Avrupa Ülkeleri İsrail ve İran’daki Vatandaşlarını Tahliye Ediyor: 2025’teki Gelişmeler

İsrail-İran Çatışması ve Avrupa’nın Tahliye Süreçleri 17 Haziran 2025’te, İsrail’in İran’a yönelik saldırıları ve İran’ın misilleme olarak gerçekleştirdiği füze saldırıları, Orta Doğu’da gerginliği tırmandırarak Avrupa ülkelerini harekete geçirmiştir. İsrail’de bulunan vatandaşlarının güvenliğini sağlama kaygısı taşıyan...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 17 Haziran 2025

İsrail-İran Çatışması ve Avrupa’nın Tahliye Süreçleri

17 Haziran 2025’te, İsrail’in İran’a yönelik saldırıları ve İran’ın misilleme olarak gerçekleştirdiği füze saldırıları, Orta Doğu’da gerginliği tırmandırarak Avrupa ülkelerini harekete geçirmiştir. İsrail’de bulunan vatandaşlarının güvenliğini sağlama kaygısı taşıyan birçok Avrupa ülkesi, tahliye süreçlerini başlatmış ve bu doğrultuda kapsamlı lojistik planlar devreye sokmuştur. Polonya, Almanya, İrlanda, Hollanda, Bulgaristan, Hırvatistan, Slovenya, İngiltere, Çekya, Slovakya, Litvanya, Kuzey Makedonya ve Sırbistan gibi ülkeler, vatandaşlarını bölgeden çıkarmak için çeşitli yöntemler uygulamaktadır.

Bu süreçler, kara yoluyla Ürdün veya Mısır’a geçişlerden charter uçuşlarına kadar farklı yolları kapsamaktadır. Örneğin, Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, yaklaşık 300 Polonya vatandaşının otobüslerle Ürdün’e taşınarak Amman’dan uçakla ülkeye getirileceğini açıklamıştır. Almanya ise İsrail’deki 4 bin ve İran’daki bin vatandaşının tahliyesi için Ürdün üzerinden charter uçuşlar düzenlemektedir. İrlanda, İsrail’de yaklaşık 200, İran’da ise 30 vatandaşının tahliyesi için Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısında koordinasyon sağlamayı hedeflemektedir. Hollanda, vatandaşlarına İsrail’den ayrılmaları için tavsiyelerde bulunurken, Bulgaristan, Hırvatistan ve Slovenya gibi ülkeler de tahliye süreçlerini planlamaktadır.

Bu tahliye operasyonları, yalnızca vatandaşların güvenliğini sağlamakla sınırlı kalmamış, aynı zamanda Avrupa ülkelerinin diplomatik ve lojistik kapasitelerini test eden bir sınav haline gelmiştir. İsrail’deki hava sahasının kısmen kapanması ve ticari uçuşların iptal edilmesi, tahliye süreçlerini karmaşık hale getirirken, Ürdün ve Mısır gibi komşu ülkeler, tahliye operasyonlarında stratejik birer merkez olarak öne çıkmıştır. Avrupa ülkelerinin bu süreçteki çabaları, hem kendi vatandaşlarını koruma sorumluluğunu yerine getirme hem de bölgedeki çatışmanın daha geniş bir krize dönüşmesini önleme kaygısını yansıtmaktadır.

Bu gelişmeler, uluslararası toplumun Orta Doğu’daki gerilime verdiği tepkinin bir yansıması olarak, küresel diplomasi ve güvenlik politikaları açısından da dikkatle izlenmektedir.

avrupa ülkeleri

Polonya ve Almanya’nın Tahliye Operasyonları

Polonya ve Almanya, İsrail’deki vatandaşlarını tahliye etme konusunda en hızlı harekete geçen Avrupa ülkeleri arasında yer almaktadır. Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, 17 Haziran 2025’te yaptığı açıklamada, yaklaşık 300 Polonya vatandaşının tahliye sürecinin başladığını duyurmuştur. Sikorski, vatandaşların otobüslerle Ürdün’e taşınacağını ve Amman’dan uçaklarla Polonya’ya getirileceğini belirtmiştir. Bu operasyon, Çarşamba ve Perşembe günleri tamamlanacak şekilde planlanmıştır. Polonya’nın bu hızlı tepkisi, ülkedeki güçlü lojistik altyapı ve dışişleri teşkilatının kriz yönetimindeki deneyimini yansıtmaktadır. Öte yandan, Almanya Dışişleri Bakanlığı, İsrail’deki 4 bin ve İran’daki bin Alman vatandaşının tahliyesi için kapsamlı bir plan uygulamaktadır. Alman Haber Ajansı (DPA) kaynaklı bilgilere göre, Almanya, İsrail’deki vatandaşlarını Ürdün üzerinden tahliye etmek için Amman’dan Frankfurt’a charter uçuşlar düzenlemektedir.

Ancak, vatandaşların İsrail’den Amman’a kara yoluyla seyahatlerini kendilerinin organize etmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu süreçte, Ürdün’e giriş için vize gerekliliği bulunmakta, ancak Ürdün makamları, özel durumda sınır kapılarında da vize vermeyi kabul etmiştir. Amman’dan Frankfurt’a düzenlenen uçuşlar ücretli olup, bu durum bazı vatandaşlar için ek bir maliyet oluşturmaktadır. Almanya’nın tahliye operasyonu, hem İsrail hem de İran’daki vatandaşlarını kapsayacak şekilde geniş çaplı bir lojistik planlama gerektirmektedir.

Bu süreç, Almanya’nın Orta Doğu’daki diplomatik ağını ve kriz yönetim kapasitesini test ederken, vatandaşların güvenliğini sağlama konusundaki kararlılığını da ortaya koymaktadır. Her iki ülkenin tahliye operasyonları, bölgedeki güvenlik durumunun ciddiyetini ve Avrupa ülkelerinin vatandaşlarını koruma önceliğini yansıtmaktadır. Bu operasyonlar, aynı zamanda Ürdün’ün tahliye süreçlerinde stratejik bir merkez olarak önemini artırmış ve bölgesel iş birliğinin kriz anlarındaki kritik rolünü göstermiştir.

İrlanda ve Hollanda’nın Tahliye Çabaları

İrlanda ve Hollanda, İsrail ve İran’daki vatandaşlarının tahliyesi için daha koordineli ve diplomatik bir yaklaşım benimsemektedir. İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Simon Harris, 17 Haziran 2025’te yaptığı açıklamada, İsrail’de yaklaşık 200, İran’da ise 30 İrlanda vatandaşının bulunduğunu belirtmiştir. Harris, bu vatandaşların çoğunun uzun süredir bu ülkelerde ikamet ettiğini ve tahliye süreçlerinin karmaşık olabileceğini vurgulamıştır. Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının acil toplantısına katılan Harris, AB üyesi ülkelerle iş birliği yaparak vatandaşların güvenli tahliyesi için uygun rotalar ve yöntemler belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.

İrlanda’nın bu yaklaşımı, AB’nin kolektif kriz yönetim mekanizmalarına olan güvenini ve bölgesel iş birliğinin önemini göstermektedir. Öte yandan, Hollanda’da geçici hükümetin Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, İsrail’deki Hollandalı vatandaşların güvenlik endişeleri yaşadığını ve ülkeden ayrılmak isteyenlere destek sağladıklarını açıklamıştır. Veldkamp, vatandaşlara rotalar ve vize gereklilikleri konusunda tavsiyelerde bulunmak için çalıştıklarını belirtmiş ve Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın İsrail için seyahat uyarısını kırmızı seviyeye yükselttiğini duyurmuştur.

Bu uyarı, “Durumunuz ne olursa olsun, oraya seyahat etmeyin. Çok tehlikeli. Acil durumlarda Hollanda Büyükelçiliği size yardım edemez.” şeklindedir. Hollanda’nın bu yaklaşımı, vatandaşlarını bölgeden çıkarmaya odaklanırken, aynı zamanda yeni seyahatlerin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Her iki ülke, tahliye süreçlerinde AB’nin sağladığı koordinasyon imkanlarından faydalanmayı hedeflemektedir. Ancak, İsrail’deki hava sahasının kısmen kapalı olması ve kara yoluyla tahliye rotalarının güvenliği, bu süreçleri zorlaştırmaktadır. İrlanda ve Hollanda’nın çabaları, Avrupa ülkelerinin vatandaşlarını koruma konusundaki ortak kaygılarını ve kriz anlarında uluslararası iş birliğinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Bulgaristan, Hırvatistan ve Diğer Balkan Ülkelerinin Tahliye Planları

Bulgaristan, Hırvatistan, Slovenya ve Sırbistan gibi Balkan ülkeleri, İsrail ve İran’daki vatandaşlarını tahliye etmek için çeşitli planlar geliştirmektedir. Bulgaristan Başbakanı Rosen Jelyazkov, İsrail’de bulunan Bulgar vatandaşlarının durumunu endişeyle izlediklerini ve tahliye için uygun zamanı beklediklerini açıklamıştır. Bulgar yetkililer, uçak seferlerinin iptali nedeniyle binlerce İsrailli turistin Bulgaristan’dan ülkesine dönemediğini ve bu durumun tahliye süreçlerini karmaşık hale getirdiğini belirtmiştir. Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı, Orta Doğu’daki diğer ülkelerde bulunan Bulgar vatandaşlarının tahliyesi için de çalışmalarını sürdürmektedir.

Hırvatistan’ın Tel Aviv Büyükelçisi Vesela Mrden Korac, 59 Hırvat vatandaşının İsrail’den ayrılmak için başvuruda bulunduğunu ve çoğunun çifte vatandaş olduğunu ifade etmiştir. Tel Aviv’e ulaşmanın tehlikeli olabileceği uyarısında bulunan Korac, Mısır veya Ürdün üzerinden kara yoluyla tahliye olasılıklarının değerlendirildiğini belirtmiştir. Slovenya, İran’dan ayrılmak isteyen 3 vatandaşının tahliyesi için başvuruda bulunduğunu duyururken, Sırbistan Dışişleri Bakanı Marko Djuric, İsrail ve İran’daki vatandaşları için kriz masası oluşturduklarını açıklamıştır.

Djuric, 12 Sırbistan vatandaşının 16 Haziran 2025’te İsrail’den tahliye edildiğini ve yaklaşık 80 vatandaşın daha tahliye için başvuruda bulunduğunu belirtmiştir. Bu ülkelerin tahliye süreçleri, bölgedeki lojistik zorluklar ve güvenlik riskleri nedeniyle karmaşık bir hal almıştır. Hava yollarının kapalı olması, kara yoluyla tahliye rotalarının güvenliği ve çifte vatandaşlık gibi faktörler, bu süreçleri daha da zorlaştırmaktadır. Balkan ülkelerinin tahliye çabaları, Avrupa’nın ortak kriz yönetimi yaklaşımına katkı sağlarken, bölgedeki diplomatik ağlarının kapasitesini de test etmektedir. Bu süreçler, aynı zamanda Ürdün ve Mısır gibi komşu ülkelerin tahliye operasyonlarındaki stratejik rolünü pekiştirmiştir.

rus turistler

İngiltere ve Diğer Avrupa Ülkelerinin Tahliye Operasyonları

İngiltere, Çekya, Slovakya, Litvanya ve Kuzey Makedonya gibi Avrupa ülkeleri, İsrail’deki vatandaşlarını tahliye etmek için farklı yöntemler uygulamaktadır. İngiltere, İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırılarının ardından Tel Aviv Büyükelçiliği ve Kudüs Konsolosluğunda çalışan personelin ailelerini tedbir amaçlı ülkeden çıkarmıştır. Bu karar, İngiltere’nin bölgedeki güvenlik durumuna verdiği önemi ve diplomatik personelin güvenliğini sağlama kaygısını yansıtmaktadır. Çekya, yerel basına yansıyan haberlere göre, İsrail’den tahliye edilen 66 kişinin 17 Haziran 2025 sabahı Prag’a ulaştığını bildirmiştir. Slovakya, İsrail ve Ürdün’de bulunan 73 kişiyi uçakla tahliye etmiş, bu uçakta Slovakların yanı sıra diğer Avrupa ülkelerinden vatandaşlar da yer almıştır.

Litvanya, 125 vatandaşını Ürdün veya Mısır üzerinden tahliye etme sürecine başlamış, Kuzey Makedonya Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Timcho Mucunski ise vatandaşlarını büyük olasılıkla Mısır üzerinden uçakla tahliye edeceklerini açıklamıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Orta Doğu’dan üçüncü ülke vatandaşlarının tahliyesine destek olmak için bir mekanizma oluşturmuş ve Portekiz ile Slovakya’dan bu konuda talepler aldığını duyurmuştur. Bu ülkelerin tahliye operasyonları, Avrupa’nın kolektif kriz yönetimi yaklaşımını ve uluslararası iş birliğinin önemini ortaya koymaktadır.

Ancak, bölgedeki güvenlik riskleri ve lojistik zorluklar, bu süreçleri karmaşık hale getirmektedir. İsrail’deki hava sahasının kısmen kapalı olması, ticari uçuşların iptal edilmesi ve kara yoluyla tahliye rotalarının güvenliği, Avrupa ülkelerinin karşılaştığı başlıca engellerdir. Bu operasyonlar, Avrupa ülkelerinin vatandaşlarını koruma sorumluluğunu yerine getirme konusundaki kararlılığını gösterirken, aynı zamanda Orta Doğu’daki çatışmanın küresel etkilerini de gözler önüne sermektedir.

AB’nin Kolektif Yaklaşımı ve Gelecek Planları

Avrupa Birliği, İsrail ve İran’daki vatandaşlarının tahliyesi için kolektif bir yaklaşım benimsemeye çalışmaktadır. İrlanda Başbakan Yardımcısı Simon Harris’in katılımıyla 17 Haziran 2025’te düzenlenen AB dışişleri bakanları acil toplantısı, bu konuda koordinasyon sağlama çabalarının bir göstergesidir. Toplantıda, AB vatandaşlarının güvenli tahliyesi için uygun rotalar ve yöntemler tartışılmış, Ürdün ve Mısır gibi komşu ülkelerin stratejik rolü vurgulanmıştır. AB, geçmişte koronavirüs salgını gibi krizlerde vatandaşlarını tahliye etme konusunda deneyim kazanmış olup, bu deneyimi Orta Doğu’daki mevcut duruma uyarlamayı hedeflemektedir.

Örneğin, Almanya’nın Ürdün üzerinden düzenlediği charter uçuşlar, diğer AB ülkeleri için bir model teşkil edebilir. Ancak, AB’nin tahliye süreçlerinde karşılaştığı zorluklar, üye ülkeler arasındaki lojistik kapasite farkları ve bölgedeki güvenlik risklerinden kaynaklanmaktadır. Hava sahasının kapalı olması, ticari uçuşların iptal edilmesi ve kara yoluyla tahliye rotalarının güvenliği, bu süreçleri karmaşık hale getirmektedir. Ayrıca, çifte vatandaşlık gibi faktörler, tahliye süreçlerinde ek prosedürler gerektirmektedir.

AB, bu zorlukları aşmak için, üye ülkeler arasında bilgi paylaşımını artırmayı ve ortak lojistik planlar geliştirmeyi hedeflemektedir. Gelecekteki planlar, bölgedeki durumun seyrine bağlı olarak şekillenecek, ancak AB’nin tahliye süreçlerinde daha etkin bir rol oynaması beklenmektedir. Bu süreç, AB’nin kriz yönetimi kapasitesini güçlendirme ve vatandaşların güvenliğini sağlama konusundaki sorumluluğunu vurgularken, Orta Doğu’daki çatışmanın Avrupa üzerindeki etkilerini de ortaya koymaktadır. AB’nin kolektif yaklaşımı, uluslararası iş birliği ve bölgesel ortaklıkların kriz anlarında kritik önem taşıdığını bir kez daha göstermiştir.

İsrail İran Saldırıları

Kaynaklar

Bu makaledeki bilgiler, İsrail-İran çatışması nedeniyle Avrupa ülkelerinin vatandaşlarını tahliye süreçleriyle ilgili güncel haberlere ve resmi açıklamalara dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, tahliye operasyonları, Orta Doğu’daki güvenlik durumu ve Avrupa ülkelerinin kriz yönetimiyle ilgili genel bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:

Resmi Açıklamalar ve Haberler:

Uluslararası ve Bölgesel Analizler:

  • ABC Gazetesi: Avrupa ülkelerinin tahliye önlemleri ve Polonya’nın operasyonları.
  • Turktime: Avrupa ülkelerinin tahliye süreçlerine genel bakış.
  • GZT: İsrail’deki vatandaş tahliyeleri ve uluslararası tepkiler.

Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.

Sık Sorulan Sorular

Hangi ülkeler İsrail ve İran’dan vatandaşlarını tahliye ediyor ve bu süreç nasıl işliyor?

17 Haziran 2025’te, İsrail’in İran’a saldırısı ve İran’ın misilleme füze saldırılarıyla başlayan çatışma, Polonya, Almanya, İrlanda, Hollanda, Bulgaristan, Hırvatistan, Slovenya, İngiltere, Çekya, Slovakya, Litvanya, Kuzey Makedonya ve Sırbistan gibi birçok Avrupa ülkesini vatandaşlarını tahliye etmeye sevk etmiştir. Polonya, yaklaşık 300 vatandaşını otobüslerle Ürdün’e taşıyarak Amman’dan uçakla ülkeye getirmeyi planlıyor; operasyon Çarşamba ve Perşembe günleri tamamlanacak. Almanya, İsrail’deki 4 bin ve İran’daki bin vatandaşını tahliye etmek için Ürdün üzerinden Amman’dan Frankfurt’a ücretli charter uçuşlar düzenliyor; vatandaşların İsrail’den Amman’a kara yoluyla ulaşması gerekiyor. İrlanda, İsrail’de 200, İran’da 30 vatandaşının tahliyesi için AB dışişleri bakanları toplantısında koordinasyon sağlıyor. Hollanda, vatandaşlarına İsrail’ı terk etme tavsiyesi vererek vize ve rota konusunda destek sunuyor. Bulgaristan, uçak seferlerinin iptali nedeniyle tahliye için uygun zamanı bekliyor; binlerce İsrailli turistin Bulgaristan’dan dönememesi süreci karmaşık hale getiriyor. Hırvatistan, 59 vatandaşının tahliye başvurusuyla ilgileniyor ve Ürdün veya Mısır üzerinden kara yolu seçeneklerini değerlendiriyor. Sırbistan, 12 vatandaşını tahliye etmiş ve kriz masası oluşturmuş; yaklaşık 80 vatandaş daha başvuru yaptı. İngiltere, diplomatik personelin ailelerini tahliye etti; Çekya, 66 kişiyi Prag’a getirdi; Slovakya, 73 kişiyi tahliye etti; Litvanya, 125 vatandaşını Ürdün veya Mısır üzerinden tahliye ediyor; Kuzey Makedonya ise Mısır üzerinden tahliye planlıyor. Süreç, hava sahasının kapalı olması ve kara yolu güvenliği gibi zorluklarla yürütülüyor; Ürdün ve Mısır, stratejik tahliye rotaları olarak öne çıkıyor

Polonya ve Almanya’nın tahliye operasyonlarının detayları neler?

Polonya ve Almanya, İsrail’deki vatandaşlarını tahliye etme konusunda hızlı adımlar atmıştır. Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, 17 Haziran 2025’te, yaklaşık 300 Polonya vatandaşının tahliye sürecinin başladığını açıklamıştır. Polonya’nın planı, vatandaşları otobüslerle Ürdün’e taşımak ve Amman’dan uçakla ülkeye getirmektir. Operasyon, Çarşamba ve Perşembe günleri tamamlanacak şekilde düzenlenmiştir. Polonya’nın bu hızlı organizasyonu, kriz yönetimindeki deneyimini ve lojistik kapasitesini yansıtmaktadır. Almanya ise daha geniş çaplı bir tahliye operasyonu yürütmektedir. Alman Haber Ajansı’na (DPA) göre, Almanya Dışişleri Bakanlığı, İsrail’deki 4 bin ve İran’daki bin vatandaşının tahliyesi için Ürdün üzerinden charter uçuşlar düzenlemektedir. Vatandaşların İsrail’den Amman’a kara yoluyla seyahatlerini kendilerinin organize etmesi gerekmekte, ancak Ürdün makamları, sınır kapılarında vize kolaylığı sağlamaktadır. Amman’dan Frankfurt’a uçuşlar ücretli olup, bu durum bazı vatandaşlar için ek maliyet oluşturmaktadır. Almanya’nın tahliye planı, hem İsrail hem de İran’daki vatandaşlarını kapsayan kapsamlı bir lojistik gerektirmektedir. Her iki ülkenin operasyonları, Ürdün’ün tahliye süreçlerindeki stratejik rolünü pekiştirmiştir. Ancak, hava sahasının kapalı olması ve kara yoluyla seyahatin güvenlik riskleri, süreçleri zorlaştırmaktadır. Bu operasyonlar, Avrupa ülkelerinin vatandaşlarını koruma konusundaki kararlılığını ve Orta Doğu’daki krizin ciddiyetini ortaya koymaktadır.

İrlanda ve Hollanda’nın tahliye süreçleri nasıl ilerliyor?

İrlanda ve Hollanda, İsrail ve İran’daki vatandaşlarının tahliyesi için koordineli ve diplomatik bir yaklaşım benimsemektedir. İrlanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Simon Harris, 17 Haziran 2025’te, İsrail’de yaklaşık 200, İran’da ise 30 İrlanda vatandaşının bulunduğunu açıklamıştır. Bu vatandaşların çoğunun uzun süredir bu ülkelerde ikamet ettiğini belirten Harris, tahliye süreçlerinin karmaşık olabileceğini vurgulamıştır. Harris, AB dışişleri bakanları toplantısında, AB vatandaşlarının güvenli tahliyesi için rotalar ve yöntemler belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir. İrlanda’nın AB ile iş birliği, kolektif kriz yönetiminin önemini yansıtmaktadır. Hollanda’da ise geçici hükümetin Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, İsrail’deki Hollandalıların güvenlik endişeleri yaşadığını ve ülkeden ayrılmak isteyenlere destek sağladıklarını belirtmiştir. Veldkamp, vatandaşlara rota ve vize gereklilikleri konusunda tavsiyelerde bulunduklarını açıklamış, Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın İsrail için seyahat uyarısını kırmızı seviyeye yükselttiğini duyurmuştur. Bu uyarı, İsrail’e seyahat etmenin tehlikeli olduğunu ve büyükelçiliğin acil durumlarda yardım sağlayamayacağını belirtmektedir. Her iki ülke, hava sahasının kapalı olması ve kara yolu rotalarının güvenliği gibi zorluklarla karşı karşıyadır. İrlanda ve Hollanda’nın AB koordinasyonuyla hareket etmesi, tahliye süreçlerini kolaylaştırmayı hedeflemektedir. Bu çabalar, Avrupa’nın vatandaşlarını koruma kaygısını ve uluslararası iş birliğinin kriz anlarındaki kritik rolünü göstermektedir. AB’nin kolektif yaklaşımı, uluslararası iş birliğinin kriz anlarındaki önemini bir kez daha göstermiştir.

Balkan ülkelerinin tahliye planları neler ve karşılaştıkları zorluklar nelerdir?

Bulgaristan, Hırvatistan, Slovenya ve Sırbistan, İsrail ve İran’daki vatandaşlarını tahliye etmek için çeşitli planlar geliştirmektedir. Bulgaristan Başbakanı Rosen Jelyazkov, İsrail’deki Bulgar vatandaşlarının durumunu endişeyle izlediklerini ve tahliye için uygun zamanı beklediklerini açıklamıştır. Uçak seferlerinin iptali, binlerce İsrailli turistin Bulgaristan’dan dönememesine neden olmuş ve tahliye süreçlerini karmaşıklaştırmıştır. Hırvatistan’ın Tel Aviv Büyükelçisi Vesela Mrden Korac, 59 Hırvat vatandaşının tahliye için başvurduğunu ve çoğunun çifte vatandaş olduğunu belirtmiştir. Tel Aviv’e ulaşmanın tehlikeli olması nedeniyle Ürdün veya Mısır üzerinden kara yoluyla tahliye olasılıkları değerlendirilmektedir. Slovenya, İran’dan ayrılmak isteyen 3 vatandaşının başvurusuyla ilgilenirken, Sırbistan Dışişleri Bakanı Marko Djuric, 12 vatandaşın 16 Haziran 2025’te tahliye edildiğini ve 80 vatandaşın daha başvuru yaptığını duyurmuştur. Sırbistan, kriz masası oluşturarak tahliye süreçlerini koordine etmektedir. Bu ülkeler, hava sahasının kapalı olması, kara yolu rotalarının güvenliği ve çifte vatandaşlık gibi faktörler nedeniyle zorluklarla karşılaşmaktadır. Balkan ülkelerinin tahliye çabaları, Avrupa’nın ortak kriz yönetimi yaklaşımına katkı sağlarken, lojistik ve diplomatik kapasitelerini test etmektedir. Ürdün ve Mısır, bu süreçlerde stratejik merkezler olarak öne çıkmaktadır. Bu operasyonlar, bölgedeki güvenlik risklerinin ciddiyetini ve uluslararası iş birliğinin gerekliliğini ortaya koymaktadır

AB’nin tahliye süreçlerindeki rolü ve gelecekteki planları neler?

Avrupa Birliği, İsrail ve İran’daki vatandaşlarının tahliyesi için kolektif bir yaklaşım benimsemeye çalışmaktadır. İrlanda Başbakan Yardımcısı Simon Harris’in katılımıyla 17 Haziran 2025’te düzenlenen AB dışişleri bakanları acil toplantısı, tahliye süreçlerinde koordinasyon sağlama çabalarını yansıtmaktadır. Toplantıda, AB vatandaşlarının güvenli tahliyesi için Ürdün ve Mısır gibi rotalar tartışılmıştır. AB, koronavirüs salgını gibi geçmiş krizlerde vatandaşlarını tahliye etme deneyimine sahip olup, bu deneyimi mevcut duruma uyarlamayı hedeflemektedir. Almanya’nın Ürdün üzerinden charter uçuşları, diğer AB ülkeleri için bir model olabilir. Ancak, üye ülkeler arasındaki lojistik kapasite farkları, hava sahasının kapalı olması, kara yolu güvenliği ve çifte vatandaşlık gibi faktörler, süreçleri zorlaştırmaktadır. AB, bilgi paylaşımını artırarak ve ortak lojistik planlar geliştirerek bu zorlukları aşmayı amaçlamaktadır. Gelecekteki planlar, bölgedeki durumun seyrine bağlı olarak şekillenecek, ancak AB’nin tahliye süreçlerinde daha etkin bir rol oynaması beklenmektedir. Bu süreç, AB’nin kriz yönetimi kapasitesini güçlendirme ve vatandaşların güvenliğini sağlama sorumluluğunu vurgularken, Orta Doğu’daki çatışmanın Avrupa üzerindeki etkilerini ortaya koymaktadır. AB’nin kolektif yaklaşımı, uluslararası iş birliğinin kriz anlarındaki önemini bir kez daha göstermiştir.

Yorum yapın

Geri

Lufthansa Airlines Turnaround Programı: 2025’te İlk Sonuçlar ve Stratejik Hedefler

İleri

İngiltere, Tel Aviv Büyükelçiliği ve Kudüs Konsolosluğundaki Diplomat Ailelerini Tahliye Ediyor: 2025 Gelişmeleri