Makale İçerikleri
Hawaii doğal güzellikleri, tropikal plajları ve eşsiz ekosistemiyle dünya çapında bir turizm merkezi olarak bilinir. Ancak, iklim değişikliğinin artan etkileri, bu ada eyaletini ciddi şekilde tehdit ediyor. Erozyona uğrayan kıyı şeritleri, artan orman yangınları ve şiddetli fırtınalar, Hawaii’nin hem doğal hem de ekonomik kaynaklarını riske atıyor. Bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla, Hawaii Valisi Josh Green, 2025 yılında otel ve kruvaziyer gemilerine uygulanan vergileri artıran bir yasayı imzaladı.
Bu yasa, Amerika Birleşik Devletleri’nde iklim değişikliğiyle mücadele için turistlerden ek vergi alan ilk düzenleme olarak tarihe geçti. Yeni vergi, hem çevresel projeleri finanse etmeyi hem de Hawaii’nin turizm odaklı ekonomisini sürdürülebilir kılmayı hedefliyor. Yasa, 1 Ocak 2026’dan itibaren otel ve kısa süreli kiralamalara yüzde 0,75’lik bir ek vergi getirirken, Temmuz 2026’dan itibaren kruvaziyer gemilerine yüzde 11’lik bir vergi uygulayacak. Bu makale, Hawaii iklim krizi sebebiyle bu yenilikçi adımını, verginin etkilerini ve turizm sektörüne yansımalarını detaylı bir şekilde ele alıyor.

İklim Değişikliğinin Hawaii’deki Etkileri
Hawaii, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini derinden hisseden bölgelerden biri. Adaların coğrafi konumu, onları deniz seviyesindeki yükselmeler, kıyı erozyonu ve aşırı hava olaylarına karşı özellikle savunmasız hale getiriyor. Örneğin, ünlü Waikiki Plajı, erozyon nedeniyle her yıl küçülüyor ve bu durum hem turizmi hem de yerel ekonomiyi tehdit ediyor. 2023 yılında Maui’de yaşanan ve 102 kişinin hayatını kaybettiği Lahaina orman yangını, iklim değişikliğinin Hawaii için ne kadar ciddi bir tehlike olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu yangın, yanıcı istilacı otların kontrolsüz yayılması ve kuraklık gibi faktörlerin birleşimiyle felakete dönüştü. Lahaina’nın neredeyse tamamen yok olması, hem yerel halkı hem de eyalet yönetimini harekete geçirdi.
İklim değişikliği yalnızca plajlar ve ormanlarla sınırlı değil; aynı zamanda mercan resiflerinin beyazlaması, yerel flora ve fauna üzerindeki baskılar ve kasırga gibi aşırı hava olaylarının sıklığındaki artış da Hawaii’nin ekosistemini tehdit ediyor. Yerli bitki ve hayvan türlerinin korunması, adaların biyolojik çeşitliliğini sürdürmek için kritik önem taşıyor. Ancak bu tür projeler, yüksek maliyetler gerektiriyor ve eyaletin mevcut bütçesi bu masrafları karşılamakta yetersiz kalıyor. İşte bu noktada, yeni otel vergisi devreye giriyor. Yetkililer, bu verginin yılda yaklaşık 100 milyon dolar gelir sağlayacağını tahmin ediyor. Bu gelir, kıyı şeritlerinin korunması, yangın önleme hatlarının oluşturulması ve kasırga klipsleri gibi koruyucu önlemlerin yaygınlaştırılması gibi projelerde kullanılacak. Vali Green, bu fonların Hawaii’nin doğal güzelliklerini korurken aynı zamanda turizm sektörünün sürdürülebilirliğini artıracağını vurguluyor.
Hawaii’nin iklim değişikliğiyle mücadeledeki bu adımı, yalnızca yerel değil, küresel bir öneme sahip. Diğer eyaletler ve ülkeler, Hawaii’nin bu modelini örnek alarak kendi bölgelerindeki çevresel sorunlara karşı benzer finansman mekanizmaları geliştirebilir. Green, imza töreninde yaptığı konuşmada, iklim felaketlerinin küresel bir sorun olduğunu ve diğer bölgelerin de harekete geçmesi gerektiğini belirtti. Hawaii’nin bu girişimi, turizm gelirlerini çevresel korumaya yönlendiren yenilikçi bir yaklaşım olarak dikkat çekiyor.
Yeni Vergi Yasasının Detayları
Hawaii’nin yeni yasası, otel ve kısa süreli kiralama sektöründe uygulanan Geçici Konaklama Vergisi’ni (Transient Accommodations Tax – TAT) mevcut yüzde 10,25’ten yüzde 11’e yükseltiyor. Bu artış, 1 Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek ve günlük oda ücretlerine yüzde 0,75’lik bir ek vergi olarak yansıyacak. Örneğin, 400 dolarlık bir otel odası için bu, yaklaşık 3 dolarlık bir ek maliyet anlamına geliyor. Vali Green, bu miktarın turistler için makul olduğunu ve çevresel projeler için gerekli fonları sağlayacağını ifade etti. Ayrıca, Temmuz 2026’dan itibaren kruvaziyer gemilerine de yüzde 11’lik bir vergi uygulanacak. Bu vergi, gemilerin Hawaii limanlarında geçirdiği gün sayısına göre hesaplanacak ve karadaki konaklama vergileriyle eşit bir seviyeye getirilecek.
Hawaii’ye seyahat edenler zaten önemli miktarda vergi ödüyor. Mevcut yüzde 10,25’lik TAT’a ek olarak, eyaletin farklı ilçeleri yüzde 3’lük bir ek vergi uyguluyor. Yeni yasayla birlikte, toplam vergi oranı yaklaşık yüzde 19’a ulaşacak, bu da Hawaii’yi ABD’deki en yüksek otel vergisi oranına sahip bölgelerden biri haline getirecek. Örneğin, Kaliforniya’da otel vergisi yüzde 12,5, New York’ta ise yüzde 14,75 civarında. Bu yüksek oranlar, bazı turistlerin Hawaii’yi daha pahalı bir destinasyon olarak algılamasına neden olabilir. Ancak otel işletmecileri, bu verginin çevresel projelere katkı sağlayarak ziyaretçi deneyimini iyileştireceğini savunuyor.
Vergiden elde edilen gelirin nasıl kullanılacağı da yasada açıkça tanımlanmış. Fonlar, özellikle yerli ormanların, bitkilerin ve hayvanların korunması, iklim dayanıklılığının artırılması ve turizmin çevre üzerindeki etkilerinin azaltılması için projelere yönlendirilecek. Örneğin, Waikiki Plajı’na kum takviyesi yapılması, kasırga klipslerinin yaygınlaştırılması ve Lahaina yangınına neden olan istilacı otların temizlenmesi gibi projeler bu fonlarla desteklenecek. Green, bu projelerin yalnızca çevreyi korumakla kalmayacağını, aynı zamanda turizm sektörünün uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlayacağını belirtiyor.

Turizm Sektörünün Tepkisi ve Uzun Vadeli Etkiler
Hawaii’nin turizm sektörü, başlangıçta vergi artışına temkinli yaklaşsa da, sonunda yasayı destekledi. Otel işletmecileri, çevresel korumanın turizm için kritik olduğunu ve doğal güzelliklerin korunmasının ziyaretçi sayısını artıracağını düşünüyor. Hawaii’nin turizm ekonomisi, büyük ölçüde plajlar, mercan resifleri ve doğa yürüyüşü gibi doğal cazibe merkezlerine dayanıyor. Eğer bu alanlar iklim değişikliği nedeniyle zarar görürse, turistlerin ilgisi azalabilir ve bu da yerel ekonomiyi ciddi şekilde etkileyebilir. Meclis Turizm Komitesi Başkanı Adrian Tam, bu noktayı vurgulayarak, “Plajlarımız yok olursa, orman yangınları kasabalarımızı sararsa ve doğa yürüyüşü alanları bakımsız kalırsa, turistlere sunacak hiçbir şeyimiz kalmaz” dedi.
Yeni vergi, turistlerin Hawaii’ye seyahat etme kararlarını etkileyebilir mi? Sosyal medyada, özellikle X platformunda, bazı kullanıcılar bu ek verginin Hawaii’yi daha pahalı bir destinasyon haline getirdiğini ve seyahat planlarını iptal etmeyi düşündüklerini ifade ediyor. Örneğin, bir kullanıcı, “Hawaii zaten pahalı bir yer, şimdi bu ‘yeşil vergi’ ile daha da maliyetli olacak” diyerek tepkisini dile getirdi. Ancak, verginin miktarı (400 dolarlık bir oda için 3 dolar) nispeten küçük olduğu için, çoğu turistin bu artıştan ciddi şekilde etkilenmesi beklenmiyor. Yine de, toplam vergi oranının yüzde 19’a ulaşması, özellikle bütçe odaklı seyahat edenler için caydırıcı olabilir.
Turizm sektörünün uzun vadeli etkileri, fonların nasıl kullanıldığına bağlı olacak. Eğer gelir şeffaf bir şekilde çevresel projelere yönlendirilirse ve bu projeler gözle görülür sonuçlar üretirse, turistlerin bu vergiyi daha olumlu karşılaması mümkün. Örneğin, Waikiki Plajı’nın korunması veya Lahaina gibi bölgelerde yangın önleme hatlarının oluşturulması, hem yerel halkın hem de turistlerin güvenliğini artırabilir. Ayrıca, Hawaii’nin bu girişimi, diğer turizm destinasyonları için bir model olabilir. İklim değişikliği küresel bir sorun olduğu için, benzer vergiler başka bölgelerde de uygulanabilir ve turizm gelirleri çevresel koruma için daha yaygın bir şekilde kullanılabilir.
Hawaii’nin Çevresel Projeleri ve Fonların Kullanımı
Yeni verginin en önemli amacı, Hawaii’nin çevresel sorunlarına çözüm üretmek. Waikiki Plajı’na kum takviyesi, yıllardır devam eden bir proje ve bu vergiyle daha da güçlenecek. Plaj erozyonu, yalnızca estetik bir sorun değil; aynı zamanda turizm gelirlerini ve yerel ekonomiyi doğrudan etkiliyor. Kum takviyesi, plajların korunmasını sağlarken, turistlerin plaj deneyimini de iyileştiriyor. Ayrıca, kasırga klipsleri gibi önlemler, şiddetli fırtınalar sırasında binaların güvenliğini artırarak hem yerel halkı hem de turistleri koruyor.
Lahaina yangını, Hawaii’nin karşı karşıya olduğu çevresel tehditlerin en dramatik örneklerinden biri. Yanıcı istilacı otların temizlenmesi, yangın önleme hatlarının oluşturulması ve yeni bir yangın denetleme görevlisinin atanması, bu verginin finanse edeceği öncelikli projeler arasında. Vali Green, bu görevin önümüzdeki iki ay içinde doldurulmasını bekliyor ve yangın önleme çalışmalarının hız kazanacağını belirtiyor. Bu tür projeler, yalnızca acil durumlara müdahale etmekle kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki felaketleri önlemek için proaktif bir yaklaşım sunuyor.
Yerli ormanların, bitkilerin ve hayvanların korunması da fonların önemli bir kullanım alanı. Hawaii’nin biyolojik çeşitliliği, adaların eşsiz ekosisteminin temel taşı. Ancak iklim değişikliği, yerli türleri tehdit ediyor ve bu türlerin korunması için kapsamlı projelere ihtiyaç var. Örneğin, mercan resiflerinin korunması, hem deniz yaşamını destekliyor hem de dalış ve şnorkelle yüzme gibi turistik aktiviteleri sürdürülebilir kılıyor. Bu projeler, Hawaii’nin doğal güzelliklerini korurken, turizm sektörünün uzun vadeli başarısını da güvence altına alıyor.
Diğer Bölgeler için Bir Model mi?
Hawaii’nin bu girişimi, iklim değişikliğiyle mücadelede turizm gelirlerini kullanmanın yenilikçi bir yolu olarak dikkat çekiyor. Diğer turistik destinasyonlar, özellikle Karayipler, Maldivler veya Avustralya gibi iklim değişikliğinden yoğun şekilde etkilenen bölgeler, Hawaii’nin modelini benimseyebilir. Örneğin, Maldivler’de deniz seviyesindeki yükselme, adaların varlığını tehdit ediyor ve benzer bir vergi, kıyı koruma projelerini finanse edebilir. Aynı şekilde, Avustralya’daki Büyük Set Resifi’nin korunması için turistlerden ek ücret alınması, çevresel projelere kaynak sağlayabilir.
Hawaii’nin bu adımı, aynı zamanda küresel bir tartışmayı da ateşliyor: Turizm, çevresel sorunların çözümünde nasıl bir rol oynayabilir? Turistler, destinasyonların doğal güzelliklerinden faydalanırken, bu alanların korunmasına da katkıda bulunmalı mı? Hawaii’nin cevabı net: Evet, turistler bu sorumluluğu paylaşmalı. Ancak bu yaklaşımın başarısı, fonların şeffaf ve etkili bir şekilde kullanılmasına bağlı. Meclis Turizm Komitesi Başkanı Adrian Tam, bu noktada halkın güvenini kazanmanın kritik olduğunu vurguluyor. Eğer turistler, ödedikleri vergilerin gerçekten çevresel projelere gittiğini görürse, bu tür girişimleri daha olumlu karşılayabilir.
Hawaii Turizminin Geleceği
Hawaii’nin turizm sektörü, eyalet ekonomisinin belkemiği. Her yıl milyonlarca turist, adaların plajlarını, volkanlarını ve kültürel zenginliklerini görmek için Hawaii’ye akın ediyor. Ancak iklim değişikliği, bu sektörün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Plajların erozyona uğraması, orman yangınlarının artması ve doğal alanların bakımsız kalması, turistlerin ilgisini azaltabilir. Yeni vergi, bu tehditlere karşı proaktif bir çözüm sunuyor, ancak başarı, fonların nasıl yönetildiğine bağlı.
Turistlerin bu vergiye tepkisi, önümüzdeki yıllarda Hawaii’nin turizm imajını şekillendirecek. Eğer çevresel projeler başarılı olursa ve turistler, ödedikleri vergilerin plajların korunduğunu veya yangın risklerinin azaldığını gördüğünde, bu vergi daha az tartışmalı hale gelebilir. Öte yandan, eğer fonlar şeffaf bir şekilde kullanılmazsa veya projeler beklenen etkiyi yaratmazsa, turistlerin memnuniyetsizliği artabilir. Sosyal medyada, özellikle X platformunda, bazı kullanıcılar zaten bu vergiyi eleştiriyor ve Hawaii’yi daha pahalı bir destinasyon olarak görüyor. Ancak verginin miktarı nispeten küçük olduğu için, çoğu turistin seyahat planlarını değiştirmesi beklenmiyor.
Hawaii’nin bu girişimi, turizm ve çevresel koruma arasında bir denge kurma çabasının bir örneği. Eyalet, doğal güzelliklerini korurken aynı zamanda turistlerden gelen gelirle bu projeleri finanse etmeyi hedefliyor. Bu denge, yalnızca Hawaii için değil, dünya genelindeki turizm destinasyonları için de önemli bir model olabilir. İklim değişikliği, küresel bir sorun ve Hawaii’nin bu adımı, diğer bölgeler için ilham verici bir örnek teşkil edebilir.

Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, Hawaii’nin iklim değişikliğiyle mücadele için otel vergisini artırdığına dair güncel haberlere ve çevresel projelerle ilgili genel bilgilere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, konuyla ilgili bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
- Hawaii Eyalet Hükümeti: Otel vergisi artışı ve çevresel projelerle ilgili resmi bilgiler .
- Euronews: Hawaii’nin iklim değişikliği vergisiyle ilgili haberler .
- ABC News: Yeni otel vergisi yasasının detayları ve Vali Josh Green’in açıklamaları .
- Honolulu Civil Beat: Hawaii’nin iklim değişikliğiyle mücadele girişimleri ve vergi artışı hakkında detaylı analizler .
- Hawaii Tribune-Herald: Vergi artışının çevresel projelere etkisiyle ilgili haberler .
- Fodor’s Travel: Hawaii’nin turizm sektörü ve çevresel politikaları hakkında rehberler .
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
Hawaii’nin otel vergisi artışının amacı nedir ve bu vergi nasıl kullanılacak?
Hawaii’nin otel vergisi artışı, iklim değişikliğinin eyaletteki yıkıcı etkileriyle mücadele etmek için tasarlanmış bir finansman mekanizmasıdır. 2023 yılında Maui’de yaşanan ve 102 kişinin hayatını kaybettiği Lahaina orman yangını, eriyen kıyı şeritleri ve artan kasırga riskleri, eyaleti bu tür önlemlere yöneltmiştir. Yeni yasa, 1 Ocak 2026’dan itibaren otel ve kısa süreli kiralamalara yüzde 0,75’lik bir ek vergi getiriyor, bu da toplam Geçici Konaklama Vergisi’ni (TAT) yüzde 10,25’ten yüzde 11’e yükseltiyor. Ayrıca, Temmuz 2026’dan itibaren kruvaziyer gemilerine yüzde 11’lik bir vergi uygulanacak. Yetkililer, bu verginin yılda yaklaşık 100 milyon dolar gelir sağlayacağını tahmin ediyor. Bu gelir, Waikiki Plajı’na kum takviyesi, kasırga klipslerinin yaygınlaştırılması, yanıcı istilacı otların temizlenmesi, yerli ormanların ve hayvanların korunması gibi çevresel projelere yönlendirilecek. Örneğin, Waikiki Plajı’ndaki erozyon, turizm gelirlerini tehdit ediyor ve bu fonlar, plajların korunması için kritik önem taşıyor. Ayrıca, Lahaina yangını sonrası yangın önleme hatlarının oluşturulması ve yeni bir yangın denetleme görevlisinin atanması gibi projeler de bu vergiyle finanse edilecek. Vali Josh Green, bu fonların Hawaii’nin doğal güzelliklerini korurken turizm sektörünün sürdürülebilirliğini artıracağını vurguluyor. Bu adım, Hawaii’yi iklim değişikliğiyle mücadelede öncü bir eyalet haline getiriyor ve diğer bölgeler için bir model olabilir.
Yeni otel vergisi Hawaii’deki turistleri nasıl etkileyecek?
Yeni otel vergisi, Hawaii’ye seyahat eden turistlerin konaklama maliyetlerini artıracak, ancak bu artışın miktarı nispeten küçük. Yasa, 1 Ocak 2026’dan itibaren günlük oda ücretlerine yüzde 0,75’lik bir ek vergi getiriyor, bu da 400 dolarlık bir otel odası için yaklaşık 3 dolarlık bir ek maliyet anlamına geliyor. Mevcut yüzde 10,25’lik Geçici Konaklama Vergisi, yeni artışla birlikte yüzde 11’e yükselecek ve diğer eyalet ve belediye vergileriyle birleştiğinde, toplam vergi oranı yaklaşık yüzde 19’a ulaşacak. Bu, Hawaii’yi ABD’deki en yüksek otel vergisi oranına sahip bölgelerden biri haline getiriyor. Örneğin, Kaliforniya’da otel vergisi yüzde 12,5, New York’ta ise yüzde 14,75 civarında. Bu yüksek oran, özellikle bütçe odaklı turistler için caydırıcı olabilir. Sosyal medyada, özellikle X platformunda, bazı kullanıcılar bu “yeşil vergi”nin Hawaii’yi daha pahalı bir destinasyon haline getirdiğini ve seyahat planlarını gözden geçirebileceklerini belirtiyor. Ancak, verginin miktarı küçük olduğu için, çoğu turistin bu artıştan ciddi şekilde etkilenmesi beklenmiyor. Öte yandan, otel işletmecileri, bu verginin çevresel projelere katkı sağlayarak plajların ve doğal alanların korunacağını, bu da turist deneyimini iyileştireceğini savunuyor. Eğer fonlar şeffaf bir şekilde kullanılırsa ve projeler başarılı olursa, turistler bu vergiyi daha olumlu karşılayabilir.
Hawaii’nin turizm sektörü bu vergi artışına nasıl tepki verdi?
Hawaii’nin turizm sektörü, yeni otel vergisi yasasına başlangıçta temkinli yaklaşsa da, sonunda bu düzenlemeyi destekledi. Otel işletmecileri ve turizm temsilcileri, iklim değişikliğinin Hawaii’nin doğal güzelliklerini tehdit ettiğini ve bu güzelliklerin korunmasının turizm sektörü için hayati olduğunu kabul ediyor. Hawaii’nin ekonomisi, büyük ölçüde plajlar, mercan resifleri, volkanlar ve doğa yürüyüşü gibi doğal cazibe merkezlerine dayanıyor. Örneğin, Waikiki Plajı’ndaki erozyon veya Lahaina gibi bölgelerdeki orman yangınları, turist sayısını azaltabilir ve bu da yerel ekonomiyi ciddi şekilde etkileyebilir. Meclis Turizm Komitesi Başkanı Adrian Tam, “Plajlarımız yok olursa, orman yangınları kasabalarımızı sararsa ve doğa yürüyüşü alanları bakımsız kalırsa, turistlere sunacak hiçbir şeyimiz kalmaz” diyerek bu tehdidi vurguladı. Otel işletmecileri, verginin çevresel projelere fon sağlayarak ziyaretçi deneyimini iyileştireceğini ve uzun vadede turist sayısını artırabileceğini düşünüyor. Vali Josh Green, sektörün bu yasayı desteklemesini “Hawaii ve gezegen için iyilikten yana bir duruş” olarak nitelendirdi. Ancak, sosyal medyada bazı turistler ve yerel işletmeler, bu ek maliyetin Hawaii’yi daha pahalı bir destinasyon haline getirebileceğini ve rekabet gücünü etkileyebileceğini ifade ediyor. Turizm sektörünün uzun vadeli başarısı, fonların şeffaf ve etkili bir şekilde kullanılmasına bağlı olacak.
Yeni vergi gelirleri hangi çevresel projelere yönlendirilecek?
Hawaii’nin yeni otel vergisinden elde edilen gelir, iklim değişikliğinin eyaletteki etkileriyle mücadele için çeşitli çevresel projelere yönlendirilecek. Yetkililer, bu verginin yılda yaklaşık 100 milyon dolar gelir sağlayacağını öngörüyor. Bu fonlar, özellikle aşağıdaki alanlarda kullanılacak:
Kıyı Şeridi ve Plajların Korunması: Waikiki Plajı gibi popüler turistik bölgeler, erozyon nedeniyle küçülüyor. Vergi gelirleri, plajlara kum takviyesi yapılması gibi projeleri finanse edecek. Bu, hem turizm gelirlerini koruyor hem de plajların estetik ve işlevsel değerini sürdürüyor.
Yangın Önleme ve İstilacı Otların Temizliği: 2023 Lahaina orman yangını, yanıcı istilacı otların tehlikelerini ortaya koydu. Fonlar, bu otların temizlenmesi ve yangın önleme hatlarının oluşturulması için kullanılacak. Ayrıca, yeni bir yangın denetleme görevlisinin atanması da bu kapsamda planlanıyor.
Kasırga ve Fırtına Önlemleri: Şiddetli fırtınalar sırasında binaların güvenliğini artırmak için kasırga klipslerinin yaygınlaştırılması, bu fonlarla desteklenecek. Bu tür önlemler, hem yerel halkın hem de turistlerin güvenliğini artırıyor.
Yerli Ekosistemin Korunması: Hawaii’nin biyolojik çeşitliliği, yerli bitki ve hayvan türlerinin korunmasına bağlı. Vergi gelirleri, mercan resiflerinin beyazlamasını önlemek, yerli ormanları restore etmek ve endemik türleri korumak için kullanılacak.
Bu projeler, Hawaii’nin doğal güzelliklerini korurken turizm sektörünün sürdürülebilirliğini de güçlendirecek. Ancak, fonların etkili bir şekilde kullanılması için şeffaflık kritik önem taşıyor. Vali Green, bu projelerin yalnızca çevreyi korumakla kalmayacağını, aynı zamanda Hawaii’nin turizm imajını güçlendireceğini belirtiyor.
Hawaii’nin vergi modeli diğer turistik destinasyonlar için örnek olabilir mi?
Hawaii’nin iklim değişikliğiyle mücadele için otel ve kruvaziyer gemisi vergisini artırma modeli, diğer turistik destinasyonlar için ilham verici bir örnek olabilir. İklim değişikliği, Karayipler, Maldivler, Avustralya’daki Büyük Set Resifi gibi bölgeleri de tehdit ediyor ve bu bölgeler, Hawaii’nin yaklaşımını benimseyerek çevresel projeleri finanse edebilir. Örneğin, Maldivler’de deniz seviyesindeki yükselme, adaların varlığını riske atıyor ve turistlerden alınacak bir çevre vergisi, kıyı koruma projelerine kaynak sağlayabilir. Benzer şekilde, Avustralya’da mercan resiflerinin korunması için turistlerden ek ücret alınması, çevresel restorasyon çalışmalarını destekleyebilir. Hawaii’nin modeli, turizmin çevresel sorunların çözümünde aktif bir rol oynayabileceğini gösteriyor. Vali Josh Green, diğer eyaletlerin ve ülkelerin de iklim felaketlerine karşı benzer adımlar atması gerektiğini vurguluyor. Ancak, bu tür bir verginin başarısı, fonların şeffaf ve etkili bir şekilde kullanılmasına bağlı. Hawaii’de, vergi gelirlerinin devlet genel fonuna aktarılması yerine özel bir çevre fonuna yönlendirilmesi önerilmiş, ancak yasama organı genel fonu tercih etmiştir. Bu durum, fonların kullanımında şeffaflık tartışmalarını gündeme getirebilir. Diğer destinasyonlar, bu modeli uygularken, fonların doğrudan çevresel projelere gittiğini garanti eden mekanizmalar oluşturabilir. Hawaii’nin bu girişimi, turizm ve çevresel koruma arasında bir denge kurma çabasının küresel bir örneği olarak dikkat çekiyor ve diğer bölgeler için yol gösterici olabilir.