitim politikalarına bağlı olacak.

Havayollarında İstihdam: Sabit Büyüme ve Gelecek Beklentileri

Havayolları, turizm sektörünün uluslararası bağlantılarını sağlayan temel bir bileşen ve Türkiye’nin küresel turizm pazarındaki rekabet gücünün önemli bir göstergesi. 2025 Şubat ayı verilerine göre, havayollarındaki ücretli çalışan sayısında %4,4’lük bir artış kaydedildi. Analizine göre, 2024 yılında havayollarında çalışan sayısı 41 bin civarındaydı ve bu rakamın 2025’te 43 bine yaklaşması bekleniyor.

Türk Hava Yolları (THY), Pegasus ve SunExpress gibi büyük oyuncuların filosunu genişletmesi ve yeni destinasyonlar eklemesi, havayollarındaki istihdam artışını destekliyor. TAV Havalimanları’nın 2021 verilerine göre, iç hatlarda 16,6 milyon, dış hatlarda 20,6 milyon yolcuya hizmet verilmişti ve bu rakamların 2024 ve 2025’te pandemi öncesi seviyeleri aşması, havayollarındaki personel ihtiyacını artırıyor.

Havayollarındaki istihdam artışının temel nedenlerinden biri, Türkiye’ye gelen turist sayısındaki yükseliş. 2023’te 57 milyon ziyaretçi ağırlayan Türkiye, 2024 ve 2025’te bu rakamı daha da artırmayı hedefliyor. İstanbul Havalimanı’nın küresel bir hub olarak konumlanması, havayollarındaki istihdamı doğrudan etkiliyor.

Kabin ekibi, yer hizmetleri personeli ve teknik bakım ekipleri gibi pozisyonlarda yeni alımlar artarken, havayolları aynı zamanda dijitalleşme ve otomasyon yatırımlarıyla verimliliği artırmaya çalışıyor. Ancak, havayolları sektörü de nitelikli personel bulma konusunda zorluklarla karşılaşıyor. Özellikle pilot ve teknik personel açığı, sektörün büyüme hızını sınırlayabiliyor. Yurt dışına yüksek ücretlerle transfer olan Türk pilotlar ve teknisyenler, Türkiye’deki havayollarının yabancı personel istihdamına yönelmesine neden oluyor.

Havayollarındaki istihdamın geleceği, hem sektörel hem de makroekonomik faktörlere bağlı. Türk Lirası’ndaki değer kaybı, havayollarının operasyonel maliyetlerini artırırken, yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar da karlılığı etkileyebiliyor. Buna rağmen, Türkiye’nin coğrafi konumu ve güçlü havayolu altyapısı, sektörü cazip kılıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın havayolu şirketleriyle iş birliği yaparak yeni destinasyonlar açması, istihdam artışını destekleyebilir. Ayrıca, havayolu çalışanlarına yönelik eğitim programlarının güçlendirilmesi, özellikle gençleri sektöre çekmek için önemli bir adım. 2025’teki %4,4’lük istihdam artışı, havayollarının turizm sektöründeki stratejik rolünü pekiştiriyor ve bu büyümenin devamı, sektörel yatırımlara ve küresel talebe bağlı olacak.

İstihdam Artışının Ekonomik ve Sosyal Etkileri

Türkiye turizm sektöründeki %6,2’lik istihdam artışı, yalnızca sektörün kendi dinamikleriyle sınırlı kalmayıp, ekonomik ve sosyal alanlarda da geniş çaplı etkiler yaratıyor. Ekonomik açıdan, turizm istihdamı, Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasına (GSYİH) önemli bir katkı sağlıyor. 2023 yılında turizm gelirleri 54,3 milyar dolara ulaşarak dış ticaret açığının kapatılmasında kritik bir rol oynadı ve bu gelirin 2024 ve 2025’te daha da artması bekleniyor. İstihdamdaki artış, özellikle gençler ve kadınlar için yeni iş fırsatları yaratırken, bölgesel kalkınmayı da destekliyor. Antalya, Muğla ve İzmir gibi turizm merkezlerinde istihdamın artması, bu bölgelerdeki yerel ekonomileri canlandırıyor ve dolaylı olarak diğer sektörlere de olumlu yansıyor.

Sosyal açıdan, turizm istihdamı, milyonlarca çalışanın geçim kaynağını oluşturuyor ve toplumsal refahı artırıyor. Ancak, sektördeki düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve mevsimsel işlerin yoğunluğu, çalışanların yaşam kalitesini etkileyebiliyor. TÜROB’un vurguladığı gibi, mevcut İş Kanunu’nun turizm sektörünün esnek çalışma ihtiyaçlarına uyum sağlamaması, özellikle gençlerin ve kadınların sektöre katılımını zorlaştırıyor. Ayrıca, yabancı personel istihdamının artması, Türk misafirperverlik kültürünün korunması konusunda endişelere yol açıyor. İstihdam artışının sosyal faydalarını maksimize etmek için, çalışanların maaş ve sosyal haklarının iyileştirilmesi, eğitim programlarının yaygınlaştırılması ve sektörel prestijin artırılması gerekiyor.

Çözüm Önerileri ve Gelecek Perspektifi

Türkiye turizm sektöründeki istihdam artışını sürdürülebilir kılmak için hem kısa vadeli hem de uzun vadeli çözümler gerekiyor. İlk olarak, nitelikli eleman açığını kapatmak için eğitim yatırımları artırılmalı. Turizm meslek liseleri ve üniversiteler, sektörün ihtiyaçlarına uygun müfredatlar geliştirerek gençleri sektöre hazırlamalı. İkinci olarak, İş Kanunu’nda turizm sektörüne özel esnek çalışma modelleri oluşturulmalı. Bu, özellikle mevsimsel işlerde çalışanların haklarını korurken, işverenlerin personel ihtiyacını karşılamasını kolaylaştırabilir. Üçüncü olarak, devlet destekli teşvik programları, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) personel alımlarını artırabilir. Örneğin, SGK prim destekleri ve istihdam teşvikleri, oteller ve F&B işletmeleri için önemli bir rahatlama sağlayabilir.

Uzun vadede, Türkiye’nin turizm istihdamını artırmak için dijitalleşme ve yenilikçi teknolojilere yatırım yapılması gerekiyor. Seyahat acenteleri, çevrimiçi platformlarla entegrasyon sağlayarak yeni iş modelleri geliştirebilir. Havayolları, otomasyon ve yapay zeka destekli sistemlerle verimliliği artırabilir.

Ayrıca, gastronomi, sağlık ve kültür turizmi gibi niş alanlara yönelik yatırımlar, istihdamın çeşitlenmesini sağlayabilir. Türkiye’nin küresel turizm pazarındaki rekabet gücünü artırmak için, çalışanların yabancı dil ve dijital becerilerinin geliştirilmesi de kritik önem taşıyor. 2025 Şubat’taki %6,2’lik istihdam artışı, turizm sektörünün potansiyelini ortaya koyuyor, ancak bu büyümenin devamı, yapısal reformlara ve sektörel iş birliklerine bağlı olacak.

Sonuç: Turizm İstihdamında Yeni Bir Dönem

Türkiye turizm sektörü, 2025 Şubat ayı itibarıyla ücretli çalışan sayısında %6,2’lik bir artışla 1,28 milyona ulaşarak ekonomik ve sosyal açıdan önemli bir başarı elde etti. Otellerde %3,8, acentelerde %0,6, F&B sektöründe %7,6 ve havayollarında %4,4’lük istihdam artışları, sektörün farklı alt dallarındaki dinamikleri yansıtıyor. TÜİK verileri, analizleri, turizm sektörünün Türkiye istihdamındaki payının %8,4’e yükseldiğini gösteriyor. Ancak, nitelikli eleman açığı, yurt dışına iş gücü göçü ve mevcut iş kanunlarının sektörel ihtiyaçlara uyum sağlayamaması, bu büyümenin önünde engeller oluşturuyor.

Eğitim yatırımları, esnek çalışma modelleri ve dijitalleşme, turizm istihdamının sürdürülebilir büyümesi için kritik önem taşıyor. Türkiye, turizmdeki istihdam artışını devam ettirerek, hem ekonomik kalkınmasını güçlendirebilir hem de küresel turizm pazarında lider konumunu sağlamlaştırabilir. 2025, Türkiye turizm sektörü için yeni bir dönemin başlangıcı olabilir, ancak bu potansiyelin realize edilmesi, sektörel iş birliklerine ve vizyoner politikalara bağlı.

Kaynaklar

  • TÜİK: Turizm İstatistikleri 2023
  • Ekonomist: Turizm Sektörü 100 Bin Çalışan Arıyor
  • TÜROB: Turizm Sektöründe İstihdam Raporu
  • TÜRSAB: Türkiye Turizm İstatistikleri
  • Turizm Günlüğü: Turizm İstihdamındaki Kayıp 2020

Sık Sorulan Sorular

Türkiye Turizm Sektöründe 2025 Şubat Ayında İstihdam Neden %6,2 Arttı?

Türkiye turizm sektöründe 2025 Şubat ayı itibarıyla ücretli çalışan sayısındaki %6,2’lik artış, sektörün pandemi sonrası toparlanma sürecindeki başarısını ve küresel turizm talebindeki yükselişi yansıtıyor. Turizm Databank’ın TÜİK verilerine dayandırdığı analize göre, bu dönemde ücretli çalışan sayısı 1,28 milyona ulaşarak Türkiye’nin toplam istihdamındaki payını %8,4’e çıkardı. Bu artışın ardında birkaç temel faktör yatıyor. İlk olarak, Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısındaki artış, oteller, restoranlar ve havayolları gibi turizm alt sektörlerinde personel talebini artırıyor. 2023’te 57 milyon yabancı turisti ağırlayan Türkiye, 2024 ve 2025’te bu rakamı daha da yükselterek turizm gelirlerini 54,3 milyar doların üzerine taşımayı başardı. Bu talep artışı, özellikle Antalya, İstanbul, Muğla ve İzmir gibi turizm merkezlerinde istihdam yaratılmasını tetikledi.
İkinci olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizm yatırımlarını teşvik eden politikaları, yeni otel ve tesis açılışlarını hızlandırdı. 2023’te Türkiye’deki otel yatağı sayısı 1,77 milyona ulaşırken, yatırım aşamasındaki tesislerle bu rakam 1,94 milyona yaklaştı. Yeni tesisler, garson, aşçı, resepsiyonist ve kat görevlisi gibi pozisyonlarda yeni iş fırsatları yarattı. Ayrıca, gastronomi turizminin yükselişi, yiyecek-içecek (F&B) sektöründe %7,6’lık istihdam artışına yol açtı. Havayollarındaki %4,4’lük büyüme ise İstanbul Havalimanı’nın küresel bir hub olarak konumlanması ve Türk Hava Yolları gibi şirketlerin yeni destinasyonlar eklemesiyle desteklendi. Ancak, bu artışa rağmen, nitelikli eleman açığı ve yurt dışına iş gücü göçü gibi zorluklar, sektörün tam potansiyeline ulaşmasını engelliyor. Pandemi döneminde turizmden ayrılan çalışanların bir kısmının geri dönmemesi ve gençlerin sektöre ilgisinin azalması, istihdam artışının sürdürülebilirliği konusunda endişe yaratıyor. Buna rağmen, 2025’teki %6,2’lik büyüme, turizm sektörünün ekonomik ve sosyal açıdan Türkiye için kritik bir motor olduğunu kanıtlıyor.

Turizm Sektörünün Alt Dallarında İstihdam Artışları Nasıl Dağılıyor ve Bu Farklılıklar Neden Kaynaklanıyor?

2025 Şubat ayı verilerine göre, Türkiye turizm sektöründeki %6,2’lik istihdam artışı, alt sektörler arasında farklı oranlarda dağılıyor. Turizm Databank’ın TÜİK verilerinden yaptığı analize göre, yiyecek-içecek (F&B) sektöründe %7,6, havayollarında %4,4, otellerde %3,8 ve seyahat acentelerinde %0,6’lık artışlar kaydedildi. Bu farklılıkların temelinde, her bir alt sektörün karşılaştığı talep, teknolojik dönüşüm ve yapısal dinamikler yatıyor. F&B sektöründeki %7,6’lık artış, gastronomi turizminin yükselişi ve turistlerin yeme-içme harcamalarındaki %33,2’lik artışla açıklanıyor. İstanbul ve Antalya gibi destinasyonlarda Michelin Rehberi’ne giren restoranların sayısındaki artış, F&B sektörünün prestijini ve personel talebini yükseltiyor. Restoranlar, kafeler ve otel bünyesindeki yemek servisleri, aşçı, garson ve barista gibi pozisyonlarda yoğun bir istihdam yaratıyor.
Otellerdeki %3,8’lik artış, konaklama talebinin istikrarlı büyümesiyle destekleniyor. Türkiye’deki otel doluluk oranlarının pandemi öncesi seviyeleri aşması, yeni tesis açılışları ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın teşvikleriyle birleştiğinde, otellerde garson, resepsiyonist ve kat görevlisi gibi roller için yeni iş fırsatları ortaya çıkıyor. Havayollarındaki %4,4’lük artış, İstanbul Havalimanı’nın küresel bir hub olarak konumlanması ve Türk Hava Yolları, Pegasus gibi şirketlerin filo genişletmesiyle bağlantılı. Ancak, seyahat acentelerindeki %0,6’lık düşük artış, bu alt sektörün dijitalleşme ve küresel rekabetten daha fazla etkilendiğini gösteriyor. Çevrimiçi rezervasyon platformları ve Booking.com gibi küresel oyuncular, yerel acentelerin pazar payını daraltarak istihdam büyümesini sınırlıyor. Ayrıca, acentelerdeki düşük ücretler ve sınırlı kariyer fırsatları, nitelikli personeli çekmeyi zorlaştırıyor. Bu farklılıklar, turizm sektörünün heterojen yapısını ve her alt sektörün kendine özgü dinamiklerini yansıtıyor. F&B ve otellerdeki güçlü büyüme, doğrudan turist talebine bağlıyken, acentelerdeki yavaş büyüme, sektörel dönüşüm ve rekabetten kaynaklanıyor.

Turizm Sektöründe Nitelikli Eleman Açığı Nedir ve Bu Sorun Nasıl Çözülebilir?

Türkiye turizm sektöründeki en büyük zorluklardan biri, nitelikli eleman açığı. 2025 Şubat ayı itibarıyla sektörde 1,28 milyon ücretli çalışan bulunmasına rağmen, oteller, F&B işletmeleri ve havayolları, deneyimli ve yetkin personel bulmakta zorlanıyor. Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) verilerine göre, otellerde 30 bin garson, 18 bin aşçı, 12 bin 500 komi, 7 bin 500 ön büro çalışanı ve 5 bin 500 kat görevlisi gibi pozisyonlarda toplamda 100 bin yeni çalışana ihtiyaç var. F&B sektöründe de benzer bir tablo söz konusu; aşçı ve garson açığı, restoranların hizmet kalitesini ve operasyonel verimliliğini etkiliyor. Havayollarında ise pilot ve teknik personel eksikliği, büyüme hedeflerini tehdit ediyor. Bu açık, pandemi döneminde turizm sektöründen diğer sektörlere ya da yurt dışına, özellikle Arap Yarımadası gibi yüksek ücret sunan bölgelere yönelen çalışanların geri dönmemesiyle daha da büyüdü.
Nitelikli eleman açığının temel nedenleri arasında düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, mevsimsel işlerin belirsizliği ve gençlerin sektöre ilgisinin azalması yer alıyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, mevcut İş Kanunu’nun turizm sektörünün esnek çalışma ihtiyaçlarına uygun olmadığını ve bu durumun gençler ile kadınların sektöre katılımını zorlaştırdığını belirtiyor. Ayrıca, turizm eğitiminin sektörel ihtiyaçlarla yeterince örtüşmemesi, mezunların iş hayatına hazır olmamasını beraberinde getiriyor. Yabancı personel istihdamı, özellikle Kırgızistan, Özbekistan ve Filipinler gibi ülkelerden gelen çalışanlarla bu açığı kapatmaya çalışsa da, dil bariyerleri ve kültürel uyum sorunları, Türk misafirperverlik standartlarını etkileyebiliyor.
Bu sorunun çözümü için çok yönlü bir yaklaşım gerekiyor. İlk olarak, turizm meslek liseleri ve üniversitelerdeki eğitim programları, sektörün ihtiyaçlarına uygun şekilde güncellenmeli. Yabancı dil, dijital beceriler ve müşteri ilişkileri gibi alanlarda daha fazla odaklanılmalı. İkinci olarak, çalışanların maaş ve sosyal haklarının iyileştirilmesi, sektörü gençler için cazip hale getirebilir. Devlet destekli teşvik programları, SGK prim indirimleri ve istihdam sübvansiyonları, işletmelerin daha fazla personel almasını kolaylaştırabilir. Üçüncü olarak, İş Kanunu’nda turizm sektörüne özel esnek çalışma modelleri geliştirilmeli. Örneğin, mevsimsel çalışanlar için daha iyi sosyal güvenceler sağlanabilir. Son olarak, sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve devlet arasında iş birliğiyle düzenlenecek eğitim ve sertifikasyon programları, nitelikli iş gücünü artırabilir. Nitelikli eleman açığının kapatılması, turizm sektörünün hizmet kalitesini ve küresel rekabet gücünü yükseltecek kritik bir adım.

Turizm İstihdamındaki Artışın Türkiye Ekonomisine ve Toplumuna Etkileri Nelerdir?

Türkiye turizm sektöründe 2025 Şubat ayı itibarıyla kaydedilen %6,2’lik istihdam artışı, ekonomik ve sosyal alanlarda geniş çaplı etkiler yaratıyor. Ekonomik açıdan, turizm sektörü, Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasına (GSYİH) önemli bir katkı sağlıyor. 2023’te 54,3 milyar dolar turizm geliri elde eden Türkiye, dış ticaret açığının kapatılmasında turizmi stratejik bir araç olarak kullanıyor. İstihdamdaki artış, özellikle gençler ve kadınlar için yeni iş fırsatları yaratarak işsizlik oranlarını düşürüyor. Antalya, Muğla ve İzmir gibi turizm merkezlerinde istihdamın artması, yerel ekonomileri canlandırıyor ve dolaylı olarak perakende, tarım ve inşaat gibi diğer sektörlere de olumlu yansıyor. Turizm Databank’a göre, turizm sektörü, Türkiye’nin toplam istihdamındaki %8,4’lük payıyla, ekonomik büyümenin temel taşlarından biri.
Sosyal açıdan, turizm istihdamı, milyonlarca çalışanın geçim kaynağını oluşturuyor ve toplumsal refahı artırıyor. Özellikle kırsal bölgelerde ve turizm merkezlerinde yaşayan aileler için turizm, sabit bir gelir kaynağı sağlıyor. Ancak, sektördeki düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve mevsimsel işlerin belirsizliği, çalışanların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebiliyor. TÜROB’un raporlarına göre, mevcut İş Kanunu’nun turizm sektörünün esnek çalışma ihtiyaçlarına uyum sağlayamaması, özellikle gençlerin ve kadınların sektöre katılımını sınırlıyor. Yabancı personel istihdamının artması, Türk misafirperverlik kültürünün korunması konusunda endişelere yol açarken, bu durum aynı zamanda kültürel çeşitliliği artırarak sektöre yeni bir dinamizm katıyor.
Turizm istihdamındaki artışın ekonomik ve sosyal faydalarını maksimize etmek için birkaç adım kritik önem taşıyor. Çalışanların maaş ve sosyal haklarının iyileştirilmesi, sektörü daha cazip hale getirerek gençlerin ve kadınların katılımını artırabilir. Eğitim programlarının yaygınlaştırılması, hem hizmet kalitesini yükseltebilir hem de çalışanların kariyer fırsatlarını genişletebilir. Ayrıca, turizm sektörünün bölgesel kalkınmaya katkısını artırmak için, daha az bilinen destinasyonlara yönelik yatırımlar teşvik edilmeli. Örneğin, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki turizm potansiyelinin geliştirilmesi, bu bölgelerde yeni iş fırsatları yaratabilir. Turizm istihdamındaki artış, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dokusunu güçlendiriyor, ancak bu büyümenin sürdürülebilirliği, çalışan odaklı politikalar ve sektörel reformlarla desteklenmeli.

Türkiye Turizm Sektöründe İstihdamın Geleceği İçin Hangi Adımlar Atılmalı?

Türkiye turizm sektöründe 2025 Şubat’taki %6,2’lik istihdam artışı, sektörün potansiyelini ortaya koyuyor, ancak bu büyümenin sürdürülebilir olması için stratejik adımlar gerekiyor. İlk olarak, nitelikli eleman açığını kapatmak için eğitim yatırımları önceliklendirilmeli. Turizm meslek liseleri ve üniversiteler, sektörün ihtiyaçlarına uygun müfredatlar geliştirerek yabancı dil, dijital pazarlama ve müşteri ilişkileri gibi becerilere odaklanmalı. Örneğin, gastronomi turizminin yükselişi, aşçı ve servis personeli yetiştiren programların önemini artırıyor. POYD’un önerdiği gibi, sivil toplum kuruluşları ve devlet iş birliğiyle düzenlenecek sertifikasyon programları, gençleri sektöre çekerek istihdamı güçlendirebilir.
İkinci olarak, İş Kanunu’nda turizm sektörüne özel düzenlemeler yapılmalı. Mevsimsel işlerin yoğun olduğu turizmde, esnek çalışma modelleri ve sosyal güvenceler, çalışanların haklarını korurken işverenlerin personel ihtiyacını karşılamasını kolaylaştırabilir. TÜROB Başkanı Müberra Eresin’in vurguladığı gibi, denetimlerdeki yorum farklılıklarının giderilmesi ve esnek çalışma saatlerinin yasalaşması, özellikle gençler ve kadınlar için sektörü cazip hale getirebilir. Üçüncü olarak, devlet destekli teşvik programları, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) personel alımlarını artırabilir. SGK prim indirimleri, istihdam sübvansiyonları ve vergi kolaylıkları, oteller, restoranlar ve acenteler için önemli bir destek sağlayabilir.
Dijitalleşme, turizm istihdamının geleceği için bir diğer kritik alan. Seyahat acenteleri, çevrimiçi platformlarla entegre hibrit modeller geliştirerek yeni iş fırsatları yaratabilir. Havayolları, otomasyon ve yapay zeka destekli sistemlerle verimliliği artırarak personel ihtiyacını optimize edebilir. Ayrıca, sağlık, kültür ve gastronomi turizmi gibi niş alanlara yönelik yatırımlar, istihdamın çeşitlenmesini sağlayabilir. Örneğin, Türkiye-İtalya arasında sağlık turizmi köprüsü gibi girişimler, acenteler ve sağlık tesisleri için yeni personel talebi yaratabilir. Son olarak, daha az bilinen destinasyonlara yönelik turizm yatırımları, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu gibi bölgelerde istihdam fırsatlarını artırabilir. Türkiye turizm sektörünün istihdam potansiyeli, doğru politikalar ve iş birlikleriyle desteklenirse, hem ekonomik kalkınmayı hızlandırabilir hem de küresel turizm pazarındaki liderliğini pekiştirebilir.

Yorum yapın

Geri

MSC World America ile Kruvaziyer Seyahatinde Yeni Bir Çağ

İleri

Türkiye’nin Marka Yüzü Göbeklitepe: Tarihin Sıfır Noktası