Makale İçerikleri
Avrupalıların 2025 Tatil Planları ve Seyahat Eğilimlerinde Yeni Dinamikler
Avrupa Seyahat Komisyonu’nun (ETC) 2025 yılı için yayınladığı son araştırma, Avrupalıların tatil planlama alışkanlıklarında dikkat çekici bir dönüşüm yaşandığını ortaya koyuyor. Araştırma, 2025 ilkbahar ve yaz aylarında seyahat etmeyi planlayan Avrupalıların oranında hafif bir düşüş olsa da, tatile çıkanların daha uzun konaklama süreleri ve daha yüksek harcama bütçeleriyle hareket ettiğini gösteriyor.
Bu durum, Avrupalıların tatil anlayışını yeniden şekillendiren ekonomik, çevresel ve kültürel faktörlerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Özellikle, daha az bilinen destinasyonlara olan ilginin artması ve iklim değişikliğinin seyahat kararları üzerindeki etkisi, 2025 turizm trendlerinin temel taşlarını oluşturuyor.
Araştırmaya göre, Avrupalıların yüzde 72’si 2025’te seyahat etmeyi planlıyor; bu, geçen yıla göre 3 puanlık bir düşüş anlamına geliyor. Ancak, bu düşüşe rağmen tatilcilerin seyahat planlarına olan bağlılığı ve tatilden beklentileri, turizm sektörünün dayanıklılığını kanıtlıyor.
Seyahat etme isteği, Avrupa ülkeleri arasında farklılık gösteriyor. Polonya, yüzde 80 ile seyahat planlama oranında lider konumda yer alırken, Birleşik Krallık yüzde 79, Hollanda ve İspanya yüzde 75, İtalya ise yüzde 73 ile takip ediyor. Buna karşılık, Fransa (yüzde 65), Belçika (yüzde 68), Avusturya ve İsviçre (yüzde 69) ile Almanya (yüzde 70) gibi ülkelerde seyahat etme isteği daha düşük seviyelerde seyrediyor.
Bu farklılıklar, ekonomik koşullar, kültürel alışkanlıklar ve tatil önceliklendirme eğilimlerinden kaynaklanıyor. Örneğin, Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerinde ekonomik toparlanma ve genç nüfusun seyahat merakı, tatil planlamasını teşvik ederken, Almanya gibi daha yüksek yaşam maliyetine sahip ülkelerde tatilciler daha temkinli davranabiliyor.
Ayrıca, genç nesiller, özellikle 35-44 yaş aralığındakiler, seyahat etme konusunda en istekli grup olarak öne çıkıyor. Bu grup, toplam seyahat edenlerin önemli bir kısmını oluşturuyor ve daha macera odaklı, keşfe dayalı tatil anlayışlarıyla dikkat çekiyor.
Avrupalıların tatil planlamasında belirgin bir değişim, konaklama sürelerinin uzaması ve harcama bütçelerinin artması yönünde. Araştırmaya göre, tatilcilerin yüzde 42’si 7-12 gece süren tatilleri tercih ederken, yüzde 27’si üç veya daha fazla seyahat planlıyor; bu, geçen yıla göre yüzde 6’lık bir artış anlamına geliyor.
Harcama bütçeleri de dikkat çekici bir şekilde yükseliyor: tatilcilerin yüzde 30’u kişi başı 1.501-2.500 euro arasında harcama yapmayı planlarken, yüzde 17’si bu miktarın üzerine çıkmayı hedefliyor. Bu trend, Avrupalıların tatili bir lüks veya keyfi bir aktivite olmaktan çok, yaşam kalitesini artıran bir öncelik olarak görmeye başladığını gösteriyor.
ETC Başkanı Miguel Sanz, bu verilerin seyahat talebinin dayanıklılığını ve tatilcilerin daha uzun konaklamalar, yüksek harcamalar ve keşfe açık bir anlayışla hareket ettiğini vurguluyor. Bu eğilim, turizm sektörünün hem ekonomik hem de kültürel açıdan nasıl bir dönüşüm içinde olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Daha Uzun Tatiller ve Yüksek Bütçeler: Yeni Tatil Anlayışı
Avrupalıların 2025 tatil planlarında göze çarpan en önemli değişikliklerden biri, tatil sürelerinin uzaması ve harcama bütçelerinin artması. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun “Avrupa İçi Seyahat Duygularını İzleme” projesinin 20. dalga sonuçlarına göre, tatilcilerin yüzde 42’si 7-12 gece süren tatilleri tercih ediyor; bu, önceki yıllara kıyasla daha uzun konaklamalara olan talebin arttığını gösteriyor.
Ayrıca, yüzde 25’i 10 gün veya daha uzun tatiller planlıyor, bu da tatilcilerin daha derinlemesine bir seyahat deneyimi aradığını ortaya koyuyor. Bu eğilim, özellikle kültürel ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan destinasyonlarda belirginleşiyor. Örneğin, İtalya’nın Puglia bölgesi veya Hırvatistan’ın Stari Grad gibi daha az bilinen bölgeleri, uzun süreli tatiller için popüler hale geliyor. Tatilciler, bu destinasyonlarda hem dinlenme hem de yerel kültürü keşfetme fırsatını bir arada buluyor.
Harcama bütçelerindeki artış da dikkat çekici. Araştırmaya göre, Avrupalıların yüzde 51’i 500-1.500 euro arasında harcama yapmayı planlarken, yüzde 30’u 1.501-2.500 euro, yüzde 17’si ise 2.500 euro’nun üzerinde bir bütçe ayırmayı hedefliyor. Bu, geçen yıla göre harcama eğilimlerinde yüzde 3’lük bir artışı yansıtıyor.
Özellikle yüksek gelir grubundaki tatilciler ve 55 yaş üstü “üçüncü yaş” turistler, daha lüks konaklama seçenekleri, özel turlar ve gastronomi deneyimleri gibi yüksek maliyetli aktiviteleri tercih ediyor. Örneğin, İspanya’nın Costa del Sol bölgesinde lüks oteller veya Fransa’nın Provence bölgesinde şarap turları, bu grup arasında popüler hale geliyor. Bu bütçe artışının ardında, pandemi sonrası tatil anlayışındaki değişim yatıyor.
Avrupalılar, seyahat kısıtlamalarının kalkmasıyla birlikte tatili bir “kaçış” ve “yeniden bağlantı kurma” fırsatı olarak görmeye başladı. Bu nedenle, tatil bütçelerini artırmak, daha anlamlı ve tatmin edici deneyimler elde etme isteğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Tatil sürelerinin ve bütçelerinin artmasında, ekonomik toparlanma ve tüketici güvenindeki iyileşme de önemli bir rol oynuyor. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun raporuna göre, seyahat masrafları ve enflasyonla ilgili endişeler, 2024’e kıyasla yüzde 4 azalmış durumda. Ancak, tatilcilerin yüzde 15’i genel mali durumları konusunda hala endişeli. Bu endişeler, özellikle orta gelir grubundaki tatilcilerin daha ekonomik destinasyonlara yönelmesine neden oluyor.
Örneğin, Türkiye, TL’nin değer kaybı ve uygun fiyatlı tatil seçenekleriyle, 2025’te Avrupalı turistler için cazip bir destinasyon olarak öne çıkıyor. BBC’nin 2022’de yayınladığı bir habere göre, enerji krizinin Avrupa’daki tüketicileri etkilediği dönemde Türkiye, uygun maliyetli kış tatilleri için popüler bir seçenek haline gelmişti; bu eğilim, 2025’te de devam ediyor. Türkiye’nin Marmaris ve Antalya gibi bölgeleri, İngiliz ve Alman turistler arasında yüksek talep görüyor.
Alternatif Destinasyonlara Yönelim: Keşfin Yeni Yüzü
Avrupalı tatilcilerin 2025’te dikkat çeken bir diğer eğilimi, daha az bilinen ve alternatif destinasyonlara olan ilginin artması. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun araştırmasına göre, Akdeniz destinasyonlarına olan talep yüzde 8 azalırken, Doğu Avrupa ülkelerine ilgi yüzde 3 artmış durumda. Avusturya, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Belçika ve Bulgaristan gibi ülkeler, tatilcilerin radarına girmeye başladı.
Bu destinasyonlar, hem ekonomik fiyatları hem de kalabalıktan uzak, otantik deneyimler sunma potansiyeliyle öne çıkıyor. Örneğin, Arnavutluk’un Ksamil plajları veya Bosna-Hersek’in Mostar kenti, hem doğal güzellikleri hem de kültürel zenginlikleriyle tatilcileri cezbediyor. Araştırmaya göre, daha az bilinen destinasyonları tercih eden tatilcilerin yüzde 38’i genellikle 10 günden uzun konaklamalar yapıyor ve daha yüksek bütçelerle seyahat ediyor.
Bu yönelim, tatilcilerin popüler turistik bölgelerdeki aşırı kalabalık ve yüksek maliyetlerden kaçınma isteğinden kaynaklanıyor. ETC’nin raporuna göre, ankete katılanların yüzde 28’i popüler yerlerdeki kalabalıktan kaçınmak istiyor, yüzde 18’i ise asgari altyapıya sahip uzak destinasyonları tercih ediyor. Örneğin, İtalya’da Roma veya Venedik gibi klasik destinasyonlar yerine Puglia’nın sakin köyleri veya Hırvatistan’ın Stari Grad gibi tarihi bölgeleri daha fazla ilgi görüyor.
Bu destinasyonlar, hem daha ekonomik konaklama seçenekleri sunuyor hem de tatilcilerin yerel kültürü daha yakından deneyimlemesine olanak tanıyor. OGGUSTO’nun 2025 bahar rotaları listesinde, Puglia’nın “gizli cennet” olarak tanımlanması, bu bölgenin yükselen popülerliğini doğruluyor.
Alternatif destinasyonlara olan ilginin artmasında, sosyal medya ve seyahat bloglarının etkisi de büyük. Instagram ve TikTok gibi platformlarda, daha az bilinen bölgelerin doğal güzellikleri ve otantik deneyimleri sıkça paylaşılıyor. Örneğin, Bulgaristan’ın Veliko Tarnovo kenti, tarihi dokusu ve uygun fiyatlı konaklama seçenekleriyle genç tatilciler arasında viral hale geldi. Ayrıca, seyahat acenteleri ve tur operatörleri, bu destinasyonları tanıtmak için özel paketler sunmaya başladı.
Tatilbudur.com gibi platformlar, 2025’te Avusturya ve Arnavutluk gibi destinasyonlara yönelik ekonomik turları öne çıkararak bu talebi karşılıyor. Bu trend, turizm sektörünün çeşitlenmesine ve daha az bilinen bölgelerin ekonomik kalkınmasına katkı sağlıyor. Ancak, bu destinasyonların altyapı ve sürdürülebilirlik açısından artan talebe hazır olup olmadığı, sektör için önemli bir soru işareti olarak duruyor.

İklim Değişikliğinin Seyahat Alışkanlıkları Üzerindeki Etkisi
İklim değişikliği, Avrupalıların tatil planlama süreçlerinde giderek daha belirleyici bir faktör haline geliyor. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun araştırmasına göre, tatilcilerin yüzde 81’i iklim değişikliği nedeniyle seyahat alışkanlıklarını yeniden şekillendirdiğini belirtiyor. Bu, hem destinasyon seçimlerini hem de seyahat zamanlamasını etkileyen önemli bir değişim.
Örneğin, tatilcilerin yüzde 17’si hava durumu tahminlerini daha yakından takip ederken, yüzde 15’i daha ılıman iklimlere sahip bölgeleri tercih ediyor ve yüzde 14’ü aşırı sıcak bölgelerden kaçınıyor. Bu eğilim, özellikle Akdeniz ülkelerindeki yaz aylarında yaşanan sıcak hava dalgalarının tatilcileri daha serin bölgelere yöneltmesiyle belirginleşiyor. Örneğin, İspanya’nın Costa del Sol bölgesi yerine Avusturya’nın Alpleri veya Slovenya’nın Bled Gölü gibi daha serin destinasyonlar popüler hale geliyor.
İklim değişikliğinin etkisi, sadece destinasyon seçiminde değil, seyahat tarzında da görülüyor. Tatilciler, karbon ayak izlerini azaltmak için daha sürdürülebilir seyahat seçeneklerine yöneliyor. Örneğin, uçak yerine tren yolculuğunu tercih edenlerin oranı artıyor; özellikle Hollanda ve Almanya gibi tren altyapısı güçlü ülkelerde bu trend belirgin. Ayrıca, “tarladan sofraya” konseptiyle hizmet veren restoranlar veya çevre dostu oteller, tatilcilerin ilgisini çekiyor.
Puglia’daki ekolojik çiftlik otelleri veya Slovenya’daki Villa Bled gibi sürdürülebilir konaklama seçenekleri, bu talebi karşılayan örnekler arasında yer alıyor. Avrupa Çevre Ajansı’nın 2022 raporuna göre, sürdürülebilir turizm, Avrupalıların çevresel bilinç düzeyinin artmasıyla daha fazla önem kazanıyor. Bu, turizm sektörünün hem çevresel hem de ekonomik açıdan daha sorumlu bir modele geçiş yapmasını gerektiriyor.
İklim değişikliği, tatilcilerin seyahat zamanlamasını da etkiliyor. Geleneksel yaz tatili sezonu (Haziran-Ağustos) yerine, ilkbahar (Nisan-Mayıs) ve sonbahar (Eylül-Ekim) ayları daha fazla tercih ediliyor. Bu dönemler, hem daha ılıman hava koşulları sunuyor hem de popüler destinasyonlarda kalabalığı azaltıyor. ETC’nin verilerine göre, tatilcilerin yüzde 38’i Haziran-Temmuz, yüzde 32’si ise Ağustos-Eylül aylarını tercih ediyor; ancak Nisan ve Ekim ayları da giderek popüler hale geliyor.
Bu değişim, turizm sektörünün mevsimsel gelirlerini dengelemesine olanak tanıyor, ancak aynı zamanda destinasyonların yıl boyunca hizmet sunabilecek altyapıya sahip olmasını gerektiriyor. Örneğin, Türkiye’nin Ege ve Akdeniz bölgeleri, ılıman iklimi sayesinde ilkbahar ve sonbahar aylarında da Avrupalı turistler için cazip bir seçenek olmaya devam ediyor.
Turizm Sektörünün Geleceği ve Sürdürülebilirlik
Avrupalıların 2025 tatil planlarındaki bu dönüşüm, turizm sektörünün geleceği için önemli ipuçları sunuyor. Daha uzun konaklamalar, yüksek harcama bütçeleri ve alternatif destinasyonlara olan ilgi, sektörün çeşitlenmesini ve yeni pazarların ortaya çıkmasını teşvik ediyor. Ancak, bu büyümeyle birlikte sürdürülebilirlik ve altyapı sorunları da gündeme geliyor.
Özellikle daha az bilinen destinasyonların, artan turist talebine yanıt verebilmek için altyapılarını güçlendirmesi gerekiyor. Örneğin, Arnavutluk ve Bosna-Hersek gibi ülkeler, turizm gelirlerini artırmak için otel kapasitelerini ve ulaşım ağlarını geliştirmeye odaklanıyor. Ancak, bu süreçte doğal ve kültürel mirasın korunması, sürdürülebilir turizmin temel önceliklerinden biri olarak öne çıkıyor.
Seyahat acenteleri ve çevrimiçi platformlar, bu yeni taleplere yanıt vermek için stratejilerini yeniliyor. Tatilflex ve Tatilbudur.com gibi platformlar, 2025’te daha az bilinen destinasyonlara yönelik turlar sunarak tatilcilerin keşif arzusunu karşılıyor. Ayrıca, yapay zeka destekli seyahat asistanları, tatilcilerin bütçe ve ilgi alanlarına göre özelleştirilmiş rotalar sunarak planlama sürecini kolaylaştırıyor.
Örneğin, Google’ın Seyahat Asistanı, Avusturya’daki kayak merkezlerinden Bulgaristan’ın tarihi köylerine kadar geniş bir yelpazede öneriler sunabiliyor. Bu teknolojiler, tatilcilerin daha bilinçli kararlar almasına yardımcı olurken, turizm sektörünün dijital dönüşümünü hızlandırıyor.
ETC Başkanı Miguel Sanz’ın vurguladığı gibi, Avrupalıların seyahat talebindeki dayanıklılık, turizm sektörünün ekonomik toparlanma için güçlü bir motor olduğunu gösteriyor. Ancak, sektörün bu potansiyeli sürdürülebilir bir şekilde değerlendirebilmesi için çevresel, sosyal ve ekonomik dengeleri gözetmesi gerekiyor.
İklim değişikliği, kalabalıklaşma ve altyapı eksiklikleri gibi zorluklar, sektörün önündeki en büyük engeller arasında yer alıyor. Bu nedenle, turizm politikalarının hem tatilcilerin beklentilerini karşılayacak hem de destinasyonların uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde tasarlanması kritik önem taşıyor. Avrupalıların 2025 tatil planları, bu dönüşüm sürecinin sadece başlangıcı olabilir.

Kaynaklar
- Avrupa Seyahat Komisyonu (ETC). “Avrupa İçi Seyahat Duygularını İzleme – Dalga 20.” https://www.etc-corporate.org/
- BBC News Türkçe. “Enerji krizi: Avrupa’da artan enerji fiyatları nedeniyle Türkiye’ye bu kış daha fazla turist mi gidecek?” https://www.bbc.com/
- OGGUSTO. “Avrupa’nın En Güzel Bahar Rotaları.” https://www.oggusto.com/
- Tatilbudur. “Avrupa Turları ve 2025 Avrupa Turu Fiyatları.” https://www.tatilbudur.com/
- Avrupa Çevre Ajansı. “AÇA Sinyalleri 2022 – Sürdürülebilir Avrupa için rotadan sapmamak.” https://www.eea.europa.eu/
- Tatilflex. “Büyük Avrupa Turu – 2025 Erken Kayıt İndirimi.” https://www.tatilflex.com/
Sık Sorulan Sorular
Avrupalılar 2025’te neden daha uzun tatiller planlıyor?
Avrupalıların 2025’te daha uzun tatiller planlamasının temel nedeni, tatili bir öncelik olarak görmeleri ve daha derinlemesine seyahat deneyimleri aramalarıdır. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun (ETC) araştırmasına göre, tatilcilerin yüzde 42’si 7-12 gece süren tatilleri tercih ederken, yüzde 25’i 10 gün veya daha uzun konaklamalar planlıyor. Bu eğilim, pandemi sonrası tatil anlayışındaki değişimden kaynaklanıyor; Avrupalılar, seyahati bir kaçış ve yeniden bağlantı kurma fırsatı olarak değerlendiriyor. Özellikle kültürel ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan destinasyonlar, uzun tatiller için popüler hale geliyor. Örneğin, İtalya’nın Puglia bölgesi veya Hırvatistan’ın Stari Grad gibi sakin bölgeler, tatilcilerin hem dinlenip hem keşfetmesine olanak tanıyor. Ayrıca, ekonomik toparlanma ve tüketici güvenindeki iyileşme, tatilcilerin daha uzun süreli seyahatlere bütçe ayırmasını kolaylaştırıyor. İklim değişikliği de bu trendi etkiliyor; tatilciler, aşırı sıcaklardan kaçınmak için ilkbahar ve sonbahar gibi daha ılıman dönemleri tercih ediyor, bu da tatil sürelerini uzatıyor.
Hangi Avrupa ülkeleri 2025’te en çok seyahat planlıyor?
Avrupa Seyahat Komisyonu’nun 2025 araştırmasına göre, seyahat planlama oranı Avrupa ülkeleri arasında farklılık gösteriyor. Polonya, yüzde 80 ile en yüksek seyahat isteğine sahip ülke olarak öne çıkıyor, bunu yüzde 79 ile Birleşik Krallık, yüzde 75 ile Hollanda ve İspanya, yüzde 73 ile İtalya takip ediyor. Bu ülkelerdeki yüksek oranlar, ekonomik toparlanma, genç nüfusun seyahat merakı ve tatil kültürünün güçlü olmasından kaynaklanıyor. Özellikle Polonya’da, genç ve orta yaş grupları, hem Avrupa içi hem de uluslararası destinasyonlara ilgi gösteriyor. Buna karşılık, Fransa (yüzde 65), Belçika (yüzde 68), Avusturya ve İsviçre (yüzde 69) ile Almanya (yüzde 70) daha düşük seyahat planlama oranlarına sahip. Bu ülkelerde, yüksek yaşam maliyetleri ve ekonomik belirsizlikler tatil planlarını sınırlayabiliyor. Ancak, genel olarak Avrupalıların yüzde 72’si 2025’te seyahat etmeyi planlıyor, bu da turizm sektörünün dayanıklılığını gösteriyor.
Avrupalılar neden alternatif destinasyonlara yöneliyor?
Avrupalı tatilcilerin 2025’te alternatif destinasyonlara yönelmesi, popüler turistik bölgelerdeki kalabalık ve yüksek maliyetlerden kaçınma isteğinden kaynaklanıyor. ETC’nin araştırmasına göre, Akdeniz destinasyonlarına talep yüzde 8 azalırken, Doğu Avrupa’ya ilgi yüzde 3 artmış durumda. Avusturya, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Belçika ve Bulgaristan gibi ülkeler, ekonomik fiyatları ve otantik deneyimleriyle öne çıkıyor. Örneğin, Arnavutluk’un Ksamil plajları veya Bulgaristan’ın Veliko Tarnovo kenti, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle tatilcileri cezbediyor. Araştırmaya göre, bu destinasyonları tercih edenlerin yüzde 38’i 10 günden uzun konaklamalar yapıyor ve daha yüksek bütçeler ayırıyor. Sosyal medya platformları, bu bölgelerin popülerleşmesinde büyük rol oynuyor; Instagram ve TikTok’ta paylaşılan görseller, tatilcileri daha az bilinen destinasyonlara çekiyor. Ayrıca, kalabalıktan uzak, yerel kültürü deneyimleme arzusu, tatilcileri Puglia veya Stari Grad gibi sakin bölgelere yöneltiyor, bu da turizm sektörünün çeşitlenmesine katkı sağlıyor.
İklim değişikliği Avrupalıların tatil planlarını nasıl etkiliyor?
İklim değişikliği, Avrupalıların 2025 tatil planlarında önemli bir faktör haline geldi. ETC’nin araştırmasına göre, tatilcilerin yüzde 81’i iklim değişikliği nedeniyle seyahat alışkanlıklarını değiştirdiğini belirtiyor. Yüzde 17’si hava durumu tahminlerini daha yakından takip ederken, yüzde 15’i daha ılıman iklimlere sahip destinasyonları tercih ediyor ve yüzde 14’ü aşırı sıcak bölgelerden kaçınıyor. Örneğin, İspanya’nın sıcak bölgeleri yerine Avusturya’nın Alpleri veya Slovenya’nın Bled Gölü gibi serin destinasyonlar popülerleşiyor. Ayrıca, tatilciler sürdürülebilir seyahat seçeneklerine yöneliyor; tren yolculukları ve çevre dostu oteller daha fazla talep görüyor. Puglia’daki ekolojik çiftlik otelleri gibi sürdürülebilir konaklama seçenekleri, çevresel bilinci yüksek tatilciler için cazip hale geliyor. İklim değişikliği, seyahat zamanlamasını da etkiliyor; ilkbahar ve sonbahar ayları, ılıman hava koşulları nedeniyle daha çok tercih ediliyor. Bu değişimler, turizm sektörünün çevresel sürdürülebilirliğe odaklanmasını gerektiriyor.
Avrupalıların 2025 tatil bütçeleri neden artıyor?
Avrupalıların 2025’te tatil bütçelerini artırmasının nedeni, tatili bir öncelik olarak görmeleri ve daha kaliteli, anlamlı seyahat deneyimleri aramalarıdır. ETC’nin araştırmasına göre, tatilcilerin yüzde 30’u kişi başı 1.501-2.500 euro, yüzde 17’si ise 2.500 euro’nun üzerinde harcama planlıyor. Bu, geçen yıla göre yüzde 3’lük bir artış anlamına geliyor. Pandemi sonrası tatil anlayışındaki değişim, Avrupalıların seyahati bir lüks yerine yaşam kalitesini artıran bir deneyim olarak görmesine yol açtı. Özellikle yüksek gelir grubu ve 55 yaş üstü tatilciler, lüks oteller, özel turlar ve gastronomi deneyimleri gibi yüksek maliyetli aktiviteleri tercih ediyor. Ekonomik toparlanma ve tüketici güvenindeki iyileşme de bütçe artışını destekliyor; enflasyon endişeleri yüzde 4 azalmış durumda. Ayrıca, daha az bilinen destinasyonlara yönelim, tatilcilerin daha uzun konaklamalar için yüksek bütçeler ayırmasına neden oluyor. Örneğin, Arnavutluk veya Bosna-Hersek gibi ekonomik destinasyonlar, yüksek harcama isteğiyle birleştiğinde tatilciler için cazip hale geliyor.
Avrupalılar 2025’te hangi tür tatil aktivitelerini tercih ediyor?
Avrupalıların 2025 tatil planlarında kültürel keşif, doğa aktiviteleri ve gastronomi deneyimleri öne çıkıyor. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun (ETC) araştırmasına göre, tatilciler daha az bilinen destinasyonları tercih ederken, yerel kültürü deneyimlemeye odaklanıyor. Özellikle Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Puglia gibi bölgelerde tarihi yerleri ziyaret, yerel festivallere katılım ve otantik yemek turları popüler. Yüzde 38’i 10 günden uzun konaklamalar yapan tatilciler, doğa yürüyüşleri, bisiklet turları ve ekoturizm gibi sürdürülebilir aktiviteleri tercih ediyor. İklim değişikliği bilinci, serin bölgelerde kayak veya göl kenarı tatilleri gibi doğa odaklı aktiviteleri artırıyor. Örneğin, Avusturya’nın Alpleri veya Slovenya’nın Bled Gölü, doğa severler için cazip hale geliyor. Gastronomi de önemli bir çekim noktası; Fransa’nın Provence bölgesindeki şarap turları veya İtalya’daki “tarladan sofraya” restoranları yüksek talep görüyor. Bu aktiviteler, tatilcilerin daha anlamlı ve kişiselleştirilmiş deneyimler arayışını yansıtıyor, turizm sektörünü çeşitlendiriyor.