Makale İçerikleri
El bagajı ücretleri, hava yolcularının haklarını güçlendirmek ve havacılık sektöründeki belirsizlikleri ortadan kaldırmak amacıyla uzun süredir beklenen bir reform paketini onayladı. 2025 yılının haziran ayında Brüksel’de gerçekleşen AB Ulaştırma Bakanları toplantısında kabul edilen yeni düzenlemeler, el bagajı ücretlendirmeleri, uçuş gecikmeleri ve iptalleriyle ilgili tazminatlar gibi önemli konuları kapsıyor. Ancak, özellikle kabin bagajı ücretlerine ilişkin öneriler, Almanya, Portekiz, Slovenya ve İspanya gibi bazı üye ülkelerin itirazlarına rağmen kabul edildi ve tüketici örgütlerinden sert eleştiriler aldı. Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı’nı yürüttüğü bu süreçte, Altyapı Bakanı Dariusz Klimczak, yeni kuralların hem yolcuların hem de havayolu şirketlerinin uzun süredir talep ettiği netlik ve modernizasyonu sağladığını belirtti.
Reform, yolculara koltuk altına sığabilecek küçük bir çanta için ücretsiz hak tanırken, diğer kabin bagajlarının ücretlendirilmesini yasallaştırıyor. Ayrıca, uçuş iptalleri ve gecikmelerde yeniden yönlendirme zorunluluğu ile tazminat sınırlarını yeniden düzenleyen reform, havayollarının “olağanüstü koşullar” savunmasını kullanmasını zorlaştırıyor. Bu değişiklikler, hem yolcu haklarını güçlendirmeyi hem de havayolu şirketlerinin sorumluluklarını artırmayı hedefliyor, ancak tüketici örgütleri bazı hakların geriye gittiğini savunuyor.
Yeni Yolcu Hakları Reformunun Temel Unsurları
Avrupa Birliği’nin yolcu hakları reformu, 2004 tarihli mevcut yönetmeliklerin güncellenmesiyle ortaya çıktı. On yılı aşkın süredir tartışılan bu değişiklikler, hava yolculuğunda artan talepler ve modern ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendi. Reformun temel hedefi, yolcuların haklarını daha iyi korumak, havayolu şirketlerinin sorumluluklarını netleştirmek ve şikâyet süreçlerini daha şeffaf hale getirmek. Brüksel’deki toplantıda, 27 AB ülkesinin ulaştırma bakanları, yeni kuralları büyük ölçüde onayladı, ancak kabin bagajı ücretlendirmesine ilişkin öneriler tartışma yarattı. Yeni düzenlemeler, yolculara koltuk altına sığabilecek boyutta bir çanta için ücretsiz hak tanıyor, ancak daha büyük kabin bagajları için ücret alınmasını yasallaştırıyor. Bu durum, düşük maliyetli hava yollarının uzun süredir uyguladığı bir pratiği resmileştirirken, tüketici örgütleri tarafından yolcu haklarına aykırı olarak değerlendiriliyor.
Reformun en dikkat çekici noktalarından biri, uçuş iptalleri ve gecikmelerde yolculara sunulan hakların güçlendirilmesi. Havayolları, artık bir uçuş iptal edildiğinde veya geciktiğinde yolcuları en kısa sürede başka bir sefere yönlendirmekle yükümlü. Bu yönlendirme, gerekirse başka bir havayolu şirketiyle veya farklı bir ulaşım aracıyla (örneğin tren veya otobüs) sağlanabilecek.
Eğer üç saat içinde alternatif bir ulaşım sunulmazsa, yolcular kendi ulaşım yöntemlerini düzenleyebilecek ve orijinal bilet bedelinin yüzde 400’üne kadar geri ödeme talep edebilecek. Bu, özellikle uzun mesafeli uçuşlarda yolcuların yaşadığı mağduriyetleri azaltmayı amaçlıyor. Ayrıca, tazminat sınırları da güncellendi. Kısa mesafeli (3.500 km altı) uçuşlarda dört saati aşan gecikmelerde 300 euro, uzun mesafeli (3.500 km üzeri) uçuşlarda altı saati aşan gecikmelerde ise 500 euro tazminat ödenecek. Bu yeni eşikler, yolcuların daha hızlı ve adil bir şekilde tazminat almasını sağlamayı hedefliyor, ancak bazı tüketici örgütleri, önceki düzenlemelere kıyasla daha kısa süreli gecikmelerde tazminat hakkının ortadan kalktığını eleştiriyor.

Havayollarının “olağanüstü koşullar” gerekçesini kullanması da sıkı kurallara bağlandı. Artık, bu gerekçeyi öne sürebilmek için havayollarının tüm makul önlemleri aldığını kanıtlaması gerekecek. Örneğin, teknik arızalar veya hava durumu gibi durumların gerçekten kontrol edilemez olduğunu belgelemek zorunda kalacaklar. Ayrıca, gecikme durumlarında yolculara yiyecek, içecek ve konaklama sağlama zorunluluğu daha net bir şekilde tanımlandı. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, yolcular masrafları kendileri karşılayarak geri ödeme talep edebilecek.
Reform, yolcuların bilgilendirilmesini de güçlendiriyor. Havayolları, bilet satın alma sürecinden itibaren yolcu haklarını açıkça bildirmek ve şikâyet süreçlerinde şeffaf olmak zorunda. Yolcuların şikâyetlerini iletme süresi altı ay ile sınırlandırılırken, havayollarının bu şikâyetlere 14 gün içinde yanıt vermesi gerekiyor. Bu düzenlemeler, yolcu deneyimini iyileştirmeyi ve havayolu şirketlerinin hesap verebilirliğini artırmayı amaçlıyor.
El Bagajı Ücretlendirmesindeki Tartışmalar
Kabin bagajı ücretlendirmesi, reformun en tartışmalı maddelerinden biri oldu. Yeni kurallar, yolculara koltuk altına sığabilecek küçük bir çanta için ücretsiz hak tanırken, daha büyük kabin bagajlarının ücretlendirilmesini yasallaştırıyor. Bu düzenleme, düşük maliyetli hava yollarının uzun süredir uyguladığı bir pratiği resmileştiriyor. Örneğin, Ryanair gibi şirketler, koltuk altına sığmayan kabin bagajları için en az 6 sterlin (yaklaşık 230 TL) ücret talep ediyor. Ancak, Almanya, Portekiz, Slovenya ve İspanya gibi ülkeler, bu düzenlemeye karşı çıktı. Bu ülkeler, el bagajının yolcu taşımacılığının temel bir unsuru olduğunu ve ücretlendirilmesinin yolcu haklarına aykırı olduğunu savundu.
Avrupa Tüketici Örgütü (BEUC), bu düzenlemeyi sert bir şekilde eleştirdi. BEUC Genel Direktörü Agustín Reyna, el bagajı ücretlendirmesinin AB Adalet Divanı’nın içtihatlarına aykırı olduğunu ve yolcuların temel haklarını ihlal ettiğini belirtti. Tüketici örgütleri, Mayıs 2025’te Avrupa Komisyonu’na bu konuda şikâyette bulunarak, ücretlendirme uygulamasının durdurulmasını talep etti.
El bagajı ücretlendirmesi, özellikle düşük maliyetli hava yollarının gelir modelinin önemli bir parçası. ABD’de, havayolu şirketlerinin 2023 yılında check-in bagaj ücretlerinden 7 milyar dolar, 2024 yılında ise 7,27 milyar dolar gelir elde ettiği biliniyor. Avrupa’da da benzer bir trend görülüyor, ancak kabin bagajı ücretlendirmesi yolcular arasında büyük bir memnuniyetsizlik yaratıyor. Örneğin, Southwest Airlines gibi bazı hava yolları, geçmişte ücretsiz bagaj politikalarıyla öne çıkarken, artık iç hatlarda check-in bagajı için ücret alıyor ve bu durum yolcu tepkilerine yol açıyor.
Avrupa’da Ryanair, kabin bagajı ücretlendirmesini ilk başlatan şirketlerden biri olarak biliniyor ve bu model, diğer düşük maliyetli taşıyıcılar tarafından da benimseniyor. Yeni reform, bu uygulamanın yasal bir zemine oturtulmasını sağlayarak havayolu şirketlerine daha fazla esneklik tanıyor, ancak tüketici örgütleri, bu durumun yolcuların maliyetlerini artırdığını ve seyahat deneyimini olumsuz etkilediğini savunuyor.
Uçuş Gecikmeleri ve Tazminat Süreçleri
Uçuş gecikmeleri ve iptalleri, yolcu hakları reformunun en önemli odak noktalarından biri. Yeni düzenlemeler, havayollarının yolcuları en kısa sürede yeniden yönlendirmesini zorunlu kılıyor. Eğer bir uçuş iptal edilir veya gecikirse, havayolları üç saat içinde alternatif bir ulaşım sağlamazsa, yolcular kendi çözümlerini üretebilecek ve bilet bedelinin yüzde 400’üne kadar geri ödeme talep edebilecek. Bu, özellikle uzun mesafeli uçuşlarda yolcuların yaşadığı mağduriyetleri azaltmayı hedefliyor. Örneğin, bir yolcu, iptal edilen bir uçuş nedeniyle kendi organize ettiği bir tren veya otobüs bileti için geri ödeme alabilecek. Bu düzenleme, yolculara daha fazla kontrol sağlarken, havayollarının hızlı hareket etmesini teşvik ediyor.
Tazminat miktarları da reformla güncellendi. Kısa mesafeli uçuşlarda (3.500 km altı) dört saati aşan gecikmelerde yolcular 300 euro, uzun mesafeli uçuşlarda (3.500 km üzeri) altı saati aşan gecikmelerde ise 500 euro tazminat alabilecek. Ancak, tüketici örgütleri, bu yeni eşiklerin bazı durumlarda yolcu haklarını geriye götürdüğünü savunuyor. Örneğin, önceki düzenlemelerde iki ila dört saatlik gecikmelerde tazminat hakkı bulunurken, yeni kurallarla bu hak ortadan kalkıyor. BEUC, bu durumun yolcuların aleyhine olduğunu ve havayolu şirketlerine daha az sorumluluk yüklediğini belirtiyor. Ayrıca, havayollarının “olağanüstü koşullar” gerekçesini kullanması zorlaştırıldı. Artık, teknik arızalar veya hava durumu gibi durumların gerçekten kontrol edilemez olduğunu kanıtlamaları gerekiyor. Bu, yolcuların tazminat alma olasılığını artırırken, havayollarının operasyonel süreçlerini daha sıkı bir şekilde yönetmesini gerektiriyor.
Gecikme durumlarında yolculara yiyecek, içecek ve konaklama sağlama zorunluluğu da reformun önemli bir parçası. Havayolları, bu yükümlülükleri yerine getirmezse, yolcular masrafları kendileri karşılayarak geri ödeme talep edebilecek. Örneğin, bir yolcu, gecikme nedeniyle otelde konaklamak zorunda kalırsa, bu masrafları havayolundan geri alabilecek. Bu düzenleme, yolcu deneyimini iyileştirmeyi ve havayollarının yolculara karşı daha sorumlu davranmasını sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca, bilgilendirme süreçleri de güçlendirildi. Havayolları, bilet satın alma aşamasından itibaren yolcu haklarını açıkça bildirmek ve şikâyet süreçlerinde şeffaf olmak zorunda. Yolcuların şikâyetlerini iletme süresi altı ay ile sınırlanırken, havayollarının bu şikâyetlere 14 gün içinde yanıt vermesi gerekiyor. Bu, yolcuların haklarını daha etkin bir şekilde aramasını ve havayollarının daha hızlı yanıt vermesini sağlayacak.
Tüketici Örgütlerinin ve Üye Ülkelerin Tepkileri
Avrupa Tüketici Örgütü (BEUC), reformun bazı olumlu yönlerine rağmen, yolcu haklarında ciddi gerilemeler olduğunu savunuyor. BEUC Genel Direktörü Agustín Reyna, el bagajı ücretlendirmesinin yasallaştırılmasının AB Adalet Divanı’nın içtihatlarına aykırı olduğunu ve yolcuların temel haklarını ihlal ettiğini belirtti. Tüketici örgütleri, el bagajının yolcu taşımacılığının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ücretlendirilmesinin yolcuların maliyetlerini artırdığını savunuyor. Ayrıca, yeni tazminat eşiklerinin, kısa süreli gecikmelerde tazminat hakkını ortadan kaldırdığını ve bu durumun yolcuların aleyhine olduğunu ifade ediyorlar. BEUC, Mayıs 2025’te Avrupa Komisyonu’na şikâyette bulunarak, kabin bagajı ücretlendirmesinin durdurulmasını talep etti, ancak reform bu uygulamayı yasallaştırarak tüketici örgütlerinin beklentilerini karşılamadı.
Almanya, Portekiz, Slovenya ve İspanya, kabin bagajı ücretlendirmesine karşı çıkarak, bu uygulamanın yolcu haklarını zayıflattığını savundu. Bu ülkeler, el bagajının ücretsiz olması gerektiğini ve ücretlendirmenin düşük maliyetli hava yollarının kârlarını artırmak için kullandığı bir taktik olduğunu belirtti. Ancak, reformun çoğunluk tarafından onaylanması, bu itirazların yeterli olmadığını gösterdi. Polonya Altyapı Bakanı Dariusz Klimczak, reformun hem yolcular hem de havayolu şirketleri için daha net kurallar getirdiğini ve uzun süredir beklenen bir modernizasyonu sağladığını vurguladı. Buna rağmen, tüketici örgütleri ve bazı üye ülkeler, reformun yolcu odaklı olmaktan çok havayolu şirketlerinin çıkarlarını koruduğunu düşünüyor.
Küresel Perspektif: ABD ve Avrupa’daki Bagaj Ücretleri
El bagajı ve check-in bagajı ücretlendirmesi, sadece Avrupa’da değil, küresel havacılık sektöründe de tartışmalı bir konu. ABD’de, havayolu şirketleri 2023 yılında check-in bagaj ücretlerinden 7 milyar dolar, 2024 yılında ise 7,27 milyar dolar gelir elde etti. Bu rakamlar, 2019’daki 5,76 milyar dolarlık gelire kıyasla büyük bir artış gösteriyor. American Airlines, 2008 yılında check-in bagajı için ücret talep eden ilk ABD havayolu şirketi oldu ve bu uygulama hızla sektöre yayıldı. Southwest Airlines, geçmişte ücretsiz bagaj politikasıyla öne çıksa da, artık iç hatlarda check-in bagajı için ücret alıyor ve bu durum yolcu tepkilerine neden oluyor. Air Canada ise son dönemde check-in bagajı ücretlendirmesine başlayan şirketlerden biri olarak, yolcuların kabin bagajına yönelmesine yol açtı.

Avrupa’da, Ryanair gibi düşük maliyetli hava yolları, kabin bagajı ücretlendirmesini yıllardır uyguluyor. Ryanair, koltuk altına sığmayan kabin bagajları için en az 6 sterlin ücret talep ediyor ve bu model, diğer düşük maliyetli taşıyıcılar tarafından da benimseniyor. AB’nin yeni reformu, bu uygulamayı yasallaştırarak havayolu şirketlerine daha fazla esneklik tanıyor, ancak tüketici örgütleri, bu durumun yolcuların maliyetlerini artırdığını ve seyahat deneyimini olumsuz etkilediğini savunuyor. ABD ve Avrupa’daki bagaj ücretlendirme trendleri, havayolu şirketlerinin ek gelir kaynaklarına olan bağımlılığını gösteriyor. Ancak, bu uygulamalar, yolcu memnuniyetini düşürerek havayollarının marka imajına zarar verebilir.
Reformun Gelecekteki Etkileri ve Beklentiler
AB yolcu hakları reformu, havacılık sektöründe hem yolcular hem de havayolu şirketleri için önemli değişiklikler getiriyor. El bagajı ücretlendirmesinin yasallaşması, düşük maliyetli hava yollarının gelir modellerini güçlendirirken, yolcuların seyahat maliyetlerini artırabilir. Tüketici örgütlerinin itirazları ve bazı üye ülkelerin karşı çıkması, bu konunun gelecekte de tartışılmaya devam edeceğini gösteriyor. Avrupa Komisyonu, tüketici örgütlerinin şikâyetlerini değerlendirebilir ve kabin bagajı ücretlendirmesine yönelik yeni düzenlemeler getirebilir. Ancak, şu anki reform, havayolu şirketlerine daha fazla esneklik tanıyarak, düşük maliyetli modellerin yaygınlaşmasını teşvik edebilir.
Uçuş gecikmeleri ve iptalleriyle ilgili yeni kurallar, yolcuların haklarını güçlendiriyor ve havayollarının daha hızlı ve şeffaf bir şekilde hareket etmesini sağlıyor. Yeniden yönlendirme zorunluluğu, tazminat eşiklerinin güncellenmesi ve “olağanüstü koşullar” gerekçesinin sıkılaştırılması, yolcu deneyimini iyileştirmeyi hedefliyor. Ancak, tüketici örgütlerinin belirttiği gibi, bazı hakların geriye gitmesi, özellikle kısa süreli gecikmelerde tazminat hakkının ortadan kalkması, yolcular arasında memnuniyetsizlik yaratabilir. Havayollarının, yeni bilgilendirme ve şikâyet süreçlerine uyum sağlaması gerekecek, bu da operasyonel maliyetleri artırabilir.
Reformun uzun vadeli etkileri, havacılık sektörünün dinamiklerine bağlı olarak şekillenecek. Düşük maliyetli hava yollarının kabin bagajı ücretlendirmesini yaygınlaştırması, yolcuların seyahat alışkanlıklarını değiştirebilir. Örneğin, yolcular daha küçük bagajlarla seyahat etmeyi tercih edebilir veya alternatif ulaşım yöntemlerine yönelebilir. Aynı zamanda, havayollarının daha şeffaf ve yolcu odaklı hizmetler sunması, sektördeki rekabeti artırabilir. AB’nin bu reformu, küresel havacılık sektöründe de yankı bulabilir, özellikle ABD gibi bagaj ücretlerinin yüksek gelir getirdiği pazarlarda benzer düzenlemeler tartışılabilir. Türkiye gibi AB üyesi olmayan ancak Avrupa havacılık pazarında önemli bir rol oynayan ülkeler, bu reformdan dolaylı olarak etkilenebilir. Örneğin, İstanbul Havalimanı gibi büyük bir hub, AB yolcu haklarına uyum sağlamak zorunda kalabilir.
Sonuç
Avrupa Birliği’nin yolcu hakları reformu, hava yolculuğunda yeni bir dönemi başlatıyor. El bagajı ücretlendirmesinin yasallaşması, uçuş gecikmeleri ve iptalleri için yeni tazminat kuralları ve havayollarının şeffaflık yükümlülükleri, yolcu deneyimini iyileştirmeyi amaçlıyor. Ancak, kabin bagajı ücretlendirmesi, tüketici örgütleri ve bazı üye ülkeler tarafından sert bir şekilde eleştiriliyor. Reform, havayolu şirketlerine esneklik tanırken, yolcuların maliyetlerini artırabilir ve bazı hakların geriye gitmesine yol açabilir. Uçuş gecikmeleri ve iptalleriyle ilgili düzenlemeler, yolcuların haklarını güçlendirirken, havayollarının operasyonel süreçlerini daha sıkı bir şekilde yönetmesini gerektiriyor. Küresel havacılık sektöründe bagaj ücretlendirmesinin artan önemi, bu reformun etkilerini daha geniş bir perspektifte değerlendiriyor. İstanbul gibi küresel bir havacılık merkezi, bu değişikliklerden dolaylı olarak etkilenebilir ve yolcu hakları konusunda yeni standartlara uyum sağlayabilir.

Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, Avrupa Birliği’nin 2025 yılındaki yolcu hakları reformuyla ilgili güncel haberlere ve havacılık sektöründeki gelişmelere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, reform, el bagajı ücretlendirmeleri ve yolcu hakları hakkında genel bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
- Resmi AB ve Havacılık Kaynakları:
Avrupa Birliği Resmi Sitesi: Yolcu hakları reformuyla ilgili resmi açıklamalar.
Avrupa Komisyonu: Hava yolcu hakları düzenlemeleri ve şikâyet süreçleri. - Havacılık ve Tüketici Hakları Haberleri:
Euronews: AB yolcu hakları reformu ve el bagajı ücretlendirmesiyle ilgili haberler. BBC: ABD ve küresel havacılıkta bagaj ücretlendirme trendleri.
Anadolu Ajansı (AA): Havacılık sektörüyle ilgili güncel haberler. - Tüketici Örgütleri ve Raporlar:
Avrupa Tüketici Örgütü (BEUC): El bagajı ücretlendirmesi ve yolcu hakları eleştirileri.
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı: Türkiye’nin havacılık politikaları ve yolcu hakları. - Uluslararası Seyahat ve Havacılık Platformları:
International Air Transport Association (IATA): Küresel havacılık trendleri ve yolcu hakları.
FlightGlobal: Havayolu şirketlerinin operasyonel ve finansal analizleri.
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
Avrupa Birliği’nin yolcu hakları reformu neleri kapsıyor ve el bagajı ücretlendirmesi neden tartışma yarattı?
Avrupa Birliği’nin (AB) 2025 yılında Brüksel’de onaylanan yolcu hakları reformu, hava yolculuğunda yolcu haklarını modernize etmeyi ve havayolu şirketlerinin sorumluluklarını netleştirmeyi amaçlıyor. Reform, kabin bagajı ücretlendirmeleri, uçuş gecikmeleri ve iptalleri için tazminatlar, yeniden yönlendirme zorunlulukları ve bilgilendirme süreçlerini kapsıyor. En tartışmalı madde, koltuk altına sığabilecek küçük bir çanta için ücretsiz hak tanınırken, daha büyük kabin bagajlarının ücretlendirilmesinin yasallaştırılması. Bu düzenleme, Almanya, Portekiz, Slovenya ve İspanya gibi ülkelerin itirazlarına rağmen kabul edildi. Avrupa Tüketici Örgütü (BEUC), bu uygulamanın AB Adalet Divanı’nın içtihatlarına aykırı olduğunu ve el bagajının yolcu taşımacılığının temel bir unsuru olduğunu savunarak reformu eleştirdi. BEUC Genel Direktörü Agustín Reyna, Mayıs 2025’te Avrupa Komisyonu’na şikâyette bulunarak ücretlendirmenin durdurulmasını talep etti, ancak reform bu uygulamayı yasallaştırdı.
El bagajı ücretlendirmesinin tartışma yaratmasının nedeni, düşük maliyetli hava yollarının bu uygulamayı gelir modeli olarak kullanması. Örneğin, Ryanair gibi şirketler, koltuk altına sığmayan kabin bagajları için en az 6 sterlin (yaklaşık 230 TL) ücret alıyor. Bu, yolcuların seyahat maliyetlerini artırırken, tüketici örgütleri tarafından temel bir hakka müdahale olarak görülüyor. Reform, havayolu şirketlerine esneklik tanırken, yolcuların maliyetlerini artırdığı için eleştiriliyor. Almanya ve diğer itiraz eden ülkeler, el bagajının ücretsiz olması gerektiğini ve ücretlendirmenin yolcu memnuniyetini düşürdüğünü savundu. Ayrıca, reformun bazı tazminat eşiklerini (örneğin, kısa mesafeli uçuşlarda dört saati aşan gecikmeler için 300 euro, uzun mesafeli uçuşlarda altı saati aşan gecikmeler için 500 euro) güncellemesi, iki ila dört saatlik gecikmelerde tazminat hakkını kaldırması nedeniyle de tepki çekti. Bu, yolcu haklarında gerileme olarak değerlendiriliyor.
İstanbul havalimanlarının 2025 ocak-nisan dönemindeki yolcu rekoru ne anlama geliyor ve bu artışın sebepleri nelerdir?
İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı, 2025 yılının ocak-nisan döneminde toplam 39 milyon 43 bin 761 yolcu ağırlayarak rekor kırdı. Bu, geçen yıla kıyasla yüzde 5’lik bir artışla, 1 milyon 855 bin 798 ek yolcu anlamına geliyor. İstanbul Havalimanı 24 milyon 935 bin 891 yolcu (20 milyon 49 bin 504 dış hat, 4 milyon 886 bin 387 iç hat) ile yüzde 2, Sabiha Gökçen ise 14 milyon 107 bin 870 yolcu (5 milyon 982 bin 752 iç hat, 8 milyon 125 bin 118 dış hat) ile yüzde 10 büyüme kaydetti. Uçuş sayıları da yüzde 4 artarak 257 bin 275 sefere ulaştı. Atatürk Havalimanı ise sınırlı sayıda uçuşla (8 bin 339 sefer) destekleyici bir rol oynadı.
Bu rekor, İstanbul’un küresel havacılıkta stratejik bir merkez olduğunu gösteriyor. Artışın temel sebepleri arasında İstanbul’un turizm ve ticaret merkezi olması yer alıyor. İstanbul Havalimanı’nın modern altyapısı ve geniş destinasyon ağı, Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’ya uzanan uçuşlarla transit yolcu trafiğini artırıyor. Sabiha Gökçen’in düşük maliyetli hava yollarına ev sahipliği yapması, bütçe dostu seyahat talebini karşılıyor. Özellikle dış hatlardaki yüzde 10’luk artış, Avrupa ve Orta Doğu’dan gelen turistlerin İstanbul’u tercih ettiğini gösteriyor. Türk Hava Yolları ve Pegasus gibi taşıyıcıların yeni rotalar eklemesi, Türkiye’nin turizm politikaları ve uluslararası fuarlar da bu büyümeyi destekliyor. Ekonomik olarak, e-ticaret ve uluslararası ticaretin artması, kargo ve yolcu trafiğini güçlendiriyor. İstanbul’un coğrafi konumu, transit yolcular için ideal bir hub olmasını sağlayarak bu rekorun kırılmasında kilit bir rol oynuyor.
FlyArystan’ın Karaganda-İstanbul uçuşları AB yolcu hakları reformundan nasıl etkilenebilir?
FlyArystan’ın Karaganda-İstanbul uçuşları, Kazakistan’ın düşük maliyetli hava yolu şirketinin 2025’te başlattığı bir hat olarak, İstanbul Havalimanı üzerinden haftada iki gün (çarşamba ve cuma) düzenleniyor. Uçuşlar, Karaganda’daki Sary-Arka Havalimanı’ndan kalkarak yaklaşık 6 saat 15 dakikada İstanbul’a ulaşıyor. AB yolcu hakları reformu, bu uçuşları dolaylı olarak etkileyebilir, çünkü İstanbul Havalimanı, AB ülkelerine uçuş yapan havayolları için önemli bir hub. Reform, kabin bagajı ücretlendirmesini yasallaştırarak FlyArystan gibi düşük maliyetli taşıyıcılara esneklik tanıyor. FlyArystan, zaten düşük maliyetli modeliyle ek bagaj, koltuk seçimi ve yemek gibi hizmetler için ücret alıyor. Yeni reform, bu uygulamanın AB pazarında da yasal bir zemine oturmasını sağlayarak şirketin gelir modelini güçlendirebilir.
Ancak, reformun uçuş gecikmeleri ve iptalleriyle ilgili kuralları, FlyArystan’ın operasyonlarını daha sıkı bir şekilde yönetmesini gerektirebilir. Örneğin, üç saat içinde yeniden yönlendirme sağlanmazsa, yolcular bilet bedelinin yüzde 400’üne kadar geri ödeme talep edebilir. Ayrıca, dört saati aşan gecikmelerde 300 euro, altı saati aşan gecikmelerde 500 euro tazminat ödenmesi gerekiyor. FlyArystan, AB ülkelerine uçuşlarını artırırsa, bu yükümlülüklere uyum sağlamak zorunda kalacak. “Olağanüstü koşullar” gerekçesinin sıkılaştırılması, şirketin teknik arızalar veya hava durumu gibi durumlarda daha fazla kanıt sunmasını gerektirebilir. Yolculara yiyecek, içecek ve konaklama sağlama zorunluluğu da operasyonel maliyetleri artırabilir. Türkiye, AB üyesi olmasa da, İstanbul Havalimanı’nın AB uçuşlarındaki yoğunluğu nedeniyle FlyArystan, bu reformun standartlarına uyum sağlamaya çalışabilir. Bu, yolcu memnuniyetini artırırken, şirketin maliyet yönetimini daha dikkatli planlamasını gerektirebilir.
İstanbul havalimanlarının yolcu ve uçuş artışları, küresel havacılık sektöründe nasıl bir etki yaratıyor?
İstanbul havalimanlarının 2025 ocak-nisan döneminde kaydettiği 39 milyon 43 bin 761 yolcu ve 257 bin 275 uçuş, küresel havacılık sektöründe İstanbul’un lider konumunu pekiştiriyor. İstanbul Havalimanı, 24,9 milyon yolcuyla dünyanın en yoğun havalimanlarından biri olarak öne çıkıyor. Sabiha Gökçen’in 14,1 milyon yolcuyla yüzde 10’luk dış hat büyümesi, düşük maliyetli havacılığın küresel talebini karşıladığını gösteriyor. Atatürk Havalimanı’nın sınırlı uçuşları (8 bin 339 sefer) ise kargo ve özel uçuşlarla tamamlayıcı bir rol oynuyor. Bu performans, İstanbul’u Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun kesişim noktasında stratejik bir hub haline getiriyor.
Küresel havacılık sektöründeki etkisi, İstanbul’un transit yolcu trafiğini artırması ve yeni destinasyonlarla bağlantı ağını genişletmesiyle görülüyor. İstanbul Havalimanı, Türk Hava Yolları gibi büyük taşıyıcıların yanı sıra uluslararası havayollarıyla 100’den fazla ülkeye uçuş sunuyor. Bu, Avrupa’daki havalimanlarıyla (Frankfurt, Heathrow) rekabet ederken, Asya ve Afrika’ya erişimi kolaylaştırıyor. Sabiha Gökçen’in düşük maliyetli modeliyle Pegasus gibi şirketler, bütçe dostu seyahat talebini karşılayarak Avrupa’daki Ryanair veya EasyJet gibi taşıyıcılarla rekabet ediyor. İstanbul’un turizm ve ticaret merkezi olması, yolcu trafiğini artırarak küresel havacılık talebini destekliyor. Ayrıca, kargo taşımacılığındaki büyüme, e-ticaret ve uluslararası ticaretin artmasıyla İstanbul’u lojistik bir merkez haline getiriyor. AB yolcu hakları reformu gibi düzenlemeler, İstanbul üzerinden AB’ye uçan havayollarını etkileyebilir, bu da küresel standartlara uyumu teşvik edebilir. İstanbul’un bu başarısı, diğer bölgesel havalimanları için bir model oluşturabilir.