Makale İçerikleri
Orta Doğu’daki Gerilimin Hava Ulaşımına Etkileri
Orta Doğu’da son dönemde artan gerilim, özellikle İsrail ile İran arasındaki çatışmalar, bölgesel ve uluslararası hava ulaşımını derinden etkiledi. İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği hava saldırıları, sadece siyasi ve askeri dengeleri değil, aynı zamanda sivil havacılığı da önemli ölçüde değiştirdi. Bu gerilim, özellikle Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerin hava sahalarının güvenliğini tehdit ederek, uçuş rotalarının yeniden şekillenmesine neden oldu. İstanbul’dan Irak’ın Erbil kentine yapılan uçuşlar, bu durumdan en çok etkilenen hatlardan biri olarak öne çıkıyor.
Türk Hava Yolları (THY) gibi büyük havayolu şirketleri, güvenlik endişeleri nedeniyle uçuşlarını Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na yönlendirmek zorunda kaldı. Bu durum, hem yolcular hem de havayolu şirketleri için beklenmedik bir lojistik ve operasyonel zorluk yarattı. Şırnak’a inen uçakların yolcuları, karayoluyla Habur Sınır Kapısı üzerinden Irak’a ulaşmak zorunda kalırken, bu durum bölgedeki hava trafiği ve sınır geçişlerinde yoğunluk yaşanmasına yol açtı. Bu gelişmeler, küresel havacılık sektörünün ne kadar kırılgan olduğunu ve bölgesel çatışmaların uluslararası ulaşım ağlarına nasıl etki edebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Özellikle Türkiye gibi stratejik bir konumda bulunan bir ülkenin, bu tür krizlerde hem yolcu güvenliğini sağlama hem de lojistik süreçleri yönetme konusunda önemli bir rol oynadığı açıkça görülüyor. Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı, bu süreçte beklenmedik bir merkez haline gelirken, önümüzdeki günlerde de bu hareketliliğin devam etmesi bekleniyor. Bölgedeki gerilimin seyrine bağlı olarak, hava ulaşımındaki bu düzenlemelerin ne kadar süreceği ise belirsizliğini koruyor.

İsrail-İran Çatışmasının Bölgesel Hava Sahalarına Etkisi
İsrail’in İran’a yönelik hava saldırıları, yalnızca iki ülke arasındaki gerilimi artırmakla kalmadı, aynı zamanda komşu ülkelerin hava sahalarını da doğrudan etkiledi. İran ve Irak, güvenlik gerekçeleriyle hava sahalarını geçici olarak kapatırken, Suriye de benzer bir karar aldı. Bu durum, İstanbul’dan Erbil’e veya diğer Irak şehirlerine seyahat eden uçakların rotalarını değiştirmesine neden oldu. Normalde doğrudan Irak’a uçan yolcu uçakları, artık Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na yönlendiriliyor.
Bu havalimanı, Suriye ve Irak sınırına yakın konumu nedeniyle stratejik bir noktada yer alıyor ve bu tür krizlerde alternatif bir iniş merkezi olarak kullanılıyor. Hava sahalarının kapanması, havayolu şirketlerinin operasyonel planlamalarını tamamen değiştirdi. Örneğin, Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Erbil seferleri, güvenlik protokolleri gereği Şırnak’a yönlendirildi ve yolcular buradan otobüslerle Irak’a taşındı. Bu süreç, hem yolcular için ek bir zaman ve maliyet yükü oluştururken hem de havayolu şirketlerinin operasyonel verimliliğini etkiledi. Bölgedeki hava sahalarının kapanması, yalnızca yolcu uçuşlarını değil, aynı zamanda kargo ve diğer lojistik uçuşları da etkiledi.
Bu durum, Orta Doğu’daki ticaret ve ulaşım ağlarının ne kadar hassas bir dengede olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ayrıca, Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nın bu tür bir krizde önemli bir rol üstlenmesi, Türkiye’nin bölgesel krizlere karşı altyapı kapasitesini ve esnekliğini de gösterdi. Ancak, bu durumun uzun vadede havalimanının operasyonel kapasitesini nasıl etkileyeceği ve yolcuların bu yeni rotaya nasıl adapte olacağı merak konusu.
Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nın Yeni Rolü
Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı, İsrail-İran gerilimi nedeniyle beklenmedik bir şekilde uluslararası uçuşlar için önemli bir merkez haline geldi. Normalde bölgesel uçuşlara hizmet veren bu havalimanı, İstanbul’dan Erbil’e giden uçakların iniş noktası olarak kullanılmaya başladı. Havalimanının Suriye ve Irak sınırına yakınlığı, onu bu tür krizlerde stratejik bir konuma yerleştiriyor. Türk Hava Yolları’na ait uçakların peş peşe Şırnak’a inmesi, havalimanında yoğun bir hareketlilik yarattı.
Yolcular, uçaklardan indikten sonra karayoluyla Habur Sınır Kapısı üzerinden Irak’a geçiş yapıyor. Bu durum, havalimanının altyapısının ve personelinin olağanüstü bir yükle karşı karşıya kalmasına neden oldu. Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı, bu tür bir uluslararası trafik için tasarlanmamış olmasına rağmen, mevcut durumu yönetmek için hızlı bir şekilde organize edildi. Havalimanı yetkilileri, yolcu transferlerini kolaylaştırmak için ek otobüs seferleri ve lojistik düzenlemeler yaptı.
Ancak, bu süreçte yolcuların yaşadığı zaman kaybı ve ek maliyetler, özellikle sık seyahat eden iş insanları ve turistler için önemli bir sorun haline geldi. Havalimanının bu yeni rolü, Türkiye’nin bölgesel krizlere karşı hızlı adapte olma yeteneğini gösterse de, uzun vadede bu durumun sürdürülebilirliği tartışma konusu. Şırnak’taki havalimanının kapasitesinin, artan uçuş trafiği ve yolcu yoğunluğuyla nasıl başa çıkacağı, önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Ayrıca, bu durumun Şırnak’ın yerel ekonomisine ve turizmine olan etkisi de merak edilen bir diğer konu.
Yolcuların Karayoluyla Irak’a Geçiş Süreci
İstanbul’dan Erbil’e seyahat eden yolcular, Şırnak’a iniş yaptıktan sonra karayoluyla Habur Sınır Kapısı üzerinden Irak’a geçiş yapıyor. Bu süreç, yolcular için hem fiziksel hem de zihinsel olarak zorlayıcı bir deneyim haline geldi. Normalde birkaç saatlik bir uçuşla Erbil’e ulaşan yolcular, şimdi Şırnak’tan otobüslerle saatler süren bir yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Habur Sınır Kapısı, Türkiye ile Irak arasındaki en önemli geçiş noktalarından biri olmasına rağmen, bu ani yolcu akını nedeniyle yoğun bir trafikle karşı karşıya.
Sınır kapısında gümrük ve pasaport işlemleri, normalden daha uzun sürebiliyor, bu da yolcuların seyahat süresiniさらに uzatıyor. Havayolu şirketleri, bu geçiş sürecini kolaylaştırmak için ek otobüs seferleri ve rehber hizmetleri sağlamaya çalışsa da, yolcuların konfor ve güvenlik beklentileri tam olarak karşılanamıyor. Özellikle yaşlı yolcular, çocuklar ve sağlık sorunları olan kişiler için bu uzun karayolu yolculuğu ciddi bir zorluk oluşturuyor. Ayrıca, Habur Sınır Kapısı’nda artan yoğunluk, lojistik firmaları ve kargo taşımacılığı için de ek bir baskı yaratıyor.
Bu durum, sınır bölgesindeki yerel halkın günlük yaşamını da etkiliyor; zira sınır kapısındaki yoğunluk, yerel trafiği ve ticaret akışını yavaşlatabiliyor. Yolcuların bu yeni seyahat düzenine adapte olma süreci, hem havayolu şirketleri hem de yerel yönetimler için önemli bir sınav niteliğinde. Önümüzdeki günlerde, bu sürecin daha akıcı hale getirilmesi için ne tür önlemler alınacağı merakla bekleniyor.

Bölgedeki Gerilimin Hava Ulaşımına Uzun Vadeli Etkileri
İsrail-İran arasındaki gerilim, sadece kısa vadeli uçuş iptalleri ve rota değişiklikleriyle sınırlı kalmayabilir; bu durum, Orta Doğu’daki hava ulaşımının uzun vadeli dinamiklerini de değiştirebilir. Hava sahalarının kapanması ve uçuş rotalarının yeniden düzenlenmesi, havayolu şirketlerinin maliyetlerini artırırken, yolcular için de daha uzun ve pahalı seyahat süreçlerine yol açıyor. Türk Hava Yolları gibi büyük havayolu şirketleri, bu tür krizlerde hızlı bir şekilde yeni rotalar belirleyebiliyor; ancak, bu durum yakıt tüketimi, personel planlaması ve uçak bakımı gibi operasyonel maliyetleri artırıyor.
Ayrıca, Şırnak gibi bölgesel havalimanlarının ani bir şekilde uluslararası uçuş trafiğine açılması, altyapı ve personel kapasitesini zorlayabilir. Bu durum, uzun vadede Türkiye’nin havacılık sektöründe yeni yatırımlar yapmasını gerektirebilir. Örneğin, Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nın kapasitesinin artırılması veya benzer stratejik noktalardaki havalimanlarının modernize edilmesi gündeme gelebilir. Öte yandan, bölgedeki gerilimin devam etmesi durumunda, uluslararası havayolu şirketlerinin Orta Doğu’ya uçuşlarını tamamen durdurması veya azaltması da söz konusu olabilir. Bu, hem turizm hem de ticaret açısından bölge ülkeleri için ciddi ekonomik kayıplara yol açabilir. Ayrıca, Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nın bu yoğunluğu ne kadar süreyle kaldırabileceği de bir diğer önemli soru. Havalimanının altyapısı ve personel kapasitesi, artan uçuş trafiğine uzun vadede yanıt verebilmek için güçlendirilmek zorunda kalabilir.
Türkiye, bu süreçte hem bir transit merkezi hem de güvenli bir alternatif rota olarak öne çıkabilir; ancak, bu rolün sürdürülebilirliği, bölgesel istikrarın sağlanmasına bağlı. Hava ulaşımındaki bu değişiklikler, aynı zamanda küresel tedarik zincirlerini de etkileyebilir; zira kargo uçuşları da benzer güvenlik endişeleri nedeniyle rotalarını değiştirmek zorunda kalıyor. Bu durum, özellikle petrol ve gaz gibi stratejik ürünlerin taşınmasında ek zorluklar yaratabilir.
Türkiye’nin Bölgesel Krizlerdeki Rolü
Türkiye, Orta Doğu’daki krizlerde hem coğrafi konumu hem de güçlü havacılık altyapısı sayesinde önemli bir rol oynuyor. İsrail-İran geriliminin hava ulaşımına etkileri, Türkiye’nin bu tür durumlarda nasıl bir merkez haline gelebileceğini bir kez daha gösterdi. Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nın ani bir şekilde uluslararası uçuşlar için kullanılması, Türkiye’nin kriz yönetimindeki esnekliğini ve hızlı karar alma yeteneğini ortaya koydu. Türk Hava Yolları, yolcuların güvenliğini sağlamak ve seyahat süreçlerini devam ettirmek için hızlı bir şekilde yeni rotalar ve lojistik çözümler geliştirdi.
Ancak, bu durum Türkiye’nin havacılık sektörüne ek bir yük getiriyor. Şırnak gibi bölgesel havalimanlarının uluslararası uçuşlara ev sahipliği yapması, altyapı ve personel kapasitesinin yeniden değerlendirilmesini gerektirebilir. Ayrıca, Habur Sınır Kapısı’ndaki yoğunluk, sınır güvenliği ve lojistik süreçlerin daha etkin bir şekilde yönetilmesi gerektiğini gösteriyor. Türkiye, bu tür krizlerde sadece bir transit merkezi değil, aynı zamanda bölgesel istikrarın sağlanmasında diplomatik bir aktör olarak da öne çıkabilir.
Örneğin, hava sahalarının kapanması ve uçuşların yönlendirilmesi gibi konularda Türkiye’nin komşu ülkelerle koordinasyonu, krizin etkilerini hafifletmede kritik bir rol oynayabilir. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’nin bu tür krizlerdeki rolünün daha da artması bekleniyor; ancak, bu durumun uzun vadeli ekonomik ve lojistik etkileri henüz tam olarak öngörülemiyor.

Kaynaklar
Bu makaledeki bilgiler, İsrail-İran gerilimi ve bunun İstanbul-Erbil uçuşlarına etkisiyle ilgili güncel haberlere ve hava ulaşımıyla ilgili genel bilgilere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, konuyla ilgili bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) bulunmaktadır:
Hava Ulaşımı ve Bölgesel Gelişmeler:
- T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı: Türkiye’deki hava ulaşımı ve havalimanlarıyla ilgili resmi bilgiler.
- Türk Hava Yolları Resmi Sitesi: Uçuş iptalleri ve rota değişiklikleriyle ilgili duyurular.
- Anadolu Ajansı (AA): İsrail-İran gerilimi ve hava ulaşımına etkileriyle ilgili haber arşivleri.
- Sabah Gazetesi: Bölgedeki gerilimin hava trafiğine etkileri hakkında haberler.
- TGRT Haber: Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’ndaki uçuş hareketliliğiyle ilgili güncel bilgiler.
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
İsrail-İran gerilimi neden hava ulaşımını etkiledi?
İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği hava saldırıları, bölgesel hava sahalarının güvenliğini ciddi şekilde tehdit etti. İran, güvenlik gerekçeleriyle hava sahasını sivil uçuşlara kapatırken, Irak ve Suriye de benzer kararlar aldı. Bu durum, İstanbul’dan Erbil’e veya diğer Irak şehirlerine yapılan uçuşların rotalarını değiştirmesine neden oldu. Türk Hava Yolları gibi havayolu şirketleri, yolcu güvenliğini sağlamak için uçuşlarını Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na yönlendirdi. Bu havalimanı, Suriye ve Irak sınırına yakın konumuyla stratejik bir alternatif olarak öne çıktı. Yolcular, Şırnak’tan karayoluyla Habur Sınır Kapısı üzerinden Irak’a ulaşmak zorunda kaldı. Bu süreç, hem havayolu şirketleri hem de yolcular için ek lojistik ve zaman maliyetleri yarattı. Hava sahalarının kapanması, yalnızca yolcu uçuşlarını değil, aynı zamanda kargo ve lojistik uçuşlarını da etkiledi. Bu durum, Orta Doğu’daki ticaret ve ulaşım ağlarının ne kadar hassas bir dengede olduğunu bir kez daha gösterdi. Bölgedeki gerilimin devam etmesi durumunda, hava ulaşımındaki bu tür aksamaların daha da yaygınlaşabileceği öngörülüyor. Ayrıca, bu durum havayolu şirketlerinin operasyonel planlamalarını yeniden değerlendirmesine ve yeni güvenlik protokolleri geliştirmesine yol açtı. Türkiye, bu süreçte hem yolcu güvenliğini sağlama hem de lojistik süreçleri yönetme konusunda önemli bir rol üstlendi. Ancak, bu tür krizlerin uzun vadeli etkileri, bölgesel istikrarın sağlanmasına bağlı olarak şekillenecek.
Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı neden seçildi?
Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı, Suriye ve Irak sınırına yakın stratejik konumu nedeniyle bu tür krizlerde alternatif bir iniş noktası olarak tercih ediliyor. Normalde bölgesel uçuşlara hizmet veren bu havalimanı, uluslararası uçuşlar için yeterli altyapıya sahip olmasa da, mevcut durumu yönetebilecek kapasiteye sahip. İsrail-İran gerilimi nedeniyle Irak ve Suriye hava sahalarının kapanması, İstanbul-Erbil uçuşlarının doğrudan Irak’a ulaşmasını imkansız hale getirdi. Türk Hava Yolları, yolcu güvenliğini sağlamak ve uçuşları devam ettirmek için Şırnak’ı bir ara durak olarak seçti. Havalimanının konumu, Habur Sınır Kapısı’na yakınlığıyla birleştiğinde, yolcuların karayoluyla Irak’a geçişini kolaylaştırıyor. Ancak, bu durum havalimanının altyapısını ve personelini zorlayan bir yük yarattı. Havalimanı yetkilileri, artan uçuş trafiğini yönetmek için ek lojistik düzenlemeler yaptı; örneğin, yolcuların otobüslerle transferi için yeni seferler organize edildi. Şırnak’ın bu yeni rolü, Türkiye’nin bölgesel krizlere karşı hızlı adapte olma yeteneğini gösteriyor; ancak, havalimanının uzun vadede bu yoğunluğu kaldırıp kaldıramayacağı merak konusu. Ayrıca, Şırnak’ın yerel ekonomisi ve turizm potansiyeli, bu durumdan dolaylı olarak etkilenebilir. Havalimanının uluslararası uçuşlara ev sahipliği yapması, bölgeye daha fazla dikkat çekebilir ve yerel işletmeler için yeni fırsatlar yaratabilir.
Yolcular karayoluyla Irak’a nasıl ulaşıyor?
Yolcular, İstanbul-Erbil uçuşlarının Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na yönlendirilmesiyle, havalimanına indikten sonra karayoluyla Habur Sınır Kapısı’na taşınıyor. Bu süreç, havayolu şirketleri tarafından organize edilen otobüs seferleriyle gerçekleştiriliyor. Normalde birkaç saatlik bir uçuşla Erbil’e ulaşan yolcular, şimdi Şırnak’tan saatler süren bir otobüs yolculuğu yapmak zorunda kalıyor. Habur Sınır Kapısı, Türkiye ile Irak arasındaki en yoğun geçiş noktalarından biri olmasına rağmen, bu ani yolcu akını nedeniyle ciddi bir yoğunluk yaşıyor. Sınır kapısında gümrük ve pasaport işlemleri, normal koşullarda bile zaman alırken, bu dönemde daha da uzun sürebiliyor. Bu durum, yolcuların toplam seyahat süresini önemli ölçüde artırıyor ve özellikle yaşlılar, çocuklar veya sağlık sorunları olan kişiler için zorlayıcı bir deneyim haline geliyor. Havayolu şirketleri, bu süreci kolaylaştırmak için rehber hizmetleri ve ek otobüs seferleri sağlasa da, yolcuların konfor ve güvenlik beklentileri tam olarak karşılanamıyor. Ayrıca, Habur Sınır Kapısı’ndaki yoğunluk, sadece yolcu taşımacılığını değil, aynı zamanda kargo ve lojistik firmalarını da etkiliyor. Bu durum, sınır bölgesindeki yerel halkın günlük yaşamını da dolaylı olarak etkiliyor; zira artan trafik, yerel ulaşım ve ticaret akışını yavaşlatabiliyor. Yolcuların bu yeni seyahat düzenine adapte olma süreci, hem havayolu şirketleri hem de yerel yönetimler için ciddi bir sınav niteliğinde. Önümüzdeki günlerde, bu sürecin daha akıcı hale getirilmesi için yeni lojistik çözümler geliştirilmesi gerekebilir.
Bu durumun havayolu şirketlerine etkisi nedir?
İsrail-İran geriliminin yol açtığı hava sahası kapanmaları ve uçuş rotalarının değişmesi, havayolu şirketleri için ciddi operasyonel ve mali zorluklar yaratıyor. Türk Hava Yolları gibi büyük havayolu şirketleri, yolcu güvenliğini sağlamak için uçuşlarını Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na yönlendirdi; ancak, bu durum ek yakıt tüketimi, personel planlaması ve uçak bakımı gibi maliyetleri artırıyor. Normalde doğrudan İstanbul’dan Erbil’e uçan uçaklar, şimdi Şırnak’a inmek ve yolcuları karayoluyla transfer etmek zorunda kalıyor. Bu süreç, havayolu şirketlerinin operasyonel verimliliğini düşürürken, ek lojistik hizmetler için yeni masraflar ortaya çıkarıyor. Örneğin, yolcuların Habur Sınır Kapısı’na taşınması için otobüs seferleri düzenlenmesi ve bu süreçte rehber hizmetleri sağlanması gerekiyor. Ayrıca, Şırnak gibi bölgesel bir havalimanının uluslararası uçuşlara ev sahipliği yapması, havalimanı altyapısına ve personeline ek yük getiriyor. Bu durum, havayolu şirketlerinin kriz yönetimi kapasitesini test ederken, uzun vadede bölgesel stratejilerini yeniden değerlendirmelerine neden olabilir. Örneğin, benzer krizlerin sıklaşması durumunda, havayolu şirketleri alternatif rotalar ve havalimanları için daha kalıcı çözümler geliştirmek zorunda kalabilir. Ayrıca, bu tür aksamalar, yolcuların havayolu şirketlerine olan güvenini etkileyebilir; zira uzayan seyahat süreleri ve ek maliyetler, müşteri memnuniyetini düşürebilir. Öte yandan, bu durum Türkiye’nin havacılık sektörünün bölgesel krizlere karşı esnekliğini ve dayanıklılığını da ortaya koyuyor. Ancak, bu tür krizlerin devam etmesi durumunda, havayolu şirketlerinin maliyet yönetimi ve operasyonel planlama stratejilerini daha kapsamlı bir şekilde gözden geçirmesi gerekebilir.
Bu durum ne kadar sürecek?
İsrail-İran geriliminin hava ulaşımına etkilerinin süresi, bölgedeki siyasi ve askeri gelişmelere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Şu an için, Irak ve Suriye hava sahalarının kapanması nedeniyle İstanbul-Erbil uçuşlarının Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na yönlendirilmesi devam ediyor ve önümüzdeki günlerde bu hareketliliğin sürmesi bekleniyor. Ancak, bölgesel istikrarın sağlanması ve hava sahalarının yeniden açılması durumunda, uçuşlar normale dönebilir. Bu süreçte, Türkiye’nin komşu ülkelerle diplomatik koordinasyonu ve güvenlik değerlendirmeleri, hava ulaşımının ne kadar sürede normale döneceğini belirleyecek kritik faktörler arasında yer alıyor. Örneğin, İran ve Irak’ın hava sahalarını yeniden açması, uçuş rotalarının normale dönmesini sağlayabilir; ancak, gerilimin devam etmesi durumunda, Şırnak gibi alternatif havalimanlarının kullanımı daha uzun vadeli bir çözüm haline gelebilir. Bu durum, hem havayolu şirketleri hem de yolcular için belirsizlik yaratıyor; zira uzun süren rota değişiklikleri, seyahat planlamalarını ve maliyetleri doğrudan etkiliyor. Ayrıca, Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nın bu yoğunluğu ne kadar süreyle kaldırabileceği de bir diğer önemli soru. Havalimanının altyapısı ve personel kapasitesi, artan uçuş trafiğine uzun vadede yanıt verebilmek için güçlendirilmek zorunda kalabilir. Bölgedeki gerilimin global havacılık sektörü üzerindeki etkileri de göz ardı edilmemeli; zira Orta Doğu’daki uçuş aksamaları, küresel tedarik zincirlerini ve ticaret ağlarını da dolaylı olarak etkileyebilir. Bu nedenle, bu durumun süresi, yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda uluslararası faktörlere de bağlı olacak.