Makale İçerikleri
Antalya’nın Sürdürülebilirlik Yolculuğunda Yeni Bir Adım
Antalya turizm sürdürülebilirlik protokolü, Türkiye’nin turizm ve tarım sektörlerinde lider konumda olan bir şehir olarak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için önemli bir adım attı. 24 Nisan 2025 tarihinde, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü arasında “Antalya Tarım ve Turizm Entegrasyon ve Sürdürülebilirlik Protokolü” imzalandı. Bu protokol, Antalya’nın güçlü tarımsal üretim kapasitesini ve turizmdeki küresel liderliğini birleştirerek, çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik ilkelerini merkeze alan bir kalkınma vizyonu sunuyor.
İmza töreni, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü binasında gerçekleşti ve törene Antalya Vali Yardımcısı Aydın Abak, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürü Fırat Erkal ile Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Candemir Zoroğlu katıldı. Protokol, yerel üretimin desteklenmesi, çevresel etkilerin azaltılması, su verimliliğinin artırılması, atıkların döngüsel ekonomiye kazandırılması ve kadın kooperatiflerinin güçlendirilmesi gibi hedeflerle, Antalya’yı sürdürülebilirlikte bir model şehir haline getirmeyi amaçlıyor.
Antalya, 2024’te 54,6 milyon ziyaretçi ağırlayarak turizmde rekor kırarken, aynı zamanda tarımsal üretimde Türkiye’nin önde gelen bölgelerinden biri olmayı sürdürüyor. Ancak, artan nüfus, tarım arazilerinin daralması ve iklim değişikliğinin getirdiği su kıtlığı gibi zorluklar, sürdürülebilirlik için yeni yaklaşımlar gerektiriyor. Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Bülbül’ün belirttiği gibi, yerleşim alanlarının tarım ve doğal alanlardan pay alarak büyümesi, sürdürülebilirliği tehdit ediyor. Bu bağlamda, protokol, tarım ve turizm sektörlerini entegre ederek hem yerel ekonomiyi güçlendirmeyi hem de çevresel kaynakları korumayı hedefliyor.
Örneğin, yerel tarım ürünlerinin otel ve restoranlarda daha fazla kullanılması, hem çiftçilere ekonomik destek sağlayacak hem de turistlere otantik bir deneyim sunacak. Su tasarrufu sağlayan kurakçıl peyzaj uygulamaları, Antalya’nın su kaynaklarını korurken turizm tesislerinin çevresel ayak izini azaltacak. Ayrıca, kadın kooperatiflerinin desteklenmesi, sosyal eşitlik ve yerel kalkınma açısından önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Protokolün hayata geçirilmesiyle, Antalya’nın tarım ve turizm sektörlerinde katma değer yaratması, aynı zamanda küresel sürdürülebilir turizm standartlarına uyum sağlaması bekleniyor. Bu makalede, protokolün detaylarını, hedeflerini, uygulama alanlarını ve Antalya’nın sürdürülebilirlik vizyonuna katkılarını derinlemesine inceleyeceğiz.

Protokolün Temel Hedefleri ve Vizyonu
Antalya Tarım ve Turizm Entegrasyon ve Sürdürülebilirlik Protokolü, iki sektörün güçlü yönlerini birleştirerek sürdürülebilir bir kalkınma modeli oluşturmayı hedefliyor. Protokolün temel amaçları arasında yerel üretimin desteklenmesi, çevresel etkilerin azaltılması ve turizmde sürdürülebilir kaynak kullanımının teşvik edilmesi yer alıyor. Antalya, Türkiye’nin tarımsal üretiminin yaklaşık %10’unu karşılarken, turizmde de dünya çapında en çok ziyaret edilen destinasyonlardan biri. 2024’te otel doluluk oranlarının %71,3’e ulaşması, şehrin turizmdeki gücünü ortaya koyuyor.
Ancak, bu büyüme, çevresel baskılar ve kaynak tüketimi üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Protokol, bu sorunlara çözüm bulmak için bütüncül bir yaklaşım sunuyor. Yerel tarım ürünlerinin turizm işletmelerinde daha fazla kullanılması, protokolün en dikkat çekici hedeflerinden biri. Antalya, seracılık, narenciye, sebze ve meyve üretiminde lider bir bölge. Ancak, otellerde ve restoranlarda ithal ürünlerin kullanımı, yerel çiftçilerin gelirini sınırlıyor. Protokol, otel mutfaklarında ve restoran menülerinde yerel ürünlerin önceliklendirilmesini teşvik ederek, çiftçilere yeni pazarlar açmayı ve gıda ithalatını azaltmayı planlıyor.
Örneğin, Antalya’nın meşhur portakalı, zeytinyağı ve serada yetiştirilen sebzeler, turistlere sunulan menülerde daha fazla yer bulacak. Bu, hem yerel ekonomiyi güçlendirecek hem de turistlere bölgenin otantik lezzetlerini deneyimleme fırsatı sunacak. Çevresel sürdürülebilirlik de protokolün temel taşlarından biri. Antalya, su kaynaklarının yoğun şekilde kullanıldığı bir şehir ve iklim değişikliği, su kıtlığı riskini artırıyor. Protokol, su tasarrufu sağlayan kurakçıl peyzaj uygulamalarını yaygınlaştırarak turizm tesislerinin su tüketimini azaltmayı hedefliyor. Kurakçıl peyzaj, az su isteyen bitkilerin kullanıldığı çevre dostu bir tasarım yaklaşımı. Bu uygulama, otellerin bahçe ve peyzaj alanlarında su kullanımını %30-50 oranında azaltabilir. Ayrıca, turizm ve tarım faaliyetlerinden kaynaklanan atıkların döngüsel ekonomiye kazandırılması, atık yönetiminde yenilikçi bir yaklaşım sunuyor.
Organik atıkların kompost haline getirilmesi veya enerji üretiminde kullanılması, çevresel kirliliği azaltırken ekonomik değer yaratacak. Protokol, sosyal sürdürülebilirlik açısından da önemli adımlar atıyor. Kadın kooperatiflerinin desteklenmesi, yerel tarım ürünlerinin turizm sektörüyle buluşturulmasında kilit bir rol oynayacak. Antalya’da faaliyet gösteren kadın kooperatifleri, zeytinyağı, reçel, tarhana gibi geleneksel ürünleri üretiyor.
Bu ürünlerin otellerde ve turistik pazarlarda satılması, kadınların ekonomik bağımsızlığını güçlendirecek ve kırsal kalkınmaya katkı sağlayacak. Yetkililer, bu iş birliğinin hem tarım hem de turizm sektöründe katma değer yaratacağını ve Antalya’yı sürdürülebilirlikte bir rol model haline getireceğini vurguluyor. Protokolün vizyonu, Antalya’yı yalnızca bir turizm destinasyonu değil, aynı zamanda çevreye duyarlı ve yerel üretimi destekleyen bir kalkınma merkezi olarak konumlandırmak.
Protokolün Uygulama Alanları ve Stratejileri
Antalya Tarım ve Turizm Entegrasyon ve Sürdürülebilirlik Protokolü, uygulama alanları ve stratejileriyle, teoriden pratiğe geçişi hedefleyen kapsamlı bir yol haritası sunuyor. Protokolün uygulama alanları, yerel üretimin turizmle entegrasyonu, su verimliliği, atık yönetimi ve sosyal kalkınma projeleri olarak dört ana başlıkta toplanıyor.
Her bir alan, Antalya’nın mevcut potansiyelini değerlendirirken, sürdürülebilirlik ilkelerini merkeze alıyor. Yerel üretimin turizmle entegrasyonu, protokolün en somut hedeflerinden biri. Antalya, Türkiye’nin sebze ve meyve üretiminin önemli bir kısmını karşılıyor; 2024’te sadece seracılık sektörü, 3 milyon tonun üzerinde üretim gerçekleştirdi. Ancak, turizm sektörünün büyük bir kısmı, ithal gıda ürünlerine bağımlı. Protokol, otel zincirleri, restoranlar ve turistik tesislerle yerel üreticiler arasında doğrudan bir tedarik zinciri kurmayı planlıyor.
Örneğin, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, otellerle anlaşmalar yaparak yerel çiftçilerin ürünlerini doğrudan satmasını sağlayacak. Bu, hem çiftçilerin gelirini artıracak hem de turistlere taze ve yerel ürünler sunarak gastronomi turizmini güçlendirecek. Antalya mutfağının tanıtımı da bu süreçte önemli bir rol oynayacak; zeytinyağlı yemekler, narenciye bazlı tatlılar ve yöresel mezeler, turistlere yönelik menülerde öne çıkacak. Su verimliliği, protokolün çevresel sürdürülebilirlik hedeflerinin merkezinde yer alıyor.
Antalya, Akdeniz ikliminin etkisiyle su kaynaklarının sınırlı olduğu bir bölge. Turizm sektörü, özellikle otellerin havuzları, bahçeleri ve spa tesisleri nedeniyle yüksek miktarda su tüketiyor. Kurakçıl peyzaj uygulamaları, bu tüketimi azaltmak için etkili bir çözüm sunuyor. Bu uygulamalar, susuzluğa dayanıklı bitkilerin (örneğin, lavanta, kekik, zakkum) kullanıldığı peyzaj tasarımlarını içeriyor. Pilot projeler, Antalya’daki bazı 5 yıldızlı otellerde uygulanmaya başladı ve su tüketiminde %40’a varan tasarruf sağlandı.
Protokol, bu uygulamaların tüm turizm tesislerinde yaygınlaştırılmasını hedefliyor. Ayrıca, tarım sektöründe damla sulama gibi su tasarrufu sağlayan teknolojilerin kullanımı teşvik edilecek. Atık yönetimi, protokolün döngüsel ekonomi yaklaşımının temelini oluşturuyor. Turizm sektörü, özellikle oteller ve restoranlar, büyük miktarda organik ve inorganik atık üretiyor. Protokol, bu atıkların geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanılması için yenilikçi projeler geliştiriyor.
Örneğin, otellerde üretilen organik atıklar, kompost tesislerinde işlenerek tarımda gübre olarak kullanılacak. Plastik ve cam atıklar ise geri dönüşüm zincirine dahil edilecek. Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, bu süreçte belediyeler ve özel sektörle iş birliği yaparak atık toplama ve işleme altyapısını güçlendirecek. Sosyal kalkınma projeleri, özellikle kadın kooperatiflerinin desteklenmesiyle öne çıkıyor. Antalya’da 20’den fazla kadın kooperatifi, yerel ürünlerin üretiminde aktif rol oynuyor. Protokol, bu kooperatiflerin ürünlerini turizm sektörüne entegre etmek için eğitim ve pazarlama desteği sağlayacak.
Örneğin, Alanya’daki bir kadın kooperatifinin ürettiği zeytinyağı ve reçeller, otellerde hediyelik eşya olarak satılacak. Bu, hem kooperatiflerin gelirini artıracak hem de turistlere sürdürülebilir ve yerel ürünleri tanıtacak. Protokolün uygulama stratejileri, Antalya’nın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında kilit bir rol oynayacak ve şehir, bu projelerle küresel sürdürülebilir turizm standartlarına uyum sağlayacak.

Antalya’nın Tarım ve Turizm Potansiyeli
Antalya, tarım ve turizm sektörlerinde sahip olduğu benzersiz potansiyelle, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında stratejik bir konuma sahip. Tarım sektörü, Antalya’nın 360.245 hektarlık tarım alanlarında yoğunlaşırken, seracılık, narenciye, zeytin ve sebze-meyve üretimi gibi alanlarda liderliğini koruyor. 2024’te Antalya, Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ihracatının %30’unu tek başına karşıladı.
Ancak, Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Bülbül’ün vurguladığı gibi, artan nüfus ve yerleşim alanlarının genişlemesi, tarım arazilerini tehdit ediyor. Bu durum, tarımın sürdürülebilirliğini korumak için yenilikçi çözümler gerektiriyor. Protokol, bu zorlukları ele alarak tarım sektörünü turizmle entegre etmeyi ve yerel üretimi güçlendirmeyi hedefliyor. Turizm sektörü ise Antalya’nın küresel markası. 2024’te 54,6 milyon ziyaretçi ağırlayan şehir, dünya çapında en çok turist çeken destinasyonlardan biri. Otel doluluk oranlarının %71,3’e ulaşması, turizmin ekonomik katkısını ortaya koyuyor.
Ancak, Antalya Kent Konseyi Turizm Grubu Başkanı Recep Yavuz’un belirttiği gibi, “Antalya turizmi hiç bu kadar yorgun olmamıştı.” Aşırı turizm (overtourism), çevre kirliliği ve kaynak tüketimi, sektörün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Protokol, bu sorunlara yanıt olarak çevre dostu uygulamaları ve yerel üretimi teşvik ediyor. Örneğin, yerel tarım ürünlerinin otellerde kullanılması, hem turizm sektörünün çevresel ayak izini azaltacak hem de yerel çiftçilere ekonomik destek sağlayacak. Antalya’nın tarım ve turizm potansiyeli, protokolün sunduğu iş birliği modeliyle daha etkili bir şekilde değerlendirilecek.
Yerel ürünlerin gastronomi turizmine entegrasyonu, turistlere otantik bir deneyim sunarken, su tasarrufu ve atık yönetimi gibi uygulamalar, çevresel sürdürülebilirliği güçlendirecek. Kadın kooperatiflerinin desteklenmesi, sosyal kalkınmayı teşvik ederek Antalya’nın kırsal bölgelerine ekonomik canlılık getirecek. Antalya, bu potansiyeliyle, yalnızca bir turizm merkezi değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın öncüsü bir şehir olma yolunda ilerliyor. Protokol, bu potansiyeli hayata geçirmek için somut bir çerçeve sunuyor ve Antalya’yı küresel sürdürülebilirlik haritasında öne çıkaracak.
Protokolün Çevresel ve Sosyal Etkileri
Antalya Tarım ve Turizm Entegrasyon ve Sürdürülebilirlik Protokolü, çevresel ve sosyal etkileriyle, Antalya’nın kalkınma modelini dönüştürmeyi hedefliyor. Çevresel etkiler, su verimliliği, atık yönetimi ve yerel üretimin teşviki gibi alanlarda yoğunlaşıyor. Antalya, Akdeniz ikliminin etkisiyle su kaynaklarının sınırlı olduğu bir bölge. Turizm sektörünün yüksek su tüketimi, özellikle yaz aylarında su kıtlığı riskini artırıyor. Protokol, kurakçıl peyzaj uygulamalarıyla otellerin su tüketimini azaltmayı planlıyor. Bu uygulamalar, susuzluğa dayanıklı bitkilerin kullanıldığı peyzaj tasarımlarını içeriyor ve su tüketimini %30-50 oranında düşürebiliyor.
Ayrıca, tarım sektöründe damla sulama gibi teknolojilerin yaygınlaştırılması, su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlayacak. Atık yönetimi, protokolün çevresel sürdürülebilirlik hedeflerinin bir diğer önemli unsuru. Turizm sektörü, organik ve inorganik atıklar üreterek çevre kirliliğine katkıda bulunuyor. Protokol, bu atıkların döngüsel ekonomiye kazandırılmasını hedefliyor. Örneğin, otellerde üretilen organik atıklar, kompost tesislerinde işlenerek tarımda gübre olarak kullanılacak. Plastik ve cam atıklar ise geri dönüşüm zincirine dahil edilecek.
Bu süreç, hem çevresel kirliliği azaltacak hem de ekonomik değer yaratacak. Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, belediyeler ve özel sektörle iş birliği yaparak atık toplama ve işleme altyapısını güçlendirecek. Sosyal etkiler, özellikle kadın kooperatiflerinin desteklenmesiyle öne çıkıyor. Antalya’da kadın kooperatifleri, zeytinyağı, reçel, tarhana gibi yerel ürünleri üreterek kırsal kalkınmaya katkı sağlıyor. Protokol, bu kooperatiflerin ürünlerini turizm sektörüne entegre etmek için eğitim, pazarlama ve lojistik desteği sağlayacak.
Örneğin, Kemer’deki bir kadın kooperatifinin ürettiği nar reçeli, otellerde kahvaltı menülerinde ve hediyelik eşya mağazalarında satılacak. Bu, kadınların ekonomik bağımsızlığını güçlendirecek ve kırsal bölgelerde sosyal kalkınmayı teşvik edecek. Ayrıca, yerel ürünlerin turizm sektörüne entegrasyonu, Antalya mutfağının tanıtımını artırarak gastronomi turizmini güçlendirecek.
Protokolün çevresel ve sosyal etkileri, Antalya’yı sürdürülebilirlikte bir rol model haline getirme potansiyeline sahip. Çevre dostu uygulamalar, turizm sektörünün kaynak tüketimini azaltırken, sosyal projeler, yerel toplulukların refahını artıracak. Bu etkiler, Antalya’nın küresel sürdürülebilir turizm standartlarına uyum sağlamasını sağlayacak ve şehri gelecek nesillere daha yaşanabilir bir şekilde bırakacak.
Protokolün Geleceği ve Antalya’nın Sürdürülebilirlik Vizyonu
Antalya Tarım ve Turizm Entegrasyon ve Sürdürülebilirlik Protokolü, kısa vadeli çözümlerden öte, uzun vadeli bir vizyon sunuyor. Protokolün geleceği, uygulama süreçlerinin başarısına, sektörler arası iş birliğine ve küresel sürdürülebilirlik trendlerine uyum sağlama kapasitesine bağlı. Antalya, 2023’te ev sahipliği yaptığı Global Sürdürülebilir Turizm Konferansı ile zaten sürdürülebilirlikte uluslararası bir platform olduğunu kanıtladı. Protokol, bu mirası devam ettirerek Antalya’yı sürdürülebilir turizmde bir lider haline getirmeyi hedefliyor.
Kısa vadede, protokolün pilot projeleri, otellerde yerel ürün kullanımını ve kurakçıl peyzaj uygulamalarını yaygınlaştıracak. Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, otel zincirleriyle anlaşmalar yaparak yerel çiftçilerin ürünlerini doğrudan satmasını sağlayacak. Kadın kooperatifleri için eğitim programları düzenlenecek ve ürünlerinin turistik pazarlara ulaşması için lojistik destek sağlanacak. Bu projeler, 2025 sonuna kadar somut sonuçlar vermesi bekleniyor. Örneğin, pilot otellerde yerel ürün kullanımının %20 artması hedefleniyor. Uzun vadede, protokol, Antalya’nın sürdürülebilirlik vizyonunu küresel standartlarla uyumlu hale getirecek.
Türkiye’nin Sürdürülebilir Turizm Programı, 2022’de GSTC (Global Sürdürülebilir Turizm Konseyi) ile iş birliği içinde geliştirildi ve konaklama tesislerinin sürdürülebilirlik kriterlerine uymasını zorunlu kıldı. Protokol, bu programı destekleyerek Antalya’daki otellerin GSTC sertifikası almasını teşvik edecek. Ayrıca, atık yönetimi ve su verimliliği projeleri, Antalya’yı çevre dostu bir destinasyon olarak konumlandıracak. Antalya’nın sürdürülebilirlik vizyonu, yalnızca ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal refaha odaklanıyor.
Protokol, bu vizyonu hayata geçirmek için somut bir çerçeve sunuyor ve Antalya’yı küresel sürdürülebilirlik haritasında öne çıkaracak. Ancak, başarısı, devlet, özel sektör ve yerel toplulukların iş birliğine bağlı. Antalya, bu protokolle, tarım ve turizm entegrasyonunda bir model oluşturarak, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir şehir bırakma yolunda önemli bir adım atıyor.

Kaynaklar
- Haber Antalya: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- Antalya Hürses: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- Antalya Ekspres: Antalya’da Tarım Protokolü İmzalandı
- Kars Manşet: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- Türk Haber: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- Yeşil Afşin: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- Karaman Habercisi: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- İhlas Haber Ajansı: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- Akdeniz Gazetesi: Antalya’da Güç Birliği
- Haber Sitesi: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
- Marmaris Yeni Sayfa: Antalya’da Tarım ve Turizm Sektörleri Sürdürülebilirlik İçin Güçlerini Birleştirdi
Sık Sorulan Sorular
Antalya’daki Tarım ve Turizm Sürdürülebilirlik Protokolü Nedir?
Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü arasında 24 Nisan 2025’te imzalanan “Antalya Tarım ve Turizm Entegrasyon ve Sürdürülebilirlik Protokolü”, tarım ve turizm sektörlerini birleştirerek sürdürülebilir kalkınma hedefliyor. Protokol, yerel tarım ürünlerinin otellerde ve restoranlarda kullanılmasını, su tasarrufu sağlayan kurakçıl peyzaj uygulamalarını, atıkların döngüsel ekonomiye kazandırılmasını ve kadın kooperatiflerinin desteklenmesini amaçlıyor. Antalya’nın tarımsal üretim gücünü turizmle entegre ederek çevresel etkileri azaltmayı ve ekonomik katma değer yaratmayı hedefliyor. İmza törenine Vali Yardımcısı Aydın Abak da katıldı. Bu protokol, Antalya’yı sürdürülebilir turizmde lider bir destinasyon yapmayı planlıyor.
Protokol Hangi Hedeflere Odaklanıyor?
Protokol, Antalya’da tarım ve turizm sektörlerini sürdürülebilirlik ekseninde birleştirmeyi hedefliyor. Başlıca amaçları: yerel tarım ürünlerinin otel ve restoranlarda daha fazla kullanılması, su verimliliğini artırmak için kurakçıl peyzaj uygulamaları, turizm ve tarım atıklarının döngüsel ekonomiye kazandırılması ve kadın kooperatiflerinin desteklenmesi. Yerel üretimle çiftçilere ekonomik destek sağlanırken, turistlere otantik ürünler sunulacak. Su tasarrufu ve atık yönetimi, çevresel sürdürülebilirliği güçlendirecek. Kadın kooperatifleri, zeytinyağı ve reçel gibi ürünlerle turizm pazarlarına erişecek. Bu hedefler, Antalya’yı çevre dostu ve sosyal açıdan kapsayıcı bir destinasyon haline getirecek.
Protokol Turistlere ve Yerel Halka Nasıl Fayda Sağlayacak?
Protokol, turistlere ve yerel halka ekonomik, çevresel ve sosyal faydalar sunuyor. Turistler, otellerde ve restoranlarda Antalya’nın yerel ürünleriyle (portakal, zeytinyağı, sebzeler) hazırlanan otantik yemekleri deneyimleyecek, gastronomi turizmini zenginleştirecek. Yerel halk, özellikle çiftçiler, ürünlerinin turizm sektöründe satılmasıyla gelirlerini artıracak. Kadın kooperatifleri, turistik pazarlara erişerek ekonomik bağımsızlığını güçlendirecek. Kurakçıl peyzaj ve atık yönetimi, su kaynaklarını ve çevreyi koruyarak Antalya’yı daha yaşanabilir kılacak. Bu, hem turistlerin çevre dostu bir destinasyonda tatil yapmasını sağlayacak hem de yerel toplulukların refahını artıracak.
Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Antalya’da Nasıl Kullanılacak?
Kurakçıl peyzaj, su tasarrufu sağlayan, az su isteyen bitkilerin (lavanta, kekik, zakkum) kullanıldığı bir tasarım yaklaşımı. Protokol, bu uygulamaları Antalya’daki otellerin bahçe ve peyzaj alanlarında yaygınlaştırarak su tüketimini %30-50 azaltmayı hedefliyor. Antalya’nın sınırlı su kaynakları ve turizm sektörünün yüksek su kullanımı, bu uygulamaları kritik hale getiriyor. Pilot projeler, bazı 5 yıldızlı otellerde başladı ve olumlu sonuçlar verdi. Protokol, damla sulama gibi tarımsal teknolojilerle de su verimliliğini artıracak. Bu, çevresel sürdürülebilirliği güçlendirirken otellerin işletme maliyetlerini düşürecek.
Kadın Kooperatifleri Protokolde Nasıl Destekleniyor?
Protokol, Antalya’daki kadın kooperatiflerini güçlendirerek sosyal kalkınmayı hedefliyor. Kooperatifler, zeytinyağı, reçel, tarhana gibi yerel ürünleri üretiyor. Protokol, bu ürünlerin otellerde, restoranlarda ve turistik pazarlarda satılmasını sağlamak için eğitim, pazarlama ve lojistik desteği sunacak. Örneğin, Alanya’daki bir kooperatifin nar reçeli, otel kahvaltılarında ve hediyelik eşya mağazalarında yer alacak. Bu, kadınların ekonomik bağımsızlığını artıracak ve kırsal kalkınmayı destekleyecek. Protokol, kooperatiflerin turizm sektörüyle entegrasyonunu hızlandırarak Antalya’nın sosyal sürdürülebilirlik vizyonuna katkı sağlayacak.
Protokol Antalya’nın Sürdürülebilir Turizmdeki Küresel Konumunu Nasıl Güçlendirecek?
Antalya Tarım ve Turizm Entegrasyon ve Sürdürülebilirlik Protokolü, yerel üretim, su tasarrufu, atık yönetimi ve kadın kooperatiflerini destekleyerek Antalya’yı sürdürülebilir turizmde küresel bir lider yapmayı hedefliyor. Yerel ürünlerin otellerde kullanılması, gastronomi turizmini güçlendirerek turistlere otantik deneyimler sunacak. Kurakçıl peyzaj ve döngüsel ekonomi uygulamaları, çevresel ayak izini azaltarak Antalya’yı çevre dostu bir destinasyon haline getirecek. 2023’te ev sahipliği yaptığı Global Sürdürülebilir Turizm Konferansı’yla zaten dikkat çeken Antalya, protokolle GSTC (Global Sürdürülebilir Turizm Konseyi) kriterlerine uyum sağlayacak. Kadın kooperatiflerinin ürünleri, sosyal sürdürülebilirliği vurgulayacak. Bu adımlar, Antalya’yı dünya çapında sürdürülebilir turizmde örnek bir şehir olarak konumlandıracak.