Schengen Vize Reddi: Avrupa Parlamentosu’nun Açıklamaları ve Sorunun Kökenleri

Schengen Vize Reddi Açıklaması ve Türk Vatandaşlarının Karşılaştığı Zorluklar Avrupa Parlamentosu (AP), 7 Mayıs 2025 tarihinde kabul ettiği Türkiye Raporu’nda, Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularında karşılaştığı artan ret oranlarına ilişkin ilk kez net bir değerlendirme...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 8 Mayıs 2025

Schengen Vize Reddi Açıklaması ve Türk Vatandaşlarının Karşılaştığı Zorluklar

Avrupa Parlamentosu (AP), 7 Mayıs 2025 tarihinde kabul ettiği Türkiye Raporu’nda, Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularında karşılaştığı artan ret oranlarına ilişkin ilk kez net bir değerlendirme yaptı. Rapor, Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı sıkıntılardan duyulan üzüntüyü ifade ederken, sorunun temel nedenlerini başvurulardaki hızlı artış ve sistemin kötüye kullanılacağına dair endişeler olarak tanımladı. Avrupa Birliği (AB) istatistiklerine göre, 2023 yılında Türkiye’den Schengen vizesi için yapılan 1 milyon 55 bin başvurunun 867 bini onaylanırken, 612 bini çok girişli vize olarak düzenlendi. Ancak, başvuruların %16,1’lik kısmı reddedildi.

Bu oran, önceki yıllara kıyasla önemli bir artış gösteriyor ve Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahat etme süreçlerinde karşılaştığı engelleri açıkça ortaya koyuyor. Avrupa Parlamentosu, üye ülkelere vize işlem kapasitelerini artırma çağrısı yaparak, bu sorunun Türk halkını mağdur etmemesi gerektiğini vurguladı.

Raporda, vizelere erişimi kolaylaştırmak için siyasi bir irade olduğu belirtilse de, teknik ve idari engellerin kaldırılması için hem AB hem de Türkiye tarafının daha yoğun çaba göstermesi gerektiği ifade edildi.

Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alma süreçlerinde yaşadığı zorluklar, yalnızca ret oranlarının artmasıyla sınırlı değil. Başvuru süreçlerinde uzun randevu bekleme süreleri, kısa süreli ve tek girişli vizeler verilmesi, gereksiz belge talepleri ve yüksek başvuru ücretleri gibi sorunlar, Türk halkının Avrupa’ya seyahat etme özgürlüğünü kısıtlıyor. AB Türkiye Delegasyonu, 2 Mayıs 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, bazı Avrupa ülkelerinin Türk vatandaşlarına vize vermeyi durdurduğu yönündeki iddiaları yalanlayarak, konsoloslukların pandemi öncesi döneme kıyasla daha fazla başvuru işlediğini savundu.

Ancak, bu açıklama, Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı pratik zorlukları tam anlamıyla açıklamıyor. Örneğin, Almanya’ya yapılan vize başvurularında randevu alma süreleri bazen ayları bulurken, ret kararlarına itiraz süreci de bazı ülkelerde geçici olarak durdurulmuş durumda. Avrupa Parlamentosu’nun raporu, bu sorunların çözümü için üye ülkelere konsolosluk kapasitelerini artırma ve daha fazla kaynak ayırma çağrısında bulundu.

Ayrıca, Türkiye’nin vize serbestisi için gerekli 72 kriterden kalan 6’sını tamamlaması gerektiği bir kez daha hatırlatıldı. Bu kriterler arasında özellikle Terörle Mücadele Yasası’nda yapılması gereken değişiklikler, AB ile Geri Dönüş Anlaşması’nın uygulanması ve yolsuzlukla mücadelede daha etkin adımlar atılması yer alıyor.

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda dikkat çeken bir başka nokta, vize ile Avrupa’ya yasal giriş yaptıktan sonra iltica başvurusunda bulunan Türk vatandaşlarının sayısındaki artış oldu. Bir AB yetkilisi, 2023 yılında 103 bin Türk vatandaşının vize ile giriş yaptıktan sonra iltica başvurusu yaptığını belirtti. Ayrıca, vize ile Avrupa’ya girip geri dönmeyen Türk vatandaşlarının sayısında da ciddi bir artış olduğu ifade edildi.

Schengen Vize Reddi

Bu durum, AB ülkelerinde “sistemin kötüye kullanıldığı” yönünde bir algı yaratıyor ve vize başvurularının daha sıkı denetlenmesine yol açıyor. Ancak, bu algının Türk halkının geneline yönelik bir mağduriyet yarattığı da raporda vurgulandı. Türk vatandaşlarının büyük bir kısmının turistik, ticari veya eğitim amaçlı seyahat etmek istediği, ancak artan ret oranları ve uzun başvuru süreçleri nedeniyle bu haklarından mahrum kaldığı belirtildi.

Avrupa Parlamentosu, bu sorunun çözümü için hem AB ülkelerine hem de Türk makamlarına sorumluluk yükleyerek, vize süreçlerinin daha şeffaf ve erişilebilir hale getirilmesi gerektiğini savundu.

Schengen Vize Sürecindeki Temel Sorunlar ve Ret Oranlarının Artışı

Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularında karşılaştığı sorunlar, son yıllarda hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda sıkça tartışılan bir konu haline geldi. AB verilerine göre, Türkiye, Çin’in ardından en fazla Schengen vize başvurusu yapılan ikinci ülke konumunda. 2023 yılında Türkiye’den yapılan 1 milyon 55 bin başvurunun %21,7’si reddedildi; bu oran, 2022’deki %15,7’lik orana kıyasla 6 puanlık bir artış anlamına geliyor.

Ret oranlarındaki bu yükseliş, yalnızca sayısal bir veri olmanın ötesinde, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahat etme süreçlerinde karşılaştığı yapısal sorunları da gözler önüne seriyor. Başvuru süreçlerinde karşılaşılan en büyük zorluklardan biri, konsoloslukların sınırlı kapasitesidir. Pandemi sonrası dönemde Türkiye’den gelen vize taleplerinin beklenmedik şekilde artması, konsoloslukların başvuru işlemlerini yetiştirmekte zorlanmasına neden oldu.

Ayrıca, başvuru dosyalarında yer alan belgelerin doğruluğunun kontrol edilmesi için daha fazla zaman harcanması, süreçleri daha da uzattı. Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, bu kapasite sorununun çözümü için üye ülkelere daha fazla personel ve kaynak ayırma çağrısı yapıldı.

Ret oranlarının artmasının bir diğer nedeni, AB ülkelerinin vize başvurularını değerlendirirken daha katı kriterler uygulamaya başlaması. Özellikle, başvuru sahiplerinin seyahat amacını kanıtlayan belgelerin güvenilirliği, AB konsoloslukları tarafından sıkı bir şekilde inceleniyor. Örneğin, Estonya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’den yapılan başvurularda ret oranlarının yüksek olmasının, belgelerin güvenilirliğine duyulan şüphelerden kaynaklandığını belirtti.

Ayrıca, bazı başvuruların başka bir Schengen ülkesine değil, doğrudan başvuru yapılan ülkeye yönelik olduğundan şüphe duyulması da ret kararlarını artırıyor. Türk vatandaşlarının vize başvurularında sıkça karşılaştığı bir diğer sorun, kısa süreli ve tek girişli vizeler verilmesi. Bu durum, özellikle iş insanları, öğrenciler ve sık seyahat eden kişiler için büyük bir engel teşkil ediyor.

Avrupa Parlamentosu, bu sorunu hafifletmek için üye ülkelere çok girişli ve uzun süreli vizeler verme konusunda daha esnek olmaları yönünde tavsiyede bulundu. Ancak, bu tavsiyelerin ne ölçüde uygulanacağı, üye ülkelerin kendi politikalarına ve konsolosluk kapasitelerine bağlı.

Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı bir başka önemli sorun, ret kararlarına itiraz sürecinin karmaşıklığı ve bazı ülkelerde bu sürecin geçici olarak durdurulması. Örneğin, Almanya, 30 Haziran 2025 tarihine kadar Türkiye’den yapılan vize başvurularına verilen ret kararlarına itirazları değerlendirmeyi durdurdu.

Bu karar, bir pilot proje kapsamında alındı ve vize başvuru süreçlerinde daha fazla kapasite yaratmayı amaçlıyor. Ancak, bu durum, ret alan başvuru sahiplerinin haklarını arama süreçlerini zorlaştırıyor. Ret kararlarına itiraz etmek isteyenlerin Berlin’deki İdare Mahkemesi’ne başvurmaları gerekiyor, ki bu da hem zaman hem de maddi açıdan ek bir yük getiriyor.

Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde karşılaştığı bu tür engeller, yalnızca bireysel seyahat özgürlüklerini kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinde de bir güven krizi yaratıyor. Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, bu tür uygulamaların Türk halkında hayal kırıklığı yarattığı ve AB’ye olan güveni zedelediği açıkça ifade edildi.

Vize Serbestisi Süreci ve Kalan Kriterler

Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alma süreçlerinde yaşadığı zorluklar, Türkiye ile AB arasında 2013 yılında başlatılan Vize Serbestisi Diyaloğu’nun tamamlanamamış olmasının bir sonucu olarak da değerlendirilebilir. Bu süreç, Türk vatandaşlarının 180 günlük bir dönemde 90 güne kadar Schengen bölgesine vizesiz seyahat edebilmesini sağlamayı amaçlıyor. Ancak, Vize Serbestisi Yol Haritası’nda yer alan 72 kriterden 6’sının hala karşılanamamış olması, bu hedefin gerçekleşmesini engelliyor.

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, Türkiye’nin bu kriterleri tamamlaması halinde vize serbestisi sürecinin yeniden başlayabileceği belirtildi. Kalan kriterler arasında özellikle Terörle Mücadele Yasası’nda (TMY) yapılması gereken değişiklikler öne çıkıyor. AB, Türkiye’nin “terör” tanımının geniş ve muğlak olduğunu, bu nedenle temel haklar ve özgürlükler açısından Avrupa standartlarına uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini savunuyor.

Ancak, Türkiye, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası güvenlik önceliklerini gerekçe göstererek TMY’de değişiklik yapma konusunda isteksiz davranıyor.

Vize serbestisi sürecindeki diğer önemli kriterler arasında, yolsuzlukla mücadelede daha etkin adımlar atılması, kişisel verilerin korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi, Europol ile operasyonel işbirliği anlaşmasının tamamlanması ve Geri Dönüş Anlaşması’nın tam olarak uygulanması yer alıyor.

Geri Dönüş Anlaşması, yasa dışı yollarla Türkiye üzerinden AB’ye giden göçmenlerin Türkiye tarafından geri kabul edilmesini öngörüyor. Ancak, Türkiye bu anlaşmanın uygulanmasında AB’den daha fazla mali ve teknik destek talep ediyor. Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin bu kriterleri karşılaması halinde vize serbestisi sürecinin hem Türk halkı hem de AB için karşılıklı fayda sağlayacağını vurguladı.

Ancak, raporda, Türk makamlarının kalan kriterlere uyum sağlamada ilerleme kaydetmediği ve bu konuda AB’yi suçlayıcı söylemlerden kaçınması gerektiği de ifade edildi. Bu durum, Türkiye-AB ilişkilerinde vize serbestisi konusunun hala hassas bir mesele olduğunu gösteriyor.

Vize serbestisi sürecinin tamamlanamaması, Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alma süreçlerinde yaşadığı zorlukları daha da karmaşık hale getiriyor. Türk hükümeti, kalan kriterlerin karşılanmasının kısa sürede mümkün olduğunu belirtse de, siyasi irade ve AB ile müzakere süreçlerinde yaşanan tıkanıklıklar bu hedefe ulaşmayı zorlaştırıyor.

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, vize serbestisi sürecinin tamamlanması için hem Türkiye’nin hem de AB’nin daha yapıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı mağduriyetlerin, vize serbestisi sürecinin tamamlanamamış olmasının bir sonucu olduğu da raporda dolaylı olarak ifade edildi.

Türk halkının büyük bir kısmının Avrupa yanlısı beklentilere sahip olduğu belirtilirken, bu beklentilerin karşılanması için vize serbestisi sürecinin hızlandırılması gerektiği savunuldu.

Türk Vatandaşlarının İltica Başvuruları ve Sistemin Kötüye Kullanımı Endişesi

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, Türk vatandaşlarının vize ile Avrupa’ya yasal giriş yaptıktan sonra iltica başvurusunda bulunması, vize ret oranlarının artmasının önemli bir nedeni olarak gösterildi. AB yetkililerine göre, 2023 yılında 103 bin Türk vatandaşı, vize ile giriş yaptıktan sonra iltica başvurusu yaptı.

Bu durum, AB ülkelerinde “sistemin kötüye kullanıldığı” yönünde bir algı yaratarak, vize başvurularının daha sıkı denetlenmesine yol açtı. Ayrıca, vize ile Avrupa’ya girip geri dönmeyen Türk vatandaşlarının sayısındaki artış da AB konsolosluklarının daha temkinli davranmasına neden oldu. Bu durum, özellikle Almanya, Fransa ve Yunanistan gibi Türkiye’den yoğun vize başvurusu alan ülkelerde vize süreçlerini zorlaştırdı.

Avrupa Parlamentosu, bu sorunun çözümü için Türk makamlarının iltica başvurularını azaltmaya yönelik adımlar atması gerektiğini belirtti. Ancak, raporda, bu durumun Türk halkının geneline yönelik bir mağduriyet yaratmaması gerektiği de vurgulandı.

Avrupa Parlamentosu’nun Vize Reddi Açıklaması ve Türk Vatandaşlarının Karşılaştığı Zorluklar

Avrupa Parlamentosu (AP), 7 Mayıs 2025 tarihinde kabul ettiği Türkiye Raporu’nda, Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularında karşılaştığı artan ret oranlarına ilişkin ilk kez net bir değerlendirme yaptı. Rapor, Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı sıkıntılardan duyulan üzüntüyü ifade ederken, sorunun temel nedenlerini başvurulardaki hızlı artış ve sistemin kötüye kullanılacağına dair endişeler olarak tanımladı.

Avrupa Birliği (AB) istatistiklerine göre, 2023 yılında Türkiye’den Schengen vizesi için yapılan 1 milyon 55 bin başvurunun 867 bini onaylanırken, 612 bini çok girişli vize olarak düzenlendi. Ancak, başvuruların %16,1’lik kısmı reddedildi. Bu oran, önceki yıllara kıyasla önemli bir artış gösteriyor ve Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahat etme süreçlerinde karşılaştığı engelleri açıkça ortaya koyuyor.

Avrupa Parlamentosu, üye ülkelere vize işlem kapasitelerini artırma çağrısı yaparak, bu sorunun Türk halkını mağdur etmemesi gerektiğini vurguladı. Raporda, vizelere erişimi kolaylaştırmak için siyasi bir irade olduğu belirtilse de, teknik ve idari engellerin kaldırılması için hem AB hem de Türkiye tarafının daha yoğun çaba göstermesi gerektiği ifade edildi.

Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alma süreçlerinde yaşadığı zorluklar, yalnızca ret oranlarının artmasıyla sınırlı değil. Başvuru süreçlerinde uzun randevu bekleme süreleri, kısa süreli ve tek girişli vizeler verilmesi, gereksiz belge talepleri ve yüksek başvuru ücretleri gibi sorunlar, Türk halkının Avrupa’ya seyahat etme özgürlüğünü kısıtlıyor.

AB Türkiye Delegasyonu, 2 Mayıs 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, bazı Avrupa ülkelerinin Türk vatandaşlarına vize vermeyi durdurduğu yönündeki iddiaları yalanlayarak, konsoloslukların pandemi öncesi döneme kıyasla daha fazla başvuru işlediğini savundu. Ancak, bu açıklama, Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı pratik zorlukları tam anlamıyla açıklamıyor.

Örneğin, Almanya’ya yapılan vize başvurularında randevu alma süreleri bazen ayları bulurken, ret kararlarına itiraz süreci de bazı ülkelerde geçici olarak durdurulmuş durumda. Avrupa Parlamentosu’nun raporu, bu sorunların çözümü için üye ülkelere konsolosluk kapasitelerini artırma ve daha fazla kaynak ayırma çağrısında bulundu.

Ayrıca, Türkiye’nin vize serbestisi için gerekli 72 kriterden kalan 6’sını tamamlaması gerektiği bir kez daha hatırlatıldı. Bu kriterler arasında özellikle Terörle Mücadele Yasası’nda yapılması gereken değişiklikler, AB ile Geri Dönüş Anlaşması’nın uygulanması ve yolsuzlukla mücadelede daha etkin adımlar atılması yer alıyor.

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda dikkat çeken bir başka nokta, vize ile Avrupa’ya yasal giriş yaptıktan sonra iltica başvurusunda bulunan Türk vatandaşlarının sayısındaki artış oldu. Bir AB yetkilisi, 2023 yılında 103 bin Türk vatandaşının vize ile giriş yaptıktan sonra iltica başvurusu yaptığını belirtti.

Ayrıca, vize ile Avrupa’ya girip geri dönmeyen Türk vatandaşlarının sayısında da ciddi bir artış olduğu ifade edildi. Bu durum, AB ülkelerinde “sistemin kötüye kullanıldığı” yönünde bir algı yaratıyor ve vize başvurularının daha sıkı denetlenmesine yol açıyor. Ancak, bu algının Türk halkının geneline yönelik bir mağduriyet yarattığı da raporda vurgulandı.

Türk vatandaşlarının büyük bir kısmının turistik, ticari veya eğitim amaçlı seyahat etmek istediği, ancak artan ret oranları ve uzun başvuru süreçleri nedeniyle bu haklarından mahrum kaldığı belirtildi. Avrupa Parlamentosu, bu sorunun çözümü için hem AB ülkelerine hem de Türk makamlarına sorumluluk yükleyerek, vize süreçlerinin daha şeffaf ve erişilebilir hale getirilmesi gerektiğini savundu.

Schengen Vize Sürecindeki Temel Sorunlar ve Ret Oranlarının Artışı

Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularında karşılaştığı sorunlar, son yıllarda hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda sıkça tartışılan bir konu haline geldi. AB verilerine göre, Türkiye, Çin’in ardından en fazla Schengen vize başvurusu yapılan ikinci ülke konumunda. 2023 yılında Türkiye’den yapılan 1 milyon 55 bin başvurunun %21,7’si reddedildi; bu oran, 2022’deki %15,7’lik orana kıyasla 6 puanlık bir artış anlamına geliyor.

Ret oranlarındaki bu yükseliş, yalnızca sayısal bir veri olmanın ötesinde, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahat etme süreçlerinde karşılaştığı yapısal sorunları da gözler önüne seriyor. Başvuru süreçlerinde karşılaşılan en büyük zorluklardan biri, konsoloslukların sınırlı kapasitesidir. Pandemi sonrası dönemde Türkiye’den gelen vize taleplerinin beklenmedik şekilde artması, konsoloslukların başvuru işlemlerini yetiştirmekte zorlanmasına neden oldu.

Ayrıca, başvuru dosyalarında yer alan belgelerin doğruluğunun kontrol edilmesi için daha fazla zaman harcanması, süreçleri daha da uzattı. Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, bu kapasite sorununun çözümü için üye ülkelere daha fazla personel ve kaynak ayırma çağrısı yapıldı.

Ret oranlarının artmasının bir diğer nedeni, AB ülkelerinin vize başvurularını değerlendirirken daha katı kriterler uygulamaya başlaması. Özellikle, başvuru sahiplerinin seyahat amacını kanıtlayan belgelerin güvenilirliği, AB konsoloslukları tarafından sıkı bir şekilde inceleniyor. Örneğin, Estonya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’den yapılan başvurularda ret oranlarının yüksek olmasının, belgelerin güvenilirliğine duyulan şüphelerden kaynaklandığını belirtti.

Ayrıca, bazı başvuruların başka bir Schengen ülkesine değil, doğrudan başvuru yapılan ülkeye yönelik olduğundan şüphe duyulması da ret kararlarını artırıyor. Türk vatandaşlarının vize başvurularında sıkça karşılaştığı bir diğer sorun, kısa süreli ve tek girişli vizeler verilmesi. Bu durum, özellikle iş insanları, öğrenciler ve sık seyahat eden kişiler için büyük bir engel teşkil ediyor.

Avrupa Parlamentosu, bu sorunu hafifletmek için üye ülkelere çok girişli ve uzun süreli vizeler verme konusunda daha esnek olmaları yönünde tavsiyede bulundu. Ancak, bu tavsiyelerin ne ölçüde uygulanacağı, üye ülkelerin kendi politikalarına ve konsolosluk kapasitelerine bağlı.

Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı bir başka önemli sorun, ret kararlarına itiraz sürecinin karmaşıklığı ve bazı ülkelerde bu sürecin geçici olarak durdurulması. Örneğin, Almanya, 30 Haziran 2025 tarihine kadar Türkiye’den yapılan vize başvurularına verilen ret kararlarına itirazları değerlendirmeyi durdurdu.

Bu karar, bir pilot proje kapsamında alındı ve vize başvuru süreçlerinde daha fazla kapasite yaratmayı amaçlıyor. Ancak, bu durum, ret alan başvuru sahiplerinin haklarını arama süreçlerini zorlaştırıyor. Ret kararlarına itiraz etmek isteyenlerin Berlin’deki İdare Mahkemesi’ne başvurmaları gerekiyor, ki bu da hem zaman hem de maddi açıdan ek bir yük getiriyor.

Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde karşılaştığı bu tür engeller, yalnızca bireysel seyahat özgürlüklerini kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinde de bir güven krizi yaratıyor. Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, bu tür uygulamaların Türk halkında hayal kırıklığı yarattığı ve AB’ye olan güveni zedelediği açıkça ifade edildi.

Vize Serbestisi Süreci ve Kalan Kriterler

Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alma süreçlerinde yaşadığı zorluklar, Türkiye ile AB arasında 2013 yılında başlatılan Vize Serbestisi Diyaloğu’nun tamamlanamamış olmasının bir sonucu olarak da değerlendirilebilir. Bu süreç, Türk vatandaşlarının 180 günlük bir dönemde 90 güne kadar Schengen bölgesine vizesiz seyahat edebilmesini sağlamayı amaçlıyor.

Ancak, Vize Serbestisi Yol Haritası’nda yer alan 72 kriterden 6’sının hala karşılanamamış olması, bu hedefin gerçekleşmesini engelliyor. Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, Türkiye’nin bu kriterleri tamamlaması halinde vize serbestisi sürecinin yeniden başlayabileceği belirtildi. Kalan kriterler arasında özellikle Terörle Mücadele Yasası’nda (TMY) yapılması gereken değişiklikler öne çıkıyor.

AB, Türkiye’nin “terör” tanımının geniş ve muğlak olduğunu, bu nedenle temel haklar ve özgürlükler açısından Avrupa standartlarına uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini savunuyor. Ancak, Türkiye, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası güvenlik önceliklerini gerekçe göstererek TMY’de değişiklik yapma konusunda isteksiz davranıyor.

Vize serbestisi sürecindeki diğer önemli kriterler arasında, yolsuzlukla mücadelede daha etkin adımlar atılması, kişisel verilerin korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi, Europol ile operasyonel işbirliği anlaşmasının tamamlanması ve Geri Dönüş Anlaşması’nın tam olarak uygulanması yer alıyor.

Geri Dönüş Anlaşması, yasa dışı yollarla Türkiye üzerinden AB’ye giden göçmenlerin Türkiye tarafından geri kabul edilmesini öngörüyor. Ancak, Türkiye bu anlaşmanın uygulanmasında AB’den daha fazla mali ve teknik destek talep ediyor. Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin bu kriterleri karşılaması halinde vize serbestisi sürecinin hem Türk halkı hem de AB için karşılıklı fayda sağlayacağını vurguladı.

Ancak, raporda, Türk makamlarının kalan kriterlere uyum sağlamada ilerleme kaydetmediği ve bu konuda AB’yi suçlayıcı söylemlerden kaçınması gerektiği de ifade edildi. Bu durum, Türkiye-AB ilişkilerinde vize serbestisi konusunun hala hassas bir mesele olduğunu gösteriyor.

Vize serbestisi sürecinin tamamlanamaması, Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alma süreçlerinde yaşadığı zorlukları daha da karmaşık hale getiriyor. Türk hükümeti, kalan kriterlerin karşılanmasının kısa sürede mümkün olduğunu belirtse de, siyasi irade ve AB ile müzakere süreçlerinde yaşanan tıkanıklıklar bu hedefe ulaşmayı zorlaştırıyor.

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, vize serbestisi sürecinin tamamlanması için hem Türkiye’nin hem de AB’nin daha yapıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı mağduriyetlerin, vize serbestisi sürecinin tamamlanamamış olmasının bir sonucu olduğu da raporda dolaylı olarak ifade edildi. Türk halkının büyük bir kısmının Avrupa yanlısı beklentilere sahip olduğu belirtilirken, bu beklentilerin karşılanması için vize serbestisi sürecinin hızlandırılması gerektiği savunuldu.

Türk Vatandaşlarının İltica Başvuruları ve Sistemin Kötüye Kullanımı Endişesi

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, Türk vatandaşlarının vize ile Avrupa’ya yasal giriş yaptıktan sonra iltica başvurusunda bulunması, vize ret oranlarının artmasının önemli bir nedeni olarak gösterildi. AB yetkililerine göre, 2023 yılında 103 bin Türk vatandaşı, vize ile giriş yaptıktan sonra iltica başvurusu yaptı.

Bu durum, AB ülkelerinde “sistemin kötüye kullanıldığı” yönünde bir algı yaratarak, vize başvurularının daha sıkı denetlenmesine yol açtı. Ayrıca, vize ile Avrupa’ya girip geri dönmeyen Türk vatandaşlarının sayısındaki artış da AB konsolosluklarının daha temkinli davranmasına neden oldu. Bu durum, özellikle Almanya, Fransa ve Yunanistan gibi Türkiye’den yoğun vize başvurusu alan ülkelerde vize süreçlerini zorlaştırdı.

Avrupa Parlamentosu, bu sorunun çözümü için Türk makamlarının iltica başvurularını azaltmaya yönelik adımlar atması gerektiğini belirtti. Ancak, raporda, bu durumun Türk halkının geneline yönelik bir mağduriyet yaratmaması gerektiği de vurgulandı.

Türk vatandaşlarının iltica başvurularındaki artış, yalnızca vize süreçlerini değil, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerini de etkileyen bir mesele. AB, Türkiye’nin Suriye iç savaşından bu yana milyonlarca mülteciye ev sahipliği yaptığını ve bu konuda önemli bir sorumluluk üstlendiğini kabul ediyor. Ancak, Türk vatandaşlarının iltica başvurularındaki artış, AB ülkelerinde güvenlik ve göç yönetimi açısından endişe yaratıyor.

Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, bu sorunun çözümü için Türkiye ile AB arasında daha yakın bir işbirliği gerektiği belirtildi. Örneğin, Geri Dönüş Anlaşması’nın tam olarak uygulanması, iltica başvurularını azaltmada etkili bir adım olabilir. Ayrıca, Türk makamlarının iltica başvurularını teşvik eden faktörleri (örneğin, ekonomik zorluklar veya siyasi baskılar) ele alması gerektiği ifade edildi. Ancak, bu tür önerilerin uygulanabilirliği, Türkiye’nin iç politik dinamiklerine ve AB ile ilişkilerdeki mevcut gerginliklere bağlı.

Vize Süreçlerinde Kapasite Sorunları ve Üye Ülkelerin Tutumu

Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularında karşılaştığı sorunların bir diğer önemli nedeni, AB üye ülkelerinin konsolosluk kapasitelerinin yetersizliği. Pandemi sonrası dönemde Türkiye’den gelen vize taleplerinin hızla artması, konsoloslukların başvuru işlemlerini yetiştirmekte zorlanmasına neden oldu. Örneğin, Almanya’ya yapılan vize başvurularında randevu alma süreleri bazen 6 ayı bulurken, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerde de benzer sorunlar yaşanıyor. Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, bu kapasite sorununun çözümü için üye ülkelere daha fazla personel ve kaynak ayırma çağrısı yapıldı. Ayrıca, konsoloslukların vize süreçlerini daha şeffaf ve hızlı hale getirmesi gerektiği vurgulandı. Ancak, üye ülkelerin bu çağrılara ne ölçüde yanıt vereceği belirsizliğini koruyor.

AB üye ülkelerinin vize süreçlerindeki tutumları, Türk vatandaşlarının karşılaştığı zorluklarda önemli bir rol oynuyor. Örneğin, Estonya ve Finlandiya gibi ülkeler, Türkiye’den yapılan vize başvurularına yüksek ret oranları uygularken, Fransa ve Yunanistan gibi ülkeler daha esnek bir yaklaşım sergiliyor.

Fransa, 2022 yılında Türkiye’den yapılan 115 bin başvurunun %86,6’sını onaylayarak, Türk vatandaşlarına en fazla vize veren ülkelerden biri oldu. Ancak, ret kararlarının gerekçeleri genellikle başvuru sahiplerine yeterince açıklanmıyor, bu da vize süreçlerine duyulan güveni zedeliyor. Avrupa Parlamentosu, üye ülkelerin ret kararlarını daha şeffaf bir şekilde açıklaması ve başvuru sahiplerine itiraz hakkı tanıması gerektiğini belirtti. Ayrıca, iş insanları, öğrenciler ve Erasmus katılımcıları gibi belirli gruplara yönelik vize kolaylaştırma önlemlerinin desteklenmesi çağrısında bulundu.

Türk Hükümetinin Tepkisi ve Vize Sorununa Yaklaşımı

Avrupa Parlamentosu’nun vize reddi açıklamasına Türk hükümetinden farklı tepkiler geldi. Dışişleri Bakanlığı, vize süreçlerinde yaşanan sorunların AB ülkelerinin sorumluluğunda olduğunu savunarak, Türk vatandaşlarına yönelik ayrımcı uygulamaların kabul edilemez olduğunu belirtti. Bakanlık, vize serbestisi sürecinde kalan kriterlerin karşılanması için çalışmaların devam ettiğini, ancak AB’nin de daha yapıcı bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini vurguladı.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AB Komşuluk ve Genişleme Komiseri Oliver Varhelyi ile yaptığı görüşmenin ardından, AB’nin üye ülkelere konsolosluk kapasitelerini artırma ve çok girişli vizeler verme konusunda tavsiyelerde bulunduğunu ifade etti. Ancak, Türk hükümetinin vize serbestisi sürecinde kalan kriterlere yönelik somut adımlar atmada yavaş davranması, bu konuda eleştirilere neden oluyor.

Türk hükümeti, vize sorununu hem iç politikada hem de AB ile ilişkilerde bir koz olarak kullanıyor. Özellikle, AB’nin Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik talebi, Türkiye’nin ulusal güvenlik öncelikleriyle çeliştiği için hükümet tarafından reddediliyor. Ayrıca, Geri Dönüş Anlaşması’nın uygulanması konusunda AB’den daha fazla mali destek talep edilmesi, müzakereleri zorlaştırıyor.

Türk hükümeti, vize serbestisi sürecinin tamamlanmasının Türk halkının AB’ye olan güvenini artıracağını savunurken, AB’yi süreçte yeterince esnek davranmamakla suçluyor. Ancak, Avrupa Parlamentosu’nun raporunda, Türk makamlarının bu konuda AB’yi suçlayıcı söylemlerden kaçınması gerektiği belirtilerek, sorumluluğun her iki tarafa da ait olduğu vurgulandı.

Sonuç: Türk Vatandaşlarının Vize Sorunu ve Gelecek Perspektifleri

Avrupa Parlamentosu’nun 7 Mayıs 2025 tarihli Türkiye Raporu, Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularında karşılaştığı artan ret oranlarını ve bu sorunun kökenlerini detaylı bir şekilde ele aldı. Raporda, Türk halkının vize süreçlerinde yaşadığı mağduriyetlerden duyulan üzüntü ifade edilirken, sorunun çözümü için hem AB üye ülkelerine hem de Türk makamlarına sorumluluk yüklendi.

Başvurulardaki artış, sistemin kötüye kullanıldığına dair endişeler ve konsolosluk kapasitelerinin yetersizliği, vize ret oranlarının artmasının temel nedenleri olarak sıralandı. Ayrıca, vize serbestisi sürecinde kalan 6 kriterin tamamlanması, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat hakkına kavuşması için kritik bir adım olarak vurgulandı. Ancak, bu kriterlerin karşılanması, hem Türkiye’nin iç politik dinamiklerine hem de AB ile ilişkilerdeki mevcut gerginliklere bağlı.

Türk vatandaşlarının Schengen vize süreçlerinde yaşadığı zorluklar, yalnızca bireysel seyahat özgürlüklerini kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinde bir güven krizi yaratıyor. Avrupa Parlamentosu’nun üye ülkelere yaptığı kapasite artırma çağrısı ve vize kolaylaştırma önerileri, kısa vadede bazı iyileştirmeler sağlayabilir.

Ancak, uzun vadede, vize serbestisi sürecinin tamamlanması, Türk halkının Avrupa’ya seyahat etme süreçlerinde kalıcı bir çözüm sunabilir. Türk hükümetinin kalan kriterlere yönelik somut adımlar atması ve AB’nin daha yapıcı bir yaklaşım sergilemesi, bu hedefe ulaşmada belirleyici olacak. Türk toplumunun Avrupa yanlısı beklentileri, bu süreçte önemli bir itici güç olarak öne çıkarken, vize sorununun çözümü, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından da kritik bir sınav niteliği taşıyor.

türkiye outgoing turizm

Kaynaklar

  • Sözcü: Avrupa Parlamentosu’ndan vize reddi açıklaması
  • Euronews: AP Türkiye raporu: ‘6 kriter sağlanırsa vize serbestisi sürecini başlatmak istiyoruz’
  • BBC News Türkçe: Vize: Türkiye ve Avrupa Birliği, vize sorunu için hangi çözüm yollarını ele alıyor?
  • Halk TV: Türklerin reddedilen Schengen başvuruları Avrupa Parlamentosu’nun gündeminde
  • DW: Vize reddi alanlar Haziran 2025’e kadar itiraz edemeyecek
  • İKV: Türkiye Schengen vize başvurularında ikinci ülke oldu
  • T.C. Dışişleri Bakanlığı: Vatandaşlarımızın Schengen Alanına Vizesiz Seyahati
  • Euronews: Türk vatandaşları AB vize başvurularında ne gibi sorunlar yaşıyor?

Sık Sorulan Sorular

Yorum yapın

Geri

Türkiye AB Üyelik Sürecinin Dondurulması: Demokratik Gerileme ve Eleştiriler

İleri

Orta Doğu Turizm Fuarı 2025: Erbil’de 20 Ülkeden 150’den Fazla Şirket Buluştu