Makale İçerikleri
Türk Hava Yolları’nın 2025 İlk Çeyrek Finansal Performansı
Türk Hava Yolları (THY), 2025 yılının ilk çeyreğinde 1,8 milyar TL (yaklaşık 47 milyon USD) net zarar açıkladığını duyurdu. Bu zarar, önceki yılın aynı döneminde kaydedilen 6,9 milyar TL net kâr ile karşılaştırıldığında, şirketin finansal performansında dramatik bir gerileme olduğunu ortaya koyuyor. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan bildirimde, THY’nin 2025’in Ocak-Mart dönemi için gelirlerinin %20 artarak 176,7 milyar TL’ye (yaklaşık 4,6 milyar USD) ulaştığı belirtilse de, bu gelir artışı zararı önlemeye yetmedi. Analistlerin beklentileri ise 696 milyon TL zarar yönündeydi, ancak açıklanan rakam bu tahminleri de aşarak piyasalarda şok etkisi yarattı. Bu durum, Türkiye’nin bayrak taşıyıcı havayolu şirketinin karşılaştığı yapısal ve konjonktürel zorlukların bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
THY’nin bu zararı, havacılık sektörünün küresel ölçekte karşılaştığı zorluklarla birlikte, şirketin iç dinamiklerinden kaynaklanan bir dizi faktörün birleşimiyle açıklanabilir. Yakıt giderlerindeki artış, SunExpress gibi iştiraklerden gelen beklenmedik zararlar, ekonomik belirsizlikler ve filo genişletme maliyetleri, bu finansal tablonun temel nedenleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda, THY’nin 2024 yılında kaydettiği güçlü performans, özellikle 113,3 milyar TL (yaklaşık 2,95 milyar USD) net kâr, bu zararın beklenmedikliğini daha da artırıyor. 2024’ün son çeyreğinde %17’lik gelir artışı ve 3,4 milyar USD net kâr elde eden şirket, 2025’in ilk çeyreğinde neden böyle bir gerileme yaşadı? Bu makalede, THY’nin 2025 ilk çeyrek zararını detaylı bir şekilde analiz ederek, bu durumun nedenlerini, sektörel etkilerini ve şirketin gelecekteki stratejilerini ele alacağız.

Havacılık sektörü, doğası gereği ekonomik dalgalanmalara, jeopolitik gelişmelere ve operasyonel maliyetlere karşı son derece hassastır. THY, 129 ülkede 340 destinasyona uçarak dünyanın en geniş uçuş ağlarından birine sahip olsa da, bu küresel erişim aynı zamanda şirketi çok sayıda risk faktörüne açık hale getiriyor. 2025’in ilk çeyreğindeki zarar, yalnızca THY’nin değil, aynı zamanda küresel havacılık sektörünün karşılaştığı zorlukların bir yansıması olarak görülebilir. Ancak, şirketin güçlü sermaye yapısı (717,3 milyar TL özsermaye) ve filo genişletme planları, uzun vadeli büyüme potansiyelini koruduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, THY’nin bu zararı nasıl yöneteceği ve gelecekteki stratejileri, hem yatırımcılar hem de sektör analistleri tarafından yakından takip ediliyor.
Zararın Temel Nedenleri: Ekonomik ve Operasyonel Faktörler
Yakıt Giderleri ve Döviz Kurları
Havacılık sektörünün en büyük gider kalemlerinden biri olan yakıt maliyetleri, THY’nin 2025 ilk çeyrek zararında önemli bir rol oynadı. Küresel petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar ve Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısındaki değer kaybı, yakıt giderlerini artıran temel faktörler arasında yer alıyor. 2024’ün ilk çeyreğinde yakıt giderlerinin %8 azaldığı bildirilmişken, 2025’te bu avantajın tersine döndüğü görülüyor. Yakıt maliyetleri, THY’nin toplam giderlerinin yaklaşık %33’ünü oluşturuyor ve döviz kurlarındaki volatilite, bu giderlerin Türk Lirası cinsinden maliyetini daha da artırıyor. Örneğin, 2024’te ortalama 32 TL olan USD/TL kuru, 2025’in ilk çeyreğinde daha yüksek seviyelere ulaşarak şirketin döviz cinsinden borçlarını ve yakıt giderlerini ağırlaştırmış olabilir.
Ayrıca, küresel enerji piyasalarındaki belirsizlikler, özellikle Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimler ve arz-talep dengesizlikleri, petrol fiyatlarını yukarı yönlü baskı altında tutuyor. THY, yakıt giderlerini hedge etme stratejileriyle bu riskleri bir ölçüde yönetmeye çalışsa da, ani fiyat artışları ve uzun vadeli kontratların maliyetleri, şirketin kârlılığını olumsuz etkiliyor. Bu durum, yalnızca THY’yi değil, Lufthansa, Emirates ve American Airlines gibi küresel oyuncuları da etkileyen bir sektör sorunu olarak öne çıkıyor. Ancak, THY’nin geniş uluslararası uçuş ağı, bu tür maliyet artışlarına karşı daha savunmasız hale gelmesine neden oluyor, çünkü şirketin gelirlerinin %40’ı USD, %22’si Euro cinsinden elde edilirken, giderlerinin büyük bir kısmı da döviz bazlıdır.
SunExpress ve İştiraklerden Gelen Zararlar
THY’nin 2025 ilk çeyrek zararındaki en dikkat çekici faktörlerden biri, iştiraki SunExpress’in beklenmedik zararları oldu. SunExpress, THY ve Lufthansa’nın ortak girişimi olarak düşük maliyetli bir havayolu olarak faaliyet gösteriyor ve özellikle Türkiye ile Avrupa arasındaki turistik destinasyonlarda güçlü bir pazar payına sahip. Ancak, 2025’in ilk çeyreğinde SunExpress’in operasyonel performansında yaşanan sorunlar, THY’nin konsolide bilançosuna olumsuz yansıdı. X platformunda yer alan bazı gönderiler, SunExpress’in bu zararının THY’nin genel finansal tablosunda sürpriz bir etki yarattığını ve analistlerin beklentilerini altüst ettiğini belirtiyor.
SunExpress’in zararlarının ardında, artan rekabet, düşük sezonda talep düşüşü ve operasyonel maliyetlerdeki artış gibi faktörler yer alıyor olabilir. Düşük maliyetli havayolları, genellikle yüksek doluluk oranlarına bağımlıdır ve ilk çeyrek gibi turizm talebinin düşük olduğu bir dönemde, bu tür şirketler kârlılıklarını sürdürmekte zorlanabilir. Ayrıca, SunExpress’in filosunu genişletme ve modernize etme çabaları, kısa vadede ek maliyetler yaratmış olabilir. THY’nin SunExpress üzerindeki kontrolü sınırlı olsa da, bu iştirakin finansal performansı, ana şirketin bilançosuna doğrudan etki ediyor. Bu durum, THY’nin iştirak yönetiminde daha sıkı bir denetim ve stratejik yeniden değerlendirme yapmasını gerektirebilir.
Ekonomik Belirsizlikler ve Talep Dalgalanmaları
2025’in ilk çeyreği, küresel ekonomik belirsizliklerin havacılık sektörünü etkilemeye devam ettiği bir dönem oldu. Enflasyonist baskılar, faiz oranlarındaki artışlar ve tüketici güvenindeki dalgalanmalar, özellikle iç hatlarda seyahat talebini olumsuz etkiledi. THY’nin Şubat 2025 trafik sonuçları, toplam yolcu sayısının %1,9 azalarak 6 milyona gerilediğini gösteriyor. Buna karşılık, uluslararası transfer yolcu sayısında %2,1’lik bir artış kaydedilmiş olsa da, bu artış genel talebin düşüşünü telafi etmeye yetmedi. İç hatlarda doluluk oranı %85,4 gibi yüksek bir seviyede kalsa da, uluslararası uçuşlarda %81,6’lık doluluk oranı, şirketin kârlılık hedeflerine ulaşmasını zorlaştırdı.
Türkiye’deki ekonomik koşullar da THY’nin performansını etkileyen önemli bir faktör oldu. Yüksek enflasyon ve satın alma gücündeki düşüş, iç hatlarda seyahat eden yolcu profilini değiştirdi. İş amaçlı seyahatlerde bir miktar toparlanma gözlense de, tatil amaçlı seyahatlerdeki talep dalgalanmaları, THY’nin gelirlerini baskı altına aldı. Ayrıca, küresel ölçekte ekonomik yavaşlama sinyalleri, özellikle Avrupa ve Asya pazarlarında yolcu talebini etkileyerek THY’nin uluslararası uçuş gelirlerini sınırladı. Şirket, bu tür zorluklara karşı yolcu kapasitesini %8,2 artırarak ve kargo gelirlerini %20’nin üzerinde büyüterek yanıt vermeye çalışsa da, bu çabalar ilk çeyrek zararını önleyemedi.
THY’nin Finansal Performansındaki Diğer Dinamikler
Gelir Artışına Rağmen Zarar
THY’nin 2025 ilk çeyrek gelirleri, %20’lik bir artışla 176,7 milyar TL’ye ulaştı ve bu, şirketin operasyonel gücünü koruduğunu gösteriyor. Yolcu gelirleri %5 artarak yaklaşık 4 milyar USD’ye, kargo gelirleri ise %27’lik bir sıçramayla 750 milyon USD’ye yükseldi. Özellikle e-ticaretin küresel çapta büyümesi, Turkish Cargo’nun gelirlerini artıran bir faktör oldu. Turkish Cargo, 2024’te dünyanın en büyük beşinci hava kargo taşıyıcısı konumuna yükselmiş ve 2025’te de bu başarısını sürdürdü. Ancak, bu gelir artışı, gider kalemlerindeki yükselişi dengelemeye yetmedi.
THY’nin gider yapısında, yakıt maliyetlerinin yanı sıra personel giderleri de önemli bir yer tutuyor. 2025 için personel giderlerinde yüksek tek haneli bir artış beklendiği belirtiliyor. Ayrıca, filo genişletme ve yeni destinasyon lansmanlarının getirdiği operasyonel karmaşıklık, kısa vadede maliyetleri artıran bir diğer unsur oldu. THY, 2025 Eylül ayına kadar filosunu 500 uçağa çıkarmayı hedefliyor ve bu süreçte 1,8 milyar USD’lik uçak finansmanı sağladı. Bu yatırımlar, uzun vadede şirketin rekabet gücünü artıracak olsa da, kısa vadede finansal baskı yaratıyor.
Sermaye ve Finansman Stratejileri
THY, 2025’te sermaye yapısını güçlendirmek için önemli adımlar attı. Şirket, kayıtlı sermaye tavanını 2025-2029 yılları için 10 milyar TL’ye yükseltti ve bu karar Sermaye Piyasası Kurulu ile Ticaret Bakanlığı tarafından onaylandı. Ayrıca, 2024’te 260 milyon USD tutarında ilk temettü ödemesini gerçekleştiren THY, hissedarlarına sürdürülebilir ve rekabetçi getiri sağlama taahhüdünü sürdürdü. Bu adımlar, şirketin uzun vadeli finansal sağlığını koruma çabasını yansıtıyor.

Bununla birlikte, uçak finansmanındaki yenilikçi yaklaşımlar, THY’nin borç yükünü yönetme stratejisinin bir parçası oldu. Şirket, Çin yuanı cinsinden finansman sağlayan ilk Çin dışı havayolu oldu ve sürdürülebilirlik bağlantılı kredilerle ödüller kazandı. Ancak, bu finansmanların döviz cinsinden olması, Türk Lirası’ndaki değer kaybı nedeniyle ek bir yük yaratıyor. THY’nin net borcu, 2024’te 8,3 milyar USD azaltılmış olsa da, 2025’te yeni uçak alımları ve filo modernizasyonu bu borcu yeniden artırabilir.
Sektörel Perspektif: Havacılık Sektörünün Zorlukları
Havacılık sektörü, 2025’te bir dizi yapısal ve konjonktürel zorlukla karşı karşıya kaldı. Uçak üretimindeki kısıtlamalar, özellikle Boeing ve Airbus’un teslimat gecikmeleri, sektör genelinde kapasite artışını sınırladı. Ayrıca, Pratt & Whitney GTF motorlarındaki sorunlar, birçok havayolunun filosunu etkin bir şekilde kullanmasını engelledi. THY, bu sorunlardan doğrudan etkilenen havayollarından biri olmasa da, sektördeki arz-talep dengesizliği, bilet fiyatlarını ve doluluk oranlarını etkiledi.
Küresel ölçekte, ekonomik belirsizlikler ve enflasyonist baskılar, yolcu talebini dalgalı bir seyirde tuttu. Örneğin, American Airlines, 2025 ilk çeyreğinde uluslararası birim gelirlerinde %2,9’luk bir artış kaydetse de, ekonomik belirsizlikler nedeniyle tam yıl kârlılık tahminlerini geri çekti. Benzer şekilde, THY’nin Avrupa’daki rakipleri Lufthansa ve Air France-KLM de maliyet artışları ve talep dalgalanmalarıyla mücadele ediyor. Bu bağlamda, THY’nin 1,8 milyar TL’lik zararı, yalnızca şirkete özgü bir sorun değil, aynı zamanda sektörün genel dinamiklerinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
THY’nin Gelecek Stratejileri ve Beklentiler
THY, 2025 zararına rağmen uzun vadeli büyüme hedeflerinden vazgeçmiş değil. Şirket, 2033 yılına kadar filosunu 800 uçağa çıkarmayı ve 170 milyon yolcu taşımayı hedefliyor. Bu hedefler, THY’nin küresel havacılık sektöründe lider konumunu güçlendirme çabasını yansıtıyor. 2025 için %6-8’lik yolcu kapasite artışı ve sabit getiri beklentisi, şirketin operasyonel toparlanma öngördüğünü gösteriyor.
Ayrıca, THY’nin sürdürülebilirlik ve dijitalleşme yatırımları, gelecekteki rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor. Şirket, çevre dostu yakıt (SAF) kullanımında öncülerden biri olarak karbon ayak izini azaltmayı hedefliyor. Yeni destinasyonlar, özellikle Santiago (Şili) ve Benghazi (Libya) gibi uçuş noktalarının eklenmesi, THY’nin uçuş ağını genişletme stratejisinin bir parçası.
Yatırımcı cephesinde ise, THY’nin 2025 zararına rağmen hisse performansı nispeten dirençli kaldı. 2024’te %8,47’lik hisse artışı kaydeden şirket, 11,6 milyar USD piyasa değeri ve %15,83’lük aktif getiri oranıyla güçlü bir finansal sağlık sergiliyor. Ancak, yatırımcıların kısa vadeli zararlara karşı temkinli yaklaşımı, THY’nin ikinci çeyrek performansını kritik hale getiriyor.
Sonuç
Türk Hava Yolları’nın 2025 ilk çeyreğinde kaydettiği 1,8 milyar TL zarar, şirketin karşılaştığı ekonomik, operasyonel ve sektörel zorlukların bir yansımasıdır. Yakıt giderlerindeki artış, SunExpress’in beklenmedik zararları, ekonomik belirsizlikler ve filo genişletme maliyetleri, bu finansal tablonun temel nedenleri arasında yer alıyor. Ancak, %20’lik gelir artışı, güçlü kargo performansı ve sermaye yapısındaki iyileştirmeler, THY’nin uzun vadeli büyüme potansiyelini koruduğunu gösteriyor.
Havacılık sektörü, 2025’te küresel ölçekte zorluklarla mücadele ederken, THY’nin filo genişletme, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme yatırımları, şirketi gelecekte daha rekabetçi bir konuma taşıyabilir. Yatırımcılar ve analistler, THY’nin ikinci çeyrek performansını ve sektörel toparlanma sinyallerini yakından izleyecek. Türkiye’nin bayrak taşıyıcı havayolu, bu zorlu dönemi aşmak için stratejik hamlelerine devam ederken, küresel havacılık sektöründeki lider konumunu sürdürme kararlılığını koruyor.

Kaynaklar
- Turkish Minute: Turkish Airlines Posts $47 Million First-Quarter Loss
- Türk Hava Yolları Yatırımcı İlişkileri: 2025 İlk Çeyrek Finansal Sonuçlar
- Investing.com: Turkish Airlines Q4 2024 Earnings Call
- Reuters: Turkish Airlines Postpones $5 Billion Financing
- Air Journal: Turkish Airlines 2024 Finansal Performans
- X Platformu: THY 2025 İlk Çeyrek Zarar Gönderileri
Sık Sorulan Sorular
Türk Hava Yolları’nın 2025 ilk çeyreğinde 1,8 milyar TL zarar açıklamasının ana nedenleri nelerdir?
Türk Hava Yolları (THY), 2025 yılının ilk çeyreğinde 1 milyar 818 milyon TL net zarar açıklayarak piyasa beklentilerinin ötesine geçti. Bu zararın ardında birden fazla faktör yer alıyor. Öncelikle, küresel havacılık sektöründe devam eden maliyet baskıları, özellikle yakıt giderleri ve personel maliyetlerindeki artış, THY’nin finansal performansını olumsuz etkiledi. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) bildirilen verilere göre, şirketin satışların maliyeti 164,9 milyar TL’ye ulaşırken, genel yönetim giderleri 6,2 milyar TL ve pazarlama giderleri 15,8 milyar TL olarak kaydedildi. Finansman giderlerinin 16,2 milyar TL’ye yükselmesi, özellikle döviz kuru oynaklığı ve yüksek borç yükü nedeniyle, zararı artıran önemli bir unsur oldu.
Ayrıca, Türkiye’deki yüksek enflasyon ortamı, THY’nin finansal tablolarında enflasyon muhasebesi uygulanmasını zorunlu kıldı, bu da maliyetlerin ve zararların nominal olarak artmasına neden oldu. Bağlı ortaklık SunExpress’in aynı dönemde 2,192 milyon TL zarar bildirmesi ve özkaynak yöntemiyle değerlenen yatırımlardan 1,569 milyon TL zarar kaydedilmesi, konsolide zararı daha da büyüttü. Mevsimsel etkiler de havacılık sektörünün ilk çeyreğinde talep düşüklüğüne yol açarak birim gelirler üzerinde baskı oluşturdu. Buna rağmen, THY’nin satış gelirleri %20 artarak 176,7 milyar TL’ye ulaştı, bu da yolcu sayısında %2,3’lük bir artış ve kargo operasyonlarındaki büyüme ile desteklendi. Ancak, artan operasyonel giderler ve finansman maliyetleri, bu gelir artışının kâra dönüşmesini engelledi. Küresel jeopolitik gerilimler ve ekonomik belirsizlikler de sektör genelinde riskleri artırarak THY’nin performansını etkiledi.
THY’nin 2025 ilk çeyrekteki zararına rağmen satış gelirlerinde %20’lik artış nasıl gerçekleşti?
Türk Hava Yolları, 2025 yılının ilk çeyreğinde 1,8 milyar TL net zarar açıklamasına rağmen, satış gelirlerinde %20’lik bir artış kaydederek 176,7 milyar TL’lik hasılata ulaştı. Bu artış, şirketin operasyonel performansındaki bazı olumlu gelişmelerle açıklanabilir. Öncelikle, THY’nin yolcu sayısı 2024’ün aynı dönemine göre %2,3 artarak 18,9 milyona yükseldi. Toplam arz edilen koltuk kilometresi (ASK) %4,3 artışla 60,9 milyar kilometreye, ücretli yolcu kilometresi (RPK) ise %4,4 artışla 49,1 milyar kilometreye ulaştı. Bu, özellikle iç hatlarda ve bazı uluslararası rotalarda talep toparlanmasının bir göstergesidir.
Kargo operasyonları da gelir artışında önemli bir rol oynadı. Turkish Cargo, 2024’ün üçüncü çeyreğinde küresel pazar payını %5,7’ye çıkararak dünyanın en büyük üçüncü hava kargo taşıyıcısı oldu ve bu ivme 2025’te de devam etti. Kargo gelirlerindeki büyüme, özellikle Uzak Doğu ve Avrupa rotalarındaki güçlü taleple desteklendi. Ayrıca, THY’nin geniş uçuş ağı ve İstanbul Havalimanı’nın Avrupa’nın en yoğun havalimanlarından biri olması, şirketin daha fazla yolcu ve kargo taşıma kapasitesine erişmesini sağladı.
Bununla birlikte, gelir artışına rağmen kârlılığa ulaşılamamasının nedeni, artan maliyetlerdir. Yakıt giderleri, personel maliyetleri ve finansman giderleri, gelir artışını gölgede bıraktı. Örneğin, brüt kâr 16,1 milyar TL’den 11,7 milyar TL’ye gerilerken, esas faaliyet zararı 2,9 milyar TL olarak gerçekleşti. Döviz kuru oynaklığı ve yüksek enflasyon, maliyetleri artırarak kârlılığı baskıladı. THY’nin filo genişletme stratejisi kapsamında yaptığı yatırımlar, kısa vadede finansman yükünü artırırken, uzun vadede gelir potansiyelini güçlendirme hedefi taşıyor. Bu nedenle, gelir artışı, operasyonel başarıyı yansıtsa da, maliyet yönetimi ve dışsal ekonomik faktörler kârlılığı sınırladı.
THY’nin 2025 ilk çeyrekteki zararı, havacılık sektörünün genel durumundan nasıl etkilendi?
Türk Hava Yolları’nın 2025 ilk çeyreğinde açıkladığı 1,8 milyar TL’lik zarar, yalnızca şirketin iç dinamiklerinden değil, aynı zamanda küresel havacılık sektörünün karşı karşıya olduğu zorluklardan da kaynaklanıyor. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) verilerine göre, havacılık sektörü 2020-2022 yıllarında pandemi nedeniyle 182 milyar USD zarar ettikten sonra 2023’te 35 milyar USD kâr elde etti. Ancak, 2024’te jeopolitik gerilimler, uçak üretimindeki aksaklıklar ve motor problemleri nedeniyle sektör kârlılığı 31,5 milyar USD’ye geriledi. 2025’te ise küresel yolcu sayısının %6,7 artarak 5,2 milyara ulaşması beklenirken, maliyet baskıları ve ekonomik belirsizlikler sektörün kârlılığını sınırlamaya devam ediyor.
THY, bu küresel dinamiklerden doğrudan etkilendi. Yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar, havacılık sektörünün en büyük gider kalemlerinden biri olan akaryakıt maliyetlerini artırdı. Ayrıca, küresel enflasyon baskıları, personel giderleri ve bakım-onarım maliyetlerini yükseltti. Türkiye’deki yüksek enflasyon ortamı, THY’nin finansal tablolarında enflasyon muhasebesi uygulanmasını gerektirdi, bu da nominal maliyetleri artırarak zararı büyüttü. Döviz kuru oynaklığı, şirketin döviz cinsinden borçlarının TL karşılığını artırarak finansman giderlerini 16,2 milyar TL’ye çıkardı.
Bununla birlikte, THY’nin sektörel avantajları da mevcut. İstanbul Havalimanı’nın Avrupa’nın en yoğun havalimanlarından biri olması ve THY’nin 115 ülkede 287 noktaya uçan geniş uçuş ağı, şirketin yolcu ve kargo gelirlerini artırmasını sağladı. Ancak, rekabetin yoğun olduğu Avrupa ve Orta Doğu pazarlarında birim gelirler üzerindeki baskı, kârlılığı olumsuz etkiledi. Bağlı ortaklık SunExpress’in 2,192 milyon TL zarar bildirmesi, sektörel zorlukların THY’nin iştiraklerini de etkilediğini gösteriyor. Genel olarak, THY’nin zararı, küresel havacılık sektöründeki maliyet artışları, jeopolitik riskler ve ekonomik belirsizliklerin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
THY’nin 2025 ilk çeyrekteki zararının şirketin uzun vadeli stratejilerine etkisi nedir?
Türk Hava Yolları’nın 2025 ilk çeyreğinde açıkladığı 1,8 milyar TL’lik zarar, kısa vadede finansal performansını olumsuz etkilese de, şirketin uzun vadeli stratejileri üzerindeki etkisi sınırlı olabilir. THY, 2033 yılına kadar filo sayısını 800 uçağın üzerine çıkarmayı hedefleyen “100. Yıl Stratejisi” kapsamında yatırımlarına devam ediyor. 2024’ün ilk dokuz ayında filosunu %9 büyüterek 467 uçağa ulaştıran şirket, 2025’te de bu genişlemeyi sürdürmeyi planlıyor. Bu strateji, uçak üretimindeki küresel darboğazlara rağmen, THY’nin uzun vadeli büyüme hedeflerine olan bağlılığını gösteriyor.
Zararın büyük kısmı, kısa vadeli maliyet baskılarından kaynaklanıyor. Finansman giderleri (16,2 milyar TL), personel maliyetleri ve enflasyon muhasebesi, kârlılığı olumsuz etkiledi. Ancak, THY’nin satış gelirlerindeki %20’lik artış ve yolcu sayısındaki %2,3’lük büyüme, şirketin operasyonel gücünü koruduğunu ortaya koyuyor. İstanbul Havalimanı’nın stratejik konumu ve THY’nin geniş uçuş ağı, şirketin küresel pazarda rekabet avantajını sürdürmesini sağlıyor. Ayrıca, Turkish Cargo’nun kargo pazarındaki lider konumu, gelir çeşitlendirmesi açısından önemli bir destek sunuyor.
THY, finansman maliyetlerini azaltmak için yenilikçi stratejiler uyguluyor. Örneğin, 2024’te üç Airbus A350 uçağı için Çin Yuanı cinsinden borçlanma yaparak kur risklerini minimize etmeye çalıştı. Bu tür adımlar, şirketin finansal esnekliğini artırmayı hedefliyor. Bununla birlikte, kısa vadeli zararlar, yatırımcı güvenini ve hisse performansını olumsuz etkileyebilir. 2025 ilk çeyreğinde hisse başına kazanç, 5,01 kuruş kârdan 1,34 kuruş zarara geriledi. Buna rağmen, şirket yönetimi, 2025’in ikinci çeyreğinden itibaren yolcu talebinin artmasını ve kargo operasyonlarındaki büyümeyi bir toparlanma fırsatı olarak görüyor.