Makale İçerikleri
ABD 12 Ülkeye Seyahat Yasağının Başlangıcı ve Arka Planı
ABD Başkanı Donald Trump, 5 Haziran 2025 tarihinde, ulusal güvenlik gerekçeleriyle 12 ülkenin vatandaşlarının ABD’ye girişini tamamen yasaklayan ve 7 ülkeye yönelik kısmi kısıtlamalar getiren bir kararnameyi imzaladı. Bu kararname, 9 Haziran 2025 itibarıyla yürürlüğe girmiş ve dünya genelinde geniş yankı uyandırmıştır. Yasak, Afganistan, Myanmar, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen vatandaşlarını kapsamaktadır.
Ayrıca, kararname kapsamında yedi ülkenin vatandaşlarına yönelik kısmi kısıtlamalar da getirilmiştir, ancak bu ülkelerin listesi resmi kaynaklarda henüz tam olarak açıklanmamıştır. Trump, kararnameyi duyururken, “Bize zarar vermek isteyen insanların ülkemize girmesine izin vermeyeceğiz” diyerek, yasağın ulusal güvenliği koruma amacı taşıdığını vurgulamıştır. Bu karar, özellikle Los Angeles’ta düzensiz göçmen destekli protestoların üçüncü gününde yürürlüğe girmiş ve hem ABD içinde hem de uluslararası toplumda tartışmalara yol açmıştır.
Bu seyahat yasağı, Trump’ın ilk döneminde (2017-2021) uyguladığı ve “Müslüman Yasağı” olarak da anılan tartışmalı seyahat yasaklarının bir devamı olarak değerlendirilmektedir. İlk yasaklar, belirli Müslüman çoğunluklu ülkelerin vatandaşlarını hedef aldığı gerekçesiyle yoğun eleştirilere maruz kalmış ve mahkemeler tarafından kısmen durdurulmuştu. 2025’te yürürlüğe giren bu yeni kararname, daha geniş bir ülke yelpazesini kapsıyor ve ulusal güvenlik gerekçelerine dayandırılıyor. Ancak, yasak kapsamındaki ülkelerin çoğu, siyasi istikrarsızlık, çatışma veya ekonomik sorunlarla mücadele eden bölgelerden seçilmiş olması, kararın hem insani hem de diplomatik sonuçlarını tartışmaya açmıştır.
Örneğin, Haiti ve Sudan gibi ülkeler, son yıllarda doğal afetler ve siyasi krizlerle boğuşurken, bu yasağın bu ülkelerden gelen mülteci ve sığınmacılar üzerindeki etkisi büyük endişe yaratmaktadır. Yasak, aynı zamanda ABD’nin göçmen politikalarında daha katı bir duruş sergileme çabasının bir parçası olarak görülüyor. Trump yönetiminin bu adımı, hem iç politikada hem de uluslararası ilişkilerde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.

Seyahat Yasağının Kapsamı ve Uygulama Detayları
Yeni kararname, 12 ülkenin vatandaşlarının ABD’ye girişini tamamen yasaklarken, yedi ülkeye yönelik kısmi kısıtlamalar getirmektedir. Yasak kapsamındaki ülkeler arasında Afganistan, Myanmar, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen bulunmaktadır. Bu ülkelerin vatandaşları, vize türü fark etmeksizin (turist, öğrenci, iş veya aile birleşimi vizeleri dahil) ABD’ye giriş yapamayacaktır.
Ancak, çifte vatandaşlık sahibi olanlar veya halihazırda ABD’de yasal oturum izni bulunan kişiler gibi bazı istisnalar uygulanabilir. Kısmi kısıtlamalar getirilen yedi ülkenin listesi henüz tam olarak kamuoyuyla paylaşılmamış olsa da, bu ülkelerin vatandaşlarının belirli vize türleri veya seyahat amaçları için ek incelemelere tabi olacağı belirtilmektedir.
Kararnamenin uygulanması, ABD Gümrük ve Sınır Koruma Servisi (CBP) ile Dışişleri Bakanlığı tarafından koordine edilmektedir.
Havaalanları, sınır kapıları ve konsolosluklarda sıkı kontroller başlatılmış olup, yasak kapsamındaki ülkelerden gelen yolcuların girişine izin verilmemektedir. Bu durum, özellikle uluslararası hava yolculuğu yapanlar için ciddi aksamalara yol açabilir. Örneğin, yasak kapsamındaki bir ülkenin vatandaşı, transit geçiş için bile ABD topraklarına giremeyecek ve bu, uluslararası seyahat rotalarını etkileyebilir.
Kararname, aynı zamanda ABD’ye sığınma talebinde bulunanları da etkileyebilir; zira yasak kapsamındaki ülkelerden gelen sığınmacıların başvuru süreçleri daha karmaşık hale gelebilir. Trump yönetimi, bu yasağın “ulusal güvenliğe yönelik tehditleri” önlemek için gerekli olduğunu savunurken, insan hakları örgütleri ve bazı uluslararası kuruluşlar, kararın ayrımcı olduğunu ve insani krizlerden kaçan bireyleri daha fazla zor durumda bırakacağını iddia etmektedir. Yasanın uygulanma şekli, özellikle mahkemeler tarafından yakından takip edilmekte olup, geçmişteki benzer yasaklara karşı açılan davalar göz önüne alındığında, hukuki itirazların gündeme gelmesi muhtemeldir.
Seyahat Yasağının Uluslararası ve İç Politik Etkileri
Seyahat yasağının yürürlüğe girmesi, hem ABD içinde hem de uluslararası alanda geniş çaplı tepkilere yol açmıştır. ABD’de, özellikle Los Angeles gibi göçmen nüfusun yoğun olduğu şehirlerde, kararnameye karşı protestolar düzenlenmiştir. Los Angeles’taki düzensiz göçmen destekli protestolar, kararın yürürlüğe girdiği gün olan 9 Haziran 2025’te üçüncü gününe ulaşmış ve binlerce kişi sokaklara dökülmüştür. Protestocular, yasağın ayrımcı olduğunu ve göçmen topluluklarını hedef aldığını savunarak, Trump yönetiminin göçmen karşıtı politikalarına tepki göstermektedir. Bu protestolar, ABD’nin iç politikasında zaten var olan kutuplaşmayı daha da derinleştirebilir.
Demokrat Parti’ye yakın gruplar ve insan hakları savunucuları, yasağın anayasal hakları ihlal ettiğini ve uluslararası insan hakları normlarına aykırı olduğunu öne sürmektedir. Öte yandan, Trump’ın Cumhuriyetçi tabanı, yasağı ulusal güvenliği koruma adına atılmış cesur bir adım olarak görmektedir.
Uluslararası alanda ise, yasak kapsamındaki ülkelerle diplomatik ilişkiler gerilebilir. Örneğin, İran ve Yemen gibi ülkeler, daha önce de Trump’ın seyahat yasaklarından etkilenmiş ve bu kararlara sert tepki göstermişti. Yeni kararnamenin, bu ülkelerle zaten gergin olan ilişkileri daha da kötüleştirmesi muhtemeldir. Ayrıca, Haiti ve Sudan gibi insani krizlerle mücadele eden ülkelerin vatandaşlarını hedef alması, ABD’nin küresel insan hakları liderliği imajına zarar verebilir. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, yasağın mülteci ve sığınmacılar üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, ABD’yi bu politikayı gözden geçirmeye çağırmıştır.
Öte yandan, bazı müttefik ülkeler, ABD’nin ulusal güvenlik politikalarına saygı duyduklarını belirtse de, kararın uygulanmasının uluslararası seyahat ve ticaret üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden endişe duymaktadır. Örneğin, yasak kapsamındaki ülkelerden gelen iş insanları veya öğrenciler, ABD ekonomisine ve eğitim sistemine katkı sağlayan önemli bir grup olarak görülmekteydi. Bu yasağın, bu katkıları sekteye uğratabileceği düşünülmektedir.

Seyahat Yasağının Ekonomik ve Sosyal Sonuçları
Seyahat yasağının ekonomik ve sosyal etkileri, hem ABD içinde hem de yasak kapsamındaki ülkelerde hissedilecektir. Ekonomik açıdan, yasak, turizm, eğitim ve iş dünyası gibi sektörleri etkileyebilir. Örneğin, yasak kapsamındaki ülkelerden gelen öğrenciler, ABD’deki üniversitelerde önemli bir uluslararası öğrenci kitlesini oluşturmaktadır.
Bu öğrencilerin ABD’ye girişinin engellenmesi, üniversitelerin gelirlerinde azalmaya yol açabilir. Benzer şekilde, yasak kapsamındaki ülkelerden gelen iş insanları, ABD’deki ticari faaliyetlere katkıda bulunmaktadır. Bu kişilerin seyahatlerinin kısıtlanması, uluslararası ticaret ve yatırım ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, turizm sektörü de bu yasaktan dolaylı olarak etkilenebilir; zira yasak, ABD’nin uluslararası ziyaretçiler için cazip bir destinasyon olma algısını zedeleyebilir.
Sosyal açıdan ise, yasak, ABD’deki göçmen toplulukları üzerinde derin bir etki yaratabilir. Yasak kapsamındaki ülkelerden gelen bireylerin aile birleşimi süreçleri sekteye uğrayabilir ve bu, özellikle diaspora topluluklarında duygusal ve sosyal sorunlara yol açabilir. Örneğin, Haiti veya Somali kökenli ABD vatandaşlarının aile üyeleriyle bir araya gelmesi zorlaşabilir.
Ayrıca, yasak, ABD’deki Müslüman topluluklar tarafından ayrımcı bir politika olarak algılanmakta ve bu, sosyal uyum ve toplumsal bütünleşme çabalarını zorlaştırabilir. İnsan hakları örgütleri, yasağın özellikle mülteci ve sığınmacılar gibi savunmasız grupları hedef aldığını ve bu bireylerin zaten zor olan yaşam koşullarını daha da kötüleştireceğini savunmaktadır. Bu durum, ABD’nin küresel insani yardım politikalarıyla çelişen bir imaj yaratabilir ve uluslararası toplumda eleştirilere yol açabilir.
Seyahat Yasağına Karşı Hukuki ve Toplumsal Tepkiler
Geçmişte, Trump’ın 2017’de uygulamaya koyduğu seyahat yasakları, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) gibi kuruluşlar tarafından mahkemelere taşınmış ve bazı kısımları anayasaya aykırı bulunmuştu. Yeni kararname de benzer hukuki itirazlarla karşılaşabilir. İnsan hakları savunucuları, yasağın ayrımcı olduğunu ve ABD Anayasası’nın eşit koruma maddesini ihlal ettiğini öne sürmektedir. Ayrıca, uluslararası insan hakları hukuku kapsamında, mültecilere ve sığınmacılara yönelik yükümlülüklerin ihlal edildiği iddia edilmektedir. Hukuki süreçlerin nasıl ilerleyeceği, yasağın uygulanma şekline ve mahkemelerin kararlarına bağlı olacaktır. Ancak, geçmiş deneyimlere bakıldığında, bu tür yasakların mahkemelerde uzun süre tartışıldığı görülmektedir.
Toplumsal tepkiler ise, özellikle ABD’deki büyük şehirlerde yoğunlaşmaktadır. Los Angeles’taki protestolar, yasağın yürürlüğe girdiği günlerde büyümüş ve göçmen hakları savunucuları, sivil toplum örgütleri ve yerel halk tarafından desteklenmiştir. Bu protestolar, sadece yasağa değil, aynı zamanda Trump yönetiminin genel göçmen politikalarına karşı bir tepki olarak da değerlendirilmektedir. Göçmen toplulukları, yasağın kendilerini hedef aldığını ve ABD’deki yaşamlarını daha güvensiz hale getirdiğini ifade etmektedir.
Bu tepkiler, ABD’nin iç politikasında kutuplaşmayı artırabilir ve 2026 ara seçimleri öncesinde siyasi tartışmaların önemli bir parçası haline gelebilir. Uluslararası toplumda ise, yasak, ABD’nin göçmen ve mülteci politikalarına yönelik eleştirileri yeniden gündeme getirmiştir. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) gibi kuruluşlar, yasağın insani sonuçlarına dikkat çekerek, ABD’yi mülteci haklarına saygı göstermeye çağırmıştır.

Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, ABD’nin 12 ülkeye yönelik seyahat yasağıyla ilgili güncel haberlere ve uluslararası ilişkilerle ilgili genel bilgilere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, seyahat yasağı, ABD göçmen politikaları ve ilgili düzenlemeler hakkında genel bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
- ABD Resmi ve Haber Kaynakları:
- Beyaz Saray Resmi Sitesi: Trump’ın seyahat yasağı kararına ilişkin resmi açıklamalar.
- Anadolu Ajansı: Trump’ın 12 ülkeye seyahat yasağı getiren kararnamesiyle ilgili haberler.
- BBC Türkçe: ABD’nin 12 ülkeye giriş yasağıyla ilgili haberler.
- TRT Haber: Trump’ın ulusal güvenlik gerekçesiyle getirdiği seyahat yasağına dair bilgiler.
- Milliyet: ABD’nin 12 ülkeye yönelik seyahat yasağı ve etkileri hakkında haberler.
- Uluslararası Haber ve Analiz Platformları:
- Reuters: Trump’ın seyahat yasağına ilişkin uluslararası tepkiler ve haberler.
- Euronews Türkçe: Seyahat yasağının kapsamı ve protestolarla ilgili haberler.
- DW Türkçe: Trump’ın 12 ülkeye giriş yasağıyla ilgili detaylı haberler.
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
ABD’nin 12 ülkeye seyahat yasağı hangi ülkeleri kapsıyor ve neden bu ülkeler seçildi?
ABD Başkanı Donald Trump’ın 5 Haziran 2025’te imzaladığı kararname, 12 ülkenin vatandaşlarının ABD’ye girişini tamamen yasaklamakta ve yedi ülkeye yönelik kısmi kısıtlamalar getirmektedir. Yasak kapsamındaki ülkeler şunlardır: Afganistan, Myanmar, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen. Bu ülkeler, Trump yönetimi tarafından “ulusal güvenliğe yönelik tehditler” gerekçesiyle seçilmiştir. Yönetim, bu ülkelerin siyasi istikrarsızlık, terör faaliyetleri veya yetersiz güvenlik tarama sistemleri nedeniyle risk oluşturduğunu iddia etmektedir. Örneğin, İran ve Yemen gibi ülkeler, daha önceki seyahat yasaklarında da hedef alınmış ve bu kararnameyle yeniden listeye dahil edilmiştir. Haiti ve Sudan gibi ülkeler ise, son yıllarda doğal afetler, siyasi krizler ve insani sorunlarla mücadele etmektedir, bu da bu ülkelerden gelen mülteci ve sığınmacıların ABD’ye girişini daha da zorlaştırmaktadır. Kısmi kısıtlamalar getirilen yedi ülkenin listesi henüz tam olarak açıklanmamış olsa da, bu ülkelerin vatandaşlarının belirli vize türleri veya seyahat amaçları için ek incelemelere tabi olacağı belirtilmektedir. Yasak, vize türü fark etmeksizin (turist, öğrenci, iş veya aile birleşimi vizeleri dahil) uygulanacak olup, çifte vatandaşlık sahibi olanlar veya ABD’de yasal oturum izni bulunanlar gibi bazı istisnalar hariç tutulabilir. Trump yönetimi, bu yasağın ABD’yi “yabancı teröristlerden” ve diğer güvenlik tehditlerinden korumak için gerekli olduğunu savunurken, insan hakları örgütleri, seçilen ülkelerin çoğunun Müslüman çoğunluklu veya insani krizlerle mücadele eden ülkeler olması nedeniyle yasağın ayrımcı olduğunu iddia etmektedir. Bu durum, yasağın hem insani hem de diplomatik sonuçlarını tartışmaya açmış ve uluslararası toplumda geniş çaplı eleştirilere yol açmıştır.
Seyahat yasağı ABD’deki göçmen topluluklarını nasıl etkileyecek?
ABD’nin 12 ülkeye yönelik seyahat yasağı, özellikle bu ülkelerden gelen göçmen toplulukları üzerinde derin sosyal ve duygusal etkiler yaratabilir. Yasak kapsamındaki ülkelerin vatandaşları, aile birleşimi, eğitim veya iş amaçlı seyahatler de dahil olmak üzere ABD’ye giriş yapamayacaktır. Bu, örneğin Haiti, Somali veya Sudan kökenli ABD vatandaşlarının aile üyeleriyle bir araya gelmesini zorlaştırabilir. Aile birleşimi vizeleri, yasak kapsamındaki ülkelerden gelen bireyler için artık erişilemez hale gelebilir, bu da diaspora topluluklarında duygusal ve sosyal sorunlara yol açabilir. Örneğin, ABD’de yaşayan bir Somali kökenli vatandaş, ailesini ziyaret etmek veya onları ABD’ye getirmek için vize başvurusu yapamayabilir. Bu durum, göçmen topluluklarının sosyal bağlarını ve aile yapılarını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, yasak, ABD’deki Müslüman topluluklar tarafından ayrımcı bir politika olarak algılanmakta ve bu, sosyal uyum çabalarını sekteye uğratabilir. İnsan hakları örgütleri, yasağın özellikle mülteci ve sığınmacılar gibi savunmasız grupları hedef aldığını ve bu bireylerin zaten zor olan yaşam koşullarını daha da kötüleştireceğini savunmaktadır. Örneğin, Sudan veya Yemen’den gelen sığınmacılar, ABD’ye sığınma talebinde bulunmakta daha fazla zorlukla karşılaşabilir. Yasak, aynı zamanda ABD’deki göçmen topluluklarının güven duygusunu zedeleyebilir ve bu toplulukların kendilerini hedef alınmış hissetmesine neden olabilir. Los Angeles gibi göçmen nüfusun yoğun olduğu şehirlerde düzenlenen protestolar, bu toplulukların yasağa karşı duyduğu öfkeyi ve endişeyi yansıtmaktadır. Uzun vadede, bu yasak, ABD’nin göçmen dostu bir ülke olarak algısını zayıflatabilir ve diaspora topluluklarının ABD toplumuna entegrasyonunu zorlaştırabilir.
Seyahat yasağına karşı hangi hukuki ve toplumsal tepkiler bekleniyor?
ABD’nin 12 ülkeye yönelik seyahat yasağı, hem hukuki hem de toplumsal açıdan yoğun tepkilere yol açmaktadır. Hukuki açıdan, yasak, geçmişte Trump’ın 2017’de uyguladığı seyahat yasaklarına benzer şekilde mahkemelerde tartışmaya açılabilir. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) gibi kuruluşlar, daha önceki yasaklara karşı açtıkları davalarda, bu tür politikaların anayasal hakları ihlal ettiğini ve ayrımcı olduğunu savunmuştu. Yeni kararname de benzer gerekçelerle mahkemelere taşınabilir. İnsan hakları savunucuları, yasağın ABD Anayasası’nın eşit koruma maddesini ihlal ettiğini ve uluslararası insan hakları hukuku kapsamında mülteci ve sığınmacılara yönelik yükümlülükleri göz ardı ettiğini öne sürmektedir. Özellikle, yasak kapsamındaki ülkelerin çoğunun Müslüman çoğunluklu veya insani krizlerle mücadele eden ülkeler olması, ayrımcılık iddialarını güçlendirmektedir. Mahkemeler, yasağın uygulanma şeklini ve kapsamını inceleyerek, bazı kısımlarını askıya alabilir veya tamamen iptal edebilir. Ancak, Trump yönetiminin yasağı ulusal güvenlik gerekçelerine dayandırması, mahkemelerin karar sürecini karmaşık hale getirebilir. Toplumsal açıdan ise, yasak, ABD’deki göçmen toplulukları ve insan hakları savunucuları tarafından protesto edilmektedir. Los Angeles’taki düzensiz göçmen destekli protestolar, yasağın yürürlüğe girdiği 9 Haziran 2025’te üçüncü gününe ulaşmış ve binlerce kişi sokaklara dökülmüştür. Bu protestolar, yasağın sadece bir seyahat kısıtlaması olmadığını, aynı zamanda göçmen karşıtı politikaların bir sembolü olarak görüldüğünü göstermektedir. Protestoların diğer büyük şehirlere yayılması ve sivil toplum örgütlerinin daha geniş çaplı eylemler düzenlemesi muhtemeldir. Uluslararası toplumda ise, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) gibi kuruluşlar, yasağın insani sonuçlarına dikkat çekerek, ABD’yi mülteci haklarına saygı göstermeye çağırmıştır. Bu tepkiler, yasağın hem ABD içinde hem de uluslararası alanda uzun süre tartışılacağını göstermektedir.
Seyahat yasağının ekonomik etkileri neler olabilir?
ABD’nin 12 ülkeye yönelik seyahat yasağı, ekonomik açıdan turizm, eğitim ve iş dünyası gibi sektörlerde önemli etkiler yaratabilir. Yasak kapsamındaki ülkelerden gelen turistler, ABD turizm sektörüne katkıda bulunan bir grup olarak değerlendirilmektedir. Bu ülkelerden gelen ziyaretçilerin girişinin engellenmesi, otel, restoran ve turizmle ilgili diğer işletmelerin gelirlerinde azalmaya yol açabilir. Örneğin, İran veya Somali gibi ülkelerden gelen turistler, özellikle diaspora bağlantıları nedeniyle ABD’yi ziyaret etmekteydi. Yasak, bu tür seyahatleri durdurarak turizm sektörünü dolaylı olarak etkileyebilir. Eğitim sektörü de yasağın etkilerinden nasibini alabilir. Yasak kapsamındaki ülkelerden gelen uluslararası öğrenciler, ABD’deki üniversitelerde önemli bir gelir kaynağıdır. Bu öğrencilerin girişinin engellenmesi, üniversitelerin uluslararası öğrenci gelirlerinde düşüşe neden olabilir. Örneğin, İran’dan gelen öğrenciler, ABD’deki STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) programlarında önemli bir yer tutmaktadır. Yasak, bu öğrencilerin eğitimlerine devam etmesini zorlaştırabilir ve uzun vadede ABD’nin bilimsel ve teknolojik rekabet gücünü etkileyebilir. İş dünyası açısından ise, yasak kapsamındaki ülkelerden gelen iş insanları, ABD’deki ticari faaliyetlere katkıda bulunmaktadır. Bu kişilerin seyahatlerinin kısıtlanması, uluslararası ticaret ve yatırım ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi ülkelerle iş yapan şirketler, iş seyahatlerinin engellenmesi nedeniyle ticari faaliyetlerde aksamalar yaşayabilir. Ayrıca, yasak, ABD’nin uluslararası bir iş merkezi olarak algısını zedeleyebilir ve yabancı yatırımcıların güvenini azaltabilir. Uzun vadede, bu ekonomik etkiler, ABD’nin küresel ekonomideki konumunu ve uluslararası işbirliklerini etkileyebilir. İnsan hakları örgütleri, yasağın ekonomik etkilerinin yanı sıra sosyal ve insani sonuçlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Seyahat yasağı uluslararası ilişkileri nasıl etkileyecek?
ABD’nin 12 ülkeye yönelik seyahat yasağı, uluslararası ilişkilerde önemli bir gerilim kaynağı olabilir. Yasak kapsamındaki ülkeler, özellikle İran, Yemen ve Somali gibi zaten ABD ile gergin ilişkilere sahip olan ülkeler, bu karara sert tepki gösterebilir. Örneğin, İran, daha önceki seyahat yasaklarına karşı diplomatik protestolarda bulunmuş ve bu tür politikaları “İslamofobik” olarak nitelendirmiştir. Yeni kararname, bu ülkelerle diplomatik ilişkileri daha da kötüleştirebilir ve bölgesel işbirliği çabalarını sekteye uğratabilir. Ayrıca, Haiti ve Sudan gibi insani krizlerle mücadele eden ülkelerin vatandaşlarını hedef alması, ABD’nin küresel insan hakları liderliği imajına zarar verebilir. Bu ülkeler, yasağı, insani krizlerden kaçan bireylere karşı bir engel olarak görebilir ve bu, uluslararası toplumda ABD’ye yönelik eleştirileri artırabilir. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, yasağın mülteci ve sığınmacılar üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, ABD’yi bu politikayı gözden geçirmeye çağırmıştır. Öte yandan, bazı müttefik ülkeler, ABD’nin ulusal güvenlik politikalarına saygı duyduklarını belirtse de, yasağın uluslararası seyahat ve ticaret üzerindeki olumsuz etkilerinden endişe duymaktadır. Örneğin, yasak, uluslararası hava yolculuğu rotalarını etkileyebilir ve transit geçişler için ABD’yi kullanan yolcular için ek komplikasyonlar yaratabilir. Ayrıca, yasak, ABD’nin müttefikleriyle olan kültürel ve ekonomik bağlarını zayıflatabilir. Örneğin, yasak kapsamındaki ülkelerden gelen öğrencilerin veya iş insanlarının ABD’ye girişinin engellenmesi, bu ülkelerle akademik ve ticari işbirliklerini sınırlayabilir. Uzun vadede, bu yasak, ABD’nin küresel liderlik algısını etkileyebilir ve uluslararası toplumda yalnızlaşma riskini artırabilir. Ancak, Trump yönetimi, yasağın ulusal güvenliği koruma amacı taşıdığını ve bu tür politikaların ABD’nin çıkarlarını ön planda tuttuğunu savunmaktadır. Bu durum, yasağın uluslararası ilişkilerdeki etkilerinin uzun süre tartışılacağını göstermektedir.