İranlılar Türkiye Akın Ediyor: THY ve AJet Ek Seferler Koydu

İran’daki Çatışmaların Tetiklediği Göç ve Türkiye’nin Rolü İran ve İsrail arasındaki çatışmaların sekizinci gününe girerken, İranlılar Türkiye akın aediyor, güvenlik durumu kötüleşmeye devam ediyor. 13 Haziran 2025 tarihinde başlayan hava saldırıları, İran’ın sivil yerleşim yerlerini...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 21 Haziran 2025

İran’daki Çatışmaların Tetiklediği Göç ve Türkiye’nin Rolü

İran ve İsrail arasındaki çatışmaların sekizinci gününe girerken, İranlılar Türkiye akın aediyor, güvenlik durumu kötüleşmeye devam ediyor. 13 Haziran 2025 tarihinde başlayan hava saldırıları, İran’ın sivil yerleşim yerlerini ve stratejik tesislerini hedef alırken, ülkede büyük bir panik ve belirsizlik ortamı yarattı. Bu durum, binlerce İranlının ülkelerini terk ederek güvenli bir sığınak arayışına yönelmesine neden oldu. Türkiye, coğrafi yakınlığı, vizesiz seyahat imkanı ve güçlü ulaşım altyapısı nedeniyle İranlılar için güvenli bir geçiş noktası haline geldi.

Türk Hava Yolları (THY) ve AJet, İran’daki çatışmalar nedeniyle ülkelerine dönmek isteyen veya Türkiye üzerinden başka ülkelere ulaşmayı planlayan İranlılar için ek seferler düzenledi. Bu ek seferler, Türkiye’nin hava trafiğinde yoğunluğa yol açarken, turizm altyapısı üzerinde de hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratıyor. İranlıların Türkiye’ye akını, özellikle Van gibi sınır şehirlerinde yoğunlaşırken, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde de hissediliyor.

Van Otogarı’nda otobüs firmalarının ek seferler düzenlemesi, sınır kapılarındaki geçişlerde yüzde 28’lik bir artışa işaret ediyor. Türkiye, bu beklenmedik göç dalgasını yönetmek için sınır güvenliğini artırırken, hava yolu şirketleri de operasyonlarını yeniden yapılandırıyor. Ancak, bu hareketlilik turizm sektörü için karmaşık bir tablo çiziyor. İranlıların çoğu, tatil amaçlı değil, güvenlik arayışıyla Türkiye’ye geliyor ve bu durum, Van gibi turizm odaklı şehirlerde rezervasyon iptallerine yol açıyor. Öte yandan, İstanbul gibi büyük şehirlerdeki oteller, İranlıların geçici konaklama talepleriyle doluluk oranlarını koruyor. Türkiye’nin bu krizdeki rolü, hem insani hem de ekonomik boyutlarıyla dikkat çekiyor.

THY ve AJet’in ek seferleri, İranlıların güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesini veya başka ülkelere ulaşmasını sağlarken, Türkiye’nin uluslararası alanda bir transit merkezi olarak konumunu güçlendiriyor. Ancak, çatışmaların uzaması durumunda, bu akışın Türkiye’nin altyapısı ve ekonomisi üzerinde yaratacağı baskı, hükümetin acil önlemler almasını gerektirebilir. Türkiye, bu krizi hem bir insani sorumluluk hem de ekonomik bir fırsat olarak değerlendirirken, diplomatik girişimlerle bölgedeki istikrarı desteklemeye çalışıyor.

İranlılar Türkiye’ye Akın Ediyor

THY ve AJet’in Ek Seferleri ve Hava Trafiği Üzerindeki Etkiler

Türk Hava Yolları (THY) ve AJet, İran’daki çatışmaların başlamasıyla birlikte, İranlı yolcuların taleplerine yanıt vermek için ek seferler düzenledi. 20 Haziran 2025 tarihinde Yeni Şafak’ta yer alan habere göre, THY ve AJet, dünyanın çeşitli yerlerinden İran’a dönmek isteyen veya Türkiye üzerinden başka ülkelere ulaşmayı planlayan İranlılar için özel uçuşlar organize etti. Bu ek seferler, özellikle İstanbul Havalimanı’nda yoğun bir hava trafiği yaratırken, Türkiye’nin havacılık sektörünün kriz dönemlerinde ne kadar esnek ve hızlı tepki verebildiğini gösteriyor.

Ancak, İran hava sahasının 1 Ekim 2024’ten bu yana dönemsel olarak kapanması, Türk hava trafiğinde karmaşaya yol açmıştı ve bu durum, Haziran 2025’teki çatışmalarla daha da karmaşık hale geldi. THY, Pegasus ve AJet, İran, Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan seferlerini ikinci bir duyuruya kadar iptal ederken, bu ülkelere seyahat edecek yolculara 30 Haziran 2025’e kadar ek haklar tanıdı. Örneğin, bilet değişiklikleri ve iade işlemleri için esneklik sağlandı. Bu durum, İranlı yolcuların Türkiye’yi bir geçiş noktası olarak kullanma talebini artırdı. İstanbul Havalimanı, İranlılar Türkiye’ye akın ediyor, hem giriş hem de çıkış yaptığı bir merkez haline gelirken, havalimanındaki yolcu trafiği önemli ölçüde yükseldi.

Ancak, bu yoğunluk, havalimanı operasyonlarında aksamalara ve uzun kuyruklara neden oluyor. AJet’in Bakü’ye yönlendirilen uçuşları ve THY’nin İstanbul’a geri dönen uçakları, krizin hava trafiği üzerindeki etkisini açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’nin havacılık altyapısı, bu talebi karşılamak için yoğun bir çaba gösterse de, çatışmaların uzaması durumunda kapasite sorunları yaşanabileceği uyarısı yapılıyor. Ek seferler, kısa vadede THY ve AJet’in gelirlerini artırabilir, ancak uzun vadede bu durumun sürdürülebilirliği, İran’daki çatışmaların seyrine bağlı. Türkiye, bu krizi yönetirken, havacılık sektörünün uluslararası standartlara uygunluğunu ve kriz yönetimindeki başarısını bir kez daha kanıtlıyor. Ancak, hava trafiğindeki bu yoğunluk, turizm altyapısını da etkiliyor.

İstanbul’daki oteller, İranlıların geçici konaklama talepleriyle dolarken, Van gibi şehirlerde turizm sektörü rezervasyon iptalleriyle mücadele ediyor. Türkiye, bu çelişkili durumu dengelemek için hem havacılık hem de turizm sektöründe stratejik planlamalar yapmalı.

İranlılar Türkiye Akın Ediyor: Van’daki Turizm Sektörüne Yansıyan Olumsuz Etkiler

Van, İran’a yakınlığı ve kültürel bağları nedeniyle İranlı turistler için uzun süredir popüler bir destinasyon. 2024 yılında Van’a gelen yaklaşık 714 bin İranlı turist, şehrin turizm gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyordu. Van Gölü, Akdamar Adası ve tarihi mekanlar, İranlıların ilgisini çeken başlıca cazibe merkezleri arasında yer alıyor. Ancak, İran-İsrail çatışmalarının başlamasıyla, Van’ın turizm sektörü ciddi bir darbe aldı. Rezervasyon iptallerinde yüzde 60’a varan bir artış yaşandığı bildirildi. İranlı turistlerin güvenlik endişeleri nedeniyle tatil planlarını ertelemesi veya iptal etmesi, otellerin doluluk oranlarını düşürdü ve yerel esnafın gelirlerini azalttı.

Turizmciler, “Savaş varken kim tatile çıkar?” diyerek bu krizin sektör üzerindeki yıkıcı etkisini dile getiriyor. Çatışmaların yol açtığı hava sahası kapanmaları ve uçuş iptalleri, İran’dan Van’a ulaşımı zorlaştırırken, sınır kapılarındaki yoğunluk da turizm odaklı hareketliliği engelliyor. Van Otogarı’nda otobüs firmalarının ek seferler düzenlemesi, daha çok İran’dan kaçanların sığınma arayışına işaret ediyor. Bu durum, turizm gelirlerini artırmak yerine, Van’ın sosyal ve ekonomik altyapısı üzerinde ek bir yük yaratıyor. İran’dan gelenlerin bir kısmı, Van’ı geçici bir sığınak olarak kullanırken, uzun süreli kalmayı planlayanlar da mevcut. Bu, otellerde ve pansiyonlarda doluluk yaratıyor, ancak bu doluluk turizm odaklı değil, daha çok zorunlu konaklamalara dayanıyor.

Van’ın turizm sektörü, İranlı turistlere olan bağımlılığı nedeniyle bu krizden diğer turistik bölgelere kıyasla daha fazla etkileniyor. Şehir, alternatif pazarlara yönelmeye çalışsa da, kısa vadede bu açığı kapatmak zor görünüyor. Hükümetten beklenen destek paketleri, vergi indirimleri ve tanıtım kampanyaları, Van’ın turizm sektörünü yeniden canlandırmak için kritik önem taşıyor. Ayrıca, güvenlik algısını güçlendirmek ve sınır kapılarındaki hareketliliği daha iyi yönetmek, Van’ın bu krizi atlatması için gerekli adımlar arasında. Van, bu zorlu dönemde hem insani sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyor hem de ekonomik kayıplarını en aza indirmeye çabalıyor.

AJet Filosu

Türkiye’nin Güvenli Geçiş Noktası Olarak Konumu

Türkiye, İran-İsrail çatışmaları sırasında İranlılar için güvenli bir geçiş noktası olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin İran vatandaşlarına vizesiz seyahat imkanı sunması, güçlü ulaşım altyapısı ve coğrafi yakınlığı, bu rolü pekiştiriyor. İran’daki çatışmaların yol açtığı panik, binlerce İranlının ülkelerini terk ederek Türkiye’ye yönelmesine neden oldu. Van, sınır kapılarına yakınlığı nedeniyle bu akışın ilk durağı olurken, İstanbul Havalimanı, İranlıların hem giriş hem de çıkış yaptığı bir merkez haline geldi. THY ve AJet’in ek seferleri, İranlıların güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesini veya başka ülkelere ulaşmasını sağlıyor. Örneğin, Avrupa’ya veya Asya’ya gitmek isteyen İranlılar, İstanbul’u bir transit noktası olarak kullanıyor. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası alanda bir lojistik ve transit merkezi olarak konumunu güçlendiriyor.

Ancak, bu rolün Türkiye’ye getirdiği sorumluluklar da büyük. Sınır kapılarındaki geçişlerde yüzde 28’lik bir artış olduğu ve 10 binden fazla İranlının Türkiye’ye yöneldiği bildirildi. Bu akış, sınır güvenliği ve altyapı kapasitesi açısından zorluklar yaratıyor. Türkiye, sınır güvenliğini artırmak için ek önlemler alırken, bu hareketliliği insani bir perspektiften yönetmeye çalışıyor. İran’dan gelenlerin bir kısmı, Türkiye’yi geçici bir sığınak olarak görürken, bazıları uzun süreli kalmayı planlıyor. Bu, özellikle Van gibi şehirlerde sosyal ve ekonomik baskı yaratıyor. İstanbul’daki oteller, İranlıların konaklama talepleriyle dolarken, bu durum turizm gelirlerine kısa vadeli bir katkı sağlıyor.

Ancak, Van gibi turizm odaklı şehirlerde rezervasyon iptalleri, bu olumlu etkiyi gölgeliyor. Türkiye’nin güvenli geçiş noktası olarak konumu, hem insani hem de ekonomik fırsatlar sunuyor, ancak bu rolün sürdürülebilirliği, çatışmaların seyrine ve Türkiye’nin kriz yönetim kapasitesine bağlı. Hükümet, bu akışı yönetmek için hem yerel hem de ulusal düzeyde koordineli bir çaba göstermeli.

Türkiye’nin Diplomatik ve Ekonomik Stratejileri

İran-İsrail çatışmaları, Türkiye’nin diplomatik ve ekonomik stratejilerini derinden etkileyen bir kriz olarak öne çıkıyor. Türkiye, çatışmalara doğrudan taraf olmamakla birlikte, jeopolitik konumu nedeniyle bu krizden dolaylı olarak etkileniyor. Ankara, İran sınırında güvenlik önlemlerini artırırken, çatışmaların Türkiye’ye sıçramasını önlemek için diplomatik girişimlerini hızlandırıyor. Türkiye, hem İran hem de İsrail ile ekonomik ve siyasi ilişkileri olan bir ülke olarak, bu çatışmalarda denge politikası izlemeye çalışıyor. Ancak, bu durum turizm ve havacılık gibi hassas sektörlerde olumsuz etkiler yaratıyor. THY ve AJet’in ek seferleri, Türkiye’nin insani sorumluluklarını yerine getirme çabasını gösterirken, aynı zamanda ekonomik bir fırsat yaratıyor.

Bu seferler, kısa vadede havayolu şirketlerinin gelirlerini artırabilir, ancak uzun vadede çatışmaların turizm sektörüne etkisi, bu kazancı gölgeliyor. Türkiye, turizm sektörünü desteklemek için alternatif pazarlara yönelmeye çalışıyor. Avrupa, Asya ve Afrika’dan gelen turist sayısını artırmak için tanıtım kampanyaları yoğunlaştırılıyor. Ancak, Hindistan gibi pazarlarda yaşanan rezervasyon iptalleri, bu çabaları zorlaştırıyor. Sağlık turizmi gibi güçlü olduğu alanlar, bu krizden daha az etkileniyor ve Türkiye, bu sektörü büyüterek kayıpları telafi etmeyi hedefliyor.

Hükümet, turizm ve havacılık sektörlerini desteklemek için vergi indirimleri, kredi imkanları ve tanıtım kampanyaları gibi önlemler alabilir. Ayrıca, çatışmaların sona ermesi için uluslararası toplumla iş birliği yaparak bölgedeki istikrarı desteklemek, Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarına hizmet edebilir. Türkiye, bu krizi bir fırsata çevirerek, hem havacılık hem de turizm sektörünü daha dayanıklı hale getirebilir. Ancak, bu süreçte sınır güvenliği, altyapı kapasitesi ve insani sorumluluklar arasında bir denge kurmak kritik önem taşıyor.

Sonuç

İran-İsrail çatışmaları, Türkiye’yi hem insani hem de ekonomik açıdan zorlu bir sınavla karşı karşıya bırakıyor. İranlıların Türkiye’ye akını, THY ve AJet’in ek seferleriyle desteklenirken, Türkiye’nin güvenli bir geçiş noktası olarak konumu güçleniyor. Ancak, bu hareketlilik, Van gibi turizm odaklı şehirlerde rezervasyon iptallerine yol açarak yerel ekonomiyi olumsuz etkiliyor. İstanbul gibi büyük şehirler, İranlıların konaklama talepleriyle dolarken, hava trafiği ve turizm altyapısı üzerindeki baskı artıyor.

Türkiye, bu krizi yönetmek için diplomatik girişimlerini hızlandırırken, turizm ve havacılık sektörlerini desteklemek için stratejik planlamalar yapmalı. Çatışmaların uzaması durumunda, Türkiye’nin altyapısı ve ekonomisi üzerindeki baskı artabilir. Hükümetten beklenen destekler ve uluslararası tanıtım kampanyaları, Türkiye’nin turizm sektörünü yeniden canlandırması için kritik önem taşıyor. Türkiye, bu krizi hem insani sorumluluklarını yerine getirerek hem de ekonomik fırsatları değerlendirerek aşabilir, ancak bunun için koordineli bir çaba gerekiyor.

İsrail-İran Çatışması

Kaynaklar

Bu makaledeki bilgiler, İran-İsrail çatışmalarının Türkiye’ye etkileri, THY ve AJet’in ek seferleri ve turizm altyapısındaki gelişmelerle ilgili güncel haberlere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, makaledeki bilgilere katkı sağlayan kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:

Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.

Sık Sorulan Sorular

İranlılar neden Türkiye’ye akın ediyor?

İran-İsrail çatışmalarının 13 Haziran 2025’te başlamasıyla, İran’daki güvenlik durumu ciddi şekilde kötüleşti. İsrail’in Tahran’daki sivil yerleşim yerlerini ve Natanz nükleer tesisini hedef alan hava saldırıları, ülkede büyük bir panik ve belirsizlik yarattı. Bu durum, binlerce İranlının ülkelerini terk ederek güvenli bir sığınak arayışına yönelmesine neden oldu. Türkiye, coğrafi yakınlığı, İran vatandaşlarına vizesiz seyahat imkanı ve güçlü ulaşım altyapısı nedeniyle İranlılar için cazip bir geçiş noktası haline geldi. Van, sınır kapılarına yakınlığı nedeniyle bu akışın ilk durağı olurken, İstanbul Havalimanı, İranlıların hem giriş hem de çıkış yaptığı bir merkez oldu. Türk Hava Yolları (THY) ve AJet, İran’a dönmek isteyen veya Türkiye üzerinden başka ülkelere ulaşmayı planlayan İranlılar için ek seferler düzenledi. Bu seferler, İranlıların güvenli bir şekilde hareket etmesini sağlarken, Türkiye’nin uluslararası alanda bir transit merkezi olarak konumunu güçlendiriyor. Ancak, bu akın, turizm sektörü üzerinde karmaşık etkiler yaratıyor. Van gibi şehirlerde, İranlı turistlerin tatil planlarını iptal etmesi nedeniyle rezervasyonlarda yüzde 60’lık bir düşüş yaşandı. İstanbul’daki oteller ise İranlıların geçici konaklama talepleriyle doluyor. Sınır kapılarındaki geçişlerde yüzde 28’lik bir artış ve 10 binden fazla İranlının Türkiye’ye yönelmesi, bu hareketliliğin ölçeğini gösteriyor. Türkiye, bu akışı insani bir sorumluluk olarak yönetirken, sınır güvenliğini artırmak için ek önlemler alıyor. Ancak, çatışmaların uzaması durumunda, bu akışın Türkiye’nin altyapısı ve ekonomisi üzerindeki baskısı artabilir. Türkiye, bu krizi hem insani hem de ekonomik bir fırsat olarak değerlendirerek, diplomatik girişimlerle bölgedeki istikrarı desteklemeye çalışıyor.

THY ve AJet’in ek seferleri hava trafiğini nasıl etkiliyor?

Türk Hava Yolları (THY) ve AJet, İran-İsrail çatışmaları nedeniyle İranlı yolcuların taleplerine yanıt vermek için ek seferler düzenledi. 20 Haziran 2025’te Yeni Şafak’ta yer alan habere göre, bu seferler, dünyanın çeşitli yerlerinden İran’a dönmek isteyen veya Türkiye üzerinden başka ülkelere ulaşmayı planlayan İranlılar için organize edildi. Bu ek seferler, özellikle İstanbul Havalimanı’nda yoğun bir hava trafiği yarattı ve Türkiye’nin havacılık sektörünün kriz dönemlerinde esnekliğini gösterdi. Ancak, İran hava sahasının dönemsel kapanmaları, Türk hava trafiğinde karmaşaya yol açıyor. 1 Ekim 2024’te İran hava sahasının kapanması, Dubai ve Doha’ya giden uçuşlarda aksamalara neden olmuştu ve Haziran 2025’teki çatışmalar bu durumu daha da karmaşık hale getirdi. THY, Pegasus ve AJet, İran, Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan seferlerini ikinci bir duyuruya kadar iptal ederken, bu ülkelere seyahat edecek yolculara 30 Haziran 2025’e kadar bilet değişiklikleri ve iade işlemleri için esneklik sağladı. İstanbul Havalimanı, İranlıların giriş ve çıkış merkezi haline gelirken, yolcu trafiği önemli ölçüde arttı. Bu yoğunluk, havalimanında uzun kuyruklara ve operasyonel aksamalara neden oluyor. AJet’in Bakü’ye yönlendirilen uçuşları ve THY’nin İstanbul’a geri dönen uçakları, krizin hava trafiği üzerindeki etkisini gösteriyor. Türkiye’nin havacılık altyapısı, bu talebi karşılamak için yoğun çaba gösterse de, çatışmaların uzaması durumunda kapasite sorunları yaşanabilir. Ek seferler, kısa vadede THY ve AJet’in gelirlerini artırabilir, ancak uzun vadede bu durumun sürdürülebilirliği, İran’daki çatışmaların seyrine bağlı. Bu yoğunluk, turizm altyapısını da etkiliyor; İstanbul’daki oteller İranlıların konaklama talepleriyle dolarken, Van gibi şehirlerde turizm sektörü rezervasyon iptalleriyle mücadele ediyor. Türkiye, bu çelişkili durumu dengelemek için havacılık ve turizm sektörlerinde stratejik planlamalar yapmalı.

Van’ın turizm sektörü bu akından nasıl etkileniyor?

Van, İran’a yakınlığı ve kültürel bağları nedeniyle İranlı turistler için popüler bir destinasyon. 2024 yılında yaklaşık 714 bin İranlı turist Van’ı ziyaret etti ve bu, şehrin turizm gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturdu. Van Gölü, Akdamar Adası ve tarihi mekanlar, İranlıların ilgisini çeken cazibe merkezleri arasında. Ancak, İran-İsrail çatışmalarının başlamasıyla, Van’ın turizm sektörü ciddi bir darbe aldı. Rezervasyon iptallerinde yüzde 60’a varan bir artış yaşandı. İranlı turistlerin güvenlik endişeleri nedeniyle tatil planlarını ertelemesi veya iptal etmesi, otellerin doluluk oranlarını düşürdü ve yerel esnafın gelirlerini azalttı. Turizmciler, “Savaş varken kim tatile çıkar?” diyerek krizin yıkıcı etkisini dile getiriyor. Çatışmaların yol açtığı hava sahası kapanmaları ve uçuş iptalleri, İran’dan Van’a ulaşımı zorlaştırıyor. Van Otogarı’nda otobüs firmalarının ek seferler düzenlemesi, daha çok İran’dan kaçanların sığınma arayışına işaret ediyor. Bu durum, turizm gelirlerini artırmak yerine, Van’ın sosyal ve ekonomik altyapısı üzerinde yük yaratıyor. İran’dan gelenlerin bir kısmı, Van’ı geçici bir sığınak olarak kullanırken, uzun süreli kalmayı planlayanlar da var. Bu, otellerde ve pansiyonlarda doluluk yaratıyor, ancak bu doluluk turizm odaklı değil, zorunlu konaklamalara dayanıyor. Van’ın turizm sektörü, İranlı turistlere bağımlılığı nedeniyle bu krizden diğer bölgelere kıyasla daha fazla etkileniyor. Şehir, alternatif pazarlara yönelmeye çalışsa da, kısa vadede bu açığı kapatmak zor. Hükümetten beklenen destek paketleri, vergi indirimleri ve tanıtım kampanyaları, Van’ın turizm sektörünü canlandırmak için kritik. Güvenlik algısını güçlendirmek ve sınır kapılarındaki hareketliliği yönetmek, Van’ın bu krizi atlatması için gerekli. Van, hem insani sorumluluklarını yerine getiriyor hem de ekonomik kayıplarını en aza indirmeye çalışıyor.

Türkiye bu krizi turizm ve havacılık sektörleri için nasıl yönetebilir?

Türkiye, İran-İsrail çatışmalarının turizm ve havacılık sektörlerine etkisini en aza indirmek için hem diplomatik hem de ekonomik stratejiler geliştirmeli. Ankara, çatışmalara doğrudan taraf olmamakla birlikte, jeopolitik konumu nedeniyle bu krizden dolaylı olarak etkileniyor. İran sınırında güvenlik önlemlerini artırarak turistlerin ve yolcuların güvenlik algısını güçlendirebilir. Diplomatik girişimler hızlandırılarak, çatışmaların Türkiye’ye sıçraması önlenmeli ve bölgedeki istikrar için uluslararası toplumla iş birliği yapılmalı. THY ve AJet’in ek seferleri, insani sorumlulukları yerine getirirken ekonomik bir fırsat yaratıyor, ancak bu seferlerin hava trafiği üzerindeki baskısı iyi yönetilmeli. Havalimanı operasyonlarında aksamaları önlemek için ek personel ve altyapı yatırımları gerekebilir. Turizm sektörü için acil destek paketleri, vergi indirimleri ve kredi imkanları, Van gibi krizden etkilenen şehirlerin toparlanmasına yardımcı olabilir. Türkiye, alternatif pazarlara yönelerek İranlı turist kaybını telafi etmeli. Avrupa, Asya ve Afrika’dan gelen turist sayısını artırmak için uluslararası tanıtım kampanyaları yoğunlaştırılmalı. Sağlık turizmi gibi güçlü olduğu alanlar, bu krizden daha az etkileniyor ve Türkiye, bu sektörü büyüterek kayıpları dengeleyebilir. Van’da, yerel yönetimler ve turizm sektörü, doğa ve gastronomi turizmi gibi alternatif türleri geliştirerek İranlı turistlere bağımlılığı azaltmalı. İranlılar Türkiye akın ediyor.Hükümet, Van’ın turizm altyapısını güçlendirmek için yatırımları artırmalı ve güvenlik algısını iyileştirecek adımlar atmalı. Uluslararası fuarlara katılım ve dijital pazarlama kampanyaları, Van’ın küresel çapta tanıtımını destekleyebilir. Türkiye’nin turizm sektörü, pandemi sonrası dönemde gösterdiği dayanıklılığı bu krizde de sergileyebilir, ancak bunun için koordineli bir çaba gerekiyor. Çatışmaların sona ermesi, Türkiye’nin turizm ve havacılık sektörlerini yeniden canlandırması için en önemli faktör. Uzun vadede, Türkiye, bu sektörleri daha dayanıklı hale getirmek için çeşitlendirme stratejilerine odaklanmalı.

Yorum yapın

Geri

İran-İsrail Çatışmaları Türkiye Turizmini Etkiliyor: Van’da Rezervasyon İptalleri Artıyor

İleri

İran Dışişleri Bakanı İstanbul’da: Turizmde Çözüm Arayışları Sürüyor