Makale İçerikleri
Türkiye ile Çin havacılık anlaşması, iki ülke arasındaki hava ulaşımını köklü bir şekilde dönüştürecek bir dönüm noktası oluşturuyor. Bu anlaşma, haftalık yolcu uçuşlarının 21 frekanstan 49 frekansa çıkarılmasını ve kargo uçuşlarının ise 14 frekanstan 28 frekansa yükseltilmesini kapsıyor. Türk hava yolu şirketlerinin Çin’in Chengdu, Xi’an ve Urumçi gibi önemli şehirlerine uçuş düzenleme yetkisi kazanmasıyla, Türkiye’nin küresel havacılık ve lojistik sektöründeki konumu daha da güçleniyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun vurguladığı üzere, bu anlaşma yalnızca yolcu taşımacılığına değil, aynı zamanda kargo taşımacılığına ve İstanbul Havalimanı’nın küresel bir lojistik merkezi olma hedefine de önemli katkılar sağlayacak. Ayrıca, Türkiye’nin Tayland, Hong Kong ve Avustralya ile geçmişte yaptığı benzer anlaşmaların başarısı, Endonezya ve Singapur ile devam eden müzakerelerin de habercisi niteliğinde. Bu makale, Türkiye-Çin havacılık anlaşmasının detaylarını, etkilerini ve gelecekteki potansiyelini kapsamlı bir şekilde ele alıyor.
Anlaşmanın Detayları ve Kapsamı
Türkiye ile Çin havacılık anlaşması 13 Mayıs 2025 tarihinde Pekin’de imzalanan Mutabakat Zaptı, iki ülke arasındaki sivil havacılık ilişkilerinde yaklaşık 15 yıl aradan sonra gerçekleştirilen ilk önemli frekans artışı olma özelliğini taşıyor. Anlaşma, Türkiye Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) ile Çin Sivil Havacılık Kurumu (CAAC) arasında yapılan yoğun müzakereler sonucunda hayata geçirildi. Haftalık yolcu seferi hakkı, mevcut 21 frekanstan 49 frekansa yükseltilerek yaklaşık iki katına çıkarıldı.
Bu artış, Türk Hava Yolları (THY) gibi Türk hava yolu şirketlerinin Çin pazarındaki operasyonel kapasitesini önemli ölçüde genişletiyor. Ayrıca, Türk hava yolu şirketleri artık Çin’in Chengdu, Xi’an ve Urumçi gibi stratejik şehirlerine uçuş düzenleme hakkına sahip oldu. Bu şehirler, Çin’in ekonomik ve kültürel açıdan hızla büyüyen bölgelerinde yer alıyor ve Türkiye ile Çin arasındaki ticari ve turistik bağları güçlendirme potansiyeli taşıyor.
Kargo taşımacılığı da bu anlaşmanın önemli bir bileşeni olarak öne çıkıyor. Haftalık kargo uçuş hakları, 14 frekanstan 28 frekansa yükseltilerek, iki ülke arasındaki lojistik kapasitenin artırılması hedefleniyor. Bu, özellikle İstanbul Havalimanı’nın küresel bir lojistik merkezi olma vizyonuyla uyumlu bir adım olarak değerlendiriliyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, anlaşmanın Türkiye’nin bölgesel ve küresel havacılık sektöründeki rekabet gücünü artıracağını ve İstanbul Havalimanı’nın uluslararası bir hub olarak konumunu sağlamlaştıracağını belirtti. Anlaşma, Türk hava yolu şirketlerinin yeni rotalar açmasını kolaylaştırırken, Çin merkezli hava yolu şirketlerinin de Türkiye’ye daha sık uçuş düzenlemesine olanak tanıyacak. Bu karşılıklı fayda, iki ülke arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkilerin daha da derinleşmesine zemin hazırlıyor.

Türkiye-Çin Hava Ulaşımının Tarihsel Bağlamı
Türkiye ile Çin arasındaki havacılık ilişkileri, iki ülkenin ekonomik ve siyasi bağlarının gelişimine paralel olarak uzun bir geçmişe sahip. Ancak, son 15 yılda bu ilişkiler, frekans artışları ve yeni rota anlaşmaları açısından sınırlı bir ilerleme kaydetmişti. 2025 yılında imzalanan bu yeni anlaşma, iki ülke arasındaki hava ulaşımında bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Daha önceki yıllarda, özellikle 2000’li yılların başında, Türkiye ve Çin arasındaki uçuşlar sınırlı sayıda şehirle (örneğin Pekin, Şanghay ve Guangzhou) ve düşük frekanslarla gerçekleştiriliyordu. Türk Hava Yolları, bu dönemde Çin pazarına giriş yapmış, ancak frekans kısıtlamaları nedeniyle operasyonlarını genişletmekte zorlanmıştı.
Yeni anlaşma, bu kısıtlamaları ortadan kaldırarak Türk hava yolu şirketlerine daha fazla esneklik sağlıyor. Chengdu, Xi’an ve Urumçi gibi şehirlerin eklenmesi, Türkiye’nin Çin’in iç bölgelerine ulaşımını kolaylaştırarak, yalnızca büyük metropollerle sınırlı olmayan bir bağ kurmayı mümkün kılıyor.
Chengdu, Çin’in batısında yer alan ve teknoloji ile ticaret merkezi olarak hızla büyüyen bir şehir. Xi’an, tarihi İpek Yolu’nun başlangıç noktası olarak kültürel ve turistik açıdan büyük bir potansiyele sahip. Urumçi ise, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti olarak, Asya ile Avrupa’yı bağlayan stratejik bir konumda bulunuyor. Bu şehirlerin uçuş ağına eklenmesi, Türkiye’nin Çin ile ekonomik, kültürel ve turistik bağlarını çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.
Ekonomik ve Ticari Etkiler
Türkiye ile Çin arasındaki uçuş frekanslarının artırılması, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olacak. Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisi olarak, Türkiye için önemli bir ticaret ortağı konumunda. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılında Türkiye’nin Çin ile ticaret hacmi yaklaşık 50 milyar dolar seviyesindeydi. Bu hacmin büyük bir kısmı, elektronik, tekstil, makine ve hammadde gibi sektörlerde gerçekleşiyor.
Ancak, lojistik maliyetler ve ulaşım sınırlamaları, bu ticaretin daha da büyümesini engelleyen faktörler arasında yer alıyordu. Kargo uçuşlarının haftalık 28 frekansa çıkarılması, bu sorunu büyük ölçüde hafifletecek ve Türk ihracatçılarının Çin pazarına daha hızlı ve etkin bir şekilde ulaşmasını sağlayacak.
Turizm sektörü de bu anlaşmadan önemli ölçüde faydalanacak. Çin, dünyanın en büyük outbound turizm pazarlarından biri olarak biliniyor. Her yıl milyonlarca Çinli turist, yurt dışı seyahatleri için Avrupa, Asya ve Orta Doğu’yu tercih ediyor. Türkiye, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle, Çinli turistler için cazip bir destinasyon olma potansiyeline sahip. Ancak, geçmişte sınırlı uçuş frekansları, bu potansiyelin tam anlamıyla realize edilmesini zorlaştırmıştı.
Yeni anlaşma ile Türk Hava Yolları’nın Çin’deki uçuş ağını genişletmesi, Çinli turistlerin Türkiye’ye daha kolay ulaşmasını sağlayacak. Özellikle Kapadokya, İstanbul, Antalya ve Efes gibi destinasyonlar, Çinli turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, anlaşmanın turizm ve ticareti daha da artıracağını vurgulayarak, bu gelişmenin Türkiye’nin küresel turizm pazarındaki payını artırmada kritik bir rol oynayacağını ifade etti.
İstanbul Havalimanı’nın Küresel Rolü
İstanbul Havalimanı, 2018 yılında açıldığından beri Türkiye’nin havacılık sektöründeki en önemli yatırımlarından biri olarak öne çıkıyor. Havalimanı, yıllık 200 milyon yolcu kapasitesi hedefiyle tasarlanmış ve şu anda dünyanın en yoğun havalimanları arasında yer alıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye-Çin havacılık anlaşmasının İstanbul Havalimanı’nın küresel bir lojistik merkezi olma vizyonunu desteklediğini belirtti. Artan uçuş frekansları, havalimanının hem yolcu hem de kargo taşımacılığındaki rolünü güçlendirecek. Özellikle kargo uçuşlarının iki katına çıkarılması, İstanbul Havalimanı’nı Asya, Avrupa ve Afrika’yı bağlayan bir lojistik hub olarak daha da öne çıkaracak.
Havalimanının stratejik konumu, Türkiye’yi Çin ile Avrupa arasındaki ticaret yollarında önemli bir aktarma noktası haline getiriyor. Çin’in “Kuşak ve Yol Girişimi” (Belt and Road Initiative) kapsamında, İstanbul Havalimanı’nın bu ağdaki rolü giderek artıyor. Anlaşma ile eklenen yeni uçuş hakları, Türk hava yolu şirketlerinin Çin’den gelen kargoları Avrupa’ya veya Orta Doğu’ya taşımasını kolaylaştıracak. Bu, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumunu güçlendirirken, İstanbul Havalimanı’nı uluslararası lojistik firmaları için daha cazip bir merkez haline getirecek.
Türk Hava Yolları’nın Stratejik Avantajları
Türk Hava Yolları (THY), Türkiye-Çin havacılık anlaşmasının en büyüklerinden biri olarak öne çıkıyor. THY, halihazırda Pekin, Şanghay ve Guangzhou gibi Çin’in büyük şehirlerine düzenli uçuşlar düzenliyor. Yeni anlaşma ile Chengdu, Xi’an ve Urumçi gibi yeni destinasyonlara uçuş başlatma hakkı elde eden THY, Çin pazarındaki rekabet gücünü artıracak. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, anlaşmanın turizm ve ticareti destekleyeceğini ve şirketin küresel ağını genişletme stratejisiyle uyumlu olduğunu belirtti.
THY’nin bu anlaşmadan elde ettiği avantajlar yalnızca yeni destinasyonlarla sınırlı değil. Artan frekanslar, mevcut rotalarda daha sık uçuş düzenlenmesini mümkün kılacak. Bu, özellikle iş seyahatleri ve turistik geziler için daha fazla esneklik sağlayacak. Ayrıca, THY’nin kargo taşımacılığı birimi olan Turkish Cargo, kargo uçuşlarının 28 frekansa çıkarılmasıyla lojistik kapasitesini artıracak. Turkish Cargo, halihazırda dünyanın en büyük kargo taşıyıcılarından biri olarak biliniyor ve bu anlaşma, şirketin Asya pazarındaki liderliğini pekiştirecek.

Bölgesel ve Küresel Havacılıkta Türkiye’nin Rolü
Türkiye, son yıllarda havacılık sektöründe kaydettiği ilerlemelerle, bölgesel ve küresel bir oyuncu haline geldi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye 2024 yılında 30’dan fazla ülkeyle ikili havacılık anlaşmaları imzaladı ve toplamda 253 yeni frekans hakkı elde etti. Çin ile yapılan anlaşma, bu stratejinin en önemli parçalarından biri olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, Tayland, Hong Kong ve Avustralya ile geçmişte yapılan anlaşmalar, Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesindeki havacılık ağını genişletme hedefini destekliyor.
Bakan Uraloğlu, Endonezya ve Singapur ile devam eden müzakerelerin de bu stratejiyi tamamlayacağını belirtti. Endonezya, Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomilerinden biri olarak, Türkiye için önemli bir ticaret ve turizm pazarı. Singapur ise, Asya’nın finans ve lojistik merkezi olarak, İstanbul Havalimanı ile iş birliği potansiyeli taşıyor. Bu ülkelerle yapılacak anlaşmalar, Türkiye’nin Asya’daki havacılık ağını daha da güçlendirecek ve küresel rekabet gücünü artıracak.
Gelecek Perspektifleri ve Beklentiler
Türkiye-Çin havacılık anlaşması, iki ülke arasındaki ilişkilerin yalnızca havacılıkla sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Anlaşma, ekonomik, ticari ve kültürel bağların daha da derinleşmesi için bir katalizör görevi görebilir. Özellikle Çin’in “Kuşak ve Yol Girişimi” ile Türkiye’nin “Orta Koridor” projesi arasında sinerji yaratma potansiyeli, iki ülkeyi stratejik bir ortak haline getirebilir. Orta Koridor, Asya ile Avrupa’yı Türkiye üzerinden bağlayan bir ticaret yolu olarak, İstanbul Havalimanı’nın lojistik kapasitesiyle destekleniyor.
Turizm açısından bakıldığında, Çinli turistlerin Türkiye’ye olan ilgisinin artması bekleniyor. Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan mekanları, doğal güzellikleri ve gastronomik zenginlikleri, Çinli turistler için cazip bir destinasyon oluşturuyor. Ayrıca, Türk Hava Yolları’nın geniş uçuş ağı, Çinli turistlerin Türkiye’ye ulaşımını kolaylaştırarak, turizm gelirlerini artırabilir.
Kargo taşımacılığı açısından ise, anlaşma, Türkiye’nin e-ticaret ve lojistik sektöründeki büyümesini destekleyecek. Çin, dünyanın en büyük e-ticaret pazarına sahip ve Türk firmaları, bu pazara daha hızlı erişim sağlayarak rekabet avantajı elde edebilir. Turkish Cargo’nun artan kapasitesi, bu potansiyeli realize etmede kilit bir rol oynayacak.

Sonuç
Türkiye ile Çin arasında imzalanan yeni havacılık anlaşması, iki ülke arasındaki hava ulaşımını köklü bir şekilde dönüştürecek bir adım olarak öne çıkıyor. Haftalık yolcu uçuşlarının 21’den 49 frekansa, kargo uçuşlarının ise 14’ten 28 frekansa çıkarılması, hem ekonomik hem de turistik açıdan önemli fırsatlar sunuyor.
Türk Hava Yolları’nın Chengdu, Xi’an ve Urumçi gibi yeni destinasyonlara uçuş başlatma hakkı elde etmesi, Türkiye’nin Çin pazarındaki varlığını güçlendiriyor. İstanbul Havalimanı’nın küresel bir lojistik merkezi olma vizyonu, bu anlaşmayla daha da pekişiyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun liderliğinde yürütülen bu stratejik hamle, Türkiye’nin bölgesel ve küresel havacılıkta lider bir oyuncu olma yolundaki kararlılığını gösteriyor. Gelecekte Endonezya ve Singapur gibi ülkelerle yapılacak benzer anlaşmalar, Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesindeki etkisini daha da artıracak.
Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, Türkiye ile Çin arasında 13 Mayıs 2025 tarihinde imzalanan havacılık anlaşmasıyla ilgili güncel haberlere ve Türkiye’nin havacılık sektörü ile küresel lojistik hedefleri hakkındaki genel bilgilere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, anlaşma detayları, Türk Hava Yolları’nın operasyonları ve İstanbul Havalimanı’nın küresel rolü ile ilgili bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
Havacılık Anlaşmaları ve Ulaştırma Politikaları:
- T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı: Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) resmi sitesi, ikili havacılık anlaşmaları ve frekans artışları hakkında bilgiler. www.shgm.gov.tr
- Türk Hava Yolları (THY) Resmi Sitesi: THY’nin Çin uçuşları ve kargo operasyonları hakkında güncel bilgiler. www.turkishairlines.com
- İstanbul Havalimanı Resmi Sitesi: Havalimanının küresel lojistik merkezi olma hedefleri ve operasyonel kapasitesi. www.istairport.com
Haber ve Medya Kaynakları:
- Anadolu Ajansı (AA): Türkiye-Çin havacılık anlaşmasıyla ilgili haber arşivleri. www.aa.com.tr
- Demirören Haber Ajansı (DHA): Uçuş frekanslarının artırılması ve kargo taşımacılığına etkileri hakkında haberler. www.dha.com.tr
- Dünya Gazetesi: Türkiye-Çin uçuş frekanslarının 21’den 49’a yükselmesiyle ilgili detaylar. www.dunya.com
- Hürriyet Bigpara: Anlaşmanın ekonomik ve ticari etkileri üzerine analizler. bigpara.hurriyet.com.tr
Uluslararası Havacılık ve Turizm Platformları:
- FlightGlobal: Küresel havacılık sektöründeki gelişmeler ve Türkiye-Çin anlaşmasının uluslararası etkileri. www.flightglobal.com
- Skift: Türkiye’nin turizm sektörü ve Çinli turistlerin potansiyeli hakkında makaleler. www.skift.com
- IATA (Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği): İkili havacılık anlaşmaları ve küresel lojistik trendleri. www.iata.org
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
Türkiye ile Çin arasındaki yeni havacılık anlaşması neleri kapsıyor ve neden önemli?
Türkiye ile Çin arasında 13 Mayıs 2025 tarihinde imzalanan havacılık anlaşması, iki ülke arasındaki hava ulaşımını köklü bir şekilde dönüştüren bir dizi yeniliği içeriyor. Anlaşma, haftalık yolcu uçuşlarının 21 frekanstan 49 frekansa, kargo uçuşlarının ise 14 frekanstan 28 frekansa çıkarılmasını öngörüyor. Bu artış, Türk Hava Yolları (THY) gibi Türk hava yolu şirketlerinin Çin pazarındaki operasyonel kapasitesini yaklaşık iki katına çıkararak, daha sık uçuşlar düzenlenmesini mümkün kılıyor. Ayrıca, Türk hava yolu şirketleri Çin’in Chengdu, Xi’an ve Urumçi gibi stratejik şehirlerine uçuş düzenleme hakkı elde etti. Bu şehirler, Çin’in ekonomik, kültürel ve ticari açıdan hızla büyüyen bölgelerinde yer alıyor ve Türkiye ile Çin arasındaki bağları güçlendirme potansiyeli taşıyor.
Anlaşmanın önemi, yalnızca uçuş frekanslarının artmasından ibaret değil. Türkiye’nin küresel havacılık sektöründeki konumunu güçlendirmesi, İstanbul Havalimanı’nın uluslararası bir lojistik merkezi olma vizyonunu desteklemesi ve iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve turistik ilişkileri derinleştirmesi açısından kritik bir adım. Özellikle kargo uçuşlarının iki katına çıkarılması, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki rolünü güçlendiriyor ve Türk ihracatçılarının Çin pazarına daha hızlı erişimini sağlıyor. Turizm açısından ise, Çin’in dünyanın en büyük outbound turizm pazarlarından biri olması nedeniyle, artan uçuşlar Çinli turistlerin Türkiye’ye daha kolay ulaşmasını sağlayarak turizm gelirlerini artırabilir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun belirttiği üzere, bu anlaşma Türkiye’nin bölgesel ve küresel havacılıkta lider bir oyuncu olma hedefini destekliyor.
Yeni uçuş hakları Türk Hava Yolları’nı nasıl etkileyecek?
Türk Hava Yolları (THY), Türkiye-Çin havacılık anlaşmasının en büyük受益者lerinden biri olarak öne çıkıyor. Anlaşma, THY’nin mevcut uçuş ağını genişletmesine ve Çin pazarındaki rekabet gücünü artırmasına olanak tanıyor. Halihazırda Pekin, Şanghay ve Guangzhou gibi Çin’in büyük şehirlerine uçuşlar düzenleyen THY, yeni anlaşmayla Chengdu, Xi’an ve Urumçi gibi stratejik destinasyonlara da uçuş başlatma hakkı elde etti. Bu yeni rotalar, THY’nin Çin’in iç bölgelerine ulaşımını kolaylaştırarak, yalnızca büyük metropollerle sınırlı olmayan bir uçuş ağı oluşturmasını sağlıyor. Chengdu’nun teknoloji ve ticaret merkezi, Xi’an’ın tarihi ve kültürel zenginlikleri ve Urumçi’nin Asya-Avrupa ticaret yollarındaki stratejik konumu, THY’nin bu pazarlarda daha etkin bir oyuncu olmasını sağlayacak.
Ayrıca, haftalık yolcu uçuşlarının 21’den 49 frekansa çıkarılması, THY’nin mevcut rotalarda daha sık uçuş düzenlemesine imkan tanıyacak. Bu, özellikle iş seyahatleri ve turistik geziler için daha fazla esneklik sunarak yolcu memnuniyetini artıracak. Kargo taşımacılığı açısından ise, Turkish Cargo’nun haftalık kargo uçuşlarının 14’ten 28 frekansa yükseltilmesi, lojistik kapasitesini önemli ölçüde güçlendirecek. Turkish Cargo, halihazırda dünyanın en büyük kargo taşıyıcılarından biri olarak biliniyor ve bu artış, şirketin Asya pazarındaki liderliğini pekiştirecek. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, anlaşmanın turizm ve ticareti destekleyeceğini ve şirketin küresel ağını genişletme stratejisiyle uyumlu olduğunu vurguladı. Bu gelişmeler, THY’nin hem yolcu hem de kargo taşımacılığında küresel bir lider olarak konumunu sağlamlaştıracak.
İstanbul Havalimanı’nın bu anlaşmadaki rolü nedir?
İstanbul Havalimanı, Türkiye-Çin havacılık anlaşmasının en önemli bileşenlerinden biri olarak öne çıkıyor. 2018 yılında açılan ve yıllık 200 milyon yolcu kapasitesi hedefiyle tasarlanan havalimanı, şu anda dünyanın en yoğun havalimanları arasında yer alıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, anlaşmanın İstanbul Havalimanı’nın küresel bir lojistik merkezi olma vizyonunu desteklediğini belirtti. Artan yolcu ve kargo uçuş frekansları, havalimanının hem yolcu hem de kargo taşımacılığındaki rolünü güçlendiriyor. Özellikle kargo uçuşlarının haftalık 14 frekanstan 28 frekansa çıkarılması, İstanbul Havalimanı’nı Asya, Avrupa ve Afrika’yı bağlayan bir lojistik hub olarak daha da öne çıkaracak.
Havalimanının stratejik konumu, Türkiye’yi Çin ile Avrupa arasındaki ticaret yollarında önemli bir aktarma noktası haline getiriyor. Çin’in “Kuşak ve Yol Girişimi” (Belt and Road Initiative) kapsamında, İstanbul Havalimanı’nın bu ağdaki rolü giderek artıyor. Anlaşma ile eklenen yeni uçuş hakları, Türk hava yolu şirketlerinin Çin’den gelen kargoları Avrupa’ya veya Orta Doğu’ya taşımasını kolaylaştıracak. Bu, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumunu güçlendirirken, İstanbul Havalimanı’nı uluslararası lojistik firmaları için daha cazip bir merkez haline getirecek. Ayrıca, yolcu taşımacılığındaki artış, havalimanının transit yolcu trafiğini artırarak, Asya-Pasifik bölgesinden gelen yolcuların Avrupa’ya veya diğer bölgelere ulaşımında önemli bir hub olmasını sağlayacak. Bu gelişmeler, İstanbul Havalimanı’nın küresel havacılık sektöründeki liderliğini pekiştiriyor.
Anlaşma Türkiye’nin turizm ve ticaretine nasıl bir katkı sağlayacak?
Türkiye-Çin havacılık anlaşması, Türkiye’nin turizm ve ticaret sektörlerine önemli katkılar sağlayacak bir potansiyele sahip. Çin, dünyanın en büyük outbound turizm pazarlarından biri olarak biliniyor ve her yıl milyonlarca Çinli turist, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’yu ziyaret ediyor. Türkiye, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle, Çinli turistler için cazip bir destinasyon olma potansiyeline sahip. Ancak, geçmişte sınırlı uçuş frekansları, bu potansiyelin tam anlamıyla realize edilmesini zorlaştırmıştı. Yeni anlaşma ile haftalık yolcu uçuşlarının 21’den 49 frekansa çıkarılması, Çinli turistlerin Türkiye’ye daha kolay ve sık ulaşmasını sağlayacak. Özellikle Kapadokya, İstanbul, Antalya ve Efes gibi destinasyonlar, Çinli turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Türk Hava Yolları’nın yeni destinasyonlara uçuş başlatma hakkı elde etmesi, bu turistik bölgelerin erişilebilirliğini artırarak turizm gelirlerini yükseltecek.
Ticaret açısından ise, anlaşma, Türkiye’nin Çin ile ekonomik ilişkilerini güçlendirecek. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılında Türkiye’nin Çin ile ticaret hacmi yaklaşık 50 milyar dolar seviyesindeydi. Bu hacmin büyük bir kısmı, elektronik, tekstil, makine ve hammadde gibi sektörlerde gerçekleşiyor. Ancak, lojistik maliyetler ve ulaşım sınırlamaları, bu ticaretin büyümesini engelleyen faktörler arasında yer alıyordu. Kargo uçuşlarının haftalık 28 frekansa çıkarılması, Türk ihracatçılarının Çin pazarına daha hızlı ve etkin bir şekilde ulaşmasını sağlayacak. Ayrıca, Turkish Cargo’nun artan kapasitesi, Türkiye’nin e-ticaret ve lojistik sektöründeki büyümesini destekleyecek. Çin’in dünyanın en büyük e-ticaret pazarına sahip olması, Türk firmaları için büyük bir fırsat yaratıyor. Anlaşma, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki rolünü güçlendirerek, ekonomik büyümesine katkıda bulunacak.