Hindistan-Pakistan Gerilimi ve Turizm Üzerindeki Etkileri: Vize İptalleri, Boykotlar ve Keşmir Krizi

Keşmir’deki Silahlı Saldırı ve Hindistan-Pakistan Geriliminin Tırmanışı 22 Nisan 2025’te, Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir bölgesinde bulunan Pahalgam’daki Baisaran Vadisi’nde gerçekleşen silahlı saldırı, Hindistan ve Pakistan arasındaki zaten kırılgan olan ilişkileri yeni bir kriz noktasına...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 12 Mayıs 2025

Keşmir’deki Silahlı Saldırı ve Hindistan-Pakistan Geriliminin Tırmanışı

22 Nisan 2025’te, Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir bölgesinde bulunan Pahalgam’daki Baisaran Vadisi’nde gerçekleşen silahlı saldırı, Hindistan ve Pakistan arasındaki zaten kırılgan olan ilişkileri yeni bir kriz noktasına taşıdı. Bu saldırı, 25’i Hindistan vatandaşı ve 1’i Nepal vatandaşı olmak üzere 26 turistin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı ve bölgedeki turizm hareketliliğini derinden etkiledi.

Hindistan, saldırının sorumlusu olarak Pakistan merkezli militan grupları işaret ederken, Pakistan bu iddiaları reddederek bağımsız bir soruşturma talep etti. Saldırının ardından Hindistan, Pakistan vatandaşlarına yönelik tüm vize hizmetlerini askıya aldı, mevcut vizeleri iptal etti ve ülkedeki Pakistanlılara 48 saat içinde Hindistan’ı terk etme emri verdi. Bu karar, yalnızca diplomatik ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki turizm sektörünü de ciddi şekilde vurdu.

Pakistan da misilleme olarak Hindistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetlerini durdurdu, hava sahasını Hindistan uçaklarına kapattı ve tüm ticareti askıya aldı. Bu karşılıklı restleşmeler, Keşmir bölgesinin turizm potansiyelini gölgede bıraktı ve her iki ülkenin ekonomisine zarar verdi.

Keşmir, doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleriyle uzun süredir hem yerel hem de uluslararası turistler için bir cazibe merkezi olmuştur. Ancak, 1947’de Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana devam eden Keşmir anlaşmazlığı, bölgenin turizm sektörünü sık sık sekteye uğratmıştır. Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir, özellikle son yıllarda turizmde bir canlanma yaşamıştı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, saldırının ardından yaptığı açıklamada, “Cammu ve Keşmir son yıllarda turizmden eğitim sektörüne pek çok alanda büyüdü. Bu durumdan rahatsız olanlar, Keşmir’i tekrar yok etmek istiyor” diyerek, bölgenin turizmdeki yükselişine dikkat çekti. Ancak, 22 Nisan saldırısı, bu ilerlemeyi tehdit eden bir dönüm noktası oldu. Saldırının turistleri hedef alması, bölgenin güvenli bir destinasyon olarak algılanmasını zedeledi ve turist akışını durdurdu.

Hindistan’ın vize iptalleri ve Pakistan’ın hava sahasını kapatma gibi adımları, uluslararası turistlerin bölgeye erişimini daha da zorlaştırdı. Bu makale, Hindistan-Pakistan geriliminin 2025’teki turizm üzerindeki etkilerini, vize iptallerinin sonuçlarını, boykotların ekonomik yansımalarını ve Keşmir krizinin tarihsel arka planını derinlemesine analiz ederek, bölgedeki turizm sektörünün geleceğine dair öngörüler sunuyor.

Saldırının ardından Hindistan, yalnızca vize iptalleriyle yetinmedi; aynı zamanda 1960 yılında Dünya Bankası garantörlüğünde imzalanan Indus Suları Anlaşması’nı askıya aldığını duyurdu. Bu anlaşma, iki ülke arasında su paylaşımını düzenleyen ve özellikle Pakistan’ın tarım ve enerji ihtiyacını karşılamada kritik bir öneme sahip olan bir belgeydi.

Hindistan’ın bu adımı, Pakistan tarafından “savaş sebebi” olarak nitelendirildi ve gerilimi daha da tırmandırdı. Pakistan, Simla Anlaşması’ndan çekileceğini açıklayarak, Keşmir’deki ateşkes hattını düzenleyen bu anlaşmayı fiilen geçersiz kıldı. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler neredeyse tamamen koptu; Hindistan, Pakistanlı diplomatları sınır dışı ederken, Pakistan da Hindistan’ın İslamabad Büyükelçiliği’ndeki personel sayısını azalttı.

Bu adımlar, yalnızca siyasi ve askeri alanda değil, aynı zamanda turizm, ticaret ve kültürel değişim gibi sivil alanlarda da derin bir kriz yarattı. Keşmir’deki turizm sektörü, bu gerilimden en çok etkilenen sektörlerden biri oldu; zira bölge, hem Hindistan hem de Pakistan için ekonomik ve sembolik bir değer taşıyor. Saldırının turistleri hedef alması, bölgenin uluslararası turizmdeki imajını zedeledi ve yerel ekonomiyi ciddi bir darboğaza soktu.

Hindistan-Pakistan Gerilimi

Keşmir Saldırısının Turizm Sektörüne Doğrudan Etkileri

Keşmir’deki 22 Nisan saldırısı, bölgenin turizm sektörüne ağır bir darbe vurdu. Pahalgam, doğal güzellikleriyle ünlü bir turistik destinasyon olarak, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyordu. Ancak, Baisaran Vadisi’nde gerçekleşen ve özellikle Hindu erkekleri hedef aldığı belirtilen saldırı, bölgenin güvenli bir destinasyon olarak algılanmasını ciddi şekilde sarstı.

Saldırının ardından Hindistan, Keşmir genelinde güvenlik önlemlerini artırdı; okullar ve işletmeler geçici olarak kapatıldı, Srinagar Havaalanı sivil uçuşlara kapatıldı ve bölgedeki turistik faaliyetler durma noktasına geldi. Hindistan medyası, saldırının ardından turist rezervasyonlarında %80’lik bir düşüş yaşandığını bildirdi. Bu durum, oteller, tur operatörleri, rehberler ve yerel esnaf gibi turizm sektörüne bağımlı olan binlerce kişi için ciddi bir gelir kaybına yol açtı.

Saldırının turizm üzerindeki etkisi, yalnızca Hindistan idaresindeki Keşmir’le sınırlı kalmadı; Pakistan idaresindeki Azad Keşmir de benzer bir çöküş yaşadı. Pakistan, Hindistan’ın suçlamalarına yanıt olarak hava sahasını kapattı ve Hindistan’la tüm ticareti durdurdu. Bu karar, Pakistan’ın turizm sektörünü de olumsuz etkiledi; zira uluslararası turistler, Pakistan’a seyahat etmek için Hindistan üzerinden transit geçiş yapıyordu.

Örneğin, Türk Hava Yolları (THY), Lahor ve İslamabad seferlerini 7 Mayıs 2025’te iptal ettiğini duyurdu; bu, Pakistan’ın turizm gelirlerinde önemli bir kayba yol açtı. Ayrıca, Pakistan’ın Hindistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetlerini askıya alması ve Hindistan’ın Pakistanlılara 48 saatlik terk emri vermesi, iki ülke arasındaki turist hareketliliğini tamamen durdurdu.

2023 verilerine göre, Hindistan’dan Pakistan’a yılda yaklaşık 50 bin turist seyahat ederken, Pakistan’dan Hindistan’a ise çoğunlukla dini hacılar olmak üzere 30 bin kişi gidiyordu. Bu rakamlar, 2025’teki krizle birlikte sıfıra indi.

Turizm sektöründeki bu çöküş, Keşmir’in yerel ekonomisi için yıkıcı oldu. Cammu ve Keşmir, Hindistan’ın turizm gelirlerinin yaklaşık %7’sini sağlıyordu ve bölgedeki oteller, 2024’te %90 doluluk oranıyla rekor kırmıştı. Ancak, saldırı sonrası rezervasyon iptalleri ve güvenlik endişeleri, bu ivmeyi tersine çevirdi. Yerel turizm dernekleri, 2025 yaz sezonunda gelir kaybının 1 milyar doları aşabileceğini tahmin ediyor.

Benzer şekilde, Pakistan idaresindeki Azad Keşmir, özellikle Murree gibi turistik bölgelerde ciddi bir turist kaybı yaşadı. Pakistan Turizm Geliştirme Kurumu’na göre, 2024’te 2 milyon uluslararası turisti ağırlayan ülke, 2025’te bu sayının %50 azalmasını bekliyor.

Saldırının turistleri hedef alması, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik bir etki yarattı; uluslararası turistler, Keşmir’i artık “riskli” bir destinasyon olarak görmeye başladı. Bu algı, bölgenin turizm sektörünün toparlanması için uzun vadeli bir tehdit oluşturuyor.

Vize İptalleri ve Boykotların Ekonomik ve Sosyal Yansımaları

Hindistan’ın Pakistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetlerini askıya alması ve mevcut vizeleri iptal etmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin sivil boyutunu derinden etkiledi. 27 Nisan 2025’ten itibaren geçerli olan bu karar, tıbbi amaçlı vizeler hariç (ki bunlar da 29 Nisan’a kadar geçerliydi) tüm Pakistanlıları kapsıyordu. Hindistan, Güney Asya Bölgesel İşbirliği Örgütü (SAARC) kapsamındaki vize muafiyet programını da iptal ederek, bu programla Hindistan’da bulunan Pakistanlılara 48 saat içinde ülkeyi terk etme emri verdi.

Pakistan da aynı şekilde Hindistan vatandaşlarına yönelik vizeleri askıya aldı ve ülkede bulunan Hindistanlılardan 48 saat içinde ayrılmalarını istedi; yalnızca Sih dini hacıları bu karardan muaf tutuldu. Bu karşılıklı vize iptalleri, iki ülke arasında zaten sınırlı olan insan hareketliliğini tamamen durdurdu ve turizm, ticaret ve kültürel değişim gibi alanlarda bir kopuş yarattı.

Vize iptallerinin ekonomik yansımaları, özellikle turizm ve havacılık sektörlerinde hissedildi. Hindistan’ın Wagah-Attari sınır kapısını kapatması, iki ülke arasındaki tek işlevsel kara sınırını devre dışı bıraktı. Bu kapı, özellikle Sih hacılar ve tüccarlar için önemli bir geçiş noktasıydı. Kapanış, yerel esnafın gelirlerini sıfırladı; zira sınır bölgesindeki dükkanlar, turistlerden önemli bir gelir elde ediyordu.

Pakistan’ın hava sahasını Hindistan uçaklarına kapatması, uluslararası havayollarının rotalarını değiştirmesine neden oldu ve bu da bilet fiyatlarını artırdı. Örneğin, Avrupa’dan Hindistan’a uçuş yapan havayolları, Pakistan hava sahasını kullanamadıkları için daha uzun rotalar seçmek zorunda kaldı, bu da maliyetleri %20 oranında artırdı. Türk Hava Yolları gibi üçüncü ülke havayollarının sefer iptalleri, Pakistan’ın uluslararası turizmdeki erişilebilirliğini daha da azalttı.

Boykotlar, yalnızca resmi düzeyde değil, halk düzeyinde de etkili oldu. Hindistan’da, saldırı sonrası düzenlenen protestolarda, Pakistan ürünlerine ve kültürel etkinliklerine yönelik boykot çağrıları yapıldı. Örneğin, Hindistan Premier Ligi (IPL), ülkenin en popüler kriket ligi, gerilim nedeniyle bir hafta askıya alındı; zira Pakistanlı oyuncuların katılımı tartışma konusu oldu. Pakistan’da ise, Hindistan’ın Indus Suları Anlaşması’nı askıya almasına karşı yürüyüşler düzenlendi ve Hindistan mallarına boykot çağrıları yükseldi.

Bu boykotlar, iki ülke arasındaki sınırlı ticari ilişkileri daha da zayıflattı. 2023 verilerine göre, Hindistan ve Pakistan arasındaki ticaret hacmi 2 milyar dolardı; ancak 2025’teki kriz, bu hacmin %70 azalmasına yol açabilir. Turizm sektörü, bu boykotlardan en çok etkilenen alanlardan biri oldu; zira her iki ülke de diğerinin vatandaşlarını “istenmeyen” olarak görmeye başladı.

Sosyal açıdan, vize iptalleri ve boykotlar, iki ülke halkları arasındaki bağları kopardı. Hindistan ve Pakistan, ortak bir tarih ve kültüre sahip olmasına rağmen, Keşmir anlaşmazlığı nedeniyle zaten sınırlı bir insan hareketliliğine sahipti. Vize iptalleri, aile ziyaretlerini, dini hacları ve kültürel etkinlikleri imkânsız hale getirdi. Örneğin, Hindistan’daki Sih toplumu, Pakistan’daki kutsal mekanlara erişimde zorluk yaşadı; Pakistan’daki Müslüman hacılar ise Hindistan’daki dini merkezlere gidemedi.

Bu durum, iki ülke arasındaki toplumsal gerilimi artırdı ve karşılıklı önyargıları güçlendirdi. Uluslararası toplum, bu krizin sosyal etkilerini hafifletmek için diplomatik çözümler önerse de, her iki ülkenin sert tutumu, kısa vadede bir yumuşama olasılığını azalttı.

Keşmir Anlaşmazlığının Tarihsel Arka Planı ve Turizme Etkileri

Keşmir, 1947’de Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana iki ülke arasında bir anlaşmazlık kaynağı olmuştur. Bölge, Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir, Pakistan idaresindeki Azad Keşmir ve Çin’in kontrolündeki küçük bir bölüm olarak üçe bölünmüştür.

Her iki ülke, Keşmir’in tamamında hak iddia ederken, Hindistan bölgenin kendi sınırları içinde olduğunu savunuyor; Pakistan ise Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına dayanan bir referandum talep ediyor. Keşmir’deki anlaşmazlık, 1947, 1965, 1971 ve 1999’da olmak üzere dört kez büyük çaplı savaşa yol açtı. 1989’da başlayan ve İslamcı militanların öncülük ettiği silahlı isyan, bölgedeki gerilimi daha da artırdı ve on binlerce insanın ölümüne neden oldu. Bu tarihsel arka plan, Keşmir’in turizm sektörünü sürekli bir belirsizlik altında bıraktı.

Keşmir’in turizm potansiyeli, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle her zaman yüksek olmuştur. Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir, Srinagar, Gulmarg ve Pahalgam gibi destinasyonlarla uluslararası üne sahiptir. Pakistan idaresindeki Azad Keşmir ise Neelum Vadisi ve Murree gibi bölgelerle turist çekmektedir.

Ancak, anlaşmazlık nedeniyle her iki bölge de sık sık güvenlik krizleriyle karşı karşıya kalmıştır. Örneğin, 2019’da Hindistan’ın Keşmir’in yarı özerk statüsünü kaldırması, bölgede protestolara ve turizmde keskin bir düşüşe yol açtı. 2021’de iki ülke arasında ateşkes anlaşması yenilenmiş ve turizmde bir canlanma yaşanmıştı; ancak 2025’teki saldırı, bu kırılgan ilerlemeyi yok etti. Saldırının turistleri hedef alması, Keşmir’in “güvenli destinasyon” imajını zedeledi ve uluslararası turizm operatörlerinin bölgeyi programlarından çıkarmasına neden oldu.

Keşmir anlaşmazlığının turizme etkisi, yalnızca güvenlik endişeleriyle sınırlı değil; aynı zamanda siyasi ve diplomatik krizler de sektörü baltalıyor. Hindistan, Keşmir’deki her silahlı eylemi “Pakistan destekli terörizm” olarak nitelendirirken, Pakistan, bölgedeki direnişi “özgürlük mücadelesi” olarak görüyor. Bu karşılıklı suçlamalar, uluslararası toplumun Keşmir’e yönelik algısını etkiliyor ve turistlerin bölgeye olan güvenini azaltıyor.

Örneğin, 2023’te Keşmir’e gelen uluslararası turist sayısı 1,5 milyonken, 2025’te bu sayının 500 bine düşmesi bekleniyor. Ayrıca, Hindistan’ın Indus Suları Anlaşması’nı askıya alması, Pakistan’ın tarım ve enerji sektörlerini tehdit ederken, dolaylı olarak turizm altyapısını da etkiledi. Su kaynaklarının azalması, Pakistan’daki turistik bölgelerin cazibesini azaltabilir; zira bu bölgeler, doğal güzelliklerini büyük ölçüde su kaynaklarına borçludur.

Uluslararası Toplumun Tepkileri ve Diplomatik Çözüm Arayışları

Hindistan-Pakistan gerilimi, yalnızca bölgesel bir kriz değil, aynı zamanda küresel bir endişe kaynağıdır; zira her iki ülke de nükleer güce sahiptir. 22 Nisan saldırısının ardından uluslararası toplum, gerilimi azaltmak için devreye girdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 24 Nisan’da yaptığı açıklamada, iki ülkeye “barışçıl çözüm” çağrısı yaptı ve “azami itidal” talep etti. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 30 Nisan’da Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’le yaptığı telefon görüşmesinde, saldırıyı kınadı ve Pakistan’a soruşturmada iş birliği yapma çağrısında bulundu.

Ancak, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, “Bu bizim doğrudan müdahale edeceğimiz bir konu değil” diyerek, ABD’nin tarafsız bir tutum sergileyeceğini belirtti. Türkiye, tarihsel olarak Pakistan’la yakın ilişkileri nedeniyle daha aktif bir rol oynadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Mayıs’ta Şerif’le yaptığı görüşmede, Türkiye’nin gerilimi azaltmak için diplomatik temaslara hazır olduğunu ifade etti. Dışişleri Bakanlığı da Hindistan’ın 7 Mayıs’taki hava saldırılarını kınayarak, “Sivilleri hedef alan kışkırtıcı adımları” eleştirdi.

Uluslararası toplumun diplomatik çabaları, turizm sektörünün toparlanması için kritik bir öneme sahip. Keşmir’deki güvenlik krizinin çözülmesi, bölgenin uluslararası turizmdeki imajını düzeltebilir. Ancak, Hindistan ve Pakistan’ın sert tutumları, kısa vadede bir çözüm olasılığını azaltıyor. Hindistan, 7 Mayıs’ta Pakistan ve Azad Keşmir’deki 9 bölgeye hava saldırıları düzenledi; Pakistan ise bu saldırılara misilleme olarak Hindistan’ın füze depolarını vurdu.

Bu karşılıklı saldırılar, 10 Mayıs’ta bir ateşkes anlaşmasıyla geçici olarak durduruldu; ancak her iki ülke, diğerini “ateşkesi ihlal etmekle” suçladı. Bu durum, turizm sektörünün belirsizlik içinde kalmasına neden oldu; zira ateşkesin kırılgan yapısı, turistlerin bölgeye olan güvenini daha da azalttı. Uluslararası turizm operatörleri, Keşmir’i 2025 programlarından çıkarmaya başladı; bu da bölgenin ekonomik toparlanma şansını zayıflattı.

Türkiye’nin Pakistan’la olan yakın ilişkileri, krizde dikkat çeken bir unsur oldu. Hint medyasında, Türkiye’nin Pakistan’a 6 uçak dolusu silah ve SİHA gönderdiği iddia edildi; ancak İletişim Başkanlığı, bu iddiaları yalanlayarak yalnızca bir askeri uçağın yakıt ikmali için Pakistan’a indiğini belirtti.

Türkiye’nin Keşmir sorununda Pakistan’ı desteklemesi, Hindistan’la ilişkilerini gerginleştirebilir; bu da Türk turistlerin Hindistan’a seyahatlerini etkileyebilir. 2023’te Hindistan’ı 50 bin Türk turist ziyaret ederken, 2025’te bu sayının %30 azalması bekleniyor. Uluslararası toplumun, Hindistan ve Pakistan’ı müzakere masasına oturtması, turizm sektörünün canlanması için bir ön koşul; ancak mevcut siyasi ortam, bu hedefi zorlaştırıyor.

Çözüm Önerileri ve Turizm Sektörünün Geleceği

Hindistan-Pakistan geriliminin turizm üzerindeki yıkıcı etkilerini azaltmak için hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde adımlar atılması gerekiyor. İlk olarak, Keşmir’deki güvenlik durumunun istikrara kavuşması kritik. Hindistan ve Pakistan, 2021 ateşkes anlaşmasını yeniden canlandırarak, Kontrol Hattı’nda çatışmaları durdurabilir. Bu, turistlerin bölgeye olan güvenini artırabilir. İkinci olarak, vize iptallerinin kaldırılması ve sınır kapılarının yeniden açılması, iki ülke arasındaki turist hareketliliğini canlandırabilir.

Örneğin, Wagah-Attari sınır kapısının yeniden açılması, Sih hacıların ve tüccarların bölgeye erişimini kolaylaştırabilir. Üçüncü olarak, uluslararası turizm operatörleriyle iş birliği yapılarak, Keşmir’in “güvenli destinasyon” imajı yeniden inşa edilebilir. Bu, sosyal medya kampanyaları, tanıtım turları ve güvenlik garantileriyle desteklenmelidir.

Uluslararası toplum, Hindistan ve Pakistan’ı diplomatik müzakerelere teşvik etmeli. BM veya tarafsız bir üçüncü ülke (örneğin, Türkiye), iki ülke arasında arabuluculuk yapabilir. Indus Suları Anlaşması’nın yeniden yürürlüğe girmesi, Pakistan’ın ekonomik istikrarını güçlendirebilir ve dolaylı olarak turizm altyapısını destekleyebilir.

Ayrıca, her iki ülke, turizm sektörünü siyasi krizlerden izole etmek için ortak projeler geliştirebilir. Örneğin, Keşmir’in ortak bir “barış turizmi” destinasyonu olarak pazarlanması, iki ülke halkları arasındaki bağları güçlendirebilir. Ancak, bu tür projeler, siyasi irade ve karşılıklı güven gerektiriyor; mevcut ortamda bu, kısa vadede zor görünüyor.

Turizm sektörünün geleceği, Hindistan ve Pakistan’ın kriz yönetimindeki başarısına bağlı. Kısa vadede, her iki ülke de iç turizme odaklanabilir; zira uluslararası turistlerin güvenini kazanmak zaman alacaktır. Hindistan, Keşmir’deki güvenlik önlemlerini şeffaflaştırarak ve turistik bölgeleri yeniden açarak yerel turistleri çekebilir. Pakistan ise Azad Keşmir’deki altyapıyı güçlendirerek, Orta Asya ve Ortadoğu’dan turistleri hedefleyebilir.

Uzun vadede, Keşmir’in turizm potansiyeli, ancak siyasi istikrar ve bölgesel iş birliğiyle realize edilebilir. 2025, bu krizin çözümü için bir dönüm noktası olabilir; ancak her iki ülkenin de yapıcı bir yaklaşım benimsemesi şart. Aksi takdirde, Keşmir’in turizm sektörü, belirsizlik ve çatışma gölgesinde kalmaya devam edecektir.

Kaynaklar

  • Dünya Bülteni: Pakistan-Hindistan hattında neler oluyor?
  • Euronews: Keşmir’deki toplu katliamın ardından vizeler iptal edildi
  • T24: Hindistan ordusu, Pakistan ve Azad Keşmir’deki hedeflere operasyon başlattı
  • Milat Gazetesi: Hindistan, Pakistan vatandaşlarına vize hizmetlerini iptal etti
  • GASAM: Hindistan-Pakistan Gerilimi: Yeni Bir Krizin Eşiği mi?
  • Bursa Hakimiyet: Hindistan-Pakistan gerilimi: THY seferleri iptal etti
  • BBC News Türkçe: Keşmir: Hindistan ve Pakistan arasındaki son gerilim nasıl başladı?
  • Türkiye Gazetesi: Hindistan ile Pakistan arasında gerilim tırmanıyor
  • Diriliş Postası: Hindistan, Pahalgam saldırısı sonrası vize hizmetlerini iptal etti
  • BBC News Türkçe: Pakistan-Hindistan geriliminde Türkiye’nin politikası
  • TRT Haber: Pakistan, Hindistan vatandaşlarının vizelerini askıya aldı
  • SDE: Pakistan ve Hindistan Sınırında Savaş Tehlikesi
  • Son Dakika: Hindistan, Pakistan’ı füzelerle vurdu
  • Son Dakika: Türkiye 6 uçak dolusu silah gönderdi iddiası
  • BBC News Türkçe: Hindistan ve Pakistan’dan karşılıklı ateşkes ihlali suçlaması

Sık Sorulan Sorular

Keşmir’deki 22 Nisan 2025 Saldırısı Turizm Sektörünü Nasıl Etkiledi?

22 Nisan 2025’te Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir’in Pahalgam bölgesinde gerçekleşen ve 26 turistin hayatını kaybettiği silahlı saldırı, Keşmir’in turizm sektörüne ağır bir darbe vurdu. Saldırının turistleri hedef alması, bölgenin güvenli bir destinasyon olarak algılanmasını zedeledi. Hindistan, güvenlik önlemi olarak 87 tatil beldesinden 48’ini geçici olarak kapattı ve Srinagar Havaalanı’nı sivil uçuşlara kapattı. Bu, rezervasyonlarda %80’lik bir düşüşe yol açtı; oteller, tur operatörleri ve yerel esnaf ciddi gelir kaybı yaşadı. Pakistan idaresindeki Azad Keşmir de, Hindistan’ın vize iptalleri ve hava sahası kısıtlamaları nedeniyle turist kaybı gördü. Uluslararası turizm operatörleri, Keşmir’i 2025 programlarından çıkardı ve bölgenin ekonomik toparlanması uzun vadeli bir tehdit altına girdi.

Hindistan ve Pakistan’ın Vize İptalleri Hangi Kapsamda Gerçekleşti?

Hindistan, 22 Nisan saldırısının ardından Pakistan vatandaşlarına yönelik tüm vizeleri 27 Nisan 2025’ten itibaren iptal etti; tıbbi vizeler hariç (29 Nisan’a kadar geçerliydi) tüm Pakistanlılara 48 saat içinde ülkeyi terk etme emri verdi. Güney Asya Bölgesel İşbirliği Örgütü (SAARC) vize muafiyet programı da askıya alındı. Pakistan, misilleme olarak Hindistan vatandaşlarına verilen vizeleri iptal etti; yalnızca Sih hacılar bu karardan muaf tutuldu. Ayrıca, Pakistan hava sahasını Hindistan uçaklarına kapattı ve Wagah-Attari sınır kapısını kapatarak iki ülke arasındaki tek kara geçişini durdurdu. Bu kararlar, turizm, ticaret ve kültürel değişimi tamamen durdurarak her iki ülkenin ekonomisine zarar verdi.

Indus Suları Anlaşması’nın Askıya Alınması Turizmi Nasıl Etkiledi?

Hindistan’ın 1960 tarihli Indus Suları Anlaşması’nı 23 Nisan 2025’te askıya alması, Pakistan’ın tarım ve enerji sektörlerini tehdit etti; zira Pakistan’ın su ihtiyacının %80’i Indus Nehri’ne bağlı. Pakistan, bu adımı “savaş sebebi” olarak nitelendirdi ve Simla Anlaşması’ndan çekildi. Su kaynaklarının azalması, Pakistan idaresindeki Azad Keşmir’deki turistik bölgelerin cazibesini dolaylı olarak etkiledi; çünkü bu bölgeler, doğal güzelliklerini su kaynaklarına borçlu. Ayrıca, anlaşmanın askıya alınması, Pakistan’da protestolara yol açtı ve Hindistan mallarına boykot çağrılarını artırdı. Bu, iki ülke arasındaki turist hareketliliğini daha da azalttı ve turizm sektörünün toparlanma şansını zayıflattı.

Uluslararası Toplumun Gerilime Tepkisi Ne Oldu?

Uluslararası toplum, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimi azaltmak için diplomatik girişimlerde bulundu. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 24 Nisan’da her iki ülkeye “azami itidal” çağrısı yaptı ve barışçıl çözümler önerdi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’le görüşerek saldırıyı kınadı, ancak ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, doğrudan müdahaleden kaçınacaklarını belirtti. Türkiye, Pakistan’la yakın ilişkileri nedeniyle aktif rol oynadı; Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Mayıs’ta Şerif’le görüşerek Türkiye’nin diplomatik destek sunmaya hazır olduğunu ifade etti. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İslamabad’ı ziyaret ederek arabuluculuk önerdi. Ancak, her iki ülkenin sert tutumu, bu çabaların kısa vadeli etkisini sınırladı ve turizm sektöründeki belirsizlik devam etti.

Yorum yapın

Geri

Schengen Vize Mağduriyetine AB’den Yanıt ve Türkiye’deki Sorunların Derinlemesine Analizi

İleri

Çanakkale Kültür Yolu Festivali 2025: Kültürel Turizm Canlanması