Turizmde Leasing Gerilemesi 2024: Otel ve Restoran Finansmanında Düşüş

Türkiye’nin turizm sektörü, 2024 yılında ekonomik büyümenin lokomotiflerinden biri olmasına rağmen, finansman yöntemlerinde önemli bir değişim yaşadı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, otel ve restoranlarda, turizmde leasing yöntemi kullanımı 2024 yılının ilk...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 1 Temmuz 2025

Türkiye’nin turizm sektörü, 2024 yılında ekonomik büyümenin lokomotiflerinden biri olmasına rağmen, finansman yöntemlerinde önemli bir değişim yaşadı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, otel ve restoranlarda, turizmde leasing yöntemi kullanımı 2024 yılının ilk dört aylık döneminde %36 oranında gerileyerek 42,5 milyon dolara düştü. Aynı dönemde kira alacağı değeri de 51,8 milyon dolardan 33 milyon dolara indi. Bu gerileme, turizm sektörünün finansman dinamiklerinde dikkat çekici bir dönüşümün işareti olarak değerlendiriliyor.

Leasing, otel mobilya ve donanımları, restoran ekipmanları ve diğer sabit varlıkların finansmanı için sıkça kullanılan bir yöntem olmasına rağmen, ekonomik belirsizlikler, yüksek faiz oranları ve sektördeki yatırım iştahının azalması bu düşüşün temel nedenleri arasında yer alıyor. Türkiye’nin 2024 yılında 115 milyar dolarlık hizmet ihracatı başarısında turizm sektörünün kilit rol oynadığı düşünüldüğünde, leasing kullanımındaki bu gerileme, sektörün gelecekteki büyüme potansiyelini ve finansal sürdürülebilirliğini etkileyebilir. Bu makale, 2024 yılında turizm sektöründeki leasing gerilemesinin nedenlerini, sektör üzerindeki etkilerini ve gelecekteki olası yansımalarını detaylı bir şekilde ele alıyor.

Leasing Kullanımındaki Gerilemenin Nedenleri

Turizm sektöründe leasing kullanımındaki %36’lık gerileme, birden fazla ekonomik ve sektörel faktörün bir araya gelmesiyle açıklanıyor. BDDK verilerine göre, 2024 yılının ilk dört ayında otel ve restoranlarda leasing yöntemiyle finanse edilen sözleşmelerin maliyet değeri 42,5 milyon dolara düştü, kira alacağı değeri ise 33 milyon dolara geriledi. Bu düşüşün en önemli nedenlerinden biri, Türkiye’deki yüksek faiz oranları ve ekonomik belirsizlikler.

2024 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sıkı para politikası, kredi ve leasing maliyetlerini artırarak işletmelerin finansman talebini azalttı. Otel ve restoran gibi sermaye yoğun sektörler, yeni yatırımlar için leasing yerine daha az maliyetli alternatifler aramaya yöneldi. Örneğin, otel mobilya ve donanımları veya restoran ekipmanları gibi yüksek maliyetli yatırımlar için leasing kullanımı, faiz oranlarının yükselmesiyle cazibesini kaybetti. Ayrıca, 2024 yılının ilk çeyreğinde küresel ekonomik dalgalanmalar ve enflasyonist baskılar, turizm işletmelerinin yatırım planlarını ertelemesine neden oldu. Pandemi sonrası toparlanma sürecinde turizm sektörü güçlü bir büyüme gösterse de, 2024’te artan enerji maliyetleri ve iş gücü giderleri, işletmelerin nakit akışını zorladı.

Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli otel ve restoranların leasing gibi uzun vadeli finansman yöntemlerinden kaçınmasına yol açtı. BDDK verileri, kira alacağı değerinin 51,8 milyon dolardan 33 milyon dolara gerilediğini gösteriyor, bu da leasing sözleşmelerinin vadesinde ödenmeyen borçlarının azaldığını ancak yeni sözleşmelerin sayısının da düştüğünü işaret ediyor. Sektör uzmanları, bu gerilemenin bir diğer nedeninin, turizm işletmelerinin alternatif finansman yöntemlerine yönelmesi olduğunu belirtiyor. Örneğin, bazı işletmeler banka kredileri veya öz sermaye ile yatırımlarını finanse etmeyi tercih ederken, diğerleri devlet destekli teşvik programlarına başvurdu. Ancak, bu alternatiflerin de sınırlı erişilebilirliği ve yüksek maliyetleri, leasing kullanımındaki düşüşü tam anlamıyla telafi edemedi.

Turizm sektörünün mevsimsel doğası da bu gerilemede rol oynadı; özellikle yaz aylarında yoğunlaşan gelir akışı, işletmelerin uzun vadeli finansman taahhütlerinden kaçınmasına neden oldu. Bu faktörler bir araya geldiğinde, 2024’ün ilk dört ayında turizm sektöründe leasing kullanımındaki belirgin düşüşün ekonomik ve sektörel dinamiklerden kaynaklandığı açıkça görülüyor.

turizmde leasing

Turizm Sektörünün Finansman Dinamikleri

Turizm sektörü, Türkiye ekonomisinin en önemli bileşenlerinden biri olarak, hizmet ihracatı yoluyla 2024 yılında 115 milyar dolar gelir elde etti. Ancak, sektörün finansman dinamikleri, ekonomik konjonktürden ve finansal piyasalardaki gelişmelerden doğrudan etkileniyor. Leasing, otel ve restoran sektörlerinde sabit varlıkların (mobilya, mutfak ekipmanları, teknolojik altyapı) finansmanı için yaygın bir yöntem olarak kullanılıyordu. Ancak, 2024 yılının ilk dört ayında leasing kullanımındaki %36’lık gerileme, sektörün finansman stratejilerinde bir değişim yaşandığını gösteriyor. BDDK verilerine göre, otel ve restoranlarda leasing yöntemiyle finanse edilen sözleşmelerin maliyet değeri 42,5 milyon dolara, kira alacağı değeri ise 33 milyon dolara düştü.

Bu gerileme, sektörün yatırım iştahındaki azalmayı ve finansal piyasalardaki zorlukları yansıtıyor. Yüksek faiz oranları, leasing sözleşmelerinin maliyetini artırarak işletmelerin bu yöntemi tercih etme eğilimini azalttı. Örneğin, bir otelin yeni bir lobi donanımı veya restoran ekipmanı için leasing sözleşmesi yapması, 2024’te artan faiz oranları nedeniyle daha pahalı hale geldi. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansman erişimini zorlaştırdı. Ayrıca, turizm sektörünün mevsimsel yapısı, leasing gibi uzun vadeli finansman taahhütlerini riskli hale getiriyor. Yaz aylarında yüksek gelir elde eden otel ve restoranlar, düşük sezonda nakit akışı sorunları yaşayabiliyor, bu da leasing ödemelerini sürdürmeyi zorlaştırıyor. 2024 yılında enerji maliyetlerindeki artış ve iş gücü giderlerindeki yükseliş, işletmelerin nakit akışını daha da sıkılaştırdı.

Bu nedenle, birçok işletme leasing yerine kısa vadeli çözümler arayışına girdi. Örneğin, bazı oteller, devlet destekli Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerine veya turizm teşvik programlarına başvurdu. Ancak, bu programların sınırlı kapsamı ve bürokratik süreçleri, leasingin yerini tamamen doldurmasını engelledi. Sektör uzmanları, leasing kullanımındaki gerilemenin, turizm sektörünün uzun vadeli yatırım kapasitesini olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Özellikle yeni otel projeleri veya mevcut tesislerin modernizasyonu için gerekli olan büyük ölçekli yatırımlar, leasingin sağladığı esneklikten yararlanıyordu. Bu gerileme, sektörün büyüme hızını yavaşlatabilir ve uluslararası rekabet gücünü etkileyebilir. Türkiye’nin Akdeniz çanağında İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerle rekabet ettiği düşünüldüğünde, finansman erişimindeki zorluklar, sektörün sürdürülebilir büyümesini tehdit edebilir.

Leasing Gerilemesinin Otel ve Restoran Sektörüne Etkileri

Otel ve restoran sektörü, turizm endüstrisinin en sermaye yoğun alanlarından biri. Yeni tesislerin inşası, mevcut tesislerin yenilenmesi ve teknolojik altyapının geliştirilmesi için büyük yatırımlar gerekiyor. Leasing, bu yatırımları finanse etmek için otel ve restoran işletmelerine esneklik sağlayan bir araçtı. Ancak, 2024 yılının ilk dört ayında leasing kullanımındaki %36’lık gerileme, sektörün yatırım kapasitesini ve operasyonel verimliliğini olumsuz etkiledi. BDDK verilerine göre, leasing sözleşmelerinin maliyet değeri 42,5 milyon dolara, kira alacağı değeri ise 33 milyon dolara düştü.

Bu düşüş, otel ve restoranların yeni ekipman alımı, tesis yenileme veya genişletme projelerini ertelemesine neden oldu. Örneğin, bir otelin lobi mobilyalarını yenilemek veya bir restoranın mutfak ekipmanlarını güncellemek için leasing kullanması, 2024’te yüksek maliyetler nedeniyle daha az tercih edildi. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için ciddi bir sorun yarattı; büyük zincir oteller, öz sermaye veya banka kredileriyle yatırımlarını sürdürebilirken, küçük işletmeler finansman eksikliği nedeniyle rekabette geri kaldı. Leasing gerilemesi, sektörün hizmet kalitesine de yansıyabilir. Modern ve konforlu tesisler, turist memnuniyetini artıran temel unsurlardan biri. Ancak, finansman eksikliği nedeniyle tesis yenileme projelerinin ertelenmesi, otel ve restoranların müşteri deneyimini iyileştirme kapasitesini sınırlayabilir.

Örneğin, Antalya’daki bir butik otel, eskiyen mobilyalarını yenilemek için leasing kullanmayı planlıyorsa, yüksek faiz oranları nedeniyle bu yatırımı erteleyebilir. Bu, müşteri memnuniyetini ve dolayısıyla rezervasyon oranlarını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, leasing gerilemesi, turizm sektörünün istihdam dinamiklerini de dolaylı olarak etkiliyor. Yeni yatırımların azalması, otel ve restoranlarda yeni iş fırsatlarının yaratılmasını yavaşlatabilir. 2024 yılında turizm sektörü, 1,5 milyondan fazla kişiye istihdam sağlasa da, finansman eksikliği, sektörün büyüme potansiyelini sınırlayabilir. Sektör uzmanları, leasing kullanımındaki gerilemenin, turizm işletmelerinin uzun vadeli planlama yapmasını zorlaştırdığını ve sektörün uluslararası rekabet gücünü tehdit ettiğini belirtiyor. Türkiye’nin 115 milyar dolarlık hizmet ihracatı başarısında turizm sektörünün kilit rol oynadığı düşünüldüğünde, bu gerileme, ekonomik büyümeye de olumsuz yansıyabilir.

Turizmin Kredi Borcu

Turizm Sektöründe Alternatif Finansman Yöntemleri

Leasing kullanımındaki gerileme, turizm işletmelerini alternatif finansman yöntemlerine yöneltmiş durumda. BDDK verileri, 2024 yılında turizm sektöründe toplam kredi kullanımının da azaldığını gösteriyor; gayri nakdi krediler %51,9 düşerek 0,6 milyar dolara geriledi. Bu durum, otel ve restoranların banka kredilerine erişimde de zorluklar yaşadığını ortaya koyuyor. Ancak, bazı işletmeler, devlet destekli teşvik programlarına veya Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerine başvurarak finansman ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Örneğin, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizm sektörüne yönelik teşvik programları, yeni otel projeleri veya mevcut tesislerin modernizasyonu için düşük faizli krediler sunuyor. Ancak, bu programların bürokratik süreçleri ve sınırlı kapsamı, tüm işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor.

Ayrıca, büyük zincir oteller, öz sermaye veya uluslararası finansman kaynaklarıyla yatırımlarını sürdürebilirken, küçük ve orta ölçekli işletmeler bu tür kaynaklara erişimde zorlanıyor. Bazı işletmeler, kitle fonlaması veya ortaklık modelleri gibi yenilikçi finansman yöntemlerine yöneliyor, ancak bu yöntemler henüz yaygın değil. Leasingin sağladığı esneklik, özellikle uzun vadeli yatırımlar için cazip olsa da, 2024’teki yüksek faiz oranları bu yöntemin maliyetini artırdı. Örneğin, bir restoranın yeni mutfak ekipmanları için leasing sözleşmesi yapması, yüksek faiz oranları nedeniyle daha pahalı hale geldi. Bu nedenle, bazı işletmeler, mevcut ekipmanlarını kullanmaya devam ederek veya ikinci el ekipman satın alarak maliyetleri düşürmeye çalışıyor.

Ancak, bu tür çözümler, hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyebilir. Sektör uzmanları, turizm işletmelerinin finansman ihtiyaçlarını karşılamak için daha erişilebilir ve düşük maliyetli çözümler geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Örneğin, devlet destekli leasing programları veya faiz sübvansiyonları, sektörün finansman sorunlarına çözüm olabilir. Ayrıca, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Türk Ticaret Bankası gibi kurumların turizm sektörüne yönelik finansman destekleri, leasing gerilemesinin etkilerini hafifletebilir. Ancak, bu desteklerin etkin bir şekilde uygulanması ve sektörün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor.

Gelecek Perspektifi ve Sektörün Sürdürülebilirliği

Turizm sektöründe leasing kullanımındaki gerileme, sektörün gelecekteki büyüme potansiyelini ve sürdürülebilirliğini etkileyebilir. Türkiye, 2024 yılında 115 milyar dolarlık hizmet ihracatı başarısıyla küresel turizm pazarında önemli bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Ancak, leasing gibi finansman yöntemlerindeki düşüş, sektörün yatırım kapasitesini sınırlayarak uzun vadeli büyümeyi tehdit edebilir.

Otel ve restoranların modernizasyon projelerini ertelemesi, hizmet kalitesini ve turist memnuniyetini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, bir otelin teknolojik altyapısını güncelleyememesi, online rezervasyon sistemlerinde veya müşteri hizmetlerinde rekabet avantajını kaybetmesine neden olabilir. Sektör uzmanları, leasing kullanımındaki gerilemenin, turizm sektörünün uluslararası rekabet gücünü zayıflatabileceğini belirtiyor. İspanya ve İtalya gibi rakipler, turizm yatırımlarını desteklemek için düşük maliyetli finansman modelleri uygularken, Türkiye’deki yüksek faiz oranları ve finansman erişimindeki zorluklar, sektörün büyüme hızını yavaşlatabilir.

Ayrıca, leasing gerilemesi, bölgesel turizm destinasyonlarının gelişimini de etkileyebilir. Antalya, Muğla ve İzmir gibi popüler destinasyonlar, büyük ölçekli yatırımlarla büyümeye devam etse de, Anadolu’daki küçük turizm bölgeleri finansman eksikliği nedeniyle geri kalabilir. Bu, turizm gelirlerinin bölgesel dağılımını dengesiz hale getirebilir. Gelecekte, turizm sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamak için finansman politikalarının yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Devlet destekli teşvik programlarının genişletilmesi, leasing faiz oranlarının sübvanse edilmesi ve küçük işletmelere yönelik finansman paketlerinin geliştirilmesi, sektörün yatırım kapasitesini artırabilir.

Ayrıca, dijitalleşme ve teknolojik yatırımların teşvik edilmesi, otel ve restoranların hizmet kalitesini yükselterek uluslararası rekabet gücünü güçlendirebilir. Türkiye’nin 2028 yılı için hedeflediği 200 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefine ulaşması, turizm sektörünün finansal sürdürülebilirliğine bağlı. Bu nedenle, leasing gerilemesinin etkilerini hafifletmek için acil ve etkili çözümler geliştirilmesi kritik önem taşıyor.

Otellerde Kur-Maliyet Makası

Sonuç

Turizm sektöründe 2024 yılının ilk dört ayında leasing kullanımındaki %36’lık gerileme, otel ve restoranların finansman dinamiklerinde önemli bir değişimi işaret ediyor. BDDK verilerine göre, leasing sözleşmelerinin maliyet değeri 42,5 milyon dolara, kira alacağı değeri ise 33 milyon dolara düştü. Yüksek faiz oranları, ekonomik belirsizlikler ve sektörün mevsimsel yapısı, bu gerilemenin temel nedenleri arasında yer alıyor. Leasing kullanımındaki düşüş, otel ve restoranların yatırım kapasitesini sınırlayarak hizmet kalitesini ve uluslararası rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir.

Türkiye’nin 115 milyar dolarlık hizmet ihracatı başarısında turizm sektörünün kilit rol oynadığı düşünüldüğünde, bu gerileme, ekonomik büyümeye de yansıyabilir. Devlet destekli teşvik programları, faiz sübvansiyonları ve alternatif finansman modelleri, sektörün finansman sorunlarına çözüm olabilir. Turizm sektörünün sürdürülebilir büyümesini sağlamak için finansman politikalarının yeniden değerlendirilmesi ve küçük işletmelere yönelik desteklerin artırılması gerekiyor. Bu adımlar, Türkiye’nin küresel turizm pazarındaki konumunu güçlendirecek ve gelecekteki hizmet ihracatı hedeflerine ulaşmasını destekleyecektir.

Kaynaklar

Bu makaledeki bilgiler, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine ve turizm sektöründeki leasing kullanımıyla ilgili güncel haberlere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, turizm sektörü, leasing kullanımı ve finansman dinamikleri hakkında genel bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:

  • Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK): BDDK Resmi Sitesi – Finansal kiralama ve turizm sektörü verileri.
  • Finansal Kurumlar Birliği (FKB): FKB Resmi Sitesi – Finansal kiralama sektörü 2024 verileri.

Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.

Sık Sorulan Sorular

Turizm sektöründe leasing kullanımındaki gerilemenin nedenleri nelerdir?

Turizm sektöründe 2024 yılının ilk dört ayında leasing kullanımında %36’lık bir gerileme yaşandı; BDDK verilerine göre, otel ve restoranlarda leasing sözleşmelerinin maliyet değeri 42,5 milyon dolara, kira alacağı değeri ise 33 milyon dolara düştü. Bu gerilemenin temel nedenleri arasında yüksek faiz oranları, ekonomik belirsizlikler ve turizm sektörünün mevsimsel yapısı yer alıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2024 yılında uyguladığı sıkı para politikası, kredi ve leasing maliyetlerini artırarak otel ve restoranların finansman talebini azalttı. Örneğin, bir otelin yeni mobilya veya restoran ekipmanları için leasing sözleşmesi yapması, yüksek faiz oranları nedeniyle daha pahalı hale geldi. Ayrıca, küresel ekonomik dalgalanmalar ve enflasyonist baskılar, turizm işletmelerinin yatırım planlarını ertelemesine neden oldu. 2024’te artan enerji maliyetleri ve iş gücü giderleri, işletmelerin nakit akışını zorlayarak leasing gibi uzun vadeli finansman taahhütlerinden kaçınmasına yol açtı. Turizm sektörünün mevsimsel doğası da bu gerilemede önemli bir rol oynadı; yaz aylarında yoğun gelir elde eden işletmeler, düşük sezonda nakit akışı sorunları yaşayabiliyor, bu da leasing ödemelerini sürdürmeyi riskli hale getiriyor. Bazı işletmeler, leasing yerine devlet destekli Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerine veya turizm teşvik programlarına başvurdu, ancak bu programların sınırlı kapsamı ve bürokratik süreçleri, leasingin yerini tamamen doldurmasını engelledi. Sektör uzmanları, leasing kullanımındaki bu düşüşün, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansman erişimini zorlaştırdığını ve sektörün yatırım kapasitesini sınırladığını belirtiyor. Bu durum, otel ve restoranların modernizasyon projelerini ertelemesine ve hizmet kalitesinde düşüş riskine yol açabilir. Türkiye’nin 2024 yılında 115 milyar dolarlık hizmet ihracatı başarısında turizm sektörünün kilit rol oynadığı düşünüldüğünde, leasing gerilemesi, ekonomik büyümeyi ve uluslararası rekabet gücünü etkileyebilir.

Leasing gerilemesi otel ve restoran sektörünü nasıl etkiliyor?

Turizm sektöründe leasing kullanımındaki %36’lık gerileme, otel ve restoran sektörünün yatırım kapasitesini ve operasyonel verimliliğini olumsuz etkiliyor. BDDK verilerine göre, 2024 yılının ilk dört ayında leasing sözleşmelerinin maliyet değeri 42,5 milyon dolara, kira alacağı değeri ise 33 milyon dolara geriledi. Otel ve restoranlar, yeni tesislerin inşası, mevcut tesislerin yenilenmesi veya teknolojik altyapının geliştirilmesi için leasingi yaygın bir şekilde kullanıyordu. Ancak, yüksek faiz oranları ve ekonomik belirsizlikler, bu yöntemin cazibesini azalttı. Örneğin, bir butik otelin lobi mobilyalarını yenilemek veya bir restoranın mutfak ekipmanlarını güncellemek için leasing kullanması, 2024’te artan maliyetler nedeniyle daha az tercih edildi. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için ciddi bir sorun; büyük zincir oteller öz sermaye veya banka kredileriyle yatırımlarını sürdürebilirken, küçük işletmeler finansman eksikliği nedeniyle rekabette geri kalıyor. Leasing gerilemesi, hizmet kalitesine de yansıyabilir; modern ve konforlu tesisler, turist memnuniyetini artıran temel unsurlardan biri. Finansman eksikliği nedeniyle tesis yenileme projelerinin ertelenmesi, müşteri deneyimini ve rezervasyon oranlarını olumsuz etkileyebilir. Örneğin, Antalya’daki bir otel, eskiyen mobilyalarını yenileyemediğinde, turistlerin konfor beklentilerini karşılamakta zorlanabilir. Ayrıca, leasing gerilemesi, yeni iş fırsatlarının yaratılmasını yavaşlatarak istihdamı dolaylı olarak etkileyebilir. 2024 yılında turizm sektörü 1,5 milyondan fazla kişiye istihdam sağlasa da, finansman eksikliği, sektörün büyüme potansiyelini sınırlıyor. Sektör uzmanları, bu gerilemenin, turizm sektörünün uluslararası rekabet gücünü tehdit edebileceğini ve özellikle Anadolu’daki küçük turizm bölgelerinin gelişimini yavaşlatabileceğini belirtiyor. Türkiye’nin Akdeniz çanağında İspanya ve İtalya gibi rakiplerle yarıştığı düşünüldüğünde, finansman erişimindeki zorluklar, sektörün küresel pazar payını etkileyebilir. Devlet destekli teşvik programlarının genişletilmesi ve leasing faiz oranlarının sübvanse edilmesi, bu etkileri hafifletebilir.

Turizm sektöründe leasing yerine hangi alternatif finansman yöntemleri kullanılıyor?

Turizm sektöründe leasing kullanımındaki %36’lık gerileme, otel ve restoranları alternatif finansman yöntemlerine yöneltti. BDDK verilerine göre, 2024 yılında gayri nakdi krediler %51,9 düşerek 0,6 milyar dolara geriledi, bu da banka kredilerine erişimin de zorlaştığını gösteriyor. Bu nedenle, bazı işletmeler devlet destekli teşvik programlarına veya Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerine başvuruyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizm sektörüne yönelik teşvik programları, yeni otel projeleri veya mevcut tesislerin modernizasyonu için düşük faizli krediler sunuyor. Ancak, bu programların bürokratik süreçleri ve sınırlı kapsamı, tüm işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Büyük zincir oteller, öz sermaye veya uluslararası finansman kaynaklarıyla yatırımlarını sürdürebilirken, küçük ve orta ölçekli işletmeler bu tür kaynaklara erişimde zorlanıyor. Bazı işletmeler, kitle fonlaması veya ortaklık modelleri gibi yenilikçi finansman yöntemlerine yöneliyor, ancak bu yöntemler henüz yaygın değil. Örneğin, bir restoran, yeni mutfak ekipmanları için leasing yerine ikinci el ekipman satın almayı tercih edebilir, ancak bu, hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, Türk Ticaret Bankası ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) gibi kurumların turizm sektörüne yönelik finansman destekleri, leasing gerilemesinin etkilerini hafifletmek için bir çözüm olabilir. Ancak, bu desteklerin etkin bir şekilde uygulanması ve küçük işletmelere erişilebilir hale getirilmesi gerekiyor. Sektör uzmanları, leasingin sağladığı esnekliğin, özellikle uzun vadeli yatırımlar için önemli olduğunu belirtiyor. Yüksek faiz oranları nedeniyle leasingin cazibesini kaybetmesi, işletmelerin kısa vadeli çözümlere yönelmesine neden oluyor, ancak bu çözümler, sektörün uzun vadeli büyümesini desteklemekte yetersiz kalabilir. Devlet destekli leasing programları veya faiz sübvansiyonları, turizm sektörünün finansman ihtiyaçlarını karşılamak için etkili bir çözüm olabilir. Bu tür politikalar, otel ve restoranların yatırım kapasitesini artırarak, Türkiye’nin 115 milyar dolarlık hizmet ihracatı başarısını sürdürmesine katkı sağlayabilir.

Leasing gerilemesi turizm sektörünün sürdürülebilirliğini nasıl etkiliyor?

Turizm sektöründe leasing kullanımındaki %36’lık gerileme, sektörün sürdürülebilirliğini ve uzun vadeli büyüme potansiyelini tehdit ediyor. BDDK verilerine göre, 2024 yılının ilk dört ayında leasing sözleşmelerinin maliyet değeri 42,5 milyon dolara, kira alacağı değeri ise 33 milyon dolara düştü. Otel ve restoranlar, yeni tesislerin inşası, mevcut tesislerin yenilenmesi ve teknolojik altyapının geliştirilmesi için leasingi yaygın bir şekilde kullanıyordu. Ancak, yüksek faiz oranları ve ekonomik belirsizlikler, bu yöntemin cazibesini azalttı. Finansman eksikliği, otel ve restoranların modernizasyon projelerini ertelemesine neden oluyor; bu, hizmet kalitesini ve turist memnuniyetini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, bir otelin teknolojik altyapısını güncelleyememesi, online rezervasyon sistemlerinde veya müşteri hizmetlerinde rekabet avantajını kaybetmesine yol açabilir. Ayrıca, leasing gerilemesi, yeni iş fırsatlarının yaratılmasını yavaşlatarak istihdamı dolaylı olarak etkileyebilir. 2024 yılında turizm sektörü 1,5 milyondan fazla kişiye istihdam sağlasa da, finansman eksikliği, sektörün büyüme potansiyelini sınırlıyor. Bölgesel turizm destinasyonları da bu gerilemeden etkileniyor; Antalya ve Muğla gibi popüler destinasyonlar büyük ölçekli yatırımlarla büyümeye devam etse de, Anadolu’daki küçük turizm bölgeleri finansman eksikliği nedeniyle geri kalabilir. Bu, turizm gelirlerinin bölgesel dağılımını dengesiz hale getirebilir. Sektör uzmanları, leasing gerilemesinin, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü tehdit edebileceğini belirtiyor. İspanya ve İtalya gibi rakipler, turizm yatırımlarını desteklemek için düşük maliyetli finansman modelleri uygularken, Türkiye’deki finansman zorlukları, sektörün büyüme hızını yavaşlatabilir. Türkiye’nin 2028 yılı için hedeflediği 200 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefine ulaşması, turizm sektörünün finansal sürdürülebilirliğine bağlı. Bu nedenle, devlet destekli teşvik programlarının genişletilmesi, leasing faiz oranlarının sübvanse edilmesi ve küçük işletmelere yönelik finansman paketlerinin geliştirilmesi kritik önem taşıyor. Bu adımlar, turizm sektörünün sürdürülebilir büyümesini destekleyerek, Türkiye’nin küresel turizm pazarındaki konumunu güçlendirebilir.

Yorum yapın

Geri

Almanya Vize İtiraz Süreci Kaldırılıyor: 1 Temmuz 2025’ten İtibaren Yeni Dönem

İleri

İstanbul Turizm Fuarı 2025: Polonya Pazarı ve Turizmde Yeni Fırsatlar