Makale İçerikleri
Türkiye’nin Diplomatik Çabaları ve Turizmde İstikrar Arayışı
İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin 21 Haziran 2025 tarihinde İstanbul’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılması, İran-İsrail çatışmalarının bölge turizmine olan etkilerini azaltmak için Türkiye’nin diplomatik çabalarını hızlandırdığını gösteriyor. Orta Doğu’da sekizinci gününe giren çatışmalar, özellikle İranlı turistlere bağımlı olan Van gibi şehirlerde turizm sektörünü derinden etkiliyor.
Türkiye, hem bölgesel istikrarı desteklemek hem de turizm sektörünü korumak için arabuluculuk rolünü üstleniyor. Araghchi’nin İstanbul ziyareti, diplomasinin çatışmaları durdurmada etkili olabileceği mesajını taşırken, Türkiye’nin bu süreçte kritik bir aktör olarak konumlandığını ortaya koyuyor. İstanbul’daki İİT toplantısında, Araghchi’nin “2015’te olduğu gibi müzakereli bir çözüme kesinlikle hazırız” ve “Diplomasiye geri dönmemiz için saldırganlık durdurulmalı” açıklamaları, İran’ın diyalog arayışında olduğunu gösteriyor. Türkiye, bu görüşmelerde ev sahipliği yaparak, hem İran hem de diğer bölgesel aktörlerle iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Ancak, çatışmaların turizm sektörüne etkisi devam ediyor. 2024 yılında Türkiye, İran’dan yaklaşık 714 bin turisti ağırlamıştı, ancak 2025 yaz sezonu için bu rakamların ciddi şekilde düşmesi bekleniyor.
Van’da rezervasyon iptalleri yüzde 60’a ulaşırken, Türk Hava Yolları (THY) ve AJet, İranlıların Türkiye’ye akın etmesi nedeniyle ek seferler düzenliyor. Bu hareketlilik, Türkiye’nin hava trafiği ve turizm altyapısı üzerinde baskı yaratıyor. İstanbul’daki oteller, İranlıların geçici konaklama talepleriyle dolarken, Van gibi şehirler turizm gelirlerinde kayıp yaşıyor. Türkiye’nin arabuluculuk çabaları, sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik bir boyut taşıyor. Turizm sektörü, pandemi sonrası dönemde 2024’te 3 milyar dolarlık sağlık turizmi geliriyle rekor kırmıştı, ancak bu yeni jeopolitik kriz, sektörün kırılganlığını ortaya koyuyor.
Türkiye, diplomatik girişimleri ve uluslararası tanıtım kampanyalarıyla turizmde istikrarı sağlamaya çalışıyor. Araghchi’nin ziyareti, bu çabaların bir parçası olarak, Türkiye’nin bölgesel barış ve ekonomik toparlanma için lider bir rol üstlendiğini gösteriyor. Türkiye, hem insani sorumluluklarını yerine getiriyor hem de turizm sektörünü ayakta tutmak için stratejik adımlar atıyor.

İran-İsrail Çatışmalarının Turizm Sektörüne Etkileri
İran-İsrail çatışmaları, 13 Haziran 2025 tarihinde İsrail’in İran’a düzenlediği hava saldırılarıyla başladı ve sekizinci gününde bölge genelinde ciddi bir istikrarsızlık yarattı. Tahran’daki sivil yerleşim yerlerinin ve Natanz nükleer tesisinin hedef alınması, İran’da panik yaratırken, binlerce İranlı güvenli bir sığınak arayışıyla Türkiye’ye yöneldi. Türkiye, vizesiz seyahat imkanı ve coğrafi yakınlığı nedeniyle İranlılar için bir geçiş noktası haline geldi. Ancak, bu hareketlilik, turizm sektörü üzerinde karmaşık etkiler yaratıyor.
Van, İranlı turistlere bağımlılığıyla bilinen bir şehir olarak, çatışmaların turizm sektörüne en ağır darbeyi vurduğu bölgelerden biri. 2024 yılında Van’a gelen 714 bin İranlı turist, şehrin turizm gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyordu. Ancak, çatışmalar nedeniyle rezervasyon iptalleri yüzde 60’a ulaştı. Turizmciler, “Savaş varken kim tatile çıkar?” diyerek sektördeki krizi özetliyor. Hava sahası kapanmaları ve uçuş iptalleri, İran’dan Van’a ulaşımı zorlaştırırken, sınır kapılarındaki yoğunluk turizm odaklı hareketliliği engelliyor. Van Otogarı’nda otobüs firmalarının ek seferler düzenlemesi, daha çok sığınma arayışındaki İranlılara hizmet veriyor.
Bu durum, turizm gelirlerini artırmak yerine, sosyal ve ekonomik yükleri artırıyor. İstanbul, Antalya ve İzmir gibi diğer turistik şehirler de çatışmalardan dolaylı olarak etkileniyor. 2024 yılında İran ve İsrail’den 3 milyondan fazla turist Türkiye’yi ziyaret etmişti, ancak çatışmaların yol açtığı güvenlik endişeleri, uluslararası turistlerin seyahat planlarını ertelemesine neden oluyor. Hindistan gibi pazarlarda, Türkiye’ye rezervasyonlarda yüzde 60’lık bir düşüş ve iptallerde yüzde 250’lik bir artış yaşandı. THY ve AJet’in ek seferleri, İranlıların Türkiye’ye akınını desteklerken, hava trafiğinde yoğunluğa yol açıyor.
İstanbul Havalimanı, İranlıların giriş ve çıkış merkezi haline gelirken, bu yoğunluk operasyonel aksamalara neden oluyor. Türkiye’nin turizm sektörü, bu krizden en az zararla çıkmak için alternatif pazarlara yönelmeye çalışıyor, ancak çatışmaların uzaması durumunda 2025 yaz sezonu ciddi bir kayıpla kapanabilir. Türkiye’nin arabuluculuk çabaları, turizm sektörünü koruma hedefiyle birleştiğinde, bölgesel istikrarın ekonomik toparlanma için kritik olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin Arabuluculuk Rolü ve İstanbul’daki Diplomatik Görüşmeler
Türkiye, İran-İsrail çatışmalarında arabuluculuk rolünü üstlenerek, bölgesel istikrarı desteklemeye çalışıyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin 21 Haziran 2025’te İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi ve İİT Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılması, bu çabaların bir göstergesi. Araghchi’nin toplantıda yaptığı, “Diplomasi geçmişte işe yaradı, gelecekte de işe yarayabilir” ve “2015’te olduğu gibi müzakereli bir çözüme hazırız” açıklamaları, İran’ın diyalog arayışında olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye, bu görüşmelerde ev sahipliği yaparak, hem İran hem de diğer bölgesel aktörlerle iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor. İstanbul, bu tür kritik zirvelere ev sahipliği yapma konusunda deneyimli bir şehir. İİT toplantısı, 40’tan fazla dışişleri bakanının katılımıyla, Orta Doğu’daki çatışmalara çözüm arayışını hızlandırdı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Araghchi ile yaptığı görüşme, Türkiye’nin arabuluculuk rolünü pekiştirdi. Türkiye, hem İran hem de İsrail ile ekonomik ve siyasi ilişkileri olan bir ülke olarak, bu çatışmalarda denge politikası izliyor. Ancak, bu rol, turizm sektörü gibi hassas alanlarda zorluklar yaratıyor. Çatışmaların turizm üzerindeki etkisi, Türkiye’nin diplomatik girişimlerini daha da kritik hale getiriyor. Türkiye, geçmişte Suriye ve Ukrayna gibi çatışmalarda arabuluculuk yaparak uluslararası alanda güven kazanmıştı. Bu deneyim, İran-İsrail çatışmalarında da Türkiye’yi önemli bir aktör yapıyor. Araghchi’nin İstanbul ziyareti, Türkiye’nin sadece bir transit merkezi değil, aynı zamanda bölgesel barış için bir diyalog platformu olduğunu gösteriyor.
Ancak, diplomatik çabaların turizm sektörüne etkisi kısa vadede sınırlı olabilir. Çatışmaların devam etmesi, güvenlik endişelerini artırarak turist akışını olumsuz etkiliyor. Türkiye, bu krizi yönetmek için hem diplomatik hem de ekonomik stratejiler geliştiriyor. Uluslararası tanıtım kampanyaları, alternatif turizm pazarlarına yönelme ve sağlık turizmi gibi güçlü alanları büyütme, Türkiye’nin turizm sektörünü ayakta tutma çabalarının bir parçası. Araghchi’nin ziyareti, Türkiye’nin bu krizde lider bir rol üstlendiğini ve turizmde istikrar için çalıştığını ortaya koyuyor.

Van ve Diğer Şehirlerdeki Turizm Kayıpları
Van, İran-İsrail çatışmalarının turizm sektörüne en ağır darbeyi vurduğu şehirlerden biri. İran’a yakınlığı ve kültürel bağları nedeniyle, Van, İranlı turistler için popüler bir destinasyon. 2024 yılında Van’a gelen 714 bin İranlı turist, şehrin turizm gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyordu. Ancak, çatışmaların başlamasıyla rezervasyon iptalleri yüzde 60’a ulaştı. Otellerin doluluk oranları düşerken, restoranlar ve yerel esnaf gelir kaybı yaşıyor. Van Gölü, Akdamar Adası ve tarihi mekanlar, İranlı turistlerin ilgisini çeken cazibe merkezleri olsa da, güvenlik endişeleri bu çekiciliği gölgeliyor.
Hava sahası kapanmaları ve uçuş iptalleri, İran’dan Van’a ulaşımı zorlaştırıyor. Van Otogarı’nda otobüs firmalarının ek seferler düzenlemesi, daha çok sığınma arayışındaki İranlılara hizmet veriyor. Bu durum, turizm gelirlerini artırmak yerine, Van’ın altyapısı üzerinde baskı yaratıyor. İran’dan gelenlerin bir kısmı, Van’ı geçici bir sığınak olarak kullanırken, uzun süreli kalmayı planlayanlar da mevcut. Bu, otellerde doluluk yaratıyor, ancak bu doluluk turizm odaklı değil, zorunlu konaklamalara dayanıyor.
İstanbul, Antalya ve İzmir gibi diğer turistik şehirler de çatışmalardan dolaylı olarak etkileniyor. İstanbul’daki oteller, İranlıların geçici konaklama talepleriyle dolarken, bu durum kısa vadeli bir gelir sağlıyor. Ancak, Antalya ve İzmir gibi sahil şehirleri, yaz sezonu için rezervasyon iptalleriyle karşı karşıya. Hindistan gibi pazarlarda yaşanan yüzde 250’lik iptal artışı, bu şehirlerin turizm gelirlerini tehdit ediyor.
Türkiye, sağlık turizmi gibi alanlarda daha dayanıklı olsa da, genel turizm sektörü ciddi bir risk altında. Van’daki turizmciler, hükümetten acil destek paketleri ve tanıtım kampanyaları bekliyor. Alternatif pazarlara yönelme ve güvenlik algısını güçlendirme, Van’ın bu krizi atlatması için kritik. Türkiye, turizm sektörünü ayakta tutmak için hem yerel hem de ulusal düzeyde koordineli bir çaba göstermeli.
THY ve AJet’in Rolü ve Hava Trafiği Üzerindeki Baskı
Türk Hava Yolları (THY) ve AJet, İran-İsrail çatışmalarının yol açtığı İranlı akınına yanıt vermek için ek seferler düzenliyor. 20 Haziran 2025’te Yeni Şafak’ta yer alan habere göre, THY ve AJet, İran’a dönmek isteyen veya Türkiye üzerinden başka ülkelere ulaşmayı planlayan İranlılar için özel uçuşlar organize etti. Bu ek seferler, İstanbul Havalimanı’nda yoğun bir hava trafiği yaratırken, Türkiye’nin havacılık sektörünün kriz yönetimindeki başarısını gösteriyor. Ancak, İran hava sahasının dönemsel kapanmaları, Türk hava trafiğinde karmaşaya yol açıyor.
1 Ekim 2024’ten bu yana İran, Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan seferleri dönemsel olarak iptal edildi ve bu durum, Haziran 2025’teki çatışmalarla daha da karmaşık hale geldi. THY ve AJet, bu ülkelere seyahat edecek yolculara 30 Haziran 2025’e kadar bilet değişiklikleri ve iade işlemleri için esneklik sağladı. İstanbul Havalimanı, İranlıların giriş ve çıkış merkezi haline gelirken, yolcu trafiği önemli ölçüde arttı. Bu yoğunluk, havalimanında uzun kuyruklara ve operasyonel aksamalara neden oluyor. AJet’in Bakü’ye yönlendirilen uçuşları ve THY’nin İstanbul’a geri dönen uçakları, krizin hava trafiği üzerindeki etkisini gösteriyor.
Ek seferler, kısa vadede THY ve AJet’in gelirlerini artırabilir, ancak uzun vadede bu durumun sürdürülebilirliği, çatışmaların seyrine bağlı. Hava trafiğindeki bu yoğunluk, turizm altyapısını da etkiliyor. İstanbul’daki oteller, İranlıların konaklama talepleriyle dolarken, Van gibi şehirlerde turizm sektörü rezervasyon iptalleriyle mücadele ediyor. Türkiye, bu çelişkili durumu dengelemek için havacılık ve turizm sektörlerinde stratejik planlamalar yapmalı. Havalimanı kapasitesini artırmak ve operasyonel verimliliği sağlamak, bu krizin hava trafiği üzerindeki etkilerini azaltmak için kritik önem taşıyor.

Türkiye’nin Ekonomik ve Diplomatik Stratejileri
İran-İsrail çatışmaları, Türkiye’nin hem diplomatik hem de ekonomik stratejilerini etkileyen bir kriz olarak öne çıkıyor. Türkiye, çatışmalara doğrudan taraf olmamakla birlikte, jeopolitik konumu nedeniyle bu krizden dolaylı olarak etkileniyor. Ankara, İran sınırında güvenlik önlemlerini artırırken, çatışmaların Türkiye’ye sıçramasını önlemek için diplomatik girişimlerini hızlandırıyor. Araghchi’nin İstanbul ziyareti, Türkiye’nin arabuluculuk rolünü pekiştiriyor. Türkiye, hem İran hem de İsrail ile ekonomik ve siyasi ilişkileri olan bir ülke olarak, bu çatışmalarda denge politikası izliyor. Ancak, bu durum turizm sektörü gibi hassas alanlarda olumsuz etkiler yaratıyor.
Hükümet, turizm sektörünü desteklemek için vergi indirimleri, kredi imkanları ve tanıtım kampanyaları gibi önlemler alabilir. Alternatif pazarlara yönelme, Avrupa, Asya ve Afrika’dan gelen turist sayısını artırmak için kritik. Sağlık turizmi, bu krizden daha az etkileniyor ve Türkiye, bu sektörü büyüterek kayıpları telafi etmeyi hedefliyor. THY ve AJet’in ek seferleri, insani sorumlulukları yerine getirirken ekonomik bir fırsat yaratıyor. Ancak, hava trafiğindeki yoğunluk ve turizmdeki kayıplar, bu fırsatları gölgeliyor.
Türkiye, çatışmaların sona ermesi için uluslararası toplumla iş birliği yaparak bölgedeki istikrarı desteklemeli. Araghchi’nin İstanbul’daki açıklamaları, diplomasinin çözüm için bir fırsat sunduğunu gösteriyor. Türkiye, bu fırsatı değerlendirerek, hem turizm sektörünü ayakta tutabilir hem de bölgesel barışa katkı sağlayabilir. Uzun vadede, turizm ve havacılık sektörlerini daha dayanıklı hale getirmek için çeşitlendirme stratejilerine odaklanmak, Türkiye’nin krizlere karşı direncini artıracaktır.
Sonuç
İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin İstanbul ziyareti, Türkiye’nin İran-İsrail çatışmalarında arabuluculuk rolünü üstlendiğini ve turizmde istikrar arayışını sürdürdüğünü gösteriyor. Çatışmalar, özellikle Van gibi İranlı turistlere bağımlı şehirlerde turizm sektörünü derinden etkilerken, THY ve AJet’in ek seferleri, İranlıların Türkiye’ye akınını destekliyor. İstanbul’daki oteller, geçici konaklama talepleriyle dolarken, Van’da rezervasyon iptalleri ekonomik kayıplara yol açıyor.
Türkiye, diplomatik girişimler ve uluslararası tanıtım kampanyalarıyla turizm sektörünü korurken, bölgesel istikrar için kritik bir aktör konumunda. Çatışmaların uzaması, 2025 yaz sezonunu riske atsa da, Türkiye’nin arabuluculuk çabaları ve ekonomik stratejileri, bu krizi aşmak için umut veriyor. Hükümetten beklenen destekler ve koordineli çabalar, Türkiye’nin turizm sektörünü yeniden canlandırması için vazgeçilmez.
Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin İstanbul ziyareti, İran-İsrail çatışmalarının turizm sektörüne etkileri ve Türkiye’nin arabuluculuk çabalarıyla ilgili güncel haberlere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, makaledeki bilgilere katkı sağlayan kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
- Resmi Kurumlar ve Veriler:
- T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı: Türkiye’nin turizm istatistikleri ve politikaları.
- T.C. Dışişleri Bakanlığı: Abbas Araghchi’nin Türkiye ziyareti.
- T.C. Ticaret Bakanlığı: Turizm sektörü ve havacılık verileri.
- Haber Kaynakları:
- Yeni Şafak: THY ve AJet’in ek seferleri ve turizm etkileri.
- Anadolu Ajansı (AA): İran-İsrail çatışmaları ve Araghchi’nin İstanbul ziyareti.
- Milliyet: İran Dışişleri Bakanı’nın İstanbul’daki açıklamaları.
- Hürriyet: Van turizmi ve çatışmaların etkileri.
- Rûdaw: Van’daki turizm sektörü ve İranlı akını.
- Al-Monitor: Araghchi’nin Türkiye ziyareti ve diplomatik çabalar.
- Gercekgundem: Araghchi’nin İİT toplantısındaki açıklamaları.
- Sektörel Analizler:
- Euronews: Orta Doğu’daki çatışmaların turizm sektörüne etkileri.
- Travel Weekly: Bölgesel çatışmaların turizm rezervasyonlarına etkisi.
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin İstanbul ziyareti turizm sektörünü nasıl etkiliyor?
İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin 21 Haziran 2025’te İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılması, Türkiye’nin İran-İsrail çatışmalarında arabuluculuk rolünü güçlendirdiğini gösteriyor. Araghchi’nin “Diplomasi geçmişte işe yaradı, gelecekte de işe yarayabilir” ve “2015’te olduğu gibi müzakereli bir çözüme hazırız” açıklamaları, İran’ın diyalog arayışında olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye, bu görüşmelerde ev sahipliği yaparak, bölgesel istikrarı desteklemeyi ve turizm sektörünü korumayı hedefliyor. Ancak, çatışmaların turizm üzerindeki etkisi devam ediyor. Van, İranlı turistlere bağımlılığı nedeniyle en çok etkilenen şehirlerden biri. 2024’te 714 bin İranlı turist Van’ı ziyaret etmişti, ancak çatışmalar nedeniyle rezervasyon iptalleri yüzde 60’a ulaştı. İstanbul’daki oteller, İranlıların geçici konaklama talepleriyle dolarken, Van’da oteller ve yerel esnaf gelir kaybı yaşıyor. THY ve AJet’in ek seferleri, İranlıların Türkiye’ye akınını desteklerken, hava trafiğinde yoğunluğa yol açıyor. Türkiye’nin arabuluculuk çabaları, turizm sektörünü ayakta tutmak için umut verse de, çatışmaların uzaması 2025 yaz sezonunu riske atıyor. Hükümet, alternatif pazarlara yönelme, sağlık turizmini büyütme ve uluslararası tanıtım kampanyalarıyla bu krizi yönetmeye çalışıyor. Araghchi’nin ziyareti, Türkiye’nin diplomatik liderliğini gösterirken, turizmde istikrar için bölgesel barışın kritik olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye, hem insani sorumluluklarını yerine getiriyor hem de ekonomik kayıpları en aza indirmek için stratejik adımlar atıyor.
İran-İsrail çatışmaları Türkiye’nin turizm sektörünü nasıl etkiliyor?
İran-İsrail çatışmaları, 13 Haziran 2025’te başlayan hava saldırılarıyla sekizinci gününe girerken, Türkiye’nin turizm sektörünü derinden etkiliyor. İran’daki sivil yerleşim yerlerinin ve Natanz nükleer tesisinin hedef alınması, binlerce İranlının Türkiye’ye sığınmasına neden oldu. Van, İranlı turistlere bağımlılığıyla bilinen bir şehir olarak, rezervasyon iptallerinde yüzde 60’lık bir artış yaşadı. 2024’te Van’a 714 bin İranlı turist gelmiş ve şehrin turizm gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturmuştu. Ancak, güvenlik endişeleri ve hava sahası kapanmaları, İran’dan Van’a ulaşımı zorlaştırıyor. Turizmciler, “Savaş varken kim tatile çıkar?” diyerek krizin etkisini özetliyor. İstanbul, Antalya ve İzmir gibi diğer turistik şehirler de dolaylı olarak etkileniyor. 2024’te İran ve İsrail’den 3 milyondan fazla turist Türkiye’yi ziyaret etmişti, ancak çatışmaların yol açtığı güvenlik endişeleri, uluslararası turistlerin planlarını ertelemesine neden oluyor. Hindistan gibi pazarlarda rezervasyonlarda yüzde 60’lık düşüş ve iptallerde yüzde 250’lik artış yaşandı. THY ve AJet’in ek seferleri, İranlıların Türkiye’ye akınını desteklerken, İstanbul Havalimanı’nda yoğunluğa yol açıyor. Bu hareketlilik, İstanbul’daki otellerde kısa vadeli doluluk sağlasa da, Van gibi şehirlerde turizm gelirleri düşüyor. Türkiye, sağlık turizmi gibi alanlarda daha dayanıklı olsa da, genel turizm sektörü risk altında. Hükümet, alternatif pazarlara yönelme ve tanıtım kampanyalarıyla bu krizi yönetmeye çalışıyor. Türkiye’nin arabuluculuk çabaları, bölgesel istikrarı sağlayarak turizm sektörünü koruma hedefiyle birleşiyor, ancak çatışmaların uzaması bu çabaları zorlaştırıyor.
Türkiye’nin arabuluculuk rolü turizm sektörüne nasıl katkı sağlayabilir?
Türkiye, İran-İsrail çatışmalarında arabuluculuk rolü üstlenerek, hem bölgesel istikrarı destekliyor hem de turizm sektörünü koruma fırsatını değerlendiriyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin 21 Haziran 2025’te İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi ve İİT toplantısına katılması, Türkiye’nin diplomatik liderliğini gösteriyor. Araghchi’nin “Diplomasiye geri dönmemiz için saldırganlık durdurulmalı” açıklaması, İran’ın diyalog arayışında olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye, bu görüşmelerde ev sahipliği yaparak, İran ve diğer bölgesel aktörlerle iş birliğini güçlendiriyor. İstanbul, bu tür zirvelere ev sahipliği yapma konusunda deneyimli bir şehir ve İİT toplantısı, 40’tan fazla dışişleri bakanının katılımıyla çözüm arayışını hızlandırdı. Türkiye’nin arabuluculuk rolü, çatışmaların sona ermesi durumunda turizm sektörüne olumlu yansıyabilir. Bölgesel istikrar, güvenlik endişelerini azaltarak uluslararası turist akışını artırabilir. Ancak, kısa vadede bu çabaların etkisi sınırlı. Van’da rezervasyon iptalleri yüzde 60’a ulaşırken, İstanbul’daki oteller İranlıların geçici konaklama talepleriyle doluyor. THY ve AJet’in ek seferleri, hava trafiğinde yoğunluk yaratırken, turizm altyapısı üzerinde baskı oluşturuyor. Türkiye, geçmişte Suriye ve Ukrayna gibi çatışmalarda arabuluculuk yaparak uluslararası güven kazanmıştı. Bu deneyim, İran-İsrail çatışmalarında da Türkiye’yi önemli bir aktör yapıyor. Hükümet, turizm sektörünü desteklemek için alternatif pazarlara yöneliyor ve sağlık kategorisini büyütüyor. Uluslararası tanıtım kampanyaları, Türkiye’nin güvenlik algısını güçlendirmek için kritik. Araghchi’nin ziyareti, Türkiye’nin turizmde istikrar için diplomatik bir lider olduğunu gösteriyor, ancak bu çaba, bölgesel barışa bağlı olarak sonuç verecektir.
Van’daki turizm sektörü bu krizden nasıl etkileniyor?
Van, İran-İsrail çatışmalarının turizm sektörüne en ağır darbeyi vurduğu şehirlerden biri. İran’a yakınlığı ve kültürel bağları nedeniyle, Van, İranlı turistler için popüler bir destinasyon. 2024 yılında 714 bin İranlı turist, Van’ın turizm gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyordu. Ancak, 13 Haziran 2025’te başlayan çatışmalar, rezervasyon iptallerinde yüzde 60’lık bir artışa yol açtı. Van Gölü, Akdamar Adası ve tarihi mekanlar, İranlıların ilgisini çeken cazibe merkezleri olsa da, güvenlik endişeleri bu çekiciliği gölgeliyor. Hava sahası kapanmaları ve uçuş iptalleri, İran’dan Van’a ulaşımı zorlaştırıyor. Van Otogarı’nda otobüs firmalarının ek seferleri, daha çok sığınma arayışındaki İranlılara hizmet veriyor. Bu, turizm gelirlerini artırmak yerine, Van’ın altyapısı üzerinde baskı yaratıyor. İran’dan gelenlerin bir kısmı, Van’ı geçici bir sığınak olarak kullanırken, uzun süreli kalmayı planlayanlar da var. Bu, otellerde doluluk yaratıyor ancak turistik değil, zorunlu konaklamalara dayanıyor. Otellerin doluluk oranları düşerken, restoranlar ve yerel esnaf gelir kaybı yaşıyor. Van’ın turizm sektörü, İranlı turistlere bağımlılığı nedeniyle bu krizden diğer ülkelere kıyasla daha fazla etkileniyor. Şehir, alternatif pazarlara yönelmeye çalışsa da kısa vadede bu açığı kapatmak zor. Hükümetten acil destek paketleri, vergi indirimleri ve tanıtım kampanyaları bekleniyor. Güvenlik algısını güçlendirmek ve sınır kapılarındaki hareketliliği yönetmek, Van’ın bu krizi atlatması için gerekli. Van, hem insani sorumluluklarını yerine getiriyor hem de ekonomik kayıplarını en aza indirmeye çalışıyor. Türkiye’nin arabuluculuk çabaları, Van’ın turizm sektörünü dolaylı olarak destekleyebilir, ancak bölgesel istikrar sağlanmadan bu etki sınırlı kalacak.