Makale İçerikleri
Türkiye’nin Ekonomik Büyümesi ve Gelişme Süreci
Türkiye ekonomisi, son yıllarda ekonomik büyüme ve gelişme süreciyle dikkat çeken ülkeler arasında yer almaktadır. Coğrafi konumu, genç ve dinamik nüfusu, sanayi ve hizmet sektörlerindeki büyük atılımlar sayesinde dünya ekonomisinde önemli bir yer edinmiştir. Özellikle son 20 yılda gerçekleştirilen altyapı projeleri, ihracata dayalı sanayi hamleleri ve finansal reformlarla birlikte ekonomide belirgin bir dönüşüm yaşanmıştır.
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH), bir ülkenin ekonomik büyüklüğünü ve ekonomik sağlığını ölçen en kritik göstergelerden biridir. Son yıllarda, Türkiye’nin GSYİH’si istikrarlı bir büyükme trendi sergilemiştir. 2019-2029 arasında GSYİH’nin yıllık ortalama olarak istikrarlı bir artış göstereceği öngörülmektedir.
Türkiye ekonomisi genel olarak üç ana sektöre dayanmaktadır: sanayi, hizmet ve tarım. 2023 yılı verilerine göre, hizmet sektörü GSYİH’nin %54,13’ünü oluşturarak en büyük paya sahip olmuştur. Hizmet sektörü içerisinde turizm, ulaşım, finans ve ticaret öne çıkan alt dallardır.
Sanayi sektörü %28,38 oranında bir katkı sağlarken, bu sektör içinde otomotiv, makine, kimya ve tekstil gibi alanlar büyük rol oynamaktadır. Tarım sektörü ise %6,16 oranında ekonomiye katkıda bulunarak güçlü bir üretim altyapısı sunmaya devam etmektedir.”
2. Büyüme Oranları ve Ekonomik Dinamikler
Türkiye’nin ekonomik büyükme oranları, iç ve dış ekonomik şartlara bağlı olarak yıllar içerisinde dalgalanmalar göstermiştir. 2023 yılında %5,11 seviyesinde kaydedilen büyükme oranı, 2021 yılındaki %11,44 gibi olağanüstü yüksek bir seviyeye kıyasla daha düşüktü. 2021 yılında pandemi sonrası dünya genelinde ekonomik canlanmanın etkisiyle büyükme oranları zirveye ulaşmıştır.
Sanayi ve hizmet sektörleri, büyükmeye en fazla katkı sağlayan alanlardır. Sanayi sektörü, ihracata dayalı ekonominin en kritik bölümünü oluştururken, hizmet sektörü de iç talep ve turizm gibi alanlarla desteklenmektedir.
3.Türkiye’de Enflasyon 2024: Fiyat Endeksleri ve Ekonomik Etkiler
Türkiye’de enflasyon, son yıllarda büyük dalgalanmalar gösteren ve ekonomi üzerinde ciddi etkiler yaratan en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Genel fiyat seviyelerindeki artışı ifade eden bir ekonomik göstergedir ve hane halkından işletmelere kadar herkesin ekonomik kararlarını etkileyen kritik bir faktördür.
2023 yılı itibariyle Türkiye’nin ortalama enflasyon oranı %53,86 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran, son on yılların en yüksek seviyelerinden biri olup ekonomik istikrarın sağlanması adına farklı politika ve tedbirlerin uygulanmasını gerektirmiştir. Enflasyonun bu denli yüksek seyretmesi, hem iç piyasalardaki fiyat dengesini bozmuş hem de tüketici güvenini zedeleyerek ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemiştir.
Türkiye’de enflasyonun hesaplanmasında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi (TÜFE) gibi göstergeler büyük önem taşımaktadır. TÜFE, hane halkının mal ve hizmetler için ödediği fiyatların zaman içindeki değişimini yansıtırken, Yı-Üretici Fiyat Endeksi (Y-ÜFE) işletmelerin üretim maliyetlerindeki artışı izlemektedir.
Yüksek enflasyon, bireylerin alım gücünü düşürürken aynı zamanda işletmelerin maliyetlerini artırmakta ve piyasalardaki fiyat istikrarını sarsmaktadır. Bu nedenle, Merkez Bankası ve ekonomi yöneticileri tarafından farklı politika ve önlemler uygulamaya konularak enflasyonun kontrol altına alınması hedeflenmektedir.

4. Fiyat Artışları ve Sektörel Etkiler
Ekonomi üzerindeki etkileri farklı sektörlerde çeşitli biçimlerde hissedilmektedir. 2023 yılında Türkiye’de en çok fiyat artışı yaşanan alanlar, temel tüketim ürünleri ve hizmetleri kapsayan gıda, ulaşım, enerji ve konut giderleri olmuştur.
- Gıda fiyatları: Temel tüketim maddeleri arasında yer alan ekmek, et, süt ve sebze-meyve gibi ürünlerde büyük fiyat artışları görülmüştür. Tarımsal girdi maliyetlerinin artması, iklimsel faktörler ve lojistik giderler, gıda fiyatlarındaki bu yükselişin başlıca nedenleri arasındadır.
- Ulaşım sektörü: Akaryakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar ve döviz kurlarındaki değişiklikler, ulaşım maliyetlerinde belirgin bir artışa yol açmıştır.
- Enerji sektörü: Elektrik, doğal gaz ve akaryakıt fiyatlarındaki artış, hem sanayi üretiminde hem de bireysel tüketimde maliyetleri yüksek seviyelere çekmiştir.
- Konut giderleri: Kiralar ve inşaat maliyetlerindeki yükseliş, hane halkının yaşam maliyetlerini doğrudan etkilemiş ve konut piyasasında ciddi dalgalanmalara neden olmuştur.
2023 yılında oteller, restoranlar ve alkol-tütün ürünleri fiyatlarında da büyük artışlar kaydedilmiştir. Turizm sektöründeki yoğunluk ve maliyet artışları, otel ve restoran fiyatlarını yukarı çekerken, vergi düzenlemeleri ve dünya genelindeki fiyat hareketleri de alkol ve tütün ürünlerindeki fiyat artışına katkıda bulunmuştur.
5. Dış Ticaretin Gelişimi ve Ticaret Dengesi
Türkiye, son yıllarda ihracat odaklı bir ekonomi modelini benimseyerek ticaret hacmini artırmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. 2023 yılında toplam ihracat hacmi 255,4 milyar dolara ulaşmış, bu da önceki yıllara kıyasla önemli bir artış göstermiştir. Ancak aynı dönemde ithalat hacmi 361,8 milyar dolar seviyesine çıkmış, bu da dış ticaret dengesinde -106,3 milyar dolarlık bir açık oluşmasına neden olmuştur.
Bu dengenin iyileştirilmesi için yerli üretimin desteklenmesi, ithalata bağımlılığın azaltılması ve yenilikçi üretim modellerinin hayata geçirilmesi gibi stratejiler izlenmektedir.
6. En Büyük Ticaret Ortakları
Türkiye’nin en büyük ticaret ortakları arasında Almanya, ABD ve Irak gibi ülkeler bulunmaktadır. Almanya, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında ilk sırada yer alırken, onu ABD ve Irak takip etmektedir. Avrupa Birliği, Türkiye için kritik bir ticaret partneri olmaya devam etmekte ve toplam dış ticaret hacminin büyük bir kısmını oluşturmaktadır.
2023 yılında en çok ihraç edilen ürünler arasında taşıtlar, makineler ve değerli metaller yer almıştır. Özellikle otomotiv sektörü, Türkiye’nin dış ticaretinde büyük bir paya sahiptir. Aynı şekilde, tekstil ve beyaz eşya gibi sektörler de ihracat açısından önemli gelir kalemleri arasındadır.
7. Dış Ticarette Gelecek Beklentileri
Türkiye, ihracata dayalı ekonomi modelini benimseyerek ticaret açığını azaltmayı hedeflemektedir. Özellikle, ihracatta yerli üretimin artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılması beklenmektedir. Teknolojiye dayalı üretim kapasitesinin artırılması, sanayi yatırımlarının desteklenmesi ve inovasyon odaklı projelerin teşvik edilmesi bu süreçte öncelikli konular arasında yer almaktadır.
Bununla birlikte, küresel ticaret dinamikleri ve jeopolitik gelişmeler Türkiye’nin dış ticaret politikalarında belirleyici olmaktadır. Serbest ticaret anlaşmalarının genişletilmesi, alternatif ihracat pazarlarının keşfedilmesi ve dış yatırımcılar için cazip ortamların sağlanması önümüzdeki dönemde ticaret politikalarının merkezinde yer alacaktır.
8. Para Politikaları ve Enflasyonla Mücadele
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), enflasyonla mücadelede sıkı para politikaları uygulayarak fiyat istikrarını sağlamayı hedeflemektedir. Bu süreçte kullanılan en önemli araçlardan biri faiz oranlarıdır. TCMB, yüksek enflasyonu kontrol altına almak amacıyla faiz oranlarını artırarak piyasadaki likiditeyi daraltma yoluna gitmektedir. Ancak, faiz artışları kredi maliyetlerini yükselterek yatırımcılar ve tüketiciler için zorlayıcı bir faktör haline gelmektedir.
Bunun yanı sıra, döviz kuru politikaları da enflasyonun kontrol altına alınmasında büyük bir rol oynamaktadır. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ithalat maliyetlerini doğrudan etkileyerek fiyat artışlarına neden olabilir. Bu nedenle, TCMB döviz rezervlerini yöneterek kur istikrarını sağlamak için müdahalelerde bulunmaktadır.
Enflasyonla mücadelede hükümet ve ekonomi yönetimi de çeşitli politikalar geliştirmektedir. Vergi indirimleri, sübvansiyonlar ve üretim teşvikleri gibi önlemler, enflasyonun kontrol altına alınmasına yönelik stratejiler arasında yer almaktadır. Ancak, bu politikaların kısa vadeli mi yoksa uzun vadeli mi olacağı, ekonomik istikrar açısından belirleyici olmaktadır.

9. Yatırım Ortamı ve Ekonomik Büyüme
Enflasyonun yüksek seyretmesi, Türkiye’de yatırım ortamını doğrudan etkilemektedir. Öngörülebilirliğin azalması, yatırımcılar açısından riskleri artırırken, belirsiz bir ekonomik atmosfer, yeni yatırımların yavaşlamasına ve sermaye çıkışlarına neden olabilmektedir. Bu durum, özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye pazarına olan ilgisini azaltabilir.
Türkiye, yatırım ortamını iyileştirmek için çeşitli teşvik programları uygulamaktadır. Vergi muafiyetleri, düşük faizli kredi imkanları ve sanayi bölgelerine yönelik destekler, yerli ve yabancı yatırımcıları teşvik etmeye yönelik adımlardır. Ayrıca, altyapı yatırımları, teknoloji odaklı üretim ve yenilikçi sanayi projeleri gibi alanlarda teşviklerin artırılması, ekonomik büyümeyi desteklemek adına kritik bir rol oynamaktadır.
Ancak, yatırım ortamının sürdürülebilir bir şekilde gelişmesi için hukuki güvence, şeffaf piyasa kuralları ve düşük enflasyon gibi unsurların sağlanması gerekmektedir. Türkiye’nin uzun vadeli büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için hem iç hem de dış yatırımcıların güvenini kazanmaya yönelik adımların atılması büyük önem taşımaktadır.
10.Ekonomik Yapının Değişimi ve Sanayinin Rolü
Türkiye’nin ekonomisinde, özellikle sanayi sektöründe büyük bir dönüşüm yaşanmaktadır. Son yıllarda, teknoloji ve inovasyon odaklı sanayilerin yükselişi, üretim kapasitesinin artmasına ve daha verimli süreçlerin uygulanmasına olanak sağlamıştır. Otomotiv, elektronik, tekstil ve makine imalatı gibi sektörler, Türkiye’nin ihracatında önemli bir paya sahiptir. Yüksek teknoloji üretiminin artması, Türkiye’nin küresel ticaret arenasında daha rekabetçi bir konuma gelmesini sağlamaktadır. Özellikle, sanayi sektörüne yapılan yatırımlar ve ihracat teşvikleri, ülkenin ekonomik büyümesine ivme kazandıran faktörler arasında yer almaktadır.
11.Hizmet Sektörünün Ekonomiye Katkısı
Hizmet sektörü, Türkiye’nin ekonomik yapısının en büyük bölümünü oluşturan sektörlerden biridir. 2023 itibariyle hizmet sektörünün GSYİH içindeki payı %54,13’e ulaşmıştır. Bu sektördeki hızlı büyüme, özellikle finans, turizm, eğitim ve sağlık gibi alanlarda kendini göstermektedir. Özellikle turizm sektörü, Türkiye’nin döviz kazancının önemli bir kaynağını oluşturuyor. Ülkenin dünya çapında popüler bir turizm destinasyonu olması, sektördeki büyümeyi destekleyen başlıca unsurlar arasındadır. Ayrıca, dijitalleşmenin hızla arttığı bu dönemde e-ticaret, yazılım geliştirme ve teknoloji tabanlı hizmetler de büyük bir gelişim göstermektedir.
12.Dış Ticaret ve Türkiye’nin Küresel Konumu
Türkiye, dış ticaretinde büyük bir açık veren bir ekonomi olmasına rağmen, son yıllarda ihracatını artırmaya yönelik adımlar atmıştır. İhracatın artması, Türkiye’nin küresel pazarda daha güçlü bir pozisyona gelmesine yardımcı olmuştur. Özellikle Avrupa Birliği ve Orta Doğu ülkeleri ile yapılan ticaretin artırılması, Türkiye’nin dış ticaret dengesinin iyileşmesine katkı sağlamaktadır. Türkiye’nin ihracatında otomotiv, tekstil, elektronik ve tarım ürünleri gibi başlıca kalemler yer almaktadır. Ancak, ülkenin ithalatı da önemli bir büyüklüğe ulaşmıştır ve bu, dış ticaret açığının sürdürülebilirliğini etkileyebilir. Bu nedenle, dış ticaretin dengelenmesi ve yerli üretim kapasitesinin artırılması gerekmektedir.

13. Sonuç
Türkiye’de enflasyon, fiyat artışları, dış ticaret ve yatırım ortamı arasındaki ilişki, ülkenin ekonomik istikrarı açısından hayati bir öneme sahiptir. Yüksek enflasyon, hane halkının alım gücünü azaltarak tüketici güvenini zedelerken, üretim maliyetlerini artırarak şirketlerin rekabet gücünü de olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda, ticaret açığının yüksek olması, Türkiye’nin döviz rezervleri ve ekonomik büyüme potansiyeli açısından baskı oluşturmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda enflasyonun düşürülmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması için sıkı para politikaları, verimli üretim stratejileri ve yatırım teşviklerinin dengeli bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Yerli üretimin artırılması, ihracata yönelik sektörlerin güçlendirilmesi ve inovasyon odaklı politikaların hayata geçirilmesi, Türkiye’nin ekonomik hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Bütün bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirmek için hem kısa vadeli hem de uzun vadeli stratejilerin dikkatlice belirlenmesi gerekmektedir. Doğru politikalar uygulandığında, enflasyonun kontrol altına alınması ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması mümkün olabilecektir.
Türkiye’nin ekonomik büyümesi hangi faktörlere bağlıdır?
Türkiye’nin ekonomik büyümesi, sanayi, hizmet ve tarım sektörlerinin gelişimiyle doğrudan ilişkilidir. Son yıllarda özellikle sanayi ve hizmet sektörleri büyümede belirleyici rol oynamaktadır. Sanayi sektörü, ihracata dayalı bir model ile ülkenin küresel ticaretteki rekabet gücünü artırırken, hizmet sektörü de iç talep ve turizm gelirleriyle desteklenmektedir. Ayrıca altyapı projeleri, devlet teşvikleri, yabancı yatırımlar ve Ar-Ge çalışmaları ekonomik büyümeyi hızlandıran faktörler arasında yer almaktadır. Finansal piyasaların istikrarı, enflasyonun kontrol altında tutulması ve üretim kapasitesinin artırılması da ekonomik büyümeyi doğrudan etkileyen unsurlardır.
Türkiye’nin enflasyon oranları neden bu kadar yüksek?
Türkiye’deki yüksek enflasyon oranlarının birçok sebebi bulunmaktadır. Öncelikle, Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybetmesi ithal ürünlerin maliyetini artırarak enflasyonu yükseltmektedir. Bunun yanında, enerji ve gıda fiyatlarındaki küresel dalgalanmalar, Türkiye gibi dışa bağımlı ülkelerde fiyat istikrarsızlığına yol açmaktadır. Para politikasındaki belirsizlikler, faiz oranlarının düşük tutulması ve para arzının genişlemesi de enflasyonu artırıcı etkenler arasında sayılabilir. Ayrıca, üretim maliyetlerinin artması, özellikle iş gücü ve ham madde fiyatlarındaki yükseliş, enflasyonist baskıları artırmaktadır.
Türkiye’nin dış ticaret dengesi nasıl şekillenmektedir?
Türkiye, uzun yıllardır ticaret açığı veren bir ülke konumundadır. 2023 yılında ihracat hacmi 255,4 milyar dolar seviyesine ulaşırken, ithalat hacmi 361,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu durum, Türkiye’nin dış ticarette daha fazla mal ve hizmet satın aldığını, yani ithalatının ihracatını aştığını göstermektedir. Türkiye’nin en büyük ticaret ortakları arasında Almanya, ABD ve Irak yer almakta olup, en fazla ihraç edilen ürünler arasında taşıtlar, makineler ve değerli metaller bulunmaktadır. Türkiye’nin ticaret açığını kapatabilmesi için üretim kapasitesini artırması, ihracatın ithalatı karşılama oranını yükseltmesi ve ithalata bağımlılığı azaltması gerekmektedir.
Türkiye’de sanayi sektörü neden önemlidir?
Sanayi sektörü, Türkiye’nin ekonomik büyümesinde en kritik rollerden birini üstlenmektedir. Bu sektör, ihracata dayalı ekonomik modelin bel kemiğini oluşturur ve istihdam yaratarak işsizlik oranlarını düşürmeye katkı sağlar. Türkiye’de sanayi üretimi özellikle otomotiv, beyaz eşya, tekstil ve demir-çelik gibi alanlarda yoğunlaşmıştır. Ayrıca, sanayi üretiminin gelişmesi, teknolojik yatırımları artırarak katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesine olanak tanımaktadır. Devlet teşvikleri, organize sanayi bölgeleri ve Ar-Ge faaliyetleri gibi faktörler sanayi sektörünün büyümesini destekleyen unsurlar arasındadır.
Türkiye’nin ekonomik büyüme oranları yıllara göre nasıl değişti?
Türkiye’nin ekonomik büyüme oranları yıllara göre büyük dalgalanmalar göstermiştir. Örneğin, 2021 yılında ekonomi %11,44 gibi yüksek bir büyüme oranı kaydederken, 2023 yılında bu oran %5,11 seviyesine düşmüştür. 2020 yılında pandemi nedeniyle küresel ekonomik durgunluktan etkilenen Türkiye ekonomisi, 2021’de güçlü bir toparlanma yaşamıştır. Ancak, 2022 ve 2023 yıllarında enflasyonist baskılar, döviz kuru dalgalanmaları ve küresel ekonomik belirsizlikler büyüme oranlarında düşüşe yol açmıştır.
Türkiye’de işsizlik oranları nasıl bir seyir izlemektedir?
Türkiye’de işsizlik oranları zaman içerisinde değişiklik göstermektedir. 2023 yılı itibarıyla genel işsizlik oranı %9,39 olarak kaydedilmiştir. Genç işsizlik oranı ise %17,61 gibi daha yüksek bir seviyededir. İşsizlik oranlarının yüksek seyretmesinin sebepleri arasında ekonomik dalgalanmalar, özel sektör yatırımlarındaki düşüş, eğitim ile iş gücü piyasası arasındaki uyumsuzluk ve istihdam yaratmada yaşanan zorluklar bulunmaktadır. Türkiye’de özellikle teknoloji ve sanayi alanlarında daha fazla istihdam yaratılması, işsizlik oranlarını düşürmek için önemli bir strateji olacaktır.
Türkiye’de minimum ücretin yükselmesi ekonomi üzerinde nasıl bir etki yaratır?
Türkiye’de minimum ücret, 2024 yılı itibarıyla 17.000 TL’ye yükseltilmiştir. Bu artış, çalışanların alım gücünü artırırken işverenler için ek maliyet oluşturabilir. Ücret artışlarının pozitif etkileri arasında, iç tüketimin artması ve ekonomik büyümeye katkı sağlaması yer almaktadır. Ancak, işletmeler için maliyetlerin yükselmesi, bazı sektörlerde iş gücü talebinin azalmasına yol açabilir. Özellikle KOBİ’ler, bu tür artışlardan daha fazla etkilenerek işten çıkarmalara veya yeni işe alımları sınırlamaya yönelebilir.
Türkiye’nin en büyük ekonomik riskleri nelerdir?
Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu en büyük riskler arasında yüksek enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları, dış ticaret açığı ve kamu borcu artışı yer almaktadır. Ayrıca, küresel ekonomik krizler, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve jeopolitik riskler de Türkiye’nin ekonomik istikrarını etkileyen önemli faktörlerdir. Örneğin, yüksek enflasyon, vatandaşların alım gücünü azaltırken yatırım ortamını da belirsiz hale getirmektedir. Döviz kuru oynaklığı, ithalata bağımlı olan sektörleri olumsuz etkileyerek maliyetleri artırmaktadır.
Türkiye’de tasarruf oranları neden düşük?
Türkiye’de tasarruf oranları, gelişmiş ülkelere kıyasla daha düşük seviyelerde seyretmektedir. 2023 yılı itibarıyla ulusal tasarruf oranı %20,57 olarak gerçekleşmiştir. Tasarruf oranlarının düşük olmasının temel nedenleri arasında hane halkının yüksek tüketim eğilimi, düşük reel gelirler ve finansal okuryazarlık eksikliği bulunmaktadır. Ayrıca, yüksek enflasyon ortamında vatandaşların parasını harcamayı tercih etmesi, tasarrufların artmasını engelleyen bir diğer faktördür.
Türkiye ekonomisinin geleceği hakkında beklentiler nelerdir?
Türkiye ekonomisinin geleceği, ekonomik reformlara, sürdürülebilir büyüme politikalarına ve küresel piyasalardaki gelişmelere bağlıdır. Orta vadede, sanayi ve teknoloji yatırımlarına ağırlık verilmesi, enflasyonun kontrol altına alınması ve ticaret açığının azaltılması beklenmektedir. Ayrıca, yeşil enerji yatırımları, dijital dönüşüm ve yüksek katma değerli üretime yönelim, Türkiye’nin ekonomik büyümesini destekleyecek önemli faktörler olacaktır.
Türkiye’nin GSYİH büyüme oranı nedir ve nasıl bir trend izliyor?
Türkiye’nin GSYİH büyüme oranı, 2019-2029 arasında istikrarlı bir şekilde artması bekleniyor. Bu büyüme, sanayi, hizmet ve tarım sektörlerindeki gelişmeler ve yatırım artışları ile desteklenmektedir. Ancak, küresel ekonomik koşullar ve iç ekonomik faktörler, büyüme oranında dalgalanmalara yol açabilir.
Türkiye’nin dış ticaret dengesi nasıl şekilleniyor?
Türkiye’nin dış ticaret dengesi, genellikle açık vermektedir. Bu açık, ithalatın ihracattan daha fazla olması nedeniyle oluşmaktadır. Ancak, son yıllarda ihracatın artmasıyla birlikte dış ticaret açığının azalması hedeflenmektedir. İhracatın artırılmasına yönelik politikalar ve yerli üretim kapasitesinin geliştirilmesi bu konuda önemli rol oynamaktadır.
Türkiye’nin hizmet sektörü hangi alanlarda büyümeye devam ediyor?
Türkiye’nin hizmet sektörü özellikle finans, turizm, sağlık ve eğitim alanlarında önemli bir büyüme göstermektedir. 2023 verilerine göre, hizmet sektörü GSYİH’nın %54,13’ünü oluşturmaktadır. Turizm sektörü, Türkiye’nin döviz kazancında büyük bir paya sahipken, dijitalleşen dünyada e-ticaret ve teknoloji hizmetleri de hızla gelişmektedir.
Sanayi sektörünün Türkiye ekonomisine katkısı nedir?
Sanayi sektörü, Türkiye ekonomisinde büyük bir rol oynamaktadır ve 2023’te sanayi sektörünün GSYİH içindeki payı %28,38’dir. Özellikle otomotiv, tekstil ve elektronik gibi sektörlerdeki büyüme, Türkiye’nin dış ticaretindeki artışı desteklemekte ve ülkenin küresel pazarda rekabetçi olmasına olanak tanımaktadır.