Makale İçerikleri
Genç Nesillerin Seyahate Olan İlgisi Neden Artıyor?
McKinsey 2025 seyahat trendleri ve “The State of Travel and Hospitality 2024” raporuna göre, genç nesillerin seyahate olan ilgisi, pandemi sonrası dönemde çarpıcı bir şekilde yükseldi. Ankete katılanların %66’sı, COVID-19 pandemisinden önceye kıyasla seyahate daha fazla ilgi duyduklarını belirtti ve bu oran genç nesillerde (Milenyum ve Z Kuşağı) daha da yüksek: %76.
Bu artışın ardında birkaç temel neden yatıyor. İlk olarak, pandemi sonrası “intikam seyahati” (revenge travel) olarak adlandırılan bir trend ortaya çıktı; yani, pandemi sırasında ertelenen uluslararası veya bucket list tipi gezilere olan talep patladı.
Ancak bu sadece geçici bir tepki değil; McKinsey, son on yılda tüketicilerin maddi varlıklara harcamadan çok deneyimlere yatırım yapma yönünde bir kayma yaşadığını vurguluyor. Genç nesiller için seyahat, bir statü sembolünden ziyade kişisel gelişim, sosyal bağlantılar ve özgün hikayeler yaratma fırsatı sunuyor.
Ankete göre, Z Kuşağı ve Milenyum nesli, 2023’te ortalama 4,9 gezi yaparken, X Kuşağı ve Baby Boomers sırasıyla 3,8 ve 3,7 geziyle geride kaldı. Ayrıca, genç gezginler gelirlerinin daha büyük bir bölümünü (%29) seyahate ayırıyor; bu oran X Kuşağı’nda %26, Baby Boomers’ta ise %25. Bu veriler, genç nesillerin seyahati bir öncelik haline getirdiğini ve ekonomik belirsizliklere rağmen bu alışkanlıktan vazgeçmediğini gösteriyor.
Özellikle Z Kuşağı, yeni yerler keşfetme arzusunu (%52’si deneyimlere “savurganlık” yaptığını söylüyor) destinasyon seçiminde en önemli faktör olarak görüyor; bu, Baby Boomers’ta yalnızca %29.
Pandemi, bu neslin deneyim odaklı yaşam tarzını bir katalizör gibi hızlandırdı ve seyahat, artık sadece bir tatil değil, aynı zamanda bir kimlik ifadesi haline geldi. Örneğin, gençler sosyal medyada paylaşılabilir anlar peşinde koşarken, otantik kültürel deneyimler ve yerel etkileşimler arıyor; bu da destinasyonların sunduğu aktivitelerin çeşitliliğini ve kalitesini daha önemli hale getiriyor.

Teknoloji Kullanımındaki Artış: Seyahat Planlamadan Deneyime
Genç nesillerin teknolojiyle olan ilişkisi, seyahat alışkanlıklarını dönüştüren bir diğer büyük faktör. McKinsey’in anketine göre, Z Kuşağı ve Milenyum neslinin %25’i, 2024’te seyahat planlamak için yapay zeka (AI) veya üretken yapay zeka (gen AI) araçlarını denedi ve %80’i bu teknolojileri gelecekte kullanmaya istekli olduğunu belirtti.
Bu, seyahat endüstrisinde köklü bir değişimi işaret ediyor; çünkü genç gezginler, teknolojiyi sadece rezervasyon yapmak için değil, aynı zamanda kişiselleştirilmiş ve sorunsuz bir deneyim yaratmak için kullanıyor. Online rezervasyonlar, 2024’te pazarın %70’ini oluştururken, McKinsey 2025’te bu oranın %75’e ulaşacağını tahmin ediyor.
Gençler, uçuşları, konaklamaları ve aktiviteleri doğrudan dijital platformlar üzerinden planlamayı tercih ediyor; bu da turizmradar.com gibi karşılaştırma ve rezervasyon sitelerinin önemini artırıyor. Örneğin, Z Kuşağı, destinasyon seçerken uygun fiyatlı uçuşlar (%45) ve güvenli lokasyonlar (%42) gibi verilere dayalı kararlar alıyor; bu veriler, genellikle AI destekli araçlarla hızlıca analiz ediliyor.
McKinsey uzmanı Vik Krishnan, “Üretken yapay zeka, seyahat keşfini önemli ölçüde kolaylaştırıyor” diyor ve bu, özellikle genç nesillerin karmaşık planlama süreçlerinden kaçınma eğilimiyle örtüşüyor. Mobil uygulamalar da bu trendin bir parçası; gençler, gerçek zamanlı bildirimler, dijital biletler ve yerel rehberlik hizmetleri gibi özelliklere erişim istiyor.
Ayrıca, artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri, destinasyonların sanal turlarla tanıtılmasında giderek daha fazla kullanılıyor; bu, Z Kuşağı’nın %88’inin TikTok gibi platformlarda seyahat influencer’larını takip etmesiyle birleştiğinde, teknolojinin seyahat öncesi ilham aşamasını nasıl domine ettiğini gösteriyor. Ancak bu teknolojik sıçrama, veri güvenliği ve dijital erişim eşitsizliği gibi zorlukları da beraberinde getiriyor; yine de genç nesiller, bu araçların sunduğu kolaylık ve kişiselleştirme avantajlarını benimseyerek sektörü yeniden şekillendiriyor.
Genç Nesillerin Tercihleri ve Sektör Üzerindeki Etkisi
Genç nesillerin seyahate olan ilgisi ve teknoloji kullanımı, turizm sektöründe hem fırsatlar hem de adaptasyon gereklilikleri yaratıyor. McKinsey raporuna göre, Z Kuşağı ve Milenyum nesli, 2024’te uluslararası ve yerel geziler arasında neredeyse eşit bir dağılım planlıyor; bu, Baby Boomers’ın iki kat daha fazla yerel gezi tercih ettiği bir tabloyla tezat oluşturuyor.
Gençler, yenilik arayışı nedeniyle sınır ötesi seyahatlere yöneliyor; örneğin, Japonya gibi döviz kuru avantajı sunan destinasyonlar veya Vietnam gibi vizesiz giriş kolaylığı sağlayan ülkeler popülerlik kazanıyor. Bu nesiller, bütçe dostu konaklamaları (3 yıldız ve altı oteller %35 tercih ediliyor) modern tasarımlar, sosyal etkinlikler ve trend mahallelerle birleştirmeyi bekliyor; lüks deneyimlere harcama yapmaktan kaçınmıyorlar (örneğin, goril izleme gibi bir deneyim için $500 ödemeye hazırlar).
Sürdürülebilirlik de gençler için kritik; %56’sı çevre dostu konaklamaları tercih ederken, %50’si yeşil turizm şirketleriyle rezervasyon yapmayı önceliklendiriyor. Teknoloji bu talepleri karşılamada kilit bir rol oynuyor; AI, karbon ayak izini azaltan rotalar önerirken, online platformlar gençlerin sosyal medya odaklı, otantik deneyim arayışını destekliyor.
McKinsey, sektör oyuncularının bu değişime uyum sağlamak için dijital stratejilerini güçlendirmesi, uygun fiyatlı ama kaliteli paketler sunması ve gençlerin sosyal bağlantı kurabileceği deneyimler tasarlaması gerektiğini vurguluyor. Örneğin, Paris’te Eyfel Kulesi yerine sokak sanatı turları gibi alternatifler, gençlerin ilgisini çekiyor. Bu trend, 2025’te turizmin %3-5 büyüme tahminine katkıda bulunurken, sektörün genç nesillerin değerlerine ve teknoloji beklentilerine göre yeniden şekillenmesini zorunlu kılıyor.
McKinsey’in 2024 verileri, genç nesillerin seyahate olan ilgisinin ve teknoloji kullanımındaki artışın, turizmde kalıcı bir dönüşüm yarattığını ortaya koyuyor. Bu nesiller, deneyim odaklı, teknolojiyle entegre ve sürdürülebilir bir seyahat anlayışını benimseyerek sektörü yeniden tanımlıyor. Turizmradar.com gibi platformlar, bu değişime ayak uydurarak genç gezginlere hitap eden yenilikçi çözümler sunabilir. Bu trendler, 2025 ve ötesinde turizmin yönünü belirleyecek gibi görünüyor.
McKinsey’in “The State of Travel and Hospitality 2024” raporuna dayanan genç nesillerin (özellikle Milenyum ve Z Kuşağı) seyahate olan ilgisindeki artış ve teknoloji kullanımındaki yükseliş, turizm sektöründe köklü bir değişimi tetikliyor. Bu analiz, Şubat ve Mart 2024’te Çin, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık ve ABD’den 5.000’den fazla gezginle gerçekleştirilen kapsamlı bir ankete dayanıyor.
Genç Nesillerin Seyahate Olan İlgisi Neden Artıyor ve Bu Ne Anlama Geliyor?
McKinsey’in 2024 raporuna göre, genç nesillerin seyahate olan ilgisi pandemi sonrası dönemde dramatik bir yükseliş gösterdi ve bu artış, sektör için hem bir fırsat hem de bir meydan okuma olarak ortaya çıkıyor. Ankete katılanların %66’sı pandemi öncesine kıyasla seyahate daha fazla ilgi duyduğunu belirtirken, bu oran Z Kuşağı ve Milenyum neslinde %76’ya kadar çıkıyor; bu, X Kuşağı (%62) ve Baby Boomers (%55) ile kıyaslandığında gençlerin bu trende öncülük ettiğini kanıtlıyor.
Bu ilginin temelinde, pandemi sırasında bastırılmış olan seyahat arzusunun geri dönüşü yatıyor; “intikam seyahati” (revenge travel) olarak adlandırılan bu fenomen, gençlerin ertelenmiş uluslararası gezilere ve bucket list tipi deneyimlere olan talebini patlattı. Ancak McKinsey, bu eğilimin geçici bir tepki olmadığını, aksine son on yılda tüketicilerin maddi varlıklara harcamaktan çok deneyimlere yatırım yapma yönünde köklü bir kültürel değişim yaşadığını vurguluyor.
Genç nesiller için seyahat, bir tatilden çok daha fazlasını ifade ediyor; bu, kişisel gelişim, sosyal bağlantılar kurma, özgün hikayeler yaratma ve hatta kimliklerini ifade etme aracı olarak görülüyor. Ankete göre, 2023’te Z Kuşağı ve Milenyum nesli ortalama 4,9 gezi planladı ve gerçekleştirdi; bu rakam X Kuşağı’nda 3,8, Baby Boomers’ta ise 3,7 ile sınırlı kaldı. Daha da çarpıcı olan, gençlerin gelirlerinin %29’unu seyahate ayırması; bu oran X Kuşağı’nda %26, Baby Boomers’ta %25 seviyesinde. Z Kuşağı’nın %52’si deneyimlere “savurganlık” yaptığını söylerken, Baby Boomers’ta bu oran yalnızca %29.
Bu veriler, gençlerin seyahati bir lüks değil, bir yaşam tarzı önceliği olarak gördüğünü açıkça ortaya koyuyor. Yeni yerler keşfetme arzusu (%55), kültürel deneyimler yaşama isteği (%48) ve sosyal medyada paylaşılabilir anlar yaratma motivasyonu (%43), gençlerin destinasyon seçiminde en çok dikkate aldığı faktörler arasında yer alıyor.
Pandemi, bu neslin deneyim odaklı yaklaşımını bir katalizör gibi hızlandırdı; gençler, kısıtlamalar kalktığında birikimlerini otantik ve unutulmaz gezilere yatırmayı tercih etti. Örneğin, Japonya’da sakura mevsimini deneyimlemek, Vietnam’da sokak yemekleri turuna katılmak veya İzlanda’da Kuzey Işıkları’nı izlemek gibi hedefler, genç gezginlerin planlarında üst sıralarda yer alıyor.
Bu trend, destinasyonların artık sadece güzel manzaralar sunmakla yetinmeyip, gençlerin ilgisini çekecek etkileşimli, kültürel ve yerel deneyimlerle dolu aktiviteler geliştirmesi gerektiğini gösteriyor. Turizm sektörü, bu talebe yanıt vermek için stratejilerini gözden geçirmek zorunda; çünkü genç nesiller, seyahat harcamalarından vazgeçmeye niyetli değil, hatta ekonomik belirsizliklere rağmen bu alışkanlıklarını sürdürüyor.

Teknoloji Kullanımındaki Artış: Planlamadan Deneyime Dijital Dönüşüm
Genç nesillerin teknolojiyle olan derin bağı, seyahat alışkanlıklarını kökten değiştiren bir diğer önemli unsur olarak öne çıkıyor ve McKinsey’in 2024 verileri bu dönüşümü çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Ankete katılan Z Kuşağı ve Milenyum neslinin %25’i, 2024’te seyahat planlamalarında yapay zeka (AI) veya üretken yapay zeka (gen AI) araçlarını kullandığını belirtirken, bu oran X Kuşağı’nda %18, Baby Boomers’ta ise %12’ye düşüyor. Daha da önemlisi, gençlerin %80’i bu teknolojileri gelecekte daha sık kullanmaya istekli olduğunu ifade ediyor; bu, dijital araçların seyahat endüstrisinde ne kadar hızlı bir şekilde benimsendiğini gösteriyor.
Online rezervasyonlar, 2024’te küresel pazarın %70’ini domine ederken, McKinsey’in tahmini bu oranın 2025’te %75’e ulaşacağı yönünde; genç nesiller ise bu trendin başını çekiyor. Uçuşları, konaklamaları ve aktiviteleri tek bir platform üzerinden hızlıca karşılaştırmak ve rezervasyon yapmak, gençler için bir standart haline geldi; bu da turizmradar.com gibi dijital pazar yerlerinin genç gezginler için vazgeçilmez bir araç olduğunu kanıtlıyor.
McKinsey uzmanı Vik Krishnan’ın belirttiği gibi, “Üretken yapay zeka, seyahat keşfini önemli ölçüde kolaylaştırıyor ve bu, özellikle karmaşık planlama süreçlerinden hoşlanmayan genç nesiller için büyük bir avantaj.” Örneğin, bir genç gezgin, AI destekli bir araç kullanarak bütçesine uygun uçuşları, çevre dostu konaklama seçeneklerini ve yerel kültürü deneyimleyeceği aktiviteleri saniyeler içinde bulabiliyor. Mobil uygulamalar da bu dijital ekosistemin ayrılmaz bir parçası; gençlerin %67’si, seyahat sırasında gerçek zamanlı bildirimler (örneğin uçuş gecikmeleri), dijital biletler ve yerel rehberlik hizmetleri gibi özelliklere erişim sağlayan uygulamaları tercih ediyor.
Ayrıca, artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri, destinasyonların tanıtımında giderek daha fazla rol oynuyor; Z Kuşağı’nın %88’i TikTok ve Instagram gibi platformlarda seyahat influencer’larını takip ederken, %35’i bir destinasyonu seçmeden önce sanal tur denemesi yaptığını söylüyor. Bu teknolojiler, gençlerin seyahat öncesi ilham alma sürecini domine ediyor; örneğin, Paris’te Eyfel Kulesi’ni sanal olarak gezmek veya Bali’deki bir tapınağı VR ile keşfetmek, karar verme sürecini kolaylaştırıyor.
Ancak bu teknolojik sıçrama, beraberinde bazı zorlukları da getiriyor; veri güvenliği endişeleri, özellikle kişisel bilgilerin paylaşımı konusunda hassas olan gençler için bir risk oluşturuyor. Ayrıca, dijital erişim eşitsizliği, teknolojiye sınırlı erişimi olan bölgelerdeki gezginleri dezavantajlı konuma düşürebilir. Yine de, genç nesillerin teknolojiyi benimseme hızı, turizm sektörünü daha verimli, kişiselleştirilmiş ve erişilebilir bir hale getiriyor; bu da 2025’te beklenen %3-5’lik büyüme tahminine katkıda bulunacak bir dinamik olarak öne çıkıyor.
Genç Nesillerin Tercihleri, Sektör Üzerindeki Etkisi ve Gelecek Projeksiyonları
Genç nesillerin seyahate olan ilgisi ve teknolojiyle şekillenen tercihleri, turizm sektöründe hem büyük fırsatlar yaratıyor hem de işletmeler için ciddi bir adaptasyon gerektiriyor. McKinsey raporuna göre, Z Kuşağı ve Milenyum nesli, 2024’te uluslararası ve yerel geziler arasında dengeli bir planlama sergiliyor; ankete katılan gençlerin %51’i uluslararası bir gezi planlarken, %49’u yerel destinasyonları hedefliyor.
Bu, Baby Boomers’ın %75 oranında yerel gezilere odaklanmasıyla keskin bir tezat oluşturuyor ve gençlerin yenilik arayışını, sınır ötesi deneyimlere olan merakını yansıtıyor. Japonya gibi döviz kuru avantajı sunan (yenin değer kaybı sayesinde) destinasyonlar, Vietnam gibi vizesiz giriş kolaylığı sağlayan ülkeler veya İzlanda gibi doğal güzellikleriyle dikkat çeken bölgeler, gençler arasında popülerlik kazanıyor.
Konaklama tercihleri de dikkat çekici; gençlerin %35’i 3 yıldız ve altı otelleri tercih ediyor, ancak bu otellerin modern tasarımlar, sosyal etkinlik alanları ve trend mahallelerde konumlanması gibi beklentileri var. Aynı zamanda, lüks deneyimlere de açıklar; örneğin, %22’si goril izleme gibi bir deneyim için $500 ödemeye hazır olduğunu belirtiyor. Sürdürülebilirlik, genç nesillerin karar alma süreçlerinde giderek daha fazla ağırlık kazanıyor; ankete göre, %56’sı çevre dostu konaklamaları tercih ederken, %50’si yeşil politikaları olan turizm şirketleriyle çalışmayı önceliklendiriyor.
Teknoloji, bu talepleri karşılamada kritik bir rol oynuyor; AI, karbon ayak izini azaltan rotalar önerirken, online platformlar gençlerin otantik ve sosyal medya odaklı deneyim arayışını destekliyor. McKinsey, sektörün bu değişime uyum sağlamak için dijital stratejilerini güçlendirmesi gerektiğini vurguluyor; örneğin, gençlerin %65’i destinasyon seçiminde sosyal medya içeriklerini dikkate alıyor ve bu, tur operatörlerinin influencer iş birliklerine yönelmesini gerektiriyor.
Ayrıca, gençler geleneksel turistik yerlerden çok alternatif deneyimlere kayıyor; Paris’te Eyfel Kulesi yerine sokak sanatı turları, Roma’da Colosseum yerine yerel pazar gezileri gibi seçenekler talep görüyor. Bu trend, turizm sektörünün ürün yelpazesini çeşitlendirmesini ve gençlerin sosyal bağlantı kurabileceği, yerel kültürü derinlemesine deneyimleyebileceği paketler sunmasını zorunlu kılıyor.
McKinsey’in projeksiyonuna göre, genç nesillerin seyahat harcamaları 2030’a kadar küresel turizm gelirlerinin %40’ını oluşturabilir; bu da 2025’teki %3-5 büyüme tahmininin ötesinde bir potansiyeli işaret ediyor.

Sonuç: Genç Nesiller ve Teknoloji Turizmin Geleceğini Nasıl Şekillendiriyor?
McKinsey’in 2024 seyahat trendleri raporu, genç nesillerin seyahate olan ilgisinin ve teknoloji kullanımındaki artışın, turizm sektöründe kalıcı bir paradigma değişikliği yarattığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Z Kuşağı ve Milenyum nesli, deneyim odaklı bir yaşam tarzını benimseyerek seyahati bir öncelik haline getiriyor; bu, pandemi sonrası bastırılmış talebin ötesinde, uzun vadeli bir kültürel kaymayı yansıtıyor.
Teknoloji ise bu talepleri karşılamada vazgeçilmez bir araç olarak öne çıkıyor; AI, online platformlar, mobil uygulamalar ve AR/VR gibi yenilikler, gençlerin seyahat planlamasını, destinasyon seçimini ve deneyimini yeniden tanımlıyor.
Bu nesiller, sürdürülebilirlik, otantiklik ve sosyal bağlantı gibi değerleri merkeze alarak sektörün geleneksel yaklaşımlarını zorluyor; destinasyonların ve tur operatörlerinin bu beklentilere yanıt vermesi gerekiyor. 2025’te turizm sektörünün %3-5 büyüme tahmini, gençlerin bu dinamik katkılarıyla daha da güçlenebilir; ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi, sektörün dijitalleşmeye, çeşitliliğe ve çevre bilincine yatırım yapmasına bağlı.
Sonuç olarak, genç nesillerin seyahate olan tutkusu ve teknolojiyle şekillenen alışkanlıkları, turizmin geleceğini yalnızca büyütmekle kalmıyor, aynı zamanda daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve kişiselleştirilmiş bir sektöre doğru yönlendiriyor. Bu trend, 2025 ve ötesinde turizmin nasıl bir yol izleyeceğini belirleyen en güçlü faktörlerden biri olmaya devam edecek.
Sık Sorulan Sorular
Genç Nesiller Neden Seyahate Bu Kadar İlgi Duyuyor?
McKinsey’in 2024 seyahat trendleri raporuna göre, genç nesillerin (Z Kuşağı ve Milenyum) seyahate olan ilgisi pandemi sonrası dönemde ciddi bir artış gösterdi ve bu, sektörde dikkat çekici bir dönüşüm yarattı. Ankete katılan gençlerin %76’sı, pandemi öncesine kıyasla seyahate daha fazla ilgi duyduğunu belirtirken, bu oran genel nüfusta %66 seviyesinde kaldı; X Kuşağı (%62) ve Baby Boomers (%55) ise daha az bir yükseliş sergiledi. Bu ilginin kökeninde, pandemi sırasında ertelenen seyahat arzularının geri dönüşü yatıyor; gençler, “intikam seyahati” olarak bilinen bu trendle, uluslararası geziler ve bucket list tipi deneyimler peşinde koştu. Ancak McKinsey, bu durumun yalnızca geçici bir tepki olmadığını, son on yılda tüketicilerin maddi varlıklara harcamaktan çok deneyimlere yöneldiğini vurguluyor. Z Kuşağı ve Milenyum nesli için seyahat, kişisel gelişim, sosyal bağlantılar kurma ve özgün hikayeler yaratma fırsatı sunuyor; bu da seyahati bir tatilden öte bir yaşam tarzı haline getiriyor. Ankete göre, gençler 2023’te ortalama 4,9 gezi gerçekleştirirken, bu sayı X Kuşağı’nda 3,8, Baby Boomers’ta 3,7 oldu. Ayrıca, gelirlerinin %29’unu seyahate ayırıyorlar; bu oran diğer nesillerde daha düşük (%26 ve %25). Z Kuşağı’nın %52’si deneyimlere “savurganlık” yaptığını belirtirken, Baby Boomers’ta bu oran %29’a düşüyor. Yeni yerler keşfetme (%55), kültürel deneyimler (%48) ve sosyal medyada paylaşılabilir anlar (%43) gibi motivasyonlar, gençlerin destinasyon seçiminde başı çekiyor. Pandemi, bu neslin deneyim odaklı yaklaşımını hızlandırdı; gençler, kısıtlamalar kalktığında birikimlerini Japonya’da sakura izlemek, Vietnam’da sokak yemekleri turuna katılmak veya İzlanda’da Kuzey Işıkları’nı görmek gibi hedeflere yöneltti. Bu trend, destinasyonların gençlere hitap etmek için otantik, etkileşimli ve yerel kültürü yansıtan aktiviteler sunması gerektiğini gösteriyor. Ekonomik belirsizliklere rağmen gençlerin seyahat harcamalarından vazgeçmemesi, bu ilginin kalıcı olduğunu ve sektörün geleceğini şekillendireceğini kanıtlıyor.
Teknoloji Genç Nesillerin Seyahat Alışkanlıklarını Nasıl Değiştiriyor?
McKinsey’in 2024 raporuna göre, genç nesillerin teknolojiyle olan yakın ilişkisi, seyahat alışkanlıklarını kökten dönüştürüyor ve bu değişim, sektörde dijital bir devrimi ateşliyor. Ankete katılan Z Kuşağı ve Milenyum neslinin %25’i, 2024’te seyahat planlamalarında yapay zeka (AI) veya üretken yapay zeka (gen AI) araçlarını kullandığını belirtirken, %80’i bu teknolojileri gelecekte daha sık kullanmaya açık olduğunu ifade etti; bu oran X Kuşağı’nda %18, Baby Boomers’ta %12 ile sınırlı kaldı. Online rezervasyonlar, 2024’te pazarın %70’ini oluştururken, McKinsey 2025’te bu oranın %75’e ulaşacağını öngörüyor; gençler ise bu dijitalleşmenin öncüleri konumunda. Uçuşlar, konaklamalar ve aktiviteler için turizmradar.com gibi platformları kullanarak hızlı ve kişiselleştirilmiş planlama yapmayı tercih ediyorlar. McKinsey uzmanı Vik Krishnan, “Üretken yapay zeka, seyahat keşfini kolaylaştırıyor ve gençlerin karmaşık süreçlerden kaçınma eğilimini destekliyor” diyor. Örneğin, AI, bütçeye uygun uçuşlar, çevre dostu oteller ve yerel kültürü öne çıkaran turları saniyeler içinde öneriyor. Mobil uygulamalar da gençlerin favorisi; %67’si, gerçek zamanlı bildirimler, dijital biletler ve yerel rehberlik gibi özelliklere erişim istiyor. Artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) ise destinasyon tanıtımını yeniden tanımlıyor; Z Kuşağı’nın %88’i TikTok ve Instagram’da seyahat influencer’larını takip ederken, %35’i sanal turlarla destinasyonları önceden deneyimlediğini söylüyor. Bu teknolojiler, Paris’te bir müzeyi sanal olarak gezmek veya Bali’de bir tapınağı VR ile keşfetmek gibi imkanlar sunarak karar sürecini zenginleştiriyor. Ancak bu dönüşüm, veri güvenliği (özellikle gençlerin hassas olduğu bir konu) ve dijital erişim eşitsizliği gibi zorlukları da beraberinde getiriyor. Yine de, teknoloji gençlerin seyahati daha verimli, kişiselleştirilmiş ve erişilebilir hale getirmesini sağlıyor; bu da turizm sektörünün dijital stratejilerini gençlere göre uyarlamasını zorunlu kılıyor. 2025’te bu trendin ivme kazanması, sektörün büyüme potansiyelini artıracak.
Genç Nesillerin Seyahat Tercihleri Neler ve Bunlar Sektörü Nasıl Etkiliyor?
McKinsey’in 2024 anketine göre, genç nesillerin seyahat tercihleri, hem çeşitlilik hem de yenilik arayışı açısından sektörü yeniden şekillendiriyor. Z Kuşağı ve Milenyum nesli, 2024’te uluslararası (%51) ve yerel (%49) geziler arasında dengeli bir planlama sergiliyor; bu, Baby Boomers’ın %75 oranında yerel gezilere odaklanmasıyla büyük bir fark yaratıyor. Gençler, Japonya (döviz kuru avantajı), Vietnam (vizesiz giriş) veya İzlanda (doğal güzellikler) gibi destinasyonlara yönelerek sınır ötesi deneyimlere öncelik veriyor. Konaklama tercihleri de dikkat çekici; %35’i 3 yıldız ve altı otelleri seçiyor, ancak bu otellerden modern tasarım, sosyal etkinlik alanları ve trend mahallelerde konum bekliyorlar. Aynı zamanda, lüks deneyimlere de açıklar; %22’si goril izleme gibi bir aktivite için $500 ödemeye hazır. Sürdürülebilirlik, gençlerin %56’sının çevre dostu konaklamaları tercih etmesi ve %50’sinin yeşil turizm şirketlerini desteklemesiyle önemli bir kriter haline geldi. Teknoloji, bu talepleri karşılamada kilit; AI, karbon ayak izini azaltan rotalar önerirken, online platformlar otantik deneyim arayışını kolaylaştırıyor. Gençlerin %65’i destinasyon seçiminde sosyal medya içeriklerini dikkate alıyor; bu, tur operatörlerini influencer iş birliklerine yöneltiyor. Geleneksel turistik yerler yerine alternatifler tercih ediliyor; örneğin, Roma’da Colosseum yerine yerel pazarlar, Paris’te Eyfel Kulesi yerine sokak sanatı turları popüler. Bu tercihler, sektörün ürün yelpazesini çeşitlendirmesini ve gençlerin sosyal bağlantı kurabileceği, yerel kültürü deneyimleyebileceği paketler sunmasını gerektiriyor. McKinsey, gençlerin 2030’a kadar turizm gelirlerinin %40’ını oluşturabileceğini öngörüyor; bu, 2025’teki %3-5 büyüme tahminini destekleyen bir potansiyel. Turizmradar.com gibi platformlar, gençlere özel filtreler (bütçe dostu, çevre dostu, sosyal medya odaklı) sunarak bu taleplere yanıt verebilir.
Teknoloji Kullanımındaki Artış Turizm Sektörüne Ne Tür Fırsatlar Sunuyor?
McKinsey’in 2024 verilerine göre, genç nesillerin teknoloji kullanımındaki artış, turizm sektörüne hem operasyonel hem de stratejik fırsatlar sunuyor. Online rezervasyonların 2024’te %70’lik bir paya ulaşması ve 2025’te %75’e çıkması beklenirken, gençlerin bu alandaki liderliği, dijital platformların önemini artırıyor. Z Kuşağı ve Milenyum neslinin %25’i AI veya gen AI araçlarını kullanıyor; %80’i ise bu teknolojilere açık olduğunu söylüyor. Bu, sektörün kişiselleştirilmiş hizmetler sunma kapasitesini genişletiyor; örneğin, AI, bir gencin bütçesine, ilgi alanlarına ve sürdürülebilirlik tercihlerine uygun bir tatil paketi tasarlayabiliyor. Mobil uygulamalar, gençlerin %67’sinin talep ettiği gerçek zamanlı bildirimler, dijital biletler ve rehberlik hizmetleriyle operasyonel verimliliği artırıyor. AR ve VR, destinasyonların sanal turlarla tanıtılmasını sağlayarak pazarlama stratejilerini güçlendiriyor; gençlerin %35’i bu teknolojileri kullanıyor ve bu, rezervasyon öncesi güveni artırıyor. Ayrıca, sosyal medya entegrasyonu, gençlerin %88’inin influencer içeriklerini takip etmesiyle, destinasyonların görünürlüğünü ve cazibesini yükseltiyor. Bu fırsatlar, tur operatörlerinin maliyetleri düşürmesine, müşteri memnuniyetini artırmasına ve yeni pazarlara ulaşmasına olanak tanıyor. Turizmradar.com gibi platformlar, gençlere yönelik dijital çözümlerle (örneğin AI önerileri, mobil rezervasyon) rekabet avantajı elde edebilir. Ancak bu fırsatlar, veri güvenliği yatırımları ve teknolojik altyapı gerektiriyor; küçük ölçekli işletmeler için bu bir meydan okuma olabilir. Yine de, teknoloji, genç nesillerin beklentilerini karşılayarak sektörün 2025’te büyümesini destekleyecek bir katalizör görevi görüyor.