Makale İçerikleri
Otellerde Kur-Maliyet Makasının 2025 Mayıs Ayındaki Durumu
Turizm sektörü, Türkiye ekonomisinin en dinamik ve döviz girdisi sağlayan kollarından biri olarak, maliyet ve döviz kuru arasındaki dengesizliklerle mücadele etmeye devam etmektedir. 2025 yılının Mayıs ayı, otel işletmeleri için bu dengesizliğin belirgin bir şekilde hissedildiği bir dönem olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, otel maliyetleri 2025 Mayıs ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %47 oranında artış göstermiştir. Aynı dönemde, Dolar kuru ise yıllık bazda %20,3 yükseliş kaydetmiştir. Bu veriler, maliyet-kur makasının 26,6 puan olarak hesaplanmasına yol açmıştır.
2024 yılında bu makas, 46 puana kadar gerilemişken, 2025’te yaşanan daralma, otel işletmelerinin maliyet baskısı altında kaldığını ve kârlılıklarını sürdürmekte zorlandığını göstermektedir. Bu durum, turizm sektörünün genel ekonomik koşullardan yoğun bir şekilde etkilendiğini ve özellikle yüksek enflasyon ortamında maliyet yönetiminin kritik bir öneme sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Kur-maliyet makası, otel işletmelerinin giderlerini karşılamak için ihtiyaç duyduğu gelir ile döviz kurlarındaki artış arasındaki farkı ifade eder. Bu makasın genişlemesi, otelcilerin maliyetlerini fiyatlarına yansıtmakta zorlandığını ve kârlılıklarının azaldığını gösterir. 2025 Mayıs ayındaki 26,6 puanlık makas, sektörde maliyet artışlarının döviz kuru yükselişini geride bıraktığını ve otel işletmelerinin ekonomik baskılarla karşı karşıya olduğunu işaret eder.
Bu dönemde maliyet artışlarının nispeten ılımlı bir seyir izlemesine rağmen, enerji, personel giderleri, gıda ve içecek gibi temel kalemlerdeki yükseliş, otel işletmelerinin bütçelerini zorlamaya devam etmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin yüksek enflasyon ortamı, maliyet artışlarının kontrol altına alınmasını zorlaştırırken, döviz kurlarındaki dalgalanmalar da otel gelirlerinin satın alma gücünü olumsuz etkilemiştir. Bu durum, hem yerli hem de yabancı turistler için otel fiyatlarının yükselmesine yol açmış, ancak fiyat artışlarının talebi baskılama riski de sektörde endişe yaratmıştır.

Kur-Maliyet Makasının Otel İşletmeleri Üzerindeki Etkileri
Otel işletmeleri, kur-maliyet makasının genişlemesiyle birlikte kârlılıklarını koruma ve rekabet avantajlarını sürdürme konusunda ciddi zorluklarla karşılaşmaktadır. 2025 Mayıs ayındaki %47’lik maliyet artışı, enerji fiyatlarındaki yükseliş, personel giderlerindeki artış ve ithal ürünlere bağımlılık gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. Örneğin, otellerde kullanılan gıda ve içecek ürünlerinin büyük bir kısmı ithal edilirken, enerji maliyetleri de küresel piyasalardaki dalgalanmalardan doğrudan etkilenmektedir.
TÜİK verilerine göre, otel maliyetlerindeki bu artış, Dolar kurundaki %20,3’lük yükselişin oldukça üzerinde seyretmiş ve maliyet-kur makasını 26,6 puana taşımıştır. Bu fark, otel işletmelerinin giderlerini karşılamak için daha yüksek fiyatlar talep etmesine neden olmuş, ancak bu durum hem yerli hem de yabancı turistlerin tatil bütçelerini zorlamıştır.
Yüksek maliyetler, otel işletmelerinin fiyatlandırma stratejilerini doğrudan etkilemektedir. Turizm sektöründe faaliyet gösteren oteller, genellikle döviz bazlı gelir elde ederken, giderlerinin büyük bir kısmı Türk Lirası cinsindendir. Ancak, yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bu giderlerin döviz karşılığını artırarak otel işletmelerinin kârlılığını baskılamaktadır.
Örneğin, 2024 yılında maliyet-kur makası 46 puana kadar gerilemişken, 2025’teki 26,6 puanlık makas, otelcilerin maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtmakta zorlandığını göstermektedir. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli oteller için finansal sürdürülebilirlik sorunlarına yol açabilir.
Büyük zincir oteller, daha geniş bir müşteri portföyü ve güçlü rezervasyon sistemleri sayesinde bu baskıyı bir ölçüde absorbe edebilirken, bağımsız işletmeler için durum daha zorlayıcıdır. Ayrıca, otel fiyatlarındaki artış, yerli turistlerin daha uygun fiyatlı destinasyonlara yönelmesine neden olmuş, bu da Bodrum gibi lüks destinasyonlarda doluluk oranlarının düşmesine katkıda bulunmuştur.
Turizm Sektöründe Maliyet Artışlarının Kaynakları
Otel maliyetlerindeki %47’lik artış, turizm sektörünün karşı karşıya olduğu yapısal ve konjonktürel sorunların bir yansımasıdır. Enerji maliyetleri, otel işletmelerinin gider kalemleri arasında en büyük paya sahip olan unsurlardan biridir. Küresel enerji piyasalarındaki dalgalanmalar, özellikle doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki yükseliş, otellerin enerji giderlerini önemli ölçüde artırmıştır. Ayrıca, personel giderleri de maliyet artışlarının önemli bir bileşenidir. Türkiye’de yüksek enflasyon ortamı, çalışanların ücret taleplerini artırmış ve otel işletmelerinin maaş giderlerini yükseltmiştir. 2025 Mayıs ayında personel giderlerindeki artış, maliyetlerin genel yükselişinde belirleyici bir rol oynamıştır.
Gıda ve içecek maliyetleri de otel işletmeleri için önemli bir yük oluşturmaktadır. Oteller, özellikle her şey dahil konsept sunan tesisler, yüksek kaliteli gıda ve içecek tedariki için büyük ölçüde ithal ürünlere bağımlıdır. Döviz kurlarındaki artış, bu ürünlerin maliyetini doğrudan yükseltirken, yerel ürünlerin fiyatları da enflasyon nedeniyle artmıştır. Örneğin, et, süt ürünleri ve alkollü içecekler gibi temel kalemlerdeki fiyat artışları, otellerin menü maliyetlerini yukarı çekmiştir.
Ayrıca, otel bakım ve yenileme giderleri, temizlik malzemeleri ve diğer operasyonel harcamalar da maliyet artışlarının diğer unsurlarıdır. Bu faktörlerin birleşimi, otel işletmelerinin giderlerini kontrol altına almasını zorlaştırmış ve maliyet-kur makasının 26,6 puana ulaşmasına neden olmuştur.

Kur-Maliyet Makasının Turist Talebine ve Fiyatlara Etkisi
Kur-maliyet makasının genişlemesi, otel fiyatlarının artmasına ve turist talebinin yön değiştirmesine yol açmaktadır. 2025 Mayıs ayında otel maliyetlerindeki %47’lik artış, otel işletmelerinin bu maliyetleri fiyatlarına yansıtma zorunluluğunu artırmıştır. Ancak, yüksek fiyatlar, özellikle yerli turistlerin tatil planlarını gözden geçirmesine neden olmuştur. Örneğin, Bodrum gibi lüks destinasyonlarda otel fiyatlarının 5 gecelik konaklama için 170.000 TL’ye ulaştığı rapor edilmiştir. Bu durum, yerli turistlerin daha uygun fiyatlı destinasyonlara, özellikle Yunan adalarına yönelmesine yol açmıştır. Türk medyasında, Ayvalık’tan Midilli Adası’na geçişlerde uzun kuyruklar oluştuğu ve vize ücretine rağmen bu destinasyonların Bodrum’dan daha ekonomik olduğu vurgulanmıştır.
Yabancı turistler için de durum farklı değildir. Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin önemli bir kısmı, Almanya ve Hollanda’daki Türk diasporasından oluşsa da, diğer yabancı turistler yüksek fiyatlar nedeniyle alternatif destinasyonları tercih etmeye başlamıştır. Rus basınında, Bodrum plajlarının boş kalmasının temel nedeninin fahiş fiyatlar olduğu belirtilmiş, özel plajlara giriş ücretlerinin 255 dolara kadar çıktığı rapor edilmiştir. Bu durum, Türkiye’nin turizm sektörünün rekabet gücünü olumsuz etkilemekte ve turist talebinin komşu ülkelere kaymasına neden olmaktadır. Otel işletmeleri, maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtarak kârlılıklarını korumaya çalışsa da, bu strateji talebi baskılama riski taşımaktadır.
Otellerin Kur-Maliyet Makasıyla Başa Çıkma Stratejileri
Otel işletmeleri, kur-maliyet makasının yarattığı baskıyı azaltmak için çeşitli stratejiler geliştirmek zorundadır. Öncelikle, maliyet yönetiminde daha etkin bir yaklaşım benimsenmelidir. Enerji verimliliği projeleri, otellerin enerji giderlerini azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Örneğin, güneş enerjisi panellerinin kullanımı veya enerji tasarruflu ekipmanların yaygınlaştırılması, uzun vadede maliyetleri düşürebilir. Ayrıca, personel giderlerini optimize etmek için eğitim programları ve verimlilik artırıcı önlemler alınabilir.
Tedarik zinciri yönetiminde yerel ürünlere ağırlık vermek, ithal ürünlere bağımlılığı azaltarak maliyetleri kontrol altına alabilir.
Örneğin, yerel gıda üreticileriyle iş birliği yapmak, otellerin gıda ve içecek maliyetlerini düşürebilir. Ayrıca, dinamik fiyatlandırma modelleri, otel işletmelerinin talebe göre fiyatlarını ayarlamasına olanak tanır. Bu strateji, düşük talep dönemlerinde fiyatları düşürerek doluluk oranlarını artırabilirken, yüksek talep dönemlerinde kârlılığı maksimize edebilir. Ancak, dinamik fiyatlandırmanın aşırı kullanımı, müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyebilir ve uzun vadeli sadakati riske atabilir.
Son olarak, otel işletmeleri, devlet desteklerinden ve teşviklerden daha fazla faydalanmalıdır. Turizm sektörüne yönelik vergi indirimleri, enerji sübvansiyonları ve düşük faizli krediler, otel işletmelerinin maliyet baskısını hafifletebilir. Ayrıca, turizm sektörünün temsilcileri, maliyet artışlarının kontrol altına alınması için hükümetle daha yakın iş birliği yapmalıdır. Bu stratejiler, otellerin kur-maliyet makasıyla başa çıkmasını kolaylaştırabilir ve sektörün sürdürülebilirliğini güçlendirebilir.

Kaynaklar
Bu makale, otellerdeki kur-maliyet makası ve turizm sektöründeki maliyet artışlarıyla ilgili güncel haberlere ve resmi verilere dayanarak hazırlanmıştır. Aşağıda, kur-maliyet makası, otel maliyetleri ve turizm sektörüyle ilgili genel bilgi sağlayabilecek bazı kaynak türleri ve örnekleri (gerçek ve güncel bağlantılarla) belirtilmektedir:
- Turizm Sektörü ve Resmi Veriler:
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜ): Otel maliyetleri ve enflasyon verileriyle ilgili resmi istatistikler.
- T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı: Turizm sektörü istatistikleri ve politikaları.
- GoTürkiye: Türkiye’nin turizm sektörü ve destinasyonlarının tanıtımı.
- Ekonomik Analiz:
- Gündem Ekonomi: Otellerdeki kur-maliyet makasıyla ilgili ekonomik analizler.
Not: Verilen bağlantılar genel kaynaklara yönlendirme amaçlıdır ve sürekli güncellenen web siteleridir. Spesifik haber, rapor veya düzenlemeler için bu platformlarda detaylı arama yapılması önerilir.
Sık Sorulan Sorular
Otellerde kur-maliyet makası nedir ve 2025 Mayıs ayında kaç puan olmuştur?
Kur-maliyet makası, otel işletmelerinin giderlerini karşılamak için ihtiyaç duyduğu gelir ile döviz kurlarındaki artış arasındaki farkı ifade eder. Bu makasın genişlemesi, maliyet artışlarının döviz kuru yükselişini geride bıraktığını ve otel işletmelerinin kârlılıklarının baskı altında olduğunu gösterir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2025 Mayıs ayında otel maliyetleri geçen yılın aynı dönemine kıyasla %47 oranında artmıştır. Aynı dönemde, Dolar kuru ise yıllık bazda %20,3 yükselmiştir. Bu veriler, maliyet-kur makasının 26,6 puan olarak hesaplanmasına yol açmıştır. 2024 yılında bu makas 46 puana kadar gerilemişken, 2025’teki 26,6 puanlık makas, otel işletmelerinin maliyet baskısı altında kaldığını ve kârlılıklarını sürdürmekte zorlandığını ortaya koymaktadır. Bu dönemde maliyet artışlarının nispeten ılımlı bir seyir izlemesine rağmen, enerji, personel giderleri ve gıda gibi temel kalemlerdeki yükseliş, otel bütçelerini zorlamaya devam etmiştir. Yüksek enflasyon ortamı ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bu makasın daralmasını zorlaştırırken, otel işletmelerinin fiyatlarını artırma zorunluluğunu artırmıştır. Ancak, fiyat artışları, yerli ve yabancı turistlerin talebini baskılama riski taşımakta ve turizm sektörünün rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Bu durum, otel işletmelerinin maliyet yönetimi ve fiyatlandırma stratejilerini yeniden değerlendirmesini gerektirmektedir.
Kur-maliyet makasının genişlemesi otel işletmelerini nasıl etkiler?
Kur-maliyet makasının genişlemesi, otel işletmelerinin kârlılıklarını koruma ve rekabet avantajlarını sürdürme konusunda ciddi zorluklarla karşılaşmasına neden olur. 2025 Mayıs ayında otel maliyetlerindeki %47’lik artış, Dolar kurundaki %20,3’lük yükselişin oldukça üzerinde seyretmiş ve maliyet-kur makasını 26,6 puana taşımıştır. Bu durum, otel işletmelerinin giderlerini karşılamak için daha yüksek fiyatlar talep etmesine yol açmıştır. Ancak, yüksek fiyatlar, hem yerli hem de yabancı turistlerin tatil bütçelerini zorlamış ve talebin alternatif destinasyonlara kaymasına neden olmuştur. Örneğin, Bodrum gibi lüks destinasyonlarda otel fiyatlarının 5 gecelik konaklama için 170.000 TL’ye ulaştığı rapor edilmiştir. Bu, yerli turistlerin Yunan adaları gibi daha uygun fiyatlı destinasyonlara yönelmesine yol açmıştır. Otel işletmeleri, genellikle döviz bazlı gelir elde ederken, giderlerinin büyük bir kısmı Türk Lirası cinsindendir. Ancak, yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bu giderlerin döviz karşılığını artırarak kârlılığı baskılar. Enerji maliyetleri, personel giderleri ve ithal gıda ürünleri gibi kalemlerdeki artış, otel işletmelerinin bütçelerini zorlamaktadır. Büyük zincir oteller, geniş müşteri portföyleri sayesinde bu baskıyı bir ölçüde absorbe edebilirken, küçük ve orta ölçekli oteller için finansal sürdürülebilirlik sorunları ortaya çıkabilir. Bu durum, otel işletmelerinin maliyet yönetimi, enerji verimliliği ve yerel tedarik zincirine yönelim gibi stratejiler geliştirmesini gerektirir. Aksi takdirde, kur-maliyet makasının genişlemesi, otel işletmelerinin uzun vadeli rekabet gücünü tehdit edebilir.
Otel maliyetlerindeki artışın kaynakları nelerdir?
Otel maliyetlerindeki %47’lik artış, turizm sektörünün karşı karşıya olduğu yapısal ve konjonktürel sorunların bir yansımasıdır. Enerji maliyetleri, otel işletmelerinin gider kalemleri arasında en büyük paya sahip unsurlardan biridir. Küresel enerji piyasalarındaki dalgalanmalar, özellikle doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki yükseliş, otellerin enerji giderlerini önemli ölçüde artırmıştır. 2025 Mayıs ayında enerji maliyetlerindeki artış, otel bütçelerini zorlayan temel faktörlerden biri olmuştur. Personel giderleri de maliyet artışlarının önemli bir bileşenidir. Türkiye’de yüksek enflasyon ortamı, çalışanların ücret taleplerini artırmış ve otel işletmelerinin maaş giderlerini yükseltmiştir. Gıda ve içecek maliyetleri, özellikle her şey dahil konsept sunan oteller için büyük bir yük oluşturur. Oteller, yüksek kaliteli gıda ve içecek tedariki için ithal ürünlere bağımlıdır ve döviz kurlarındaki artış, bu ürünlerin maliyetini doğrudan yükseltir. Yerel ürünlerin fiyatları da enflasyon nedeniyle artmıştır; örneğin, et, süt ürünleri ve alkollü içecekler gibi kalemlerdeki fiyat artışları, otellerin menü maliyetlerini yukarı çekmiştir. Ayrıca, otel bakım ve yenileme giderleri, temizlik malzemeleri ve diğer operasyonel harcamalar da maliyet artışlarının diğer unsurlarıdır. Bu faktörlerin birleşimi, otel işletmelerinin giderlerini kontrol altına almasını zorlaştırmış ve maliyet-kur makasının 26,6 puana ulaşmasına neden olmuştur. Otel işletmeleri, bu maliyet artışlarını yönetmek için enerji verimliliği projeleri, yerel tedarik zincirine yönelim ve dinamik fiyatlandırma gibi stratejiler geliştirmelidir.
Kur-maliyet makası turist talebini nasıl etkiliyor?
Kur-maliyet makasının genişlemesi, otel fiyatlarının artmasına ve turist talebinin yön değiştirmesine yol açmaktadır. 2025 Mayıs ayında otel maliyetlerindeki %47’lik artış, otel işletmelerinin bu maliyetleri fiyatlarına yansıtma zorunluluğunu artırmıştır. Ancak, yüksek fiyatlar, özellikle yerli turistlerin tatil planlarını gözden geçirmesine neden olmuştur. Örneğin, Bodrum gibi lüks destinasyonlarda otel fiyatlarının 5 gecelik konaklama için 170.000 TL’ye ulaştığı rapor edilmiştir. Bu durum, yerli turistlerin daha uygun fiyatlı destinasyonlara, özellikle Yunan adalarına yönelmesine yol açmıştır. Türk medyasında, Ayvalık’tan Midilli Adası’na geçişlerde uzun kuyruklar oluştuğu ve vize ücretine rağmen bu destinasyonların Bodrum’dan daha ekonomik olduğu vurgulanmıştır. Yabancı turistler için de durum farklı değildir. Rus basınında, Bodrum plajlarının boş kalmasının temel nedeninin fahiş fiyatlar olduğu belirtilmiş, özel plajlara giriş ücretlerinin 255 dolara kadar çıktığı rapor edilmiştir. Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin önemli bir kısmı, Almanya ve Hollanda’daki Türk diasporasından oluşsa da, diğer yabancı turistler yüksek fiyatlar nedeniyle alternatif destinasyonları tercih etmeye başlamıştır. Otel işletmeleri, maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtarak kârlılıklarını korumaya çalışsa da, bu strateji talebi baskılama riski taşır. Yüksek fiyatlar, turistlerin daha ekonomik destinasyonlara yönelmesine neden olurken, Türkiye’nin turizm sektörünün rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Otel işletmeleri, dinamik fiyatlandırma ve promosyon kampanyaları gibi stratejilerle talebi canlandırmaya çalışmalıdır. Aksi takdirde, kur-maliyet makasının genişlemesi, turizm sektörünün büyüme potansiyelini sınırlayabilir.
Oteller kur-maliyet makasıyla nasıl başa çıkabilir?
Otel işletmeleri, kur-maliyet makasının yarattığı baskıyı azaltmak için çeşitli stratejiler geliştirmek zorundadır. İlk olarak, maliyet yönetiminde daha etkin bir yaklaşım benimsenmelidir. Enerji verimliliği projeleri, otellerin enerji giderlerini azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Örneğin, güneş enerjisi panellerinin kullanımı veya enerji tasarruflu ekipmanların yaygınlaştırılması, uzun vadede maliyetleri düşürebilir. Enerji maliyetleri 2025 Mayıs ayında otel giderlerinin en büyük kalemlerinden biri olmuştur. Personel giderlerini optimize etmek için eğitim programları ve verimlilik artırıcı önlemler alınabilir. Tedarik zinciri yönetiminde yerel ürünlere ağırlık vermek, ithal ürünlere bağımlılığı azaltarak maliyetleri kontrol altına alabilir. Örneğin, yerel gıda üreticileriyle iş birliği yapmak, otellerin gıda ve içecek maliyetlerini düşürebilir. Dinamik fiyatlandırma modelleri, otel işletmelerinin talebe göre fiyatlarını ayarlamasına olanak tanır. Bu strateji, düşük talep dönemlerinde fiyatları düşürerek doluluk oranlarını artırabilirken, yüksek talep dönemlerinde kârlılığı maksimize edebilir. Ancak, dinamik fiyatlandırmanın aşırı kullanımı, müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyebilir. Devlet desteklerinden ve teşviklerden daha fazla faydalanmak da önemlidir. Turizm sektörüne yönelik vergi indirimleri, enerji sübvansiyonları ve düşük faizli krediler, otel işletmelerinin maliyet baskısını hafifletebilir. Ayrıca, turizm sektörünün temsilcileri, maliyet artışlarının kontrol altına alınması için ilgili kamu kuruluşlarıyla daha yakın iş birliği yapmalıdır. Bu stratejiler, otellerin kur-maliyet makasıyla başa çıkmasını kolaylaştırabilir ve sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğini güçlendirebilir. Örneğin, 2024 yılında maliyet-kur makasının 34 puana gerilediği dönemlerde, bazı otellerin enerji verimliliği projeleriyle giderlerini azalttığı rapor edilmiştir. Bu tür uygulamalar, 2025’te de yaygınlaştırılabilir.
Kur-maliyet makasının turizm sektörünün uzun vadeli sürdürülebilirliği üzerindeki etkileri nelerdir?
Kur-maliyet makasının genişlemesi, turizm sektörünün uzun vadeli sürdürülebilirliği üzerinde ciddi etkiler yaratmaktadır. 2025 Mayıs ayında otel maliyetlerinin %47 artmasına karşın Dolar kurunun %20,3 yükselmesi, maliyet-kur makasını 26,6 puana taşımıştır. Bu durum, otel işletmelerinin kârlılıklarını koruma çabalarını zorlaştırırken, sektörün rekabet gücünü ve büyüme potansiyelini tehdit etmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, maliyet artışlarının enerji, personel giderleri ve gıda gibi temel kalemlerden kaynaklanması, otel işletmelerinin giderlerini kontrol altına almasını güçleştirmiştir. Yüksek enflasyon ortamı ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bu maliyet artışlarını daha da derinleştirirken, otel işletmelerinin fiyatlarını yükseltme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ancak, fiyat artışları, özellikle yerli turistlerin tatil bütçelerini kısıtlamasına ve Bodrum gibi lüks destinasyonlarda doluluk oranlarının düşmesine neden olmuştur. Örneğin, Türk medyasında, yerli turistlerin yüksek fiyatlar nedeniyle Yunan adalarına yöneldiği, Ayvalık’tan Midilli Adası’na geçişlerde uzun kuyruklar oluştuğu rapor edilmiştir. Yabancı turistler de, fahiş fiyatlar nedeniyle alternatif destinasyonları tercih etmeye başlamıştır; Rus basınında, Bodrum plajlarının 255 dolara varan giriş ücretleri nedeniyle boş kaldığı belirtilmiştir. Bu trend, turizm sektörünün müşteri tabanını daraltabilir ve uzun vadede gelir kayıplarına yol açabilir. Ayrıca, küçük ve orta ölçekli oteller, maliyet baskısını absorbe etmekte zorlanırken, büyük zincir oteller bile kârlılıklarını sürdürmek için dinamik fiyatlandırma gibi stratejilere yönelmektedir. Ancak, bu stratejiler, müşteri memnuniyetini riske atabilir ve sadık müşteri kitlesini zayıflatabilir. Kur-maliyet makasının sürdürülebilirliği tehdit eden bir diğer boyutu, sektörün yatırım cazibesini azaltmasıdır. Yüksek maliyetler, yeni otel projelerinin finansmanını zorlaştırırken, mevcut işletmelerin yenileme ve bakım yatırımlarını ertelemesine neden olabilir. Bu, hizmet kalitesinin düşmesine ve Türkiye’nin turizm destinasyonu olarak rekabet gücünün zayıflamasına yol açabilir. Otel işletmeleri, enerji verimliliği projeleri, yerel tedarik zincirine yönelim ve devlet teşviklerinden faydalanma gibi stratejilerle bu makası daraltmaya çalışmalıdır. Örneğin, güneş enerjisi kullanımı veya yerel gıda üreticileriyle iş birliği, maliyetleri azaltabilir. Ayrıca, hükümetin turizm sektörüne yönelik vergi indirimleri ve enerji sübvansiyonları gibi destekleri, sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğini güçlendirebilir. Aksi takdirde, kur-maliyet makasının genişlemesi, turizm sektörünün ekonomik katkısını sınırlayabilir ve Türkiye’nin küresel turizm pazarındaki payını tehdit edebilir.