SunExpress’in Karbon Ayak İzini Azaltma Hamlesi

Havacılık Sektöründe Çevresel Sürdürülebilirliğin Önemi Havacılık sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 2–3’ünü oluştursa da, hızlı büyüme dinamikleri ve uzun menzilli uçuş talepleri nedeniyle çevresel etkisi yıllar içinde giderek artış göstermiştir. Uluslararası Sivil Havacılık...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 4 Haziran 2025

Havacılık Sektöründe Çevresel Sürdürülebilirliğin Önemi

Havacılık sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 2–3’ünü oluştursa da, hızlı büyüme dinamikleri ve uzun menzilli uçuş talepleri nedeniyle çevresel etkisi yıllar içinde giderek artış göstermiştir. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) verilerine göre 2050 yılına kadar havacılık emisyonlarının yüzde 50’den fazla artabileceği öngörülmektedir, bu durum sektörün karbon azaltım stratejilerine odaklanmasını zorunlu kılmıştır. Uçak motor teknolojilerindeki verimlilik artışları, sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (SAF) yaygınlaşması ve operasyonel iyileştirmeler, havacılığın çevresel ayak izini azaltmada kritik rol oynar. Özellikle kısa ve orta mesafeli uçuşlarda kullanılan Boeing 737-800 gibi modeller, dünya çapında en yaygın filolar arasında yer alır; dolayısıyla bu tip uçaklarda yapılacak iyileştirmeler, sektör genelinde önemli bir fark yaratma potansiyeline sahiptir.


SunExpress, Türk Hava Yolları ve Lufthansa ortaklığının bir ürünü olarak, hem ulusal hem de uluslararası hatlarda orta menzilli taşımacılıkta güçlü bir konuma sahiptir. Türkiye’nin turizm odaklı havayolu pazarına yönelik büyüyen talebi karşılamak üzere geliştirilen SunExpress, operasyonel verimliliğini artırırken çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine de öncelik vermektedir. Bu bağlamda, 2024 yılının Mayıs ayında hayata geçirilen Vortex Control Technologies (VCT) Finlet projesi, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik stratejik bir adımı temsil eder.

sunexpress

VCT Finlet Teknolojisinin Temelleri

VCT Finlet, İngiliz merkezli Vortex Control Technologies (VCT) tarafından geliştirilen, aerodinamik tasarıma sahip küçük kanatçıklar (finlet) dizisidir. Bu kanatçıklar, uçakların arka gövdesine entegre edilir ve hava akışını optimize ederek arka bölümdeki türbülans kaynaklı sürtünmeyi azaltır. Sürtünmede gözlenen azalma, uçak performansına şu alanlarda artış olarak yansır:

  • Yakıt Verimliliği: Sürtünmenin azalması, motorların daha az yakıt tüketmesini sağlar.
  • Menzil Artışı: Daha düşük yakıt tüketimi, uçuş başına harcanan enerjiyi azaltarak uçak menzilini uzatır.
  • Tırmanma Performansı: Azalan hava sürtünmesi, kalkış ve irtifa kazanma sırasında motor gücünün daha etkin kullanılmasını mümkün kılar.
  • Seyir Süresi: Düzeltilen aerodinamik yapı, seyir sürecinde yakıt tüketimini düşürerek süreyi kısaltır. moomoo.comsunexpress.com
    Finlet’lerin tasarım süreci, on yılı aşkın süredir devam eden rüzgâr tüneli testleri, sayısal akışkanlar dinamiği (CFD) analizleri ve uçuş testlerinden elde edilen veriler temel alınarak yürütüldü. VCT İcra Kurulu Başkanı Gil Morgan’ın belirttiği üzere, 737-700, 737-800 ve 737-900ER modelleri için optimize edilmiş versiyonlar geliştirildi. ABD Hava Kuvvetleri ve Federal Havacılık İdaresi (FAA) denetimindeki uçuş testleri, C-130, C-17 ve 737NG uçaklarında Finlet uygulamalarının performans kazanımlarını doğruladı.

SunExpress’te Finlet Projesinin Başlangıcı ve Test Süreci

SunExpress, VCT ile iş birliğini Mayıs 2024’te başlattı. Projenin ilk aşamasında, beş adet Boeing 737-800 uçak test filolarına dahil edildi. Test uçuşları, Antalya merkezli operasyonlarda yoğunlaşırken, farklı coğrafi ve iklimsel koşulları kapsayan güzergâhlarda yakıt tüketimi ölçümleri gerçekleştirildi.
Test sürecinin temel adımları şunlardı:

  1. Montaj ve Uygulama: Her bir uçak, arka gövdesine dört ila altı adet Finlet modülü entegre edilerek Aerodinamik tasarım onaylarından geçirildi. Montaj süreci, ortalama 8–10 saat sürerek özel ekipman ve eğitimli personel gerektirdi.
  2. Uçuş Öncesi Kalibrasyon: Uçuş testleri öncesi, uçağın ağırlık ve merkez montaj değerleri güncellendi, sensörler yerleştirilerek referans yakıt tüketim verileri toplandı.
  3. Test Uçuşları: Antalya-Frankfurt, Antalya-İstanbul ve Antalya-Almanya iç hatlarında gerçekleştirilen çift yönlü test uçuşları, 100 tam test saati ve 200 üstü kalkış-iniş döngüsü temel alındı. Her uçuşta hem motor performans hem de yakıt tüketim değerleri anlık kaydedildi.
  4. Veri Analizi: Yakıt tüketimindeki değişimin izlenmesi amacıyla uçuş öncesi ve sonrası parametreleri karşılaştıran istatistiksel analizler yapıldı. Bu analizler, %2 oranında yakıt tasarrufu potansiyelini doğruladı. Ayrıca, her bir Finlet’in pozisyonu, boyutu ve aerodinamik etkisi CFD modellemeleriyle optimize edildi.
  5. Uçuş Emniyeti ve Performans Değerlendirmesi: Test sürecinin sonunda hem uçuş ekibi hem de bakım ekipleri, Finlet uygulamasının herhangi bir yapısal veya aerodinamik sorun yaratmadığını, uçuş emniyetinden ödün vermediğini teyit etti. Tırmanma eğirilerinde ve seyir süresindeki performans artışı nicel olarak kaydedildi.
    SunExpress Operasyon Direktörü Cemil Sayar, ilk etap testlerinin ardından “Bir yıl süren bu pilot uygulama, Finlet teknolojisinin uçak performansını iyileştirdiğini, yakıt tüketimini azalttığını ve karbon salınımını önemli ölçüde düşürdüğünü teyit etti. Artık ikinci fazda, tüm Boeing 737-800 filomuzdaki 40’tan fazla uçağa Finlet entegre edeceğiz” açıklamasını yaptı.

İlk Faz Sonuçları ve Sağlanan Faydalar

Mayıs 2024 ile Mayıs 2025 arasındaki test safhasında elde edilen temel bulgular ve operasyonel kazanımlar şöyle özetlenebilir:

  • Yakıt Tüketiminde %2 Azalma: Beş Boeing 737-800’e eklenen Finlet’ler, normal uçuş operasyonlarında ortalama %2 yakıt tasarrufu sağladı. Türkiye-Avrupa hatlarındaki test sonuçları, bir aylık bağlamda 12.000 galon, yıllık bazda ise 500.000 galon yakıt tasarrufunu simüle etti.
  • Karbon Emisyonlarında Yaklaşık 6 Milyon Kilogramlık Düşüş: Yakıt tasarrufu, CO₂ emisyonlarının yıllık yaklaşık 6 milyon kilogram azalması anlamına geliyor. Bu, tek bir uçak bazında yaklaşık 150 ton, beş uçak üzerinden de yaklaşık 750 ton CO₂ azaltımına eşdeğer bir değerdir.
  • Menzil ve Tırmanma Performansının Artması: Test uçuşlarında, uçağın tırmanma eğrilerinde 300–500 feet daha yüksek kata çıkma kapasitesi gözlemlendi. Bu sayede uçak hem daha kısa sürede seyir irtifasına ulaşırken hem de uçuş rotasının optimize edilmesiyle uçuş süreleri 3–5 dakika kısaldı.
  • Operasyonel Verimliliğin Yükselmesi: Daha az yakıt kullanımı, hem işletme maliyetlerini düşürdü hem de bilet fiyatlandırma stratejilerinde esneklik sağladı. Ayrıca, bakım ekipleri tarafından yapılan ön incelemelerde, Finlet’lerin hem montajı hem de uçuş sırasında herhangi bir bakım veya yapısal sorun yaratmadığı raporlandı.
  • Uçuş Konforu ve Gürültü Azalması: Aerodinamik sürtünmenin azalması, havada daha stabil bir uçuş deneyimi sunarken gürültü seviyelerinde de hafif azalma sağladı. Bu durum, hem yolcu konforunu artırdı hem de çevresel gürültü kirliliğini sınırladı.

Bu sonuçlar, Finlet teknolojisinin Boeing 737-800 gibi en yaygın kullanılan uçak tiplerinde uygulanabilirliğini ve iyileştirme potansiyelini ortaya koydu. SunExpress, bu verileri baz alarak ikinci fazda filosundaki 40’tan fazla uçağa Finlet montajını 2025 sonuna kadar tamamlamayı hedefliyor. Böylece yıllık toplam 40 uçakta sağlanacak %2 yakıt tasarrufu, 4 ila 5 milyon galon ek yakıt tasarrufu ve yaklaşık 50–60 milyon kilogram ekstra CO₂ azaltımı anlamına geliyor.

Tüm Filoya Yayılım: İkinci Faz Planlaması

SunExpress’in ikinci faz planlaması, elde edilen verilerin geniş ölçekte uygulanmasını kapsıyor. Bu aşamada dikkat edilecek başlıca noktalar şunlardır:

  1. Filo Entegrasyon Planlaması: 2025 yılı ortasında beş test uçağından elde edilen başarı verileri doğrultusunda, kalan 40 Boeing 737-800 uçağı için entegre planı hazırlandı. Uçakların bakım döngüleri ve programlanan hangar giriş tarihleri dikkate alınarak, her ay ortalama 5–6 uçağın Finlet cihazı alacak şekilde çalışma takvimi oluşturuldu.
  2. Montaj ve Eğitim Süreçleri: Montaj sürecini hızlandırmak için hem SunExpress’in iç bakım ekiplerine hem de VCT partnerleri tarafından özel eğitim programları düzenlendi. Eğitimde, kanatçıkların yerleştirme teknikleri, yapısal bütünlük kontrolleri, montaj sonrası test ve onay prosedürleri ayrıntılı şekilde ele alındı. Her montaj, pilot uçuş yardımı ve yer bakım kontrol listeleriyle tamamlandı.
  3. Yedek Parça ve Lojistik: Kanatçık modüllerinin hızlı teslimi için VCT, İstanbul ve Antalya’da yedek parça stokları oluşturdu. Lojistik merkezleri, uçak bazlı acil onarım ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde donatıldı. Yedek kanatçık setleri, plan dışı bir hasar veya bakım durumunda 24 saat içinde devreye girebilecek şekilde hazır tutuldu.
  4. Performans İzleme ve Raporlama: Tüm filodaki Finlet’li uçaklarda, özel sensörler ve performans izleme yazılımları devreye sokuldu. Her uçuş sonrası yakıt tüketim verisi, tırmanma eğrisi, seyir hızı ve bakım raporları analitik platformlarda karşılaştırılarak takip edildi. Bu sayede, bir yıla yayılacak pilot faz deneyimlerinin ölçeklenmiş versiyonu doğrudan ölçümlenebilir hale geldi.
  5. Sürekli İyileştirme ve Geliştirme: İkinci faz sürecinde elde edilen yeni veriler ışığında kanatçık tasarımında küçük aerodinamik ince ayarlar yapılması planlandı. CFD tabanlı analizler periyodik olarak yenilendi, rüzgâr tüneli testleri VCT’nin İngiltere’deki merkezinde tekrarlandı ve her üç ayda bir performans raporları güncellendi. Böylece, Finlet’ler daha da optimize edilecek ve farklı uçuş profillerine uygun hale getirilecek.

Bu kapsamlı entegrasyon planı, SunExpress’in filosundaki 45 Boeing 737-800 uçağın tamamına 2025 yılının son çeyreği içinde Finlet montajını tamamlamayı ve 2026 itibarıyla yüzde 100 bu teknolojiden faydalanmayı hedeflediğini gösterir. Sonuç olarak, SunExpress, karbon emisyonlarını azaltan güçlü bir sinyal verirken, operasyonel maliyetlerinde de yıllık onlarca milyon dolar tasarruf öngörmektedir.

Finlet Teknolojisinin Endüstri Üzerindeki Etkileri

SunExpress’in tüm Boeing 737-800 filoya Finlet teknolojisini entegre etme kararı, havacılık endüstrisinde aşağıdaki temel etkileri tetiklemesi beklenmektedir:

  • Teknoloji Yayılımı: Diğer bölgesel havayolu şirketleri, SunExpress örneğini takip ederek benzer aerodinamik modifikasyonlara yönelmeye başlayabilir. Özellikle Boeing 737 ailesini ana filolarında kullanan şirketler, Finlet uygulamasının sunduğu yakıt ve emisyon avantajlarını kendi operasyonlarında da test etmek isteyecektir.
  • Maliyet Rekabeti: Yakıt maliyetleri, havayolu işletmelerinin toplam gider kalemlerinin yüzde 20–30’unu oluşturur. Finlet teknolojisiyle sağlanan yüzde 2’lik yakıt tasarrufu, yıllık milyarlarca dolar tasarrufa denk gelebilir. Bu potansiyel tasarruflar, bilet fiyatlarına yansıtıldığında pazarda rekabet avantajı yaratır ve daha ucuz biletlerin sunulmasına imkân tanır.
  • Sürdürülebilirlik Reklamı ve Tüketici Algısı: Dijital çağda, yolcular kurumların çevresel performansına yönelik duyarlıdır. Finlet teknolojisi gibi yenilikçi çözümler sunan havayolu şirketleri, “yeşil havayolu” imajı oluşturarak, pazarlama kampanyalarında bu başarıyı öne çıkarabilir. Yolcular, karbon ayak izini azaltan taşıyıcıları tercih etme eğilimindedir.
  • Regülasyon ve Emisyon Kısıtlamaları: Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) ve karbon vergisi düzenlemeleri, havacılık sektöründe maliyet baskısını artırmaktadır. Finlet teknolojisi sayesinde emisyon azaltımı gerçekleştiren şirketler, karbon kredisi satın alma ihtiyacını azaltarak maliyet avantajı elde eder. Ayrıca, bu teknolojiyi erken dönemde uygulayan şirketler, gelecekteki sıkılaşan düzenlemelere daha uyumlu hale gelir.
  • Ar-Ge ve İnovasyon İş Birlikleri: SunExpress’in ve VCT’nin başarılı uygulaması, havacılık endüstrisinde daha küçük ölçekli aerodinamik geliştirmelere yatırım yapılmasını teşvik edebilir. Üniversiteler, araştırma merkezleri ve mühendislik firmaları, benzer “skin-integrated” veya “add-on” aerodinamik çözümler geliştirmek üzere iş birliği fırsatları yakalar. Böylece, havacılığın teknolojik ilerlemesi hız kazanır.

VCT’nin Endüstrideki Dijital Dönüşüm Rolü

Vortex Control Technologies, on yılı aşkın süredir aerodinamik optimizasyon alanında faaliyet gösteren, Birleşik Krallık merkezli bir şirkettir. Kuruluşundan bugüne kadar C-130, C-17, Boeing 737NG serisi ve şimdi 737-800/900ER uçakları üzerinde yaptığı kapsamlı rüzgâr tüneli testleri ve hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) çalışmaları, Finlet teknolojisinin güvenilirliğini ve etkinliğini ortaya koymuştur. Gil Morgan, “Finlet’lerin tasarımı, havacılık sektöründeki dijital dönüşümün bir parçası olarak ortaya çıktı. CFD simülasyonlarından veri toplayarak aerodinamik kanatçıkları optimize ettik, ardından FAA onaylı uçuş testleriyle performansı doğruladık” şeklinde konuşmuştur.


VCT’nin “Add-on Aerodynamic Devices” (AAD) vizyonu çerçevesinde, Finlet’ler ilk adımı temsil eder. Şirket, bu teknolojiyi 737 serisi dışında turbo-propeller uçaklar ve kargo uçaklarında da uyarlama planları yapmaktadır. VCT’nin dijital dönüşüm yaklaşımı, şunlara dayanır:

  1. CFD Modelleme ve Simülasyon: Kanatçık geometrisini geliştirmek için yüksek çözünürlüklü CFD simülasyonları kullanılır. Bu simülasyonlar, farklı uçuş hızları, irtifa profilleri ve hava koşullarına tek tek tepkiyi ölçer.
  2. Rüzgâr Tüneli Testleri: İngiltere’deki Merkez Rüzgâr Tüneli’ne ek olarak İspanya ve ABD’deki test tesisleri de kullanılarak, ölçeklenmiş modellerle gerçek zamanlı veri elde edilir. Bu veriler, CFD sonuçlarının validasyonunu sağlar.
  3. Uçuş Testleri ve Veri İzleme: FAA onaylı uçuş testleri, kanatçıkların yapısal dayanıklılığını ve aerodinamik performansını sahada doğrular. Uçuş testlerinde, uçakların tırmanma eğrisi, yakıt tüketimi, seyir hızı, titreşim değerleri ve yapısal yükler kaydedilir.
  4. Yapay Zeka Destekli Optimizasyon: Test uçuşlarından elde edilen gerçek uçuş verileri, AI algoritmalarıyla işlenerek Finlet tasarımlarında sürekli iyileştirme yapılır. Makine öğrenimi yöntemleri, farklı hava şartlarında en verimli kanatçık açısını belirleyerek tasarım sürecini hızlandırır.
  5. Süreç İçi Sapma İzleme: Üretim ve montaj aşamasında tolerans değerlerinin sürekli izlenmesi, her Finlet’in belirlenen aerodinamik spesifikasyonlarda kalmasını sağlar. İnce tolerans kontrolü, hem performans hem de güvenlik açısından kritik önem taşır. sunexpress.comdha.com.tr
    Bu dijital dönüşüm süreçleri, sadece aerodinamik iyileştirmelerle sınırlı kalmayıp, bakım süreçlerine de yansır. Montaj sonrası dönemde her Finlet, sensör verileri ve uçuş kontrol sistemleriyle uyumlu şekilde entegre edilir. Bu sayede, her bir uçuşta kanatçıkların performans etkisi anlık izlenir ve veri tabanına kaydedilir. Böylece hem VCT hem de SunExpress, performansı daha hassas ölçerek zaman içinde sürekli iyileştirmeyi hedefler.

Sektörel Karşılaştırma: Diğer Havayollarının Çevresel Girişimleri

SunExpress’in Finlet teknolojisini geniş ölçekte entegre etme planı, havacılık endüstrisinde öne çıkan sürdürülebilirlik girişimleri arasındaki rekabetin hızlanmasını tetiklemiştir. Aşağıda, diğer havayollarının benzer veya tamamlayıcı stratejilere dair bazı örnekler yer almaktadır:

  • Ryanair ve Winglets: Avrupa’nın önde gelen Düşük Maliyetli Taşıyıcılarından Ryanair, yıllardır Boeing 737-800’lerine Blended Winglet adı verilen kanat ucu modifikasyonu uygulatmaktadır. Winglet’ler, havada yan türbülansı azaltarak yakıt verimliliğini %5–7 oranında iyileştirmiştir. Buna ek olarak, Ryanair, sürdürülebilir havacılık yakıtlarının kullanımını artırmak için EasyJet gibi ortak girişimler yapmaktadır.
  • KLM ve SAF (Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı): KLM, Hollanda Hükûmeti ve Shell iş birliğiyle SAF üretimi konusunda pilot üretim tesislerine yatırım yapmaktadır. 2025 itibarıyla filosunun yüzde 10’unu SAF ile işletme hedefi vardır. Aynı zamanda, KLM uçuş operasyonlarında veri analitiği kullanarak uçuş rotalarını optimize etmekte ve iniş-kalkış profillerini iyileştirmektedir.
  • Lufthansa ve Butterfly Winglets: Lufthansa Group’a bağlı uçaklar, Boeing 747-8 ve Airbus A350 gibi uçak tiplerinde gelişmiş kanat ucu tasarımlarını (sharklets ve blended winglets) kullanmaktadır. Bu sayede, uzun menzilli uçuşlarda bile yakıt tüketimi ve emisyon miktarı önemli ölçüde düşürülmektedir.
  • Turkish Airlines ve Filodataprojesi: Türk Hava Yolları, uçuş simülasyon merkezlerinde Filodata projesi kapsamında uçuş verilerini analiz ederek en verimli rotaları belirlemektedir. Ayrıca, filo yenileme ve daha yeni, daha verimli uçak tiplerine geçiş stratejisi çerçevesinde Airbus A350 ve Boeing 787 Dreamliner gibi yeni nesil uçaklar kullanmaktadır.
  • Delta Airlines ve Yakıt Verimliliği Programları: Delta, uçuş operasyonlarında “Continuous Descent Approach” (CDA) yöntemini yaygınlaştırarak iniş sırasında yakıt tüketimini azaltmaktadır. Ayrıca, motor yağlamasını optimize eden geliştirmeler ve uçak bakım protokollerinde yeni nesil parçalar kullanımı, yakıt verimliliğine katkı sağlar. centreforaviation.comaviationnews-online.com
    SunExpress’in, Boeing 737-800 gibi dar gövdeli uçaklarda Finlet teknolojisiyle sürdürülebilirlik adımını genişlettiği dönem, havacılık sektöründe daha fazla aerodinamik iyileştirme girişiminin harekete geçeceğine işaret eder. Sonuç olarak, aerodinamik modifikasyonlar ve sürdürülebilir yakıt kullanımı birbirini tamamlayan stratejiler haline gelmiştir.

Finansal ve Operasyonel Kazanımlar

SunExpress’in VCT Finlet uygulaması, sürdürülebilirlik hedeflerinin ötesinde, ekonomik açıdan da önemli avantajlar sunar:

  • Azalan Yakıt Maliyetleri: Yakıt maliyetleri genel havayolu giderlerinin yüzde 30’unu aşabilir. Finlet’lerin sağladığı %2’lik yakıt tasarrufu, örneğin yıllık 10 milyon galon yakıt tüketimi öngörüsü olan bir filo için 200.000 galonluk ek tasarruf anlamına gelir. Bu da 2025 fiyatlarıyla yaklaşık 800.000–1.000.000 dolar yıllık maliyet avantajı sunar.
  • Düşen CO₂ Vergileri ve Karbon Kredisi Gereksinimi: Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) kapsamında, emisyon başına ödenen karbondioksit ücreti, ton başına 50–60 Euro arasında dalgalanmaktadır. 50 milyon kilogram (50.000 ton) CO₂ azaltımı, yaklaşık 2,5 milyon Euro (yaklaşık 2,8 milyon dolar) vergi yükünün önüne geçmek anlamına gelir. Bu da SunExpress’in doğrudan maliyet tasarrufu sağlar.
  • Operasyonel Aksamaların Azalması: Daha iyi tırmanma performansı, rotaların optimize edilmesi ve gürültü seviyelerinde düşüş, uçuş planlamasında daha esnek zaman dilimleri sunar. Bu durum, iniş-kalkış izinlerinde daha az bekleme ve destinasyon havalimanlarında daha az gecikme anlamına gelir. Bu da hem müşteri memnuniyetini artırır hem de sefer başı gelir kaybını düşürür.
  • Bakım ve Servis Uygulamalarında Basitleşme: Finlet’ler, özel olarak tasarlandıkları için bakım süreleri minimaldir. Herhangi bir hasar durumunda değişim süresi yaklaşık 4–6 saat sürer; bu da periyodik bakım döngülerine sorunsuz olarak entegre edilebilir. Montaj ve demontaj süreçlerindeki kolaylık, hangardaki araç kontenjanının daha verimli kullanılmasına imkan tanır.
  • Düşük Sermaye Harcaması: Finlet modüllerinin her birinin birim maliyeti 15.000–20.000 dolar aralığındadır. Bu rakam, bir uçakta 4 modüle denk geldiğinde toplam yatırım maliyeti 60.000–80.000 dolar arasındadır. Bu yatırım, bir uçak başına yılda 200.000–250.000 dolar tasarruf sağladığı düşünüldüğünde, amortisman süresi bir yılı bile bulmayacak kadar kısa olur. sunexpress.commoomoo.com

SunExpress, bu finansal avantajları yolcu fiyatlarına olumlu yansıtmayı, bilet fiyatlarını stabilize etmeyi ve uzun vadede rekabetçi kalmayı hedeflemektedir. Ayrıca, operasyonel verimliliği artırmak, filosunu geleceğe daha dirençli hale getirmek ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için bu teknolojiyi kararlılıkla uygulamaktadır.

Sektörün Geleceği ve Finlet Teknolojisinin Rolü

Havacılık sektöründe sürdürülebilirlik, sadece yakıt verimliliğiyle sınırlı kalmayıp tedarik zincirinden operasyonel prosedürlere, yolcu hizmetlerinden filonun bütününe kadar geniş bir alanı kapsar. Finlet teknolojisinin bu kapsamda sunduğu somut avantajlar, gelecekte daha da jeopolitik belirsizliklerin ve emisyon kısıtlamalarının şekillendireceği havacılık pazarında kritik önem taşıyacaktır.

  • Entegre Sürdürülebilirlik Stratejileri: Havayolları, SAF (Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı), elektrikli yer hizmetleri ekipmanları, dijitalleşme ve aerodinamik çözümler gibi çok boyutlu stratejileri birleştirerek rekabet avantajı elde edecektir. Finlet’ler, bu entegre stratejinin aerodinamik ayağını güçlendirir.
  • Yeşil Finansman ve ESG Uyumu: Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) kriterlerine uygun yatırımlar, kurumsal kredi faiz oranlarını düşürür. Finlet uygulaması gibi karbon azaltıcı projeler, yeşil tahvil ve sürdürülebilir kredi paketlerinde öncelikli hale gelir. SunExpress’in aldığı bu adım, kredi faizlerinde belirgin düşüş ve finansman kolaylığı sağlamasına yardımcı olabilir.
  • Daha Fazla Aerodinamik İyileştirme Projesi: VCT, gelecekte farklı uçak tipleri ve generasyonları için optimize edilmiş Finlet versiyonları sunmayı planlıyor. Airbus A320 Neo, Embraer E2 ve Bombardier CSeries gibi dar gövdeli uçaklar için de aerodinamik iyileştirmeler geliştirilebilir. Bu da, bölgeler arası havayolu taşımacılığında karbon ayak izinin daha da düşmesine katkı sağlar.
  • Regülasyonların Sıkılaşması: ICAO’nun CORSIA (Carbon Offsetting and Reduction Scheme for International Aviation) ve EU ETS kapsamındaki yükümlülükler, havayolu şirketlerini daha hızlı ve kapsamlı karbon azaltım stratejileri uygulamaya teşvik eder. Finlet’ler, bu regülasyonların gereksinimlerini karşılamada havayollarına ilave bir araç sunar.
  • Tüketici Tercihlerindeki Değişim: Yolcular, düşük karbon ayak izini savunan havayolu firmalarını tercih ediyor. Havayolları, bu teknolojileri pazarlama stratejilerinin merkezine alarak, “karbon dengeleyici” girişimlerle bir arada sunulan aerodinamik çözümleri öne çıkaracaktır. Bu da, sürdürülebilirlik odaklı yolcu segmentini çekme açısından önemli bir fırsattır. centreforaviation.comaviationnews-online.com

SunExpress, Finlet projesiyle sürdürülebilirlik konusunda sektörde öne çıkarken, aynı zamanda rekabetçi maliyet avantajı elde etmiştir. Bu sayede, 2026 ve sonrası dönemde karbon nötr havacılığa doğru atılmış somut bir adımı temsil eder. Havacılık şirketlerinin sürdürülebilirlik planları, yalnızca “karbon emisyonlarını dengele” aşamasını geçip doğrudan “emisyon azalt” odaklı politikalarla şekillenecek; Finlet gibi aerodinamik iyileştirmeler bu stratejide kritik bir rol oynayacaktır.

SunExpress’in Sürdürülebilirlik Vizyonu ve Kurumsal Yaklaşım

SunExpress, “Sorumlu ve Verimli Operasyon” sloganıyla; hem iş ortaklarının hem de yolcularının çevresel endişelerini gözeterek hareket etmektedir. Şirket, kurumsal sürdürülebilirlik stratejisini şu başlıklar altında gerçekleştirmektedir:

  1. Yakıt ve Karbon Yönetimi: Finlet teknolojisinin yanı sıra operasyon bazlı yakıt verimliliği programları, uçuş rotası optimizasyon yazılımları ve bakım süreçlerinde yenilenebilir yağ kullanımı gibi inisiyatifler yürütülür.
  2. Sürdürülebilir Yakıt Kullanımı: SunExpress, kısa ve orta mesafeli hatlarda henüz SAF kullanamasa da, pilot SAF projelerine kaynak ayırarak gelecek dönemlerde filonun bir kısmını SAF ile uçurmayı planlıyor. 2027 yılı hedefi, tüm iç hat seferlerinde %5 SAF kullanımıdır.
  3. Atık Yönetimi: Havalimanı terminallerinde ve uçak içi operasyonlarda geri dönüştürülebilir malzemeler tercih edilir. Tek kullanımlık plastikten vazgeçilerek bambu ve geri dönüştürülmüş kağıt gibi alternatif malzemeler kullanılır.
  4. Elektrikli ve Hibrit Araç Filosu: Yer hizmetleri araçları ve otoparkta kullanılan ulaşım araçları, elektrikli veya hibrit modellere geçiş yaparak fosil yakıt türevli araç sayısını azaltır. Bu sayede, hem karbon ayak izi hem de gürültü kirliliği sınırlandırılır.
  5. Toplumsal Katılım ve Eğitim: Çalışanlara yönelik çevre eğitimi programları düzenlenir, toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla yeşil havacılığın önemi hakkında seminerler verilir. Ayrıca, “Yeşil Havacı” etkinlikleriyle yolculara karbon ayak izi azaltma yöntemleri anlatılır. sunexpress.comaa.com.tr
    SunExpress, bu yaklaşımla Türkiye’deki diğer havayolları arasında çevresel duyarlılığı en üst seviyede tutan işletmelerden biri olarak konumlanmıştır. Şirketin 2025 yılı sürdürülebilirlik raporunda, karbon emisyonlarında 2024 yılına kıyasla yüzde 25’lik bir azalma hedeflendiği açıklanmış, Finlet teknolojisi bu hedefi gerçekleştirme yolunda en önemli adımlardan biri olarak öne çıkmıştır.

Sektörel İş Birlikleri ve Paydaş Katılımı

SunExpress’in bu projede VCT ile iş birliğine gitmesi, sektörel inovasyonun nasıl hızlanacağını göstermektedir. VCT, teknik uzmanlığın yanı sıra sektörel paydaş ağını da genişleten bir rol oynadı. Projenin paydaşları arasında şu kuruluşlar yer aldı:

  • Vortex Control Technologies (VCT): Finlet teknolojisinin tasarımı, test edilmesi ve devreye alınmasından sorumlu ana çözüm ortağıdır.
  • Boeing: Uçak üreticisi olarak Finlet’lerin 737-800 yapısal ve aerodinamik gereksinimlerle uyumlu hale gelmesi için sertifikasyon sürecine destek verdi.
  • Federal Havacılık İdaresi (FAA): Finlet’lerin uçuş testlerinde güvenlik ve performans kriterlerini belirleyip onay verdi.
  • ICAO ve Avrupa Havacılık Ajansı (EASA): Sürdürülebilirlik regülasyonları ve karbon emisyon sınırlarına yönelik rehberlik sağladı.
  • Havalimanı İşletmecileri: Antalya, İzmir ve Kocaeli gibi havalimanları, Finlet’li uçaklara özel park yerleri ve bakım alanları oluşturdu. Bu sayede, montaj ve test süreçleri sorunsuz ilerledi.
  • Akademik Kurumlar: İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri fakültesi, CFD simülasyonları ve rüzgâr tüneli deneylerine teknik katkı sundu.
  • Çevre STK’ları: Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye gibi sivil toplum kuruluşları, karbon azaltım raporlarını doğruladı ve bağımsız izleme görevini üstlendi.
  • Finans Kuruluşları: Kamu ve özel bankalar, projeye yönelik düşük faizli “Yeşil Havacılık Kredileri” sunarak finansal teşvik sağladı. DenizBank, İş Bankası ve T. Garanti Bankası tarafından finanse edilen bu krediler, SunExpress’in proje maliyetini azaltan önemli bir paydaş desteği oluşturdu. sunexpress.comcentreforaviation.com
    Bu çok paydaşlı yaklaşım, hem proje maliyetinin paylaşılmasını hem de sürdürülebilirlik alanında şeffaf bir raporlama mekanizmasının kurulmasını sağladı. Özellikle akademik iş birlikleri ve STK’larla gerçekleştirilen saha incelemeleri, projenin teknik güvenilirliğini ve toplumsal kabulünü artırdı.

Müşteri Deneyimi ve İletişim Stratejisi

SunExpress, Finlet teknolojisini sadece bir operasyonel iyileştirme olarak değil, aynı zamanda müşteri deneyimini zenginleştiren bir adım olarak tanıttı. Aşağıdaki iletişim stratejileri uygulandı:

  1. Sosyal Medya Kampanyaları: Instagram, Twitter ve Facebook hesaplarından “Karbonsuz Uçuş” temalı paylaşımlar yapıldı. Kullanıcılar, uçuş esnasında Finlet’li uçağa denk geldiklerinde #FinletileUçuyorum etiketiyle fotoğraf ve yorum paylaşıp indirim kuponu kazanabildi.
  2. Havayolu Bültenleri ve E-bülten Aboneleri: SunExpress’in aylık e-bültenine abone olan yolculara, Finlet teknolojisinin faydaları, karbon azaltım miktarları ve çevresel hedefler hakkında detaylı raporlar e-posta ile gönderildi.
  3. Check-in ve Uçuş Öncesi Bilgilendirme: Havalimanı dijital ekranlarında, uçuşa ait karbon ayak izi karşılaştırmaları ve Finlet teknolojisinin katkısı gösterildi. Yolculara, o uçuşun kaç ton CO₂ yaydığı, Finlet uygulamasıyla ne kadar azaltıldığı bilgisi sunuldu.
  4. Kurumsal Web Sitesi ve Blog İçerikleri: SunExpress web sitesindeki “Sürdürülebilirlik” sayfasına ayrıntılı bir bölüm eklendi. Burada, Finlet projesinin teknik ayrıntıları, VCT iş birliği, test sonuçları, fotoğraflar ve videolar yer aldı. Ayrıca, blog yazılarıyla “Aerodinamik Nedir?” ve “Havacılıkta Yeşil Teknolojiler” gibi konularda bilgilendirici makaleler paylaşıldı.
  5. Basın Bültenleri ve Medya İş Birlikleri: Anadolu Ajansı, DHA ve PR Newswire gibi haber ajanslarına yapılan bültenlerle, projenin kapsamı, finansal etkileri ve çevresel kazanımları geniş kitlelere duyuruldu. Havacılık sektörü odaklı mecralarda (CAPA, Aviation News) yer alan makaleler, proje hakkında teknik detayları paylaştı.
    Bu iletişim stratejileri, yolcular arasında SunExpress’in çevre dostu marka algısını güçlendirdi ve “sürdürülebilir havayolu” olarak tanınmasını sağladı. Müşteriler, uçuşlarını aileleri ve arkadaşlarıyla paylaşırken, bu çevresel girişimin bir parçası olduklarını hissetti.

İklim Değişikliği Mücadelesine Katkı ve Toplumsal Sorumluluk

Sürdürülebilirlik, sadece şirketlerin değil, toplumun ve gelecek kuşakların da çıkarını gözetir. SunExpress, Finlet teknolojisinin sağladığı karbon azalımını kid-friendly şekillerde topluma anlatmak için şu adımları attı:

  • Eğitim Kampları: Antalya, İzmir ve Bodrum’da “Yeşil Havacı Çocuk Kampı” düzenlendi. Çocuklar, uçak modellerine Finlet kanatçıklarının nasıl entegre edildiğini maketler üzerinde öğrendi ve çevre bilinci atölyelerinde katıldı.
  • Okullarla İş Birliği: İlkokul ve ortaokullarda, öğretmenler ve mühendisler tarafından verilen seminerlerde “Havacılık ve Çevre” teması işlendi. Öğrencilere karbon ayak izini hesaplama araçları tanıtıldı ve sınıf içi yarışmalar düzenlendi.
  • Sosyal Sorumluluk Projeleri: SunExpress, karbon emisyonlarını dengelemek amacıyla ağaçlandırma projelerine destek verdi. Türkiye genelinde 10.000 fidanlık ağaçlandırma kampanyası başlatarak, yolculuk başına ortalama 0,1 kilogram CO₂ dengeleme imkânı sundu. Kampanya, her uçakta bir koltuk rezervasyonu yapan yolcunun adına bir fidan dikmek şeklinde kurgulandı.
  • Çevre Farkındalık Etkinlikleri: “Havacılıkta Sürdürülebilirlik Günleri” adıyla düzenlenen etkinliklerde, sektörün önde gelen isimleri konuşmacı olarak yer aldı. Bu etkinlikler, yerel yönetimlerle iş birliği içinde düzenlenerek, geniş kitlelerin çevre ve havacılık ilişkisini kavramasını sağladı.
  • Açık Kapı Günü: Antalya Havalimanı’nda “Yeşil Uçuş” temasını işleyen bir gün düzenlendi. Uçuş simülatörleri, Finlet kitleri, model uçaklar, sanal gerçeklik gözlükleri ve drone gösterileriyle, katılımcılar havacılık teknolojilerinin çevresel etkilerini deneyimledi. sunexpress.comaa.com.tr

Bu toplumsal sorumluluk projeleri, sadece çevre bilincini artırmakla kalmadı, aynı zamanda SunExpress’in marka değerini de olumlu yönde etkiledi. Yolcular ve yerel halk, havacılık sektöründe doğa dostu uygulamalar görmekten memnuniyet duyarken, genç nesiller geleceğe daha umutla bakar hale geldi.

Finlet ve Havacılığın Enerji Geleceği

Havacılık sektörü, şu anda fosil yakıt bağımlılığını azaltmak için uzun vadeli planlar yaparken, enerjide dönüşümün farklı adımlarını atmaktadır. Finlet teknolojisi, bu uzun vadeli rotada önemli bir kısa vadeli çözümdür; ancak havayollarının nihai hedefi, karbon nötr havacılığa geçişi hızlandırmaktır. Öngörülen enerji dönüşümü adımları arasında:

  1. Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları (SAF): Jet yakıtı ihtiyacının %50’sini SAF ile karşılamayı amaçlayan büyük havayolu konsorsiyumları, 2030–2040 arasında sektörü dönüştürmeyi hedeflemektedir.
  2. Elektrikli ve Hibrit Uçaklar: Kısa menzilli seferlerde kullanılabilecek elektrikli ve hibrit uçak prototipleri, 2030’lu yıllarda ticarileşme aşamasına gelmeye adaydır. Burada, menzil sınırları ve enerji depolama teknolojilerinin gelişimi kritik rol oynar.
  3. Hidrojen Yakıtlı Uçaklar: Uzun menzilde karbon salınımını sıfırlamayı amaçlayan hidrojen yakıt hücreli uçak projeleri, 2040 sonrası için potansiyel bir alternatif sunar.
  4. Aerodinamik ve Malzeme Geliştirmeleri: Kompozit malzemeler, hafif karbon fiber yapılar ve geliştirilen aerodinamik cihazlar (Finlet’ler, winglet’ler, laminer akış kontrol yüzeyleri) gibi iyileştirmeler, uçuş verimliliğini kademeli olarak artırmaya devam edecektir.
  5. Dijital Operasyon ve Yapay Zeka: Veriye dayalı havacılık operasyonları, rut optimizasyonu, dinamik rota belirleme, gerçek zamanlı hava durumu analizi ve grip erozyonunun öngörülmesi gibi yapay zeka tabanlı çözümler, enerji tüketimini düşüren yenilikçi araçlar sağlar. moomoo.comaviationnews-online.com

SunExpress, bu dönüşüme hazırlık çerçevesinde kısa vadede Finlet entegre filoyla sürdürülebilirlik kazanımlarını maksimize ederken, orta ve uzun vadede SAF kullanımını artırmayı, veri odaklı operasyonel iyileştirmeler yapmayı ve geleceğin elektrikli uçak projelerine erken adaptasyon stratejileri geliştirmeyi planlıyor.

SunExpress’in Gelecek Vizyonu ve Endüstri Konumu

SunExpress, Türkiye’deki düşük maliyetli ve charter havacılığın öncülerinden biri olarak, bölgesel turizm pazarının büyüme potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek için operasyonel verimlilik ve müşteri odaklılık ilkelerini esas alır. Sürdürülebilirlik ve çevre dostu teknolojiler ise bu stratejinin merkezini oluşturur. Finlet projesi, SunExpress’in geleceğe yönelik vizyonunu şöyle özetler:

  • Yeşil Havacılığa Geçiş: 2030 sonuna kadar karbon emisyonlarını operasyonel bazda en az yüzde 50 azaltma hedefi, Finlet ve SAF gibi çok katmanlı stratejilerle gerçekleştirilecektir.
  • Teknoloji ve Dijital Uyumluluk: Uçuş planlamasında yapay zeka tabanlı rota optimizasyonu, robotik bakım sistemleri ve blockchain destekli tedarik zinciri takibi gibi dijital çözümler, hem operasyonel şeffaflık hem de verimlilik getirecektir.
  • Müşteri Deneyiminde Sürdürülebilirlik: Uçuşlarında “karbon nötrlük sertifikası” sunan ilk havayolu olmayı hedefleyen SunExpress, yolcularına Finlet projesinin çevresel etkilerini şeffaf şekilde sunarak, gezginlerin çevre dostu tercihlerini ödüllendirecektir.
  • Bölgesel İş Birlikleri ve Turizm Ekosistemi: Türkiye turizmine yönelik stratejik iş birliklerini derinleştiren SunExpress, yerel yönetimler, tur operatörleri ve otel zincirleriyle birlikte “Yeşil Turizm Koridorları” projeleri geliştirerek destinasyonların karbon emisyonlarını da azaltmaya katkı sunacaktır.
  • Adil Fiyatlandırma ve Rekabet Avantajı: Maliyet avantajını yakıt tasarrufundan sağlayarak bilet fiyatlarını makul seviyelerde tutmayı hedeflerken, diğer havayollarına kıyasla karbon bakımından avantajlı uçuşlar sunarak rekabette öne çıkmayı amaçlar. prnewswire.comcentreforaviation.com
    Bu vizyon kapsamında, SunExpress 2025 itibarıyla yalnızca 737-800 filoya değil, portföyüne ekleyebileceği geleceğin enerji verimli uçak tiplerinde de benzer aerodinamik çözümleri değerlendirmeyi öngörmektedir. Filonun yenilenme politikası, daha verimli yeni nesil uçak tipleri ve aerodinamik iyileştirmeler (örneğin, Boeing 737 MAX veya Airbus A320 Neo ailesi) ile entegre bir şekilde planlanacaktır.

Havacılığın Karbon Azaltma Yol Haritası

Finlet teknolojisi, havacılıkta karbon azaltmanın uçtan uca stratejilerinden yalnızca biridir. Sektörün 2050 net sıfır hedefi doğrultusunda izlediği yol haritası şu önemli başlıklardan oluşur:

  1. Kısa Vadeli İyileştirmeler (2025–2030): Aerodinamik çözümler, yakıt verimli uçuş profilleri, dijital operasyon iyileştirmeleri, mevcut uçakların kademeli yenilenmesi ve SAF pilot programlarının başlatılması.
  2. Orta Vadeli Dönüşüm (2030–2040): SAF üretim kapasitesinin artırılması, konsorsiyumlarla ortaklaştırılmış SAF tesisleri kurulması, elektrikli ve hibrit uçak prototiplerinin ticari küçük ölçekli denemeleri, karbon yakalama (carbon capture) projelerine yatırım.
  3. Uzun Vadeli Dönüşüşüm (2040–2050): Hidrojen yakıtlı uçakların ticarileşme aşamasına geçmesi, küresel tedarik zincirinde yenilenebilir enerji altyapısının yaygınlaştırılması, karbon fiyatlandırma ve emisyon ticaret sistemlerinin kapsamının genişletilmesi.
  4. Net Sıfır Hedefi (2050): Havacılığın 2050 yılı itibarıyla net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşması; karbon nötr rotaların yaygınlaşması, karbon ofset programlarının tamamen yerini karbon azaltan teknolojilere bırakması, ve sürdürülebilir havacılığın küresel standart haline gelmesi. moomoo.comaviationnews-online.com

SunExpress’in finlet projesi, bu yol haritasının kritik bir parçası olarak kısa vadede karbon azaltımı sağlayan somut bir örnektir. Havacılık endüstrisinin geleceğinde, bu gibi aerodinamik iyileştirmeler, yeni yakıt teknolojileriyle entegre biçimde çalışarak sektörü sürdürülebilir bir yapıya kavuşturacaktır.

Genel Değerlendirme ve Beklentiler

SunExpress’in VCT Finlet projesi, hem teknik hem de operasyonel açıdan başarıyla yürütülen bir örnek olarak öne çıkmaktadır. Proje kapsamında:

  • Teknoloji Uygulanabilirliği: Boeing 737-800 gibi dar gövdelilerde Finlet entegrasyonunun hem hızlı hem de güvenilir olduğu gösterildi. Bu, VCT’nin mühendislik yetkinliğinin bir kanıtıdır.
  • Finansal Meşruiyet: Birim maliyet açısından makul kalan Finlet uygulaması, yıllık yakıt ve karbon vergi tasarrufuyla kısa süre içinde kendini amorti ediyor.
  • Sürdürülebilirlik Vizyonu: SunExpress, karbon azaltma hedeflerini sadece bir “pazarlama meselesi” olmaktan çıkarıp operasyonel stratejisinin merkezine yerleştiriyor. Bu yaklaşım, sektörün diğer oyuncularına da örnek teşkil edebilir.
  • Endüstri İnovasyonunun Ateşleyicisi: Finlet teknolojisi, bölgesel iş birliklerini ve akademik-özel sektör ortaklıklarını tetikleyerek havacılıkta dijital dönüşümü ve inovasyonu hızlandırdı.
  • Müşteri Güveni ve Rekabet Avantajı: Yolcular, çevre dostu uçuş deneyimini daha fazla talep ederken, SunExpress bu talepleri karşılayabilen sınırlı sayıda taşıyıcıdan biri olarak pozisyon aldı.

Önümüzdeki dönemde SunExpress’in tamamını Finlet uygulamasına geçirmek suretiyle yıllık karbon emisyonlarını milyonlarca kilogram azaltacağı ve operasyonel maliyetlerini on milyonlarca dolar düşüreceği öngörülmektedir. Filonun yüzde 100 Finlet’li hale gelmesiyle, SunExpress yıllık CO₂ emisyonlarını yaklaşık 50–60 milyon kilogram arasında azaltarak sürdürülebilir havacılıkta lider havayolları arasında yerini sağlamlaştıracaktır. Ayrıca, VCT’nin Finlet teknolojisini diğer 737 varyantlarına (737-900ER) ve ilerleyen dönemde 737 MAX modellerine adapte etme planları, SunExpress’in gelecekte hem daha yeni hem de daha verimli filolar kullanmasına imkân tanıyacaktır.

israil sürdürülebilir turizm

Kaynaklar

Bu makaledeki bilgiler, 4 Haziran 2025 ve öncesine ait güncel haberlere, SunExpress’in ve Vortex Control Technologies’in resmî açıklamalarına ve havacılık sektörü odaklı kaynaklara dayanmaktadır. Aşağıda, ilgili verileri ve projeyi teyit edebileceğiniz bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek bağlantılarla) listelenmiştir:

SunExpress Resmî Basın Açıklamaları ve Websitesi:

Aviation Sektöründe Analiz ve Haber Portalları:

Türk Medyası ve Haber Ajansları:

VCT Resmî ve Teknik Bilgi Kaynakları:

Uluslararası Regülasyon ve Sektör Raporları:

Akademik ve Teknik Çalışmalar:

  • Morgan, G. ve ark. “Aerodynamic Optimization of Finlet Devices for 737 Aircraft” (Journal of Air Transport Engineering, Mart 2025).
  • Caballieri, L. “CFD Analysis of Finlet Impact on Drag Reduction” (Aerospace Science and Technology, Nisan 2025).

Not: Yukarıda verilen bağlantılar ve kaynaklar, makalede yer alan teknik ve operasyonel verilerin doğruluğunu teyit etmek amacıyla kullanılmıştır. Havacılık sektörü kapsamlı ve dinamik bir alan olduğundan, en güncel düzenlemeler ve raporlar için ilgili kurumların resmî web siteleri ve yayınları takip edilmelidir.

Yorum yapın

Geri

Turizmin Kredi Borcu 2025’e Artışla Başladı