2025 Türkiye Turizm Sektörünün Kredi Borcu Artışı: BDDK Verileri ve Analiz

2025 Türkiye Turizm Sektörünün Kredi Borcu: %39,2’lik Rekor Artış Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayımlanan veriler, Türkiye turizm sektörünün 2025 yılının ilk çeyreğinde (Ocak-Mart) finansal yükümlülüklerinde önemli bir artış yaşadığını ortaya koydu. Turizm...

Yazar Burcu Tekin

Tarih: 6 Mayıs 2025

2025 Türkiye Turizm Sektörünün Kredi Borcu: %39,2’lik Rekor Artış

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayımlanan veriler, Türkiye turizm sektörünün 2025 yılının ilk çeyreğinde (Ocak-Mart) finansal yükümlülüklerinde önemli bir artış yaşadığını ortaya koydu. Turizm alanında kullanılan nakdi banka kredileri, 2024’ün aynı dönemine kıyasla %39,2 oranında artarak 1,68 milyar dolarlık bir yükseliş gösterdi. Bu, 2024’ün ilk çeyreğindeki 1,20 milyar dolarlık artışa göre daha yüksek bir sıçrama anlamına geliyor. Toplam kredilerin %80,7’sinin oteller tarafından kullanılması, konaklama sektörünün finansman ihtiyacındaki baskın rolünü vurguluyor.

Gayri nakdi kredilerde ise artış oranı %19 düşerek 262 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Mart 2025 itibarıyla takipteki kredi oranı %0,91 olarak kaydedildi; bu, sektörün borç ödeme kapasitesinin genel olarak güçlü olduğunu, ancak bazı risklerin göz ardı edilmemesi gerektiğini gösteriyor. Türkiye, 2024’te 62,3 milyon ziyaretçi ve 61,1 milyar dolar gelirle turizmde rekor kırmış, 2025’te ise 65 milyon turist ve 64 milyar dolar gelir hedefliyor. Ancak, artan kredi borçları, yüksek enflasyon (%47,1) ve “pahalı ülke algısı” gibi faktörler, sektörün bu hedeflere ulaşma yolunda karşılaştığı zorlukları artırıyor.

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin’in vurguladığı gibi, pahalı ülke algısı, özellikle Avrupa ve Rusya gibi kilit pazarlarda turist akışını etkileyebilir. BDDK verileri, turizm sektörünün finansal dinamiklerini anlamak için kritik bir çerçeve sunarken, bu artışın ardındaki nedenler, sektörel etkiler ve gelecekteki riskler daha derin bir analiz gerektiriyor. Bu makale, 2025’in ilk çeyreğindeki kredi borcu artışını, ekonomik ve sektörel bağlamda detaylı bir şekilde ele alıyor.

2025 türkiye turizm sektörü

Nakdi Kredi Artışının Nedenleri ve Ekonomik Bağlam

2025’in ilk çeyreğinde turizm sektörünün nakdi kredi borcundaki %39,2’lik artış, Türkiye’nin ekonomik koşulları ve turizm sektörünün yapısal ihtiyaçlarıyla yakından ilişkilidir. BDDK verilerine göre, nakdi krediler 1,68 milyar dolar artarken, bu artışın büyük kısmı otel işletmelerine yöneldi. Türkiye’de yüksek enflasyon oranı (%47,1), enerji, personel ve gıda gibi temel girdilerdeki maliyet artışlarını tetikliyor.

TÜİK’in Nisan 2025 verileri, enerji fiyatlarında %5,08, gıda ve alkolsüz içeceklerde ise %2,01’lik bir artış olduğunu gösteriyor. Bu maliyet baskıları, otel işletmelerinin operasyonel giderlerini finanse etmek için daha fazla krediye ihtiyaç duymasına neden oluyor. Ayrıca, sabit kalan döviz kurları, turizm gelirlerinin euro ve dolar bazında rekabet gücünü azaltırken, TL bazındaki maliyetlerin artması kredi talebini körüklüyor. Eresin, otel fiyatlarının euro cinsinden %15 gerilediğini, ancak TL bazındaki giderlerin bu avantajı ortadan kaldırdığını belirtiyor. 2024’te otel doluluk oranlarının yaz aylarında %60’lara gerilemesi, gelir kaybına yol açarken, işletmelerin borçlanma yoluyla likidite sağlama eğilimini artırdı.

Turizm sektörü, 2025’te 65 milyon turist hedefine ulaşmak için altyapı yatırımlarını ve yenileme projelerini hızlandırıyor; bu da kredi kullanımını artıran bir diğer faktör. Örneğin, Bodrum, Antalya ve İstanbul gibi destinasyonlarda yeni otel projeleri ve mevcut tesislerin modernizasyonu için banka kredilerine olan talep yükseliyor. Ancak, bu artış, sektörün borç yükünü ağırlaştırarak finansal sürdürülebilirlik risklerini gündeme getiriyor. Sosyal medyada 2024’te yayılan yüksek restoran faturaları ve taksi ücretleri, pahalı ülke algısını güçlendirirken, kredi borcundaki bu artış, sektörün maliyet baskılarına karşı kırılganlığını ortaya koyuyor.

Otellerin Kredi Kullanımındaki Dominant Rolü

BDDK verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde turizm sektöründe kullanılan toplam kredilerin %80,7’si oteller tarafından alındı. Bu oran, konaklama sektörünün turizm finansmanındaki baskın konumunu açıkça ortaya koyuyor. Oteller, yüksek sabit maliyetleri, mevsimsel gelir dalgalanmaları ve altyapı yatırımları nedeniyle diğer turizm alt sektörlerine kıyasla daha fazla finansmana ihtiyaç duyuyor.

Antalya, Bodrum, Marmaris ve Çeşme gibi popüler destinasyonlarda faaliyet gösteren oteller, 2024’teki düşük doluluk oranlarının yarattığı gelir kaybını telafi etmek ve 2025 yaz sezonuna hazırlanmak için kredi kullanımını artırdı. Analizine göre, otel kredilerinin büyük kısmı yenileme projelerine, enerji verimliliği yatırımlarına ve yeni tesis inşaatlarına yönlendirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda, 2024’te 15 bin 178 tesis çevre dostu sertifikasyon aldı ve 2025’te bu sayının 21 bini aşması bekleniyor.

Bu sertifikasyon süreçleri, otellerin enerji tasarrufu sağlayan teknolojilere ve çevre dostu altyapıya yatırım yapmasını gerektiriyor; bu da kredi talebini artırıyor. Ayrıca, otellerin personel eğitim programları, dijital pazarlama kampanyaları ve uluslararası fuarlara katılım gibi operasyonel giderleri de kredi kullanımını destekliyor. Ancak, otellerin bu yüksek borçlanma oranı, finansal riskleri de beraberinde getiriyor. Mart 2025’te takipteki kredi oranının %0,91 olması, sektörün borç ödeme kapasitesinin genel olarak güçlü olduğunu gösterse de, bu oranın gelecekte artma potansiyeli göz ardı edilmemeli.

Eresin, kayıt dışı işletmelerin sektörde adil rekabeti bozduğunu ve kredi borcu yüksek olan otellerin bu koşullarda daha fazla baskı altında kaldığını vurguluyor. Otellerin kredi kullanımındaki bu dominant rol, turizm sektörünün finansal yapısını şekillendirirken, borç yönetiminin sektörün sürdürülebilirliği için kritik olduğunu ortaya koyuyor.

turizm sektörü

Gayri Nakdi Kredilerdeki Düşüş ve Anlamı

BDDK verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde gayri nakdi kredilerdeki artış oranı %19 azalarak 262 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Gayri nakdi krediler, teminat mektupları, akreditifler ve diğer taahhütler gibi nakit dışı finansman araçlarını kapsıyor ve genellikle işletmelerin kısa vadeli likidite ihtiyaçlarından ziyade ticari işlemlerini desteklemek için kullanılıyor. Bu düşüş, turizm sektörünün gayri nakdi kredi kullanımında daha temkinli bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor.

Gayri nakdi kredilerdeki bu azalma, otel işletmelerinin ve diğer turizm şirketlerinin yüksek enflasyon ve belirsiz ekonomik koşullar nedeniyle riskli taahhütlerden kaçındığını yansıtıyor. 2024’te Mısır, Fas ve Yunan adaları gibi rakiplerin uygun fiyatlı alternatifler sunması, Türkiye’deki turizm işletmelerinin gelir beklentilerini düşürdü; bu da gayri nakdi kredi talebini sınırladı. Ayrıca, gayri nakdi kredilerin daha çok uluslararası ticarette ve büyük ölçekli projelerde kullanılması, bu araçların turizm sektöründeki rolünü daraltıyor.

Örneğin, oteller, yeni tesis inşaatları için nakdi kredilere yönelirken, tedarikçi ödemeleri veya yurtdışı anlaşmalar için gayri nakdi kredilere daha az ihtiyaç duyuyor. Ancak, bu düşüş, sektörün finansal esnekliğini azaltabilir ve özellikle küçük ve orta ölçekli turizm işletmelerinin likidite yönetimini zorlaştırabilir. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, turizm sektörünün finansal yapısında dengeli bir borç yönetimi gerektiğini, aksi takdirde yüksek borç yükünün işletmeleri uzun vadede riske atabileceğini belirtiyor. Gayri nakdi kredilerdeki bu düşüş, turizm sektörünün finansman stratejilerinde bir dönüşüm yaşandığını ve işletmelerin daha çok nakit bazlı çözümlere yöneldiğini gösteriyor.

Takipteki Kredi Oranı ve Finansal Riskler

Mart 2025’te turizm sektöründeki takipteki kredi oranı %0,91 olarak kaydedildi; bu, sektörün borç ödeme kapasitesinin genel olarak güçlü olduğunu gösteriyor. Takipteki krediler, vadesinde ödenmeyen ve bankalar tarafından yasal takibe alınan kredileri ifade ediyor. %0,91’lik oran, turizm sektörünün finansal disiplinini koruduğunu ve kredi geri ödemelerinde ciddi bir sorun yaşanmadığını ima etse de, bu oran gelecekte artma potansiyeline sahip. Yüksek enflasyon, sabit döviz kurları ve pahalı ülke algısı, turizm gelirlerini baskı altına alırken, otellerin ve diğer turizm işletmelerinin borç servis maliyetlerini artırıyor.

Eresin, 2024’te otel doluluk oranlarının %60’lara gerilemesinin gelir kaybına yol açtığını ve bu durumun bazı işletmelerin borç ödemelerini zorlaştırabileceğini belirtiyor. Ayrıca, kayıt dışı işletmelerin sektörde adil rekabeti bozması, kredi borcu yüksek olan işletmeler için ek bir risk oluşturuyor. BDDK’nın 2025 Mart verileri, bankacılık sektörünün genel sermaye yeterliliği standart oranının %16,97 olduğunu gösteriyor; bu, bankaların turizm sektörüne kredi sağlama kapasitesinin güçlü olduğunu, ancak riskli kredilere karşı temkinli olduklarını yansıtıyor. Turizm sektörünün yüksek borçlanma oranı, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansal kırılganlık riskini artırabilir.

Hükümet, turizm sektörünün finansal sürdürülebilirliğini desteklemek için Kredi Garanti Fonu (KGF) gibi mekanizmalarla kredi erişimini kolaylaştırmaya çalışıyor. Ancak, takipteki kredi oranının düşük kalması için sektörün gelirlerini artırması ve maliyetlerini etkin bir şekilde yönetmesi gerekiyor. Bu bağlamda, pahalı ülke algısını kırmak ve turist akışını artırmak, turizm sektörünün finansal risklerini azaltmada kritik bir rol oynayacak.

Pahalı Ülke Algısı ve Kredi Borcu İlişkisi

Türkiye’nin turizm sektöründe karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, pahalı ülke algısı. Eresin, bu algının yalnızca otel fiyatlarıyla değil, uçak bileti, taksi ve yeme-içme gibi hizmetlerdeki artışlarla da beslendiğini vurguluyor. 2025’in ilk çeyreğinde nakdi kredi borcundaki %39,2’lik artış, bu algıyı güçlendiren bir faktör olarak değerlendirilebilir. Yüksek kredi kullanımı, otellerin ve diğer turizm işletmelerinin maliyet baskılarını finanse etmek için borçlanmaya yöneldiğini gösteriyor; bu da fiyatlara yansıyarak pahalı algısını pekiştiriyor.

Sosyal medyada 2024 yazında yayılan yüksek restoran faturaları ve şezlong ücretleri, Avrupa’daki orta gelir grubu turistlerin Mısır, Fas ve Yunan adalarına yönelmesine neden oldu. Bodrum Otelciler Derneği Başkanı Ömer Faruk Dengiz, bu destinasyonların kapıda vize kolaylığı ve uygun fiyatlarla Türkiye’yi zorladığını belirtiyor. Kredi borcundaki artış, işletmelerin gelir kaybını telafi etmek ve yatırımlarını sürdürmek için borçlanmaya devam ettiğini gösteriyor, ancak bu durum uzun vadede finansal sürdürülebilirliği tehdit edebilir.

Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), “GoTürkiye” kampanyasıyla pahalı algıyı kırmaya çalışıyor; kampanya, Türkiye’nin uygun fiyatlı ve yüksek kaliteli bir destinasyon olduğunu vurguluyor. Ancak, kredi borcundaki bu hızlı artış, sektörün maliyet yapısını yeniden değerlendirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Döviz kurlarındaki artış, fiyatları euro bazında rekabetçi hale getirebilir, ancak bu çözümün etkisi sınırlı kalabilir. Pahalı ülke algısı, turizm sektörünün kredi borcuyla mücadele etme kapasitesini doğrudan etkileyen bir faktör olarak öne çıkıyor.

Türkiye turizm sektörü 2025

Turizm Sektörünün Finansal Sürdürülebilirliği ve Çözüm Önerileri

2025’in ilk çeyreğinde turizm sektörünün nakdi kredi borcundaki %39,2’lik artış, finansal sürdürülebilirlik tartışmalarını gündeme getiriyor. Otellerin kredilerin %80,7’sini kullanması, konaklama sektörünün finansman ihtiyacının yoğunluğunu gösterirken, gayri nakdi kredilerdeki %19’luk düşüş, işletmelerin riskli taahhütlerden kaçındığını yansıtıyor. Mart 2025’teki %0,91’lik takipteki kredi oranı, sektörün borç ödeme kapasitesinin güçlü olduğunu gösterse de, yüksek enflasyon ve pahalı ülke algısı, bu oranın artma riskini taşıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, turizmi 12 aya yaymak için gece müzeciliği, arkeolojik kazılar ve kültürel etkinlikler gibi projeler yürütüyor; bu projeler, Anadolu’nun iç bölgelerine turizmi taşıyarak gelir çeşitliliğini artırmayı hedefliyor. Sağlık turizmi, gastronomi turizmi ve kruvaziyer turizmi gibi alanlar, üst gelir grubu turistleri çekerek kredi borcunun finansmanına katkı sağlayabilir. Ancak, Eresin, sürdürülebilirlik programlarının yalnızca çevresel değil, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini vurguluyor. Hükümet, turizm sektörünün finansal yükünü hafifletmek için KGF desteklerini ve vergi teşviklerini artırabilir.

Ayrıca, kayıt dışı işletmelere yönelik denetimlerin güçlendirilmesi, sektörde adil rekabeti destekleyerek borçlu işletmelerin yükünü azaltabilir. TGA’nın dijital kampanyaları, pahalı ülke algısını kırmada etkili olsa da, kredi borcundaki artış, fiyat politikalarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini gösteriyor. Turizm sektörünün finansal sürdürülebilirliği, borç yönetimi, gelir artışı ve maliyet kontrolü arasında bir denge kurma yeteneğine bağlı.

Sonuç: Turizm Sektörünün Finansal Geleceği

2025’in ilk çeyreğinde turizm sektörünün nakdi kredi borcundaki %39,2’lik artış, sektörün finansal dinamiklerini ve karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor. BDDK verileri, otellerin kredilerin %80,7’sini kullanarak finansman ihtiyacında lider olduğunu, gayri nakdi kredilerdeki %19’luk düşüşün ise temkinli bir yaklaşımı yansıttığını gösteriyor.

Mart 2025’teki %0,91’lik takipteki kredi oranı, sektörün borç ödeme kapasitesinin güçlü olduğunu, ancak yüksek enflasyon ve pahalı ülke algısının riskleri artırdığını ortaya koyuyor. Türkiye’nin 2025’te 65 milyon turist ve 64 milyar dolar gelir hedefi, kredi borcundaki bu artışın gölgesinde zorlu bir sınavla karşı karşıya. TGA’nın dijital kampanyaları, sürdürülebilirlik projeleri ve alternatif turizm yatırımları, sektörün finansal sürdürülebilirliğini desteklerken, fiyat politikalarının düzenlenmesi ve kayıt dışı işletmelere yönelik denetimlerin artırılması kritik önem taşıyor.

Turizm sektörü, ekonomik baskılar ve küresel rekabetle mücadele ederken, kredi borcunu etkin bir şekilde yöneterek 2025 hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemeli.

Kaynaklar

  • BDDK: İnteraktif Aylık Bülten 2025 Mart Verileri
  • Hürriyet: BDDK Haberleri
  • BBC News Türkçe: Turizm Sektörü Yunan Adaları ve Kur Farkından Nasıl Etkilendi?
  • TÜROB: Müberra Eresin Yeniden TÜROB Başkanlığına Seçildi
  • İletişim Başkanlığı: Türkiye’nin Turizm Sektörü 2024’te Gelir Rekoru Kırdı
  • EY Türkiye: Turizm Sektörü Değerlendirmesi 2023

Sık Sorulan Sorular

2025’in ilk çeyreğinde turizm sektörünün kredi borcu ne kadar arttı ve bu artışın temel nedenleri nelerdir?

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2025 yılının ilk çeyreğinde (Ocak-Mart) Türkiye turizm sektöründe kullanılan nakdi banka kredileri %39,2 oranında artarak 1,68 milyar dolarlık bir yükseliş gösterdi. Bu, 2024’ün aynı dönemindeki 1,20 milyar dolarlık artışa kıyasla daha yüksek bir sıçrama. Artışın temel nedenleri, Türkiye’nin ekonomik koşulları ve turizm sektörünün yapısal ihtiyaçlarıyla açıklanıyor. Yüksek enflasyon oranı (%47,1), enerji (%5,08 artış), gıda (%2,01 artış) ve personel giderlerindeki maliyet artışları, otel işletmelerinin operasyonel finansman ihtiyacını artırdı. Sabit döviz kurları, turizm gelirlerinin euro ve dolar bazında rekabet gücünü azaltırken, TL bazındaki maliyetlerin yükselmesi kredi talebini körükledi. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, otel fiyatlarının euro cinsinden %15 gerilediğini, ancak TL bazındaki giderlerin bu avantajı ortadan kaldırdığını belirtti. 2024’te otel doluluk oranlarının yaz aylarında %60’lara gerilemesi, gelir kaybına yol açarak işletmeleri borçlanmaya yöneltti. Ayrıca, 2025’te 65 milyon turist ve 64 milyar dolar gelir hedefine ulaşmak için altyapı yatırımları, yenileme projeleri ve çevre dostu sertifikasyon süreçleri (2024’te 15 bin 178 tesis sertifikalandı) kredi kullanımını artırdı. Bu artış, sektörün büyüme çabalarını desteklese de, borç yükünün finansal sürdürülebilirlik üzerindeki baskıyı artırdığına işaret ediyor.

Oteller turizm kredilerinde neden bu kadar büyük bir pay alıyor?

BDDK verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde turizm sektöründe kullanılan toplam kredilerin %80,7’si oteller tarafından alındı, bu da konaklama sektörünün finansman ihtiyacındaki baskın rolünü ortaya koyuyor. Oteller, yüksek sabit maliyetler, mevsimsel gelir dalgalanmaları ve altyapı yatırımları nedeniyle diğer turizm alt sektörlerine kıyasla daha fazla krediye ihtiyaç duyuyor. Antalya, Bodrum, Marmaris ve Çeşme gibi destinasyonlarda faaliyet gösteren oteller, 2024’teki düşük doluluk oranlarının (%60) neden olduğu gelir kaybını telafi etmek ve 2025 yaz sezonuna hazırlanmak için kredi kullanımını artırdı. Turizm Databank’a göre, otel kredileri, yeni tesis inşaatları, mevcut tesislerin modernizasyonu ve enerji verimliliği yatırımları gibi alanlara yönlendirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sürdürülebilirlik hedefleri, otellerin çevre dostu teknolojilere yatırım yapmasını zorunlu kılıyor; bu da kredi talebini artırıyor. Örneğin, 2025’te 21 bini aşkın tesisin çevre dostu sertifikasyon alması bekleniyor. Ayrıca, otellerin personel eğitim programları, dijital pazarlama kampanyaları ve uluslararası fuarlara katılım gibi giderleri de kredi ihtiyacını destekliyor. Ancak, bu yüksek borçlanma oranı, finansal riskleri artırıyor. Mart 2025’te takipteki kredi oranının %0,91 olması, otellerin borç ödeme kapasitesinin güçlü olduğunu gösterse de, kayıt dışı işletmelerin adil rekabeti bozması, borçlu otellerin üzerindeki baskıyı artırıyor. Otellerin bu dominant rolü, turizm sektörünün finansal yapısını şekillendirirken, borç yönetiminin kritik olduğunu vurguluyor.

Gayri nakdi kredilerdeki düşüş ne anlama geliyor?

BDDK verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde turizm sektöründe gayri nakdi kredilerdeki artış oranı %19 azalarak 262 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Gayri nakdi krediler, teminat mektupları, akreditifler ve diğer taahhütler gibi nakit dışı finansman araçlarını kapsar ve genellikle ticari işlemleri desteklemek için kullanılır. Bu düşüş, turizm işletmelerinin yüksek enflasyon ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle riskli taahhütlerden kaçındığını gösteriyor. Turizm Databank’ın analizine göre, 2024’te Mısır, Fas ve Yunan adaları gibi rakiplerin uygun fiyatlı alternatifler sunması, Türkiye’deki turizm işletmelerinin gelir beklentilerini düşürdü; bu da gayri nakdi kredi talebini sınırladı. Oteller, yeni tesis inşaatları için nakdi kredilere yönelirken, tedarikçi ödemeleri veya yurtdışı anlaşmalar için gayri nakdi kredilere daha az ihtiyaç duyuyor. Bu durum, sektörün finansal stratejilerinde bir dönüşüm yaşandığını ve işletmelerin nakit bazlı çözümlere odaklandığını yansıtıyor. Ancak, gayri nakdi kredilerdeki düşüş, özellikle küçük ve orta ölçekli turizm işletmelerinin likidite yönetimini zorlaştırabilir. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, turizm sektörünün finansal esnekliğini korumak için dengeli bir borç yönetimi gerektiğini vurguluyor. Gayri nakdi kredilerdeki bu azalma, turizm sektörünün riskten kaçınma eğilimini gösterirken, uzun vadede finansal esnekliği yeniden inşa etmek için yeni stratejilere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.

Takipteki kredi oranı neden önemli ve bu oran sektör için ne ifade ediyor?

Mart 2025’te turizm sektöründeki takipteki kredi oranı %0,91 olarak kaydedildi; bu, sektörün borç ödeme kapasitesinin güçlü olduğunu gösteriyor. Takipteki krediler, vadesinde ödenmeyen ve bankalar tarafından yasal takibe alınan kredileri ifade eder. %0,91’lik oran, turizm işletmelerinin genel olarak borçlarını düzenli ödediğini ve finansal disiplinini koruduğunu yansıtıyor. Ancak, bu düşük oran, sektörün karşılaştığı riskleri tamamen ortadan kaldırmıyor. Yüksek enflasyon (%47,1), sabit döviz kurları ve pahalı ülke algısı, turizm gelirlerini baskı altına alarak borç servis maliyetlerini artırıyor. Eresin, 2024’te otel doluluk oranlarının %60’lara gerilemesinin gelir kaybına yol açtığını ve bu durumun bazı işletmelerin borç ödemelerini zorlaştırabileceğini belirtiyor. Kayıt dışı işletmelerin adil rekabeti bozması, borçlu işletmeler için ek bir risk oluşturuyor. BDDK’nın 2025 Mart verileri, bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği standart oranının %16,97 olduğunu gösteriyor; bu, bankaların turizm sektörüne kredi sağlama kapasitesinin güçlü olduğunu, ancak riskli kredilere karşı temkinli olduklarını ima ediyor. Takipteki kredi oranı, sektörün finansal sağlığını izlemek için kritik bir gösterge; bu oranın artması, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansal kırılganlığı artırabilir. Hükümetin Kredi Garanti Fonu (KGF) gibi destek mekanizmaları, borç ödeme kapasitesini güçlendirse de, turizm sektörünün gelirlerini artırması ve pahalı ülke algısını kırması, bu oranın düşük kalması için elzem.

Yorum yapın

Geri

Rusya En Pahalı Uçak Bileti Bodrum’a: 2025 Yaz Sezonunun Rekoru

İleri

Türkiye Outgoing Turizm Pazarı: Kişi Başı Harcama 700 Doların Altına Geriledi